| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 30 .10.2025 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Değerli Komisyon Başkanım, Komisyon üyeleri, çok kıymetli bürokratlar, değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmelerimizin ülkemiz için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum, ediyorum ama bu bütçede de sıkıntılar büyük, ülkede de sıkıntılar büyük. Şimdi, burada bir tencere var, bu tencerede yemek yok, Türkiye'nin gerçeği bu. Bu ses artık pazardan eli boş dönen milyonlarca annenin sesi. Bugün, milyonlarca hanede bu tencere maalesef boş. Bugün burada bütçeyi tartışıyoruz ama dışarıda insanlar hayatı değil, açlığı nasıl yöneteceğini planlamaya çalışıyor, yönetmeye çalışıyor. Bütçedeki rakamlar tabii ki çok çok önemli ama bütçenin içeriği daha çok önemli. Halk bu bütçeden kendisine de kaynak aktarılmasını bekliyor. Az önce Sayın Aksu telaffuz etti, kaynakların etkin ve verimli dağıtılması, vergide adalet, gelir dağılımının düzeltilmesi gibi konuları; emekli, işçi, asgari ücretli, çiftçi, esnaf, KOBİ bu bütçeden kendisine yeterli kaynak aktarılmadığını düşünüyor ve biz de buna katılıyoruz, bu kaynakların daha verimli kullanılması gerekir.
Şimdi, bu bütçenin büyüklüğü 18,9 trilyon, gelir olarak da 16,2 trilyon yani şimdiden 2,7 trilyonluk bir açık var, 2 trilyon 712 milyarlık bir açık var. Bütçe açığının kamu giderlerine oranına baktığımız zaman 14 buçuklarda ama kamu gelirlerine oranladığımız zaman da 16,90-17, yüzde 17 civarında, geçen yıla göre büyümüş, artmış, devam etmiş. Geçen hafta bir torba yasa geldi buraya, bu torba yasada net borçlanma limitinin artırılmasıyla ilgili 595 milyarlık ilave yetki istendi, Komisyondan geçti, Genel Kurulda herhâlde önümüzdeki hafta görüşülecek. Borçlanma yetkisi daha eylül sonu itibarıyla hem limit açısından hem Hazine ve Maliye Bakanlığına verilen yüzde 5 ve Cumhurbaşkanlığına verilen yüzde 5 limitler kullanılmış olmasına rağmen aşılmış durumda, 595 milyar ilave yetki istenmek durumunda kalınmış. Tabii, bu tasvip ettiğimiz bir olay değil. Bütçenin denk olması, bütçe açığının aşağı çekilmesi gerekiyor ama şimdiden geçen yıl 1,931 yani 1 trilyon 931 milyar olarak öngörülen bütçe açığı 2,2 trilyon yani 2 trilyon 208 milyar liraya revize edildi ve her geçen yıl da açık artarak devam ediyor. Bütçe disiplini sağlanamıyor, borçların aşağı çekilmesi lazım, net borçlanma hasılatı yaratılması lazım, faizlerin ödenip anaparanın da ödenerek aşağıya gitmesi gerekiyor ama bu bütçede biz bunu göremiyoruz. Borçlanmanın üretimi artırıcı, istihdamı artırıcı ve ihracatı geliştirici alanlarda kullanılarak değer yaratılması gerekirken gün geçtikçe borcu borçla kapatıp devam etmeye çalışıyoruz. Bu uygulama çok çok hatalı.
