| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2014 |
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de, öncelikli olarak, Sayın Bakanın sunduğu sunum, yaptığı konuşmanın içerisinde yazılı metne de baktım korucularla ilgili bir şey göremedim.Ayrıca bir bilgi ve projede görmedim, onunla ilgili konuşmak istiyorum çünkü her birimiz bir eksikliği dile getirirsek belki daha iyi mesafe alabiliriz.
Türkiye'nin en öncelikli sorunu olan Kürt sorununun çözümünde, bu köy koruculuğu sisteminin de acilen masaya yatırılması gerektiğini düşünüyorum ve bununla ilgili bir projenin de olması gerektiğini düşünüyorum. Kaldı ki, şu an resmî olarak kaç adet korucu var? Bunlara harcanan, işte verilen maaş, bütçe, sosyal güvenlik, bunlar ne kadar? Bunlarla da ilgili önümüzde ciddi bilgiler olması lazım ki, biz bu konuda daha doğru değerlendirmeler yapabilelim. Bu bilgiler olmadığı gibi, bu korucuların işledikleri suçlarla ilgili bir doküman da yok çünkü yine kamuoyundan biliyoruz, yaşadığımız bölgelerden biliyoruz, bu insanların büyük bir kısmı bir müddet sonra sözde devlete güvenlikte yardım edeceklerine, kendi bölgelerinde bizzat bir güvensizlik faktörü olarak ortaya çıktılar; kan davaları, kız kaçırmalar, uyuşturucu ticareti, birçok olaya bulaştılar. Bununla ilgili adliye kayıtları da var yani gözaltına alınma sayıları var, tutuklanma sayıları var, hüküm giyme sayıları var. Bu konularla da ilgili ciddi bir belge şu an önümüze konulmadı. Ben, bunlarla ilgili, Komisyonun aydınlatılması gerektiğini düşünüyorum, istiyorum. Daha sonra da, bu güncel olaylarla ilgili -çok konuşuldu- bu bir iki dakikalık zaman zarfında bir iki şeyin altını çizmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, son 6-7 Ekim olaylarından sonra Yüksekova'da sivil 3 asker öldürüldü, yine Diyarbakır'da çarşı-pazar alışverişine eşiyle birlikte çıkan bir başçavuş öldürüldü; bunları nefretle kınıyoruz, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Bu olaylarla da ilgili şu ana kadar toplumun önüne bir zanlı, suçlu, tutuklu, mahkemeye sevk edilen kimse tatminkâr bir şekilde ortaya konulamadı. Ve daha önemlisi, kırk gündür Diyarbakır'da bir linç olayından bahsediliyor, yine çok menfur, şiddetle kınıyoruz. Canlı yayınlarda, televizyonlarda söyledik, programlarda söyledik, basın toplantıları yaptık. Diyarbakır'daki olaylarda 200'e yakın gözaltı var, 40 tutuklu var ancak bu linç olayına karışanların 60'ya yakın kişinin açık eşkâlleri ve görüntüleri kameralarda gösterilmesine rağmen, bugüne kadar tek bir gözaltı yok, tek bir tutuklu yok; bunu ısrarla ve iddiayla söylüyorum. Diyarbakır Valisiyle görüştüm, Emniyet Müdürüyle görüştüm, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileriyle görüştüm ve canlı yayında da 3 sefer çağrıda bulundum, dedim ki: "Eğer bu hilafıhakikat ise ve doğru değilse bağlanın ve gözaltına alınan bir kişi varsa, tutuklanan bir kişi varsa söyleyin." Bu saate kadar yok arkadaşlar. Bunu da bilgilerinize arz ediyorum.
Bingöl olayının altı çizildi. Bingöl olayında da yine bugün ortaya konulan otopsi raporları, balistik raporlarla, Genç yolunda öldürülen insanların bu olaylarla bir alakaları yok. Yine İnternet sitelerinde, olayda kullanılan arabaların nasıl, nereden geçtikleri ve nasıl taradıklarıyla da ilgili de İnternet'e düşen görüntüler var. Ve bu arabayla da yine direkt bir alakası yok. Sayın Başbakan iki saat sonra çıktı "Failler öldürüldü." dedi. Bu da doğru değil arkadaşlar. Niye bunları söylüyorum? Eğer gerçek failler, katiller, sorumlular kamuoyunun önüne konulmazsa, hele hele bu linç olayında olduğu gibi, Yasin Börü olayında olduğu gibi, görüntüleri ortada olan insanlar toplumun önüne konulmazsa, inan edin, yine işte eski JİTEM tartışmaları, derin devlet tartışmaları... Bir AK PARTİ milletvekili "Alman ve İran istihbaratı yaptı." diye nokta suçlamada bulundu. Sayın Cumhurbaşkanı "Üst akıl." dedi. Herkes topu birbirinin üzerine atar, herkes birbirini suçlar ama gerçek failler de ortadan yok olur ve bu olaylar da bitmez.
Ben bunların altını çizmek istedim. Hepinize saygılar sunuyorum.