| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2025 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesi üzerinde görüşlerimi açıklayacağım.
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Zeybek başladı. Lütfen, kurallara uyalım.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Öncelikle, Türkiye'nin en büyük şehri...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hayır, "Önerge verdim de..."
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, böyle olmaz ki ama.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, İsmail'i tut, İsmail'i.
ERHAN USTA (Samsun) - Susturun şurayı ya!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, sadece İsmail mi, sen sus be!
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, ben ortam müsait olana kadar bekliyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, Sayın Güneş; herkesi sükûnete ve sakinliğe...
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Hakaret ediyorlar ama, olmaz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Kim hakaret ediyor Sayın Taş?
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Yok, işte "Sen yaptığın etki analizini bilmiyor musun..."
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye...
ERHAN USTA (Samsun) - Kayıtlara bu geçsin.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam, kayıtlara her şey geçiyor.
ERHAN USTA (Samsun) - Bir sürü önerge verdik, bir tanesinde etki analizi vermediğimiz için eleştiriliyoruz; çok teşekkür ederim(!) Bütün önergelerimizde etki analizi verdik, bir tanesinde vermeyi...
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli milletvekilleri, yani, lütfen...
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkanım, benim arkadaşlara saygım var, onlar konuştuğu sürece ben onları dinleyeceğim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ya, değerli arkadaşlar, tamam, iyi önerge veriyorsunuz.
ERHAN USTA (Samsun) - Tabii.
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Veriyoruz vallahi, çalışıyoruz gece gündüz, hiç kusura bakmasınlar.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam, sakin olalım. Değerli arkadaşlar, herkesin belli bir bilgisi var. Nihayetinde takdir milletimizin.
Evet, Sayın Zeybek, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Millet görse burayı takdir edecek de göstermiyorsunuz ki.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ya, maşallah, videoların izleniyor Sayın Usta, ünlü videolarınız.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Bakanlığımızın değerli bürokratları; bugün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesi üzerinde görüşlerimi aktaracağım.
Öncelikle, Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'un seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, 5'inci büyük şehri Antalya'nın seçilmiş Belediye Başkanı Muhittin Böcek'e ve nüfusu en büyük 7'nci şehir Adana'nın seçilmiş Belediye Başkanı Zeydan Karalar başta olmak üzere tüm belediye başkanlarımıza, tutuklu belediye başkanlarımıza Türkiye Büyük Millet Meclisinden dayanışma duygularımı iletiyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kuraklık üzerinde açıklamalar yaptınız; kuraklıktan ve susuzluktan en çok etkilenen şehirlerden bir tanesi de İstanbul. Biliyorsunuz, İstanbul, su havzaları itibarıyla sadece kendi membalarına yağan yağmurla değil, aynı zamanda çevresinde bulunan illerden topladığı suyla da bu ihtiyacını gidermeye çalışıyor; bunlardan bir tanesi, 2014 yılında yapımına başlanan Melen Barajı'ydı. Hâlâ Melen Barajı'ndan İstanbul'a, elhamdülillah, 1 metreküp su gelmiyor; Melen deresinden su aktarılıyor.
Birinci konu başlığımız şu: Hiç bu konuya değinilmedi, İstanbul'un kuraklık riskinin yüksek olduğu bu dönemde bütün şehirlerimiz açısından bu sorun var ama Melen Barajı'nın geleceğiyle ilgili Plan ve Bütçe Komisyonunda daha bugüne kadar hiçbir bakanlık yetkilisi bir açıklama yapmadı. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ve İSKİ'nin geçmişte ödediği 319 milyon dolar, bugünkü karşılığı 12 milyarın üzerindeki bu rakam heba mı oldu, gitti mi; İstanbul halkının ödediği bu bedeller boşa mı gidecek? İkincisi, tam da böyle bir dönemde İstanbul'da ortalama 300 bin insanın su ihtiyacını karşılayacak olan Sazlıdere Barajı'yla ilgili bir çalışmaya başladınız. Bu konuya da hiç değinilmedi, burada da hiç konuya girmediniz.
Şimdi, 2022 yılında, 15 Eylül tarihinde İstanbul Sazlıdere Barajı'nın içme suyu kullanma kapasitesi yüzde 100'den yüzde 0'a düşürülüyor 6065 sayılı Karar'la. Şimdi, değerli arkadaşlar, burada ilginç bir şey var, siz, Cumhurbaşkanlığı kararıyla Sazlıdere'yi, baraj olma özelliğini