Şimdi, bütçe borç, anapara ve faiz sarmalına girmiş durumda, bir de buna kur farkı giderlerini ilave etmemiz gerekiyor. Kur farkı giderleri açısından baktığımız zaman, 2023'ten 2024 yılına devreden toplam iç ve dış borç miktarı 6,7 trilyondu, bunun 1 trilyon 722 milyarı da kur farkı gideriydi. Şimdi, 2024'ten 2025 yılına devreden toplam borç miktarına baktığımız zaman 9,2 trilyon, kur farkı gideri de 951 milyar, aşağı inmiş gibi görünüyor. Geçen yıl yüzde 25'miş kur farkı giderinin toplam borca oranı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bu yıl yüzde 10'lar civarında ama burada bir tehlikeye işaret etmek istiyorum ben özellikle: Kur baskılandığı için "carry trade" uygulaması nedeniyle ülkeye kaynak girişinin devam etmesi istendiği için bu oran yüzde 10'larda gerçekleşmiş. Asıl sıkıntı, kur tutulamayıp kurda bir ani yükselme olduğunda, işte, pimi çekilmiş bir bomba gibi önümüzde bu kur farkı giderleriyle ilgili bir sıkıntı olacak, bunu yönetmek zor olacak çünkü bu ülke KKM'yle ilgili bir belayla uğraştı, sırf Merkez Bankası bu yüzden 2023 ve 2024te çok ciddi zararlar elde etti, işte, 818 milyar, 701 milyar, hele 2023'teki zararın daha üstünde bir kur korumalı mevduat zararı, 865 milyar gibi, kur korumalı mevduattan dolayı Merkez Bankası kâr edemedi. 701 milyarlık zararın da 241 milyarı kur koruma mevduattandı. Bu neye sebep teşkil etti? Merkez Bankasının bir kurumlar vergisi ödememesine, bir de ekstra böyle bir maliyeti var bu işin, Hazinenin temettü alamamasına ve gelirlerin daha da aşağıya gitmesine sebep teşkil etti. Bu borç, küresel olarak tüm dünyada da bir sorun. Şimdi, dünyadaki küresel borç ne kadar diye merak edip ben baktım: 324 trilyon dolar yani çok büyük bir borç. Dünyanın gayrisafi millî hasılasına baktım, millî gelire, geçen yıla göre yüzde 3 büyüme varsayımıyla hareket edildiğinde 111 trilyon dolarlardan 115-120 trilyonlar arasına çıkmış yani 2,7 katı. Şimdi, hem ülkemizde hem dünyada bir de bunun yapısı değişmiş, artık gelişmiş ülkeler borçlanıyor yani Amerika, Çin, Almanya buralarda da sıkıntılar var. Bu borçlanmayla ilgili soruna mutlaka çözüm bulmamız lazım. Faiz giderleri çok yüksek. İşte, hepimiz söylüyoruz 2,7 yani 2 trilyon 742 milyar civarında, faiz giderlerinin de kamu gelirlerine oranı yüzde 16-17'ler civarında. Hem buradaki faiz oranını aşağı çekip faiz giderlerini de aşağıya çekemiyoruz hem de faiz giderleri içerisinde de boğulmuş bir vaziyette hareket ediyoruz.
Şimdi, vergide adalet demiştik yani vergi yükünün dengeli dağılımıyla ilgili birtakım hususlar da belirtmiştik. Şimdi, vergi muafiyet, istisna ve indirimleri uygulaması var, vergi harcamaları diyoruz biz buna; geçen yıl 3 trilyon 5 milyardı, bunun 701 milyarı da kurumlar vergisiyle alakalıydı. Bunların içerisinde de işte yap-işlet-devret projesi yapan, KÖİ projesi yapan bu 44 firma ağırlıklı. Şimdi, bunlara muafiyet, istisna ve indirimler devam ediyor. Şimdi, baktık, bu yılın bütçesinde işte yaklaşık 3,6 trilyona çıkıyor, bunun da 768 milyarı yine bu yap-işlet-devret, KÖİ projesi yapan firmalara verilen muafiyet, istisna ve indirimler yani tahsilinden vazgeçtiğimiz vergilerden bahsediyorum. Geçen yıldan bu yana 67 milyar daha artmış. Biz ne diyorduk? "Verimsiz muafiyet, istisna ve indirimleri aşağı çekeceğiz." diyorduk. Geçen haftaki torba yasada bir taraftan konutlarını kiraya veren kişilerin gayrimenkul sermaye iradı istisnasını yani 47 bin TL'lik tutarı kaldırıyorsunuz emekliler hariç ama bir taraftan da buradaki bu firmalara, KÖİ firmalarına, yap-işlet-devret projeleri yapan firmalara muafiyet, istisna ve indirimler yoluyla imkân sağlıyorsunuz. 2005 yılından bu yana bu firmalara bu devlet, bu ülke 85,5 milyar dolar ödemiş, bu yıl 238 milyar ödeyecek. Bu yılla beraber üç yıl içerisinde 821 milyar TL para ödeyeceğiz bu firmalara. Bizim böyle bir kaynağımız yok, böyle bir imkânımız yok. Böyle bir sürdürülebilirlik olmaz. Bu durumun mutlaka ortadan kaldırılması gerekiyor.
