KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, Sağlık Bakanlığı deyince üzerinde belki de en fazla tartışılan konulardan bir tanesi de bu kamu-özel iş birliği projeleri meselesi. Sunumunuzda bu kamu-özel iş birliği projelerine ilişkin birkaç tane slayt var Sayın Bakan. Yani burada kamu-özel iş birliği projeler için yapılan harcamaların Sağlık Bakanlığı bütçe harcamaları içerisindeki payı verilmiş. Orada işte 2018'den itibaren bir yükselme var, 2022'de zirve yapıyor, sizin bütçenizin yüzde 14,3'üne çıkıyor, sonra aşağı doğru gerilediğini ifade ediyorsunuz. Tabii, bu anlamdaki bir grafik yanıltıcı bir grafik. Çünkü yani burada hemen ilk bakışta sanki bu kamu-özel iş birliği projeleri için ödediğimiz paralar böyle azalıyormuş gibi bir anlam çıkabilir. Tabii, bu öyle değil. Bunun temel nedeni, kamu-özel iş birliği projenin dışındaki harcamalarda hem millî gelire oran olarak hem dolar olarak hem de reel olarak aslında ciddi bir artış var, ondan kaynaklanıyor dolayısıyla bütçe içerisindeki payının azalması bu anlamda normal. Yani ama diyelim ki millî gelire oran olarak baktığımızda biraz grafik küçük olacak ama mesele şu sizin Sağlık Bakanlığının kamu-özel iş birliği projelerine yaptığımız ödemelerinin millî gelir içerisindeki oranı. İşte belli bir oranda, 0,12'den 0,20'lere kadar yükseliyor, şu anda da 0,18 2026 için. Dolayısıyla, bunda da tabii kurun baskılandığı da biraz görmek lazım, kur baskılanmamış olsa bu millî gelire oran olarak da bir miktar daha yüksek olur. Dolayısıyla, bu, tartışılması gereken bir konu, şu boyutuyla tartışılması gereken bir konu: Yani burada aslında iki tarafın da arkadaşların da şu anda bizim de yaptığımız değerlendirmeler bir miktar subjektif oluyor. Yani burada objektif değerlendirmeyi aslında sizin yapmanız lazım. Bu işin faydası ne oldu? Çünkü nihayetinde bu kamunun, milletin parasıyla yapılan bir şey ve büyük paralar. Yani, bakın, şu ana kadar 2025 sonu itibarıyla 2 kalemde ödeme yapıyoruz biliyorsunuz. İsmail Bey onu söyledi de orada bir şeyi gizlemeye falan kimsenin çalıştığı yok. Bir, cari harcamalarda kullanım bedeli olarak, daha doğrusu hizmet bedeli olarak hizmet alıyoruz, onlar için harcama yapıyoruz, bir de binaların kullanım bedeli olarak sermaye gideri tarafından, iki kanaldan harcama yapıyoruz. Bunların toplamı, Sayın Bakan, 13,6 milyar dolar olacak 2025 sonu itibarıyla. Açıklanan, şu anda verisini bildiğimiz önümüzde üç yıl var, oradan da 8,8 milyar dolar geliyor. Dolayısıyla, 2017-2028 dönemi için toplam 22,4 milyar dolarlık harcama yapacağımız bir alan. Dolayısıyla, gerçekten burada toplumu eğer rahatlatmak istiyorsanız objektif bir çalışma yapın veya yaptırın, bunu da kamuoyu görsün, ondan sonra o belge üzerinden tartışalım. Bunları yaparken tabii, biz de kendimize göre bir kısım, elbette bunu değerlendirecek çalışmalar yapıyoruz. Bunun bir boyutu var: Bir defa, mesela, Ankara örneğinden bakalım. Bu kamu-özel iş birliği projeleriyle hastaneleri yaptırdığımızda veya başka yerlerde aslında, hâlen kullanabilir olduğumuz biz sermaye stoku boşa çıktı. Belki yirmi, yirmi beş, otuz yıl daha kullanabileceğimiz binalar boşa çıktı. Bunların bir kısmı diyelim ki atıl olarak kaldı, bir kısmı başka kamu kuruluşlarına verilmiş olabilir. Mesela, makina, teçhizat; oradaki makina, teçhizatlardan hiç yeni yaptığımız şehir hastanelerine getirdiklerimiz oldu mu? Benim bildiğim kadarıyla çok fazla olmadı, belki tek tük olduysa oldu, oradaki cihazlar boşa çıktı. Yani meseleye birçok boyutuyla bakmak gerekiyor veya işte ulaşım problemi, genelde bunlar bir miktar şehrin daha ulaşımı zor olan yerlerinde oldu. Hani bu açılardan meselenin değerlendirilmesi lazım.

Mesela, son bir-iki yılı bilmiyorum ama umarım düzelmiştir, mesela, bir-iki yıl öncesine kadar hizmet alımlarındaki faturalarla ilgili çok ciddi sıkıntılar vardı. Yani bu ödemeyi bazı hastaneler yapmaya korkuyordu, burada mesela kontrol mekanizmalarını ne kadar sağlıklı kurabildik, doğrusu onu bilmiyorum. Az para vermiyoruz, 2026 için oradan hizmet alımı olarak 57,5 milyar lira ödenek öngörüyorsunuz, bunlar çok yüksek paralar. Onun dışında bir de ayrıca 78,7 milyar lira da kullanım bedeli olarak yani yatırımını finanse etme anlamında para vereceğiz.

Dolayısıyla, aslında demek istediğim şey şu: Daha bilimsel, daha objektif çalışma yaparak aslında bu tartışmaların daha düzgün bir zeminde gitmesinin önü açılabilir. Bunu sizden bekliyoruz, inşallah önümüzdeki dönemde yaparsınız.

Şimdi, diğer bir husus poliklinik sayısı, hasta başına poliklinik sayısı veya muayene sayısı yani bizde çok fazla artıyor, Sayın Bakan. Yani bu çok normal gibi gelmiyor, hele hele bizim nüfusumuzu mesela OECD ülkeleriyle ve Avrupa Birliği ülkeleriyle mukayese ettiğimizde daha genç bir nüfusumuz var. Bu kadar genç nüfusa rağmen hatta bence bu poliklinik yani hastaneye giden insan sayısının dağılımı da böyle çok homojen de değil. Bir kesim insan hiç gitmiyor, bir kesim insan sürekli gidiyor. Yani bu ortalamadan konuştuğumuz bir şey. Dolayısıyla, bu poliklinik sayısı işte 12,2'ye gelmiş, yıllık kişi başına; OECD ortalaması 2022 için bakıyorsunuz 6,1 yani bizde 2022 için 11,4 yani neredeyse 2 katı var. Ben hekim değilim ama ilk akla gelen ne? Yani demek ki insanlar hastaneye gidiyor, gidiyor ama bir türlü tatmin olmuyor veya iyileşmiyor. O zaman buradaki problem ne? Yani daha az hastaneye giderek insanlarımızı iyileştirmeliyiz. Tabii, her hastaneye gitmenin bir de bize ilaç maliyet oluyor diğer taraftan, zaman maliyeti oluyor, başka bir sürü, işte onların vücuduna zarar oluyor, bir kısım röntgenler çekiliyor, şunlar bunlar oluyor falan. Hani insanlarımızın sağlığını koruma açısından gerçekten burası üzerinde durulması gereken bir nokta diye düşünüyorum, buna bir bakmak lazım.

Tabii, sevk zinciri meselesi, biz devlette çalışırken de bunu sürekli söylüyorduk. Bu sevk zinciri siyasetçilerin çok hoşuna gitmiyor, iktidar tarafının. Ben muhalefet milletvekili olarak benden başka söyleyen arkadaşlar da oldu. Aslında bunu bizim söylemememiz lazım çünkü "Sevk zincirini zorunlu kılın." demek, insanlara bir miktar eziyet değil mi? Biz bunu muhalefet milletvekili olarak söylüyorsak sizin iktidar taraf olarak, Bakanlık tarafı olarak bunu yapmanız lazım. Yani siz yapacaksınız ve biz bunu biraz popülizme kaçarak "Ya yapmayın, insanlara niye eziyet ediyorsunuz, isteyen istediği hastaneye gitsin." dememiz lazım. Böyle bir ters bir durum var, bunu da çok fazla, işin doğrusu biz anlayabilmiş değiliz.

Şimdi, bizim sağlık harcamalarımızın OECD ülkeleriyle mukayese edildiğinde biraz düşük kaldığına ilişkin değerlendirmeler oldu. Evet, doğrudur ama onlar kadar olmalı mı? Yani bence de olmamalı, onlar kadar da olmamalı. Özellikle, gelişmiş ülkeler seviyesinde bir sağlık giderimizin zaten olmaması beklenir. Niye? Çünkü nüfusumuz çok daha genç. Yani nüfusumuz yaşlandıkça zaten biz bunlarla karşılaşacağız ama burada eksik olan, sağlık personeli açığı gibi geliyor bana. Yani orada bir miktar daha ileriye gitmemiz lazım. Arkadaşlar sabahtan beri rasyolarını veriyorlar; işte, 100 bin kişi başına düşen doktor sayısı, hemşire sayısı. Mesela, ben Samsun'da da hastaneleri ziyaret ettiğimde hem doktorlardan, özellikle doktorların dışındaki sağlık personelinden de çok ciddi bir şekilde eleman yetersizliğe ilişkin şikâyetler alıyorum; hemşireler falan çok bunalmış durumda oluyorlar çoğu zaman. Oralarda biraz daha bütçe imkânlarının kullanılması lazım dolayısıyla orada gidecek alanımız var. Tabii, bu paraların da nasıl harcandığı önemli; sağlık personel dışındaki paralar için söylüyorum. Bunların en rasyonel şekilde, insanlarımızın hastalığını... Daha doğrusu önce bir hasta olmayı önlemek lazım, ondan sonra da hasta olanın hastalığını en iyi şekilde iyileştirecek bir noktaya götürmemiz lazım. Bu doğuşta beklenen yaşam süresi bizde 78 yıl en son veri 2024, AB ortalaması 81,7 yıl; yaklaşık üç yıl altı ay aramızda bir farklılık var, bu fark çok daha uzun olan ülkeler var. Arkadaşlar "Bu daha uzun olmalı, bunun tedbirleri alınmalı." şeklinde bir şey söylüyor ama SGK Başkanı bundan çok şikâyetçi. Yani "İnsanlar fazla yaşıyor, emekliler fazla yaşıyoruz; o yüzden biz açık veriyoruz." diye talihsiz bir ifadesi oldu; bunu espri olsun diye söylüyorum, yani o şikâyet ediyor dolayısıyla, burada sizin politikalarınız arasında bir çelişki olabilir, siz uzatmaya çalışırsınız, onlar biraz daha kısa olsun gibi bir anlayış içerisinde sanki.

Şimdi, bu ilaç meselesi; sürekli bir ilaç yokluğu şikâyeti alıyoruz, bir siyasetçi olarak da alıyoruz bunu. İşte, zannediyorum yılda şimdi iki defa mı yapıyorsunuz bir defa mı, normalde birdi ama kur biraz fazla gittiği zaman ikiye mi çıkıyor?

SERKAN SARI (Balıkesir) - Bir defa.

ERHAN USTA (Samsun) - Tabii, bunun bir defa olması, belki bunu yıla bir miktar yaymak mı gerekir acaba? Bununla, ben zamanında çok uğraştım, beni ilaççılar çok sevmez, ilaç harcamalarındaki artışları çok sınırlandırmış birisiyim devlette çalışırken, eski bürokratlar varsa onlar bilirler ama şöyle bir şey oluyor: Şimdi, ilaç fiyatlarının böyle artma beklentisi olduğu zaman ilaç bulunamıyor çünkü fiyat artacak diye depolar veya ithalatçı ilacını satmıyor, depo vermiyor falan; böyle bir ilaç sıkıntısı. Bunlar size de geliyordur muhtemelen ama bize hakikaten fazla geliyor; bir kısmı abart olabilir, onu bilemem.

SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - Kanun çıkardık ya, stok yapamazlar.

ERHAN USTA (Samsun) - İşte, stoka gelmeden yukarıdan, belki ithalatını yapmıyor, bir miktar bekletiyor veya yapıyor orada bekletiyor, onu bilemem ama bu şikâyet var. Bazen de ilaç fiyatlarında düşüş beklentisi olduğu zaman da bu sefer tabii, eczaneler veya depocular almak istemiyor fiyatı düşecek olan ilacı, o zaman da o tür bir ilaç sıkıntısı... Yani ilaç yok sözünü biz çok fazla duyuyoruz, artık bu dönemde olmaması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Ek süre veriyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, yeni nesil ilaçların girişiyle ilgili sıkıntıların olduğunu eskiden beri biliyoruz. O anlamda da tabii, tedaviyi daha fazla hızlandıracak, daha kaliteli tedavi yapacak ilaçlarında ülkemize getirilmesinin sağlanması gerekir.

Şimdi, tabii, sağlık personelimize sahip çıkmamız lazım, çeşitli sorunlar var. Bir defa, işte, sağlıkta şiddet; bununla ilgili Hükûmet, evet, tedbirler aldı, alıyor ama hâlâ bunlar Sayın Bakan, azalmış değil. Gerçekten böyle fedakârca çalışan sağlık personelimize, doktorlar başta olmak üzere hemşiresiyle, bütün personeline sahip çıkmamız lazım, onlara değer verdiğimizi göstermemiz gerekiyor. Yani Sayın Cumhurbaşkanının "Giderlerse gitsinler!" ifadesi çok talihsiz olmuştur; bunu doktorlar unutmuyor. Bakın, siz de birçoğunuz hekimsiniz, yani gerçekten unutmuyor doktorlar bunu. İnsanlar değer verildiğini görmek istiyorlar, belki bunun telafisini bir şekilde yapmanız lazım. Sayın Cumhurbaşkanı başka konularda tövbe ediyor, bir tövbe de burada etsin, belki hekimlerimiz yurt dışına gitmekten vazgeçebilirler. Bu şiddet konusu, dediğim gibi önemli. Başka problemler var, bunu tabii, siz çözecek değilsiniz; bu, Maliye Bakanlığı tarafından veya Cumhurbaşkanı tarafından yapılacak bir şey ama sizin personeliniz olduğu için sizin de gündemde tutmanız lazım. İşte, hastane bilgi yönetim sisteminde çalışan taşeronlar var, mutfakta çalışan taşeronlar var, sizde de var, bunların bir kısmı zamanında kadro aldı, bir kısmı alamadı; aynı yerde çalışıyorlar. Ben bunu zamanında, 2016-2017-2018'de falan çizelgeleriyle göstermiştim, aynı nöbet çizelgesinde bir tanesi almış diğer alamamış; olmaz böyle bir şey. Yani insanı en fazla inciten şey adaletsizliktir. Bunların çözümü konusunda sizin de ilgili bakanlıklar nezdinde harekete geçirmenizin ben çok kıymetli olacağını düşünüyorum.

Bu diş hekimleriyle ilgili son günlerde bir sıkıntı geldi. Bunların uzmanlık sınavı yılda 2 defa yapılıyormuş. Bu sene bir defaya düşürülmesi konusunda bir açıklama gelmiş herhâlde. Sonradan gelen tepkiler iki olacak ama 2027'den itibaren teke düşüreceğiz diye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Bunu biraz daha zamana, takvime yayarak yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum yani onları böyle bir anda aniden düşürmenin çok doğru olmayacağını düşünüyorum.

Bu sağlık yönetimi mezunlarının da -tabii, diğerlerini de var ve onların da çok fazla- özellikle kamuda tanımı ve atamayla ilgili sorunları olduğunu, özel sektörle ilgili belirsizlikler olduğunu, eğitim, istihdam uyuşmazlığına ilişkin sıkıntılarını falan bizlere dile getiriyorlar. Tabii, Türkiye'nin... Biz şunu söylemiyoruz: Bütün istihdamı kamu üzerinden yapacak hâlimiz yok yani Türkiye ekonomisi maalesef yeteri kadar büyüyemediği için ekonomi istihdam yaratmıyor, bu da kamu üzerinde bir baskı oluşturuyor yani temel olarak ekonominin daha hızlı büyümesini sağlayacak tedbirlerin alınması lazım ama bir sağlık personeli açığı olduğu da çok net bir şekilde ortada olduğuna göre sizlerin de bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafını biraz daha sıkıştırarak daha fazla personel alımı konusunda ödenek almanız gerekir diye düşünüyorum.

Sayın Bakan, bir de bu sunumlarınızda artık 2002'yle mukayese etmenin çok fazla bir mantığı yok. Biz burada bütün bakanları görüyoruz, onu genelde kimler yapıyor biliyor musunuz? Bugün için söylenecek bir hikâyesi olmayan gidiyor, 2002'ye göre yapıyor. Tabii, çeyrek yüzyıl geçti, çeyrek yüz yıl ya; o gün doğan çocukların bugün hepsi anne-baba oldu yani normaldir, bir şeylerin iyileşmesi lazım ama bence sizin bugün için söyleyeceğiz hikâyelerimiz var, başarılarınız var, onları söylemek lazım. Yani buraya yirmi beş yılda bir geliyor olsanız 2002'yle mukayese etmenizi anlarım ama her yıl geliyorsunuz. Dolayısıyla, bir önceki yıla göre performansın ne olduğu konusunda bir sunum yapmanız bence sizin şeyiniz açısından çok kıymetli olur. Mesela, bazı bakanlar bunu yapıyor ama gerçekten söyleyecek bir şey olmayanlar da ta gidiyor 2002'ye; o zaman bakınca her şey iyileşmiş oluyor işte, o zaman Iphone da yoktu, bir şey de yoktu yani o güne göre bakarsanız her şey zaten iyidir. O anlamda, ben sunumlar da buna dikkat edilmesinin gelecek yıl açısından olumlu olacağını düşünüyorum.

Tekrar, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.

İnşallah, çok daha sağlıklı bir yaşamı hep beraber Türkiye'de gerçekleştiririz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.