KOMİSYON KONUŞMASI

ZUHAL KARAKOÇ (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım ve kıymetli bürokratlar; millî devlet düzeninin özü adalettir. Adalet, yalnızca mahkeme salonlarında tecelli eden bir hüküm değil, Türk milletinin tarih boyunca taşıdığı nizam ülküsünün yaşayan ruhudur. Adaleti güçlendirmeyen hiçbir düzen ayakta kalmaz. Devletin kudreti, milletin birliği ve toplumsal huzur ancak adaletle teminat altına alınır. Adalet, teknik bir mevzuat alanı değil, millî vicdanın, devlet aklının ve toplumsal ahlakın da omurgasıdır. Bu kapsamda ceza infaz kurumlarının sorunlarına değinmek yalnızca idari bir başlık değil, adaletin temel sütunlarını sağlam tutma iradesinin açık bir göstergesi olacaktır.

Bugün özellikle Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi için ifade edeceğim husus tam da bu nedenle stratejik önemdedir. Elbistan Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun ihalesi yapılmış, karar aşamasına gelinmiştir ancak karar ne kadar gecikirse bölgenin yükü, personelin belirsizliği ve adalet zincirinin aksayan halkaları o kadar büyümektedir. Bu inşaatın bir an evvel başlaması hem güvenlik hem kurum bütünlüğü hem de personel planlaması için bir zorunluluktur. Sayın Bakanım, hatırlatırım, bu bölgemizdeki cezaevinin açık ve kapalı olan projesinin ilk hâli; maalesef şu anda farklı şekilde, tamamı Elbistan'da olacak şekilde revize edilmiş ve onaylanmıştır. Bu gecikmenin bir telafisi olarak sizlerden isteğimiz, projenin ilk hâlindeki gibi açık ve kapalı ceza infaz kurumunun bir tanesinin arada sadece beş, on dakika mesafe olan bu iki ilçeden biri olan Ekinözü'nde, diğerinin Elbistan'da yapılacak şekilde güncellenmesi çok yerinde ve hakkaniyetli bir karar olacaktır. Cezaevi yokken personelin dönüşlerinin bekletilmesi, aile düzeninden bölgesel hizmet kapasitesine kadar pek çok dengeyi bozmaktadır. Yeni adliye binamız Sayın Bakanımızın da destekleriyle vatandaşlarımızın hizmetindedir, müteşekkiriz ancak adliye cezaevi bütünlüğü tamamlanmadıkça adaletin eksiksiz yürüdüğünü söyleyemeyeceğiz. Nihayet, Kahramanmaraş'ımızda görev yapan hâkim ve savcılarımız için yapılan lojmanların bir an evvel hak sahiplerine teslim edilmesi ve sürecin hızlandırılması da talebimizdir.

Sayın Bakanım, infaz ve koruma memurları devletimizin adalet mekanizmasının sessiz nöbetçileri, toplumsal huzurun görünmeyen cephesinin de kahramanlarıdır. Kapalı, riskli ve yıpratıcı çalışma koşullarında gün ışığı görmeden yüksek sorumluluk bilinciyle fedakârca görev yapmaktadırlar. Her sabah kurumlarına duyarlı kapıdan başlayıp, sıkı aramalardan geçerek ulaşan infaz koruma memurları, tüm güvenlik teçhizatlarını kullanarak devletin güvenliğini ve düzenini korumaktadırlar. Bu sorumluluk ve ağır risklere rağmen hâlâ 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesine göre genel idare hizmetleri sınıfı içinde değerlendirilmektedirler oysa görevlilerinin mahiyeti güvenlik, kriz yönetimi ve kontrolünün merkezindedir. Bu nedenle, infaz koruma memurlarının ivedilikle emniyet hizmetleri sınıfına geçirilmesi, artık ertelenmemesi gereken bir gerekliliktir. Çok çeşitli suçlardan hükümlü ve tutukluyla gün boyu yan yana çalışan infaz ve koruma memurları, kurum düzenini sağlarken yalnızca infaz görevlisi olarak değil, bazen psikolog, bazen sağlık çalışanı, bazen bir ağabey gibi rehabilitasyon sürecini de yönetiyorlar. İnsan iradesini bilen, krizleri sakinlikle çözen, görevlerinde büyük bir özveri gösteren personelimize hakları mutlaka teslim edilmelidir. Bugün yaşanan ekonomik koşullar, özellikle artan kira bedelleri personelin lojman ihtiyacını kritik bir noktaya taşımıştır. Mevcut lojman kapasitesi talepleri karşılamaktan oldukça uzaktır. Çalışma şartları ağırdır, risk yüksektir, toplumsal algı zayıftır, ekonomik imkânlar ise maalesef aynı oranda olmamakla birlikte çok gerisindedir. Bu tabloyu değiştirmek, personelin özlük haklarında iyileştirme yapmak, mali haklarını güçlendirmek hem devletin sorumluluğu hem de adaletin gereğidir. Mesai saatleri boyunca tüm iletişim cihazlarından uzak olan infaz ve koruma memurları, âdeta gönüllü mahkûm rolü oynamaktadır. Toplumdaki imajlarının güçlendirilmesi, sınıf değişikliği taleplerinin karşılanması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi yıllardır cezaevi personellerine verilen sözleri yerine getirmeyi artık zorunlu hâle getirmiştir. Bu adım sadece memurların değil, adalet sistemimizin de güçlenmesine katkı sağlayacaktır ve buradan açıkça ifade ediyorum: İnfaz koruma memurlarımız yalnız değildir. Bu mesele bir personel hakkı meselesi değil, Türk milletinin bekasına hizmet edenlerin şeref meselesidir.

Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım ve 2026 yılı bütçenizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.