Şimdi, bunların vergilerini artırdık değil mi? Geçtiğimiz aylarda yine bir torba yasa gelmişti, bu firmaların kurumlar vergisini yüzde 5'lik bir artışla yüzde 25'ten yüzde 30'a çıkartmıştık, bundan da 557 milyonluk -değil mi Sayın Bakan Yardımcım- bir gelir etkisi bekleniyordu 2025 yılında. Ben merak ediyorum, bu beklenen gelir yaratıldı mı acaba? Bu konuyla ilgili bir rakam verilebilirse seviniriz.
Bir de geçtiğimiz yıl bunların 37 tanesi matrah beyan etmemiş, 7 tanesi kurumlar vergisini ödemiş, o da 12,6 milyar beyan etmiş, 2,8 milyar vergi ödemiş. Bunların efektif vergi yükü çok az, yüzde 10'un altında. Asgari kurumlar vergisi getirildi "yüzde 10" diye ama bunların devam eden muafiyet, istisna ve indirimleri olduğu için efektif vergi yükü hâlen düşük. Kurumlar vergisinin 2026 bilanço rakamlarına daha doğrusu bütçeye baktık; 1,7 trilyon. Şimdi, yaklaşık -Sayın Bakırlıoğlu da söyledi- yüzde 11-12 arasında bir oran. Bu oran çok düşük, geçen yıla göre de yüzde 1,5; yüzde 2 daha da azalmış.
Şimdi, az önce bahsettiğim borçlanma limitinin alınmasındaki etkenlerden biri de kurumlar vergisinden beklenen tahsilatın 420 milyar civarında aşağıda gerçekleşecek olması. Bu problem maalesef devam ediyor. Buna önlem almadığımız müddetçe bütçe disiplinini sağlamak, bütçe açığını aşağı çekmek ve kaynakları ihtiyaçlar doğrultusunda kanalize etmek zor olacak.
Şimdi, dâhilde alınan KDV var, geçen yıl 2,8 trilyondu. Geçen yıl bunun yüzde 50,52'si iadeye tabiydi yani KDV'yle ilgili tutardan iadeler söz konusu biliyorsunuz. Bu yıl 3 trilyon 539 milyar dâhilde alınan KDV tutarı öngörülmüş, bunun yüzde 43'ü de iadeye tabi yani 1 trilyon 521 milyarı. Şimdi, burada haksız iadeyle ilgili önlem alsak ki yüzde 25, biz haksız iadeyi önlesek 380 milyarlık bir tutar yapıyor, para yapıyor. Geçen yılın rakamına göre bu 347 milyardı, bunun üstüne gidilmesi gerekiyor. Buradaki sağlanan imkânla şu yapılabilirdi: Bütün emeklilere bir asgari ücret tutarında daha para ödenebilirdi yani olayın büyüklüğünü tespit etme açısından söylüyorum, bu konularla ilgili mutlaka önlemlerin alınması gerekiyor.
Şimdi, idari para cezaları diye bir olay var. Bu normal bakanlık bütçelerinde vergi gelirlerine falan baktığımız zaman idari para cezalarının çok yüksek tutarlara ulaştığını görüyoruz. 2025 yılında idari para cezalarıyla ilgili hedeflenen tutar 261 milyar. Şimdi, 8'inci ay sonu itibarıyla baktığımız zaman, tahakkuk eden yani kesilen idari para cezaları 1,1 trilyona ulaşmış yani öngörülenin 4 katı, yıl sonuna kadar 1,5 trilyon olacağı düşünülüyor yani 6 katına ulaşacak. Şimdi, tabii burada tahakkuk tahsilat oranında sıkıntı var. Kesilen cezanın büyük bir bölümünün tahsilinde zorluklar yaşanıyor ama bu tutar çok yüksek bir tutar. Bakın, geçen yıl rakamlarına göre Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesi hariç, bütün bakanlık bütçelerinin üstünde bir gelirden bahsediyoruz. Yani, burada ceza gelirleri başkanlığı kursak inanın yeridir çünkü bunun yönetimi de ayrı bir şey, çok büyük bir bütçe tahsilatıyla da ilgili ayrı bir birim, mutlaka bir başkanlık kurulsa da yeridir diye özellikle de vurguluyorum. Trafik cezalarıyla ilgili kanun var. İşte, Genel Kurulda maddelere geçildi, birinci bölümü bitirildi, görüşülmüyor. Burada da durum aynı şey. Trafik cezalarına baktığımız zaman, hedeflerinin çok üstünde bir trafik cezası var: 83 milyar tahakkuk etmiş, 50 milyar şu anda tahsil edilmiş. Sormuştuk Genel Kurulda, cevaba göre konuşuyoruz ama bir taraftan da buradaki cezaları artık bu halkın ödemesi mümkün değil katlanarak artan bir tutar var. Şimdi, arabayı alıyorsunuz, arabayı alırken ÖTV, KDV araba bedelinden daha fazla ödeniyor, arabayı aldınız, benzin dolduracaksınız, istasyona gidiyorsunuz, istasyondaki motorin fiyatları, benzin fiyatları belli, içerisindeki ÖTV-KDV belli; yola çıkıyorsunuz, yola -artık o hız limitlerine nasıl uyulacaksa- çıktığınız zaman çok fahiş cezalar var. Halkımız bunu nasıl ödeyecek? Yani, artık dar gelirlinin aldığı normal standartlarda arabalar var, herhâlde anahtarını bırakıp gidecek yani kontak kapatacak. O kanun teklifinin de mutlaka geri çekilmesi lazım, buradan özellikle onu da vurgulamış olalım.
Şimdi, bir konuya da özellikle değinmek istiyorum: Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşmaya bütçedeki ayrılan pay, işte 2024'te 184 milyar, 2025'te 219 milyar öngörülmüş; 2016'da 284. 2024 ve 2025 ödeneklerine baktığımız zaman bu ödeneklerin tamamının kullanılmadığını görüyoruz. Yani bu sosyal yardımlaşmayla ilgili, yoksullukla mücadeleyle ilgili ödenek üstü kullanım yok. Bırakın, ödeneğin tamamının da kullanılmadığını görüyoruz. 2027'ye baktığımız zaman birden 644 milyara çıkıyor, 2028'de de 718 milyara, yüzde 127'lik bir artış. Yani 2027'de veya 2028'de ne olacak da bu kadar artış oluyor? Eğer bu imkânları şu anda vermemiz mümkünse yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma açısından derhâl öne çekilmesi lazım çünkü asgari ücretliye siz ara zam vermediniz, en düşük emekli aylığı 16.881 lira. Önümüzdeki dönem içerisinde de beklenen enflasyona göre zamların verilmesi söz konusu olduğundan artık dar gelirlinin, emeklinin, işçinin satın alma gücü eriyor. Yılbaşından bu yana asgari ücretlinin asgari ücretinde 5.620 TL bir erime oldu; bu erime önümüzdeki üç ay içerisinde de devam edecek. Bununla mücadele etme açısından... Demek ki yoksullukla mücadelede... Şimdi, 2027'de -kasım ayında veya sonbaharında- acaba seçim mi olacak? O, seçim bütçesi olarak mı kullanılacak? Şimdi, bunu buradan soruyorum, aklımıza da geliyor, cevabını alabilirsek mutlu olacağız. Bu bizim için çok çok önemli bir konu, mutlaka çözülmesi gerekiyor.
Şimdi, burada bilanço, bütçeyle ilgili birtakım ben incelemeler yapmıştım, onunla ilgili birkaç soru sormak istiyorum: 2024 yılı genel bütçeli idarelerin geçici mizanında proje özel hesabında 200 milyar 110 milyonluk borç hareketi var yani hesaba para girişi olmuş, 177 milyar 887 milyon da alacak hareketi yani çıkış olmuş bu hesaptan, bakiye 22 milyar. Şimdi, bu proje özel hesabı nedir? Bu paralar hangi kaynaklardan bu hesaba geldi, nerelere harcandı, mahiyeti nedir yani? Bir de kentsel dönüşüm projeleri özel hesabıyla bir alakası var mı, ilgisi var mı, başka bir hesap mı? Bunu buradan cevaplayabilirseniz mutlu olacağız.
Yine, 2024 kesin hesabıyla ilgili bir sorum da... Mali kurumlara yatırılan sermayeler hesabı var, 387 milyar 610 milyon yatırılmış. Hangi mali kurumlara ne kadar sermaye desteği sağlanmış? 2025 Eylül itibarıyla bu sermaye desteği hangi mali kurumlara ne kadara baliğ oldu? Hangi mali kurumlara verildi?
Bir soru daha: 137 kodlu, yine 2024 kesin hesabıyla ilgili, takipteki kurum alacakları hesabı bakiyesi 236 milyar 943 milyon, bunun 55 milyar 452 milyonuna karşılık ayrılmış. Bu kurum hangi kurum? Karşılık ayrıldığına göre tahsil kabiliyeti yok demektir, gider yazılmış artık yani. Mahiyeti nedir? Sorun kimden? Ne kadarlık tahsilat yapılamadı? Başka sorunlu, burada tahsili yapılamayacak alacak var mıdır? Bir de kurumlara verilen borçlar var. Burada da 2024 yılında 304 milyarlık bir rakam var. Bunun mahiyetinin ne olduğunu merak ediyoruz. Bu konularla ilgili de cevapları bekliyoruz.
Netice olarak, bu bütçede vergide adaletin sağlanması gerekiyor. Dar gelirlilerin, çalışanların vergi yükü çok ağır. Az önce oranla ilgili konuşuldu, yüzde 62-63'lerde oran var ama ret ve iadeleri dikkate alırsanız dolaylı vergilerin oranı yüzde 66'lara çıkıyor; çok yüksek, dolaysız vergilerin oranını artıramıyoruz. Bu, az kazananın çok, çok kazanan az vergi vermesine neden olmaya devam ediyor ve gelir dağılımını da gün geçtikçe bozuyor. Mutlaka dolaylı vergilerin oranının azaltılması gerekiyor. Gelir dağılımındaki bozukluğun giderilmesine bir kez daha vurgu yapıyoruz.
Tasarruf tedbirlerine, tasarruf genelgelerine maalesef uyulmuyor. Kaynaklar savurganca harcanmaya devam ediyor, israf devam ediyor. İşte, geçen yıl 3.224 civarında araç alınmıştı. Şimdi, araçlara bakıyoruz, Sayın Bakırlıoğlu'na gelen cevapta araçların yeterli şekilde satılmadığını görüyoruz ve yeni bütçede de -2026 bütçesinde de- alımlar devam ediyor. Bu alımlarla ilgili olarak da menkul değerlerin satışıyla ilgili bütçede görünen gelir 80 küsur milyonlarda yani hiç burada bütçede bir taşıt satımıyla ilgili de bir hareket görünmüyor. Bu taşıtlar yanılmıyorsam Devlet Malzeme Ofisi eliyle artık satılıyor veya alınıyor. Yani bu rakamla ilgili hedeflediğiniz satışlar niçin bütçede görünmüyor? Bunun da özellikle cevabını buradan istirham ediyoruz.
Bir de ben Karabük Milletvekiliyim Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Karabük'ün hakkını da savunmak açısından bir konuyu dile getireceğim burada: Şimdi, Karabük kamuya gelir olarak iyi destek veren illerden biri; 4 milyar 93 milyon civarında 2024 yılında kamuya gelir desteği sağlamış. Bunun 3 milyar 316 milyonu vergi yoluyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
CEVDET AKAY (Karabük) - Toparlıyorum Başkanım.
Fakat buna mukabil sermaye transferi ve sermaye gideri olarak yani yatırım olarak 391 milyon TL'lik bir kaynak aktarılmış. Karabük'ün sorunları çok büyük; sağlıkla ilgili sorunu var, millî eğitimle ilgili var, kara yollarıyla, köy yollarıyla ilgili var. Şimdi, göletler, barajlar var on sekiz yıldır yapılmayan. Afet bölgesi bir taraftan, sele karşı yapılması gereken konular var. Bütün bunlarla ilgili bu bütçeden Karabük'e yeterli pay ayrılmadığını bir kez daha ifade ediyor, bir Karabük Milletvekili olarak da gerekli yatırımların Karabük'e sağlanmasıyla ilgili de sizlerden destek bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.