KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

2026 yılı merkezî yönetim bütçesinin milletimizin huzur ve refahının artırılmasına vesile olmasını temenni ediyor, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hazırlanmasında emeği geçenlere, Strateji ve Bütçe Başkanlığına, Hazine ve Maliye Bakanlığına, kapsamlı sunumları için Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz'a teşekkür ediyorum.

Dün idrak ettiğimiz cumhuriyetimizin 102'nci yılını ve Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyor, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Millî Mücadele'nin tüm neferlerini, aziz şehitlerimizi, muhterem ecdadımızı rahmet ve saygıyla anıyorum.

Bugün başladığımız müzakerelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin yanı sıra 17 bakanlığın, toplamda ise 228 kamu kurumunun bütçesi, 227 kamu kurumunun kesin hesabı ve 222 Sayıştay raporu üzerinde görüşmeler yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki bir yıllık sürede kamuya kaynak aktarma ve bu kaynakları dağıtma yetkisini verdiği bütçe aynı zamanda uygulanan ekonomik, mali ve sosyal politikaların da önemli bir aracıdır. "İstikrar ve refah bütçesi" olarak takdim edilen 2026 yılı bütçesi kaynak verimliliğini artıran ve çevresel sürdürülebilirliği önceleyen, yeşil ve dijital dönüşüm politikalarıyla üretim süreçlerinde verimliliği ve rekabetçiliği bütüncül olarak artırmayı amaçlayan bir bütçe olarak tanımlanmakta, orta vadeli program ve On İkinci Kalkınma Planı hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlandığı görülmektedir.

Bütçe giderleri bir önceki yıl bütçe kanununa göre yüzde 28,49 artışla 18,9 trilyon liraya çıkarılmakta, bütçe giderlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 24,5 olması öngörülmektedir. Bütçe gelirlerinin ise yüzde 26,68 artışla 16,2 trilyon liraya yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bu durumda bütçe açığının yüzde 40,5 artışla 2,7 trilyon lira, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 3,5 olması öngörülmektedir. 2026 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre en büyük gider kalemlerinin cari transferler, personel giderleri ve faiz giderleri olduğu görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, kaynakların ne yönde ve hangi amaçlara yönelik olarak kullanıldığı bütçelerin hedeflerini de göstermektedir. Ayrılan paylara bakıldığında, 2023'ten itibaren deprem yaralarını sarmanın öncelikli hedef olduğu, eğitim ve sağlık başta olmak üzere güvenlik, sosyal yardımlar, yatırımlar, ekonomik destek ve teşviklere ayrılan payın istikrarlı bir artış içinde bulunduğu görülmektedir. 2026 bütçesinde de yüzde 15,3 oranıyla bir önceki yıla göre yüzde 32,8 artışla en büyük pay eğitime ayrılmıştır. Eğitimle beraber ikinci en çok pay sağlığa ayrılmıştır. Kapsayıcı sosyal destek sistemine sahip bir ülke olarak bütçede önemli bir sosyal yardım kalemi oluşturulmuş, doğal gaz ve elektrikteki devlet destekleri ile asgari ücret tutarına kadar olan tüm ücretlerin vergi dışı tutulması da dâhil edildiğinde sosyal harcamalar için bütçenin yüzde 12,6'sına tekabül eden 2,3 trilyon lira kaynak ayrılmıştır. Bu kaynaklarla muhtaçların, dezavantajlı grupların ve yaşlıların onurlu bir yaşam sürmesinin temin edileceğine inanıyoruz.

Bütçe yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı destekleyerek ülkemizin sahip olduğu refahı toplumun tüm kesimlerine yaymayı hedeflemektedir. Bu amacın gerçekleşmesinde sanayinin rolü büyüktür ve küresel koşulların baskısına rağmen sanayide pozitif görünüm korunabilmiştir. 2025 yılının Ocak-Haziran döneminde sanayi sektörü bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 artışla büyümeye pozitif katkı yapmıştır. İmalat sanayi ihracatımız Ocak-Ağustos döneminde yüzde 4,4 oranında artarken orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı bu dönemde yüzde 10,7 artmıştır. Ticaret kredi kefaletleri içerisinde imalat sanayisi ilk sırada yer alsa da krediye erişim en çok karşılaştığımız sorundur. İkincisi ise sanayi için nitelikli iş gücü, usta temini sorunudur. Diğer yandan PMI verileri faaliyet koşullarındaki bozulma eğiliminin bir buçuk yıla ulaştığını göstermektedir. Eylülde de 46,7'ye gerileyerek imalat sektörünün yavaşladığına işaret etmektedir. 2026 yılı bütçesinde sermaye giderleri, sermaye transferleri ve yatırımları hızlandırma ödeneği olmak üzere toplamda 2,7 trilyon lira yatırım harcama ödeneği öngörülmüştür. Bu tutar bütçenin yüzde 10,6'sına denk gelmektedir. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımların ülkemize daha fazla gelmesi amacıyla reel kesim destekleri için de bütçede 493 milyar lira ödenek öngörülmüştür.

Ülkemizin stratejik alanlarından savunma sanayisinin güçlendirilmesi gayesiyle savunma ve güvenliğe Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak da dâhil edildiğinde bütçenin yüzde 11'ini aşan 2,1 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Türkiye, güçlü bir savunma sanayi ekosistemi oluşturmuştur. Millî Teknoloji Hamlesinin çıktıları gurur vericidir. Son olarak, ALTAY tankının envantere katılması memnuniyet verici olmuştur; sektörün büyütülmesi, ileri teknolojinin diğer alanlara da yayılması bakımından hayati önemdedir. Yakalanan ivmenin kurumsal, beşerî ve idari kapasitenin güçlendirilmesiyle sürdürülebilir olmasını arzu ediyoruz. Bununla beraber, son dönemlerde sektör içinde yer alan, özellikle küçük işletmelerin dile getirdiği bazı sıkıntıların giderilmesi sektör dinamizmini artıracaktır diye düşünüyoruz. Sürdürülebilir sanayi üretimi devletin öncülüğü ve desteğiyle özel sektör tarafından hayata geçirilmeye devam edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, tarım ekonomik faaliyet olmasının yanı sıra öncelikli stratejik sektörlerdendir. Tarım millî güvenliğin, toplumsal istikrarın, çevresel sürdürülebilirliğin ve insan sağlığının temelidir. Tarımın bu önemine uygun olarak da tarım arazilerinin korunmasından üreticinin desteklenmesine, üretimin planlanması ve yönlendirilmesine, üretici birlikleri ve tarımsal kurumlara, hasattan tüketiciye ulaşan süreçte sağlıklı bir gıda sevk zincirinin oluşturulmasına ve tüketicinin güvenli, sürdürülebilir gıdaya erişimine uzanan etkin bir mekanizma oluşturulması gerekmektedir. 2026 yılı bütçesinden tarıma ayrılan kaynak yüzde 25,8 oranında artışla 880 milyar liraya çıkarılmıştır. Tarımsal destek programları için yüzde 24,4 artışla 168 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Tarımın sürdürülebilirliği doğal kaynakların rasyonel kullanımına; tarımsal üretimin devamlılığı ise kırsal kalkınma programlarının etkinliğine, çiftçimizin üretimi sürdürmesine yönelik engellerin kaldırılmasına bağlıdır. Diğer yandan, enflasyon içinde önemli bir paya da sahip olan gıdanın arzında yeterlilik, aynı zamanda da tüketicinin sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimi kritik önemdedir. Üretimden tüketime uzanan yolculuğun sağlıklı bir çerçeveye oturtulması hem gıda arz güvenliği hem de maliyet performansını etkileme gücüne sahiptir ve bu doğrultuda gerekli mekanizmanın oluşturulması şarttır. Suyun yüzde 75'ten fazlasını tarımda kullanan bir ülke olarak, üretim deseninin su zengini olmadığımız gerçeğine uygun planlanması gerekmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın bu konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığında bir birim oluşturulduğunu açıklaması ve bu yönde özel bir çalışma yapıldığını belirtmesi memnuniyet vericidir. Bu nedenle, çiftçimizin desteklenmesi, üretimin planlanması ve ihtiyaçlar doğrultusunda üreticinin yönlendirilmesi hayati önemdedir. Üretici birliklerinin gözden geçirilmesi, depolama ve nakliyeyi içinde barındıran sağlıklı bir sevk zincirinin oluşturulması gerekmektedir. 2026 bütçesinde deprem yaralarının sarılması için de toplam 633 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Diğer yandan, yapılan yasal düzenlemeler ve devletimizin verdiği desteklerle birçok şehrimizde kentsel dönüşüm hızlanmıştır. Bu sürecin kesintiye uğramadan devam ettirilmesi ve güvenli mekânlar oluşturulması için başta İstanbul olmak üzere diğer iller için de yeterli kaynak ayrılmalıdır. Ülkemiz bir deprem ülkesidir ve önleyici tedbir her zaman daha az maliyetli olandır.

Bütçe, kaynakların öncelikler ve toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamayı esas alan optimal bir denge oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu doğrultuda, bütçe teklifinin vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanan, toplumun tüm kesimlerine sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içerdiği ve üst belgelere uygun şekilde hedeflerin belirlendiği görülmektedir. Bununla birlikte, vatandaşlarımızın ertelenen bazı taleplerinin değerlendirilmesi, haklı beklentilerinin karşılanması gerektiğini de düşünüyoruz. Bu kapsamda, öncelikle dar gelirli vatandaşlarımızın beklentilerinin karşılanması önemli olacaktır. Esnafımızın rekabet gücü korunacak şekilde faaliyetleri desteklenmelidir. Çiftçimizin üretim maliyetlerini düşürücü, ürünün değerini koruyucu önlemler alınmalıdır. Emeklilerimizin refah seviyesi artırılmalı, çalışanların geçim şartları iyileştirilmelidir. Emeklilerimizin aylıkları onların geçim şartlarına uygun olacak ayrı bir endekse göre hesaplanmalıdır. Bu amaçla sosyal güvenlik sistemi ve personel rejimi yeniden düzenlenmelidir. Herkesin gelirine göre vergilendirildiği adil bir vergi sistemini öngören vergi reformu hayata geçirilmelidir. Vergisiz alanlar vergilendirilmeli, kayıt dışıyla etkin mücadele sağlanmalıdır. Kamuda tasarruf etkinleştirilmeli, kaynak israfının önüne geçecek yapısal tedbirler alınmalıdır. Kurumsal yapı, devletin temel fonksiyonlarına ve yeni gelişmelere uygun, kalkınma hedefleriyle uyumlu olacak şekilde gözden geçirilmelidir. Yatırımı özendirmek ve sanayimizi desteklemek üzere teşvik sistemi basitleştirilmeli ve etki gücü artırılmalıdır. Devlet destek ve teşvikleri verimli hâle getirilmelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, vatandaşlarımızın geçim şartlarını zorlayan beslenme, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçları ailelerimize yük olmaktan çıkaracak bir mekanizmanın inşasını gerekli görüyoruz. Bu çerçevede, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in açıkladığı proje doğrultusunda, belirlenecek asgari refah seviyesinin altında gelir elde eden her aileye doğrudan gelir desteği verilmesini öngörüyoruz. Bugün, artık nicelik sorununun büyük ölçüde aşıldığı, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmet kalitesinin daha artırılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle yükseköğretimin eğitim-istihdam ilişkisini kuracak, Türkiye'nin kalkınma hedeflerine ve yaşanan teknolojik devrime müzahir bir perspektifle planlanması sağlanmalıdır. Yarının insan gücü ihtiyacını bugünden temin edecek adımlarda geç kalınmamalıdır. Türkiye şehidine, gazisine, şehit yakınına her şartta öncelikli olarak sahip çıkmış, çıkmaya da devam etmektedir. Zira vatan onların sayesinde kurulmuş, terörle mücadelede onlar sayesinde başarılı olunmuştur. Bu anlayışla, şehit yetimlerinin tamamına istihdam hakkı verilmesi, gazilere ilave istihdam sağlanması; ayrıca, terörle mücadelede yaralandığı hâlde gazi sayılmayanların gazilik hakkının mutlaka verilmesini temin edecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Askerî hastaneler yeniden açılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu yönde yaptığımız çağrının ve verdiğimiz tekliflerin bu bütçe döneminde karşılık bulmasını arzu ediyoruz. Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda daha demokratik, daha müreffeh, lider bir Türkiye hepimizin özlemidir. Birlikte yaşama iradesinin güçlendiği, huzur ve refahın arttığı, dik baş, tok karın ve mutlu yarını hedefleyen bir Türkiye'yi inşa edeceğimize inanıyoruz.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; bölgemizde tarihî gelişmelerin yaşandığı bir süreçte, Türkiye, karmaşık bölgesel gelişmelerde kilit rol oynamaya, millî birlik ve kardeşliğini pekiştirmeye, ekonomik olarak güçlenmeye ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefine ulaşmak için gayret göstermeye devam etmektedir. Biz büyürken başka ülkelerin yerinde saymadığının bilinciyle, küresel rekabette öne çıkmak için stratejik öncelik planlamasıyla, akılla, bilimle, gayretle hareket etmek, daha çok çalışmak mecburiyetimiz vardır. 2025'in ilk yarısında Türkiye ekonomisi yüzde 3,6 oranında büyümüştür. Millî gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara, kişi başına düşen gelirimiz de 17 bin dolara ulaşmıştır. Zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç tüm sektörler yılın ilk yarısında büyüme kaydetmiştir. İmalat sanayi, yüksek teknolojili üretimdeki artışın desteğiyle on iki çeyreğin en iyi performansını sergilemiştir. Ekonominin istikrarlı büyümesiyle beraber iş gücü piyasası güçlü görünümünü sürdürmüş, işsizlik oranı yirmi dokuz aydır tek hanelerde seyretmiştir. Eylül ayında da işsizlik yüzde 8,6 oranıyla tek haneli seviyelerde kalmaya devam etmiştir. 2024 yılında istihdamımız 988 bin kişi artarken, eylül ayında toplam istihdam 32 milyon 491 bin kişi olmuştur. Zayıf dış talep görünümüne rağmen eylül ayında yıllıklandırılmış ihracat yüzde 3,2 oranında artışla 269,7 milyar dolarla tarihsel olarak en yüksek ihracat rakamına ulaşmıştır. İthalat yüzde 5,6 artışla 359,2 milyar dolar olmuş, yıllık dış ticaret açığı yüzde 13,5 artışla 89,2 milyar dolara çıkmıştır. Ocak-Eylül döneminde de dış ticaret açığı önceki yıla göre yüzde 11,8 oranında artış göstermiştir. Önümüzdeki süreçte dış ticaret dengesinin ve ithalattaki gelişmelerin takip edilerek ithalat bağımlılığımızı azaltacak alternatif adımların hayata geçirilmesi gerekmektedir. İthalattaki artışa rağmen mal ve hizmet ihracatındaki olumlu performans sayesinde cari dengenin sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam etmesi memnuniyet vericidir. Ağustosta yıllık cari açık 18,3 milyar dolara gerilemiştir. Artan turizm gelirlerinin de katkısıyla yıllık cari dengenin iyileşmesi ve 2025 yılında cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 1,4'le sürdürülebilir seviyelerde kalması önemlidir.

Merkez Bankası rezervleri 17 Ekim haftasında 198,4 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Dezenflasyon politikalarının finansal istikrara katkısıyla Türkiye'nin beş yıllık CDS primi yıl içerisinde sınırlı dalgalanmalar göstermekle birlikte eylül ayında 234 baz puan seviyesine kadar inmiş, hâlen de 260 seviyesindedir. Bu veriler kuşkusuz Türkiye ekonomisine güvenin de göstergesidir.

Borçlanmanın yapısında iyileşmenin sürdüğü gözlenmektedir. 2023 yılında yüzde 35,8 olan TL cinsi borcun toplam borç içindeki payı Eylül 2025 itibarıyla yüzde 46,9 seviyesine yükselmiştir. AB tanımlı genel yönetim borç stokunun millî gelire oranındaki düşüş eğilimi de devam etmektedir. Dezenflasyon süreci 2024 yılı Haziran ayından itibaren sürmektedir, mayıstaki zirveden sonra tüketici enflasyonunda 42 puandan fazla düşüş sağlanması önemli bir kazanım ve başarıdır. Bununla birlikte, başta kira olmak üzere hizmet enflasyonunda devam eden yüksek seyir, ayrıca gıdada arz yönlü kısıtlar bu iyileşmeyi kısmen sınırlamıştır. Dezenflasyon süreci eylül ayında kesintiye uğramış olsa da bunun geçici olduğuna ve enflasyonla mücadele sonuçlarını vatandaşlarımızın daha çok hissedeceği bir zamanın da yakın olduğuna inanıyoruz. Enflasyon mücadelesinin maliye politikalarıyla desteklenmesi, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, israf ve usulsüzlüklerin önüne geçilmesi milletimizin güvenini artırırken Türkiye ekonomisini daha dirençli hâle getirecektir. Türkiye ekonomisi büyüyen, istihdam yaratan, ihracatını artıran, sürdürülebilir cari açığa sahip en az borçlu ülkelerden biridir. Bütçe dengeleri deprem etkisiyle bozulsa da öngörülen çerçevede seyretmektedir. Bununla beraber enflasyonun yüksek seyretmesi gelir dağılımı adaletinin bozulmasına da sebep olmaktadır. Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunların çoğu yüzeysel değil yapısaldır. Dolayısıyla çözümlerin de köklü yapısal tedbirlere, bütüncül politikalara dayalı olması gerekmektedir.

Türkiye her alanda çok önemli atılımlar yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir. Ekonomik gelişimi, etkin dış politikası ve siyasi gücüyle küresel önemli bir aktör...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve Cumhur İttifakı'yla tesis edilen yönetim istikrarı ve siyasi istikrar, terörsüz Türkiye girişimiyle sağlanan huzur, güçlenen demokrasi ve öngörülebilirlik ekonomik istikrarın da teminatı olmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak üreten, istihdam yaratan, üretilen değerden herkesin adil pay almasını mümkün kılan ve gelir dağılımını adaletli hâle getiren, nimet ve külfetin bütün kesimlerce hakça paylaşılmasına dayanan bir ekonomik ve toplumsal düzenin tesis edilmesini öngörüyoruz. Bu amaçla atılan önemli adımlarla birlikte Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını giderecek yapısal reformların süratle gerçekleştirilmesini arzu ediyoruz.

Değerli Komisyon üyeleri, Sayıştay 2024 yılında yürütülen düzenlilik ve performans denetimleri kapsamında kamu idarelerinde 2.798'i mali rapor ve tabloları etkileyen, 7.482'si mevzuatta uygunluğa ilişkin, 289'u kamu idarelerinin mali yönetim ve iç kontrol sistemine ilişkin hataları içeren toplam 10.569 bulgu tespit etmiştir. En fazla bulgu tespiti 2023 yılında da olduğu gibi 2024'te de 9.471 adetle mahallî idarelere ilişkin olmuştur. Sıklıkla yapılan hataların başında ise tapu kayıtlarında idare adına kayıtlı olan taşınmazların kurum mali tablolarında yer almamasının geldiği belirtilmiştir. Rutin hataların tekrar etmemesi için Sayıştay ile kamu kurumları arasında etkin bir diyaloğun, iletişimin ve bilgilendirilme mekanizmasının oluşturulmasını gerekli görüyoruz. Anayasal bir denetim kurumu olan ve denetim yetkisini Meclisimiz adına yerine getiren Sayıştay incelemeleri kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi fonksiyonu bakımından oldukça önemlidir diyorum.

Bu düşüncelerle 2026 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve milletimize, kurumlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.