SEMRA DİNÇER (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bugün konuştuğumuz şey, kuru rakamlar değil bu ülkenin evlatlarının geleceğidir ama Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine ve Bakan Yusuf Tekin'in yönetimine baktığımızda karşımızda laik, bilimsel ve kamusal eğitimden uzaklaşan, şeffaf olmayan, denetimsiz bir tablo görüyoruz. Açık söylüyorum: Yusuf Tekin Türk eğitim sistemine yapılmış bir suikasttır. AKP iktidarı son yirmi üç yılda daha kötü ne yapabilir diyorduk, eğitim sisteminin başına Yusuf Tekin'i getirdiler. Sayın Bakan, eğitimi bir hak olarak görmek yerine tarikat ve cemaatlere olan açılacak bir saha gibi değerlendiriyor, "Protokollere devam edeceğiz." diyerek Anayasa'daki laiklik ilkesinde çocuklarının geleceği için kaygı duyan milyonlarca anne babayı da hiçe sayıyorsunuz. Okullar bilim üreten yer olmaktan çıkıyor, karanlık odakların cirit attığı alanlara dönüyor.

Şimdi, size Ankara, kendi bölgem Altındağ ilçesinden bir örnek vermek istiyorum: Altındağ'da yaşanan okul skandalı bu anlayışın ete kemiğe bürünmüş hâlidir. 2021'de Bakanlık Altındağ'da 2 okul için ihaleye çıkıyor; biri Çinçin'de 24 derslikli ilkokul, diğeri Yenidoğan'da 24 derslikli ortaokul. İhale yaklaşık 67 milyon liraya veriliyor "Üç yüz altmış günde de tamamlanacak." deniliyor, üstelik KDV istisnası tanınıyor. Kâğıt üzerinde her şey dört dörtlük. Peki, bugün, 2025'te ne var? Altındağ'a gidin, arsalar bomboş, ne kazılmış bir temel ne dökülmüş bir beton ne de bir duvar var; sıfır. İhaleyi alan firma konkordatoya gidiyor. Yıllar geçiyor, Bakanlıktan tık yok. Ne kadar ödeme yapıldı, kamu zararı var mı, cezalar uygulandı mı; millet bilmiyor. Yetmiyor, aynı iş 2025'te bu kez "ikmal yapım işi" diye yeniden ihaleye çıkıyor. Dikkat edin, ortada tek bir tuğla bile yok ama adı "ikmal" yani sanki başlamış da tamamlanamıyormuş gibi gösteriliyor ve bu defa ihale yaklaşık 465 milyon liraya veriliyor. 67 milyondan 465 milyona, neredeyse 7 kat artış ama arsalar hâlen boş, çocuklar hâlen okulsuz ama rakamlar şişmiş durumda. Bu şişirilen rakamlar nereden karşılanıyor sanıyorsunuz? Cevap çok açık: Bu devasa fark yoksulun cebinden alınıyor, ekmek parasından kesilen vergilerden, akaryakıt zamlarından, KDV'lerden, ay sonunu getiremeyen vatandaşımızın lokmasından kesilen paralar. o şişkin ihaleler ise birilerine peşkeş çekiliyor. Milletin aklıyla dalga geçmeyin.

Bu tabloyu tamamlayan acı bir örnek de Aksaray Eskil'den. İlçe Millî Eğitim Müdürü İbrahim Kılıçer yıllarca orada görev yaptı, çocuklar için kütüphane kurdu. AKP'li Belediye Başkanı o kütüphaneyi kapatıp binayı kebapçıya çevirmek isteyince Kılıçer buna karşı çıktı ve tartıştı. Sonuç ne oldu? Bakan Yusuf Tekin tarafından görevden alındı. Bu mu sizin eğitimciye saygınız? Bu muameleyi gururuna yediremeyen İbrahim Kılıçer, ağır bir bunalımın ardından bir sabah yaşamına son verdi. Geriye 1'i engelli, 3 çocuk kaldı; 3 yetim ve kebapçıya çevrilen bir kütüphane. Bir tarafta kütüphaneyi lokantaya çeviren, itiraz edeni cezalandıran anlayış, diğer tarafta Ankara Altındağ'da yıllardır bitirilmeyen okul ihaleleri, boş arsalar, tarikatlara peşkeş çekilen şişmiş faturalar. Ortak nokta şu: Eğitimi hafife alan, öğretmeni yalnız bırakan, çocukların hakkını hiçe sayan bir zihniyet.

Sayın Bakan, atanmayı bekleyen, umudu sönmüş 500 bin öğretmenin durumuna bakın; böyle acı bir tabloda siz hâlâ hangi eğitim reformlarından bahsediyorsunuz? Yarım milyon gencimiz... Siz bu pırıl pırıl öğretmen adaylarımızın umutlarını çalarak gelecek nesilleri nasıl inşa edeceksiniz? Ücretli öğretmenlik adı altında öğretmenlik mesleğini de taşeronlaştırma politikanızdan ne zaman vazgeçeceksiniz? Öğretmenlerimizin yaşadığı ekonomik ve psikolojik dramın sorumlusu sizsiniz, bu sorumluluktan kaçamazsınız. Bizim derdimiz, koltuk sahipleriyle değil, bu ülkenin çocuklarıyla tarikat protokollerini savunan, müfredatı kapalı kapılar ardında hazırlayan, öğretmenleri mülakatla eleyen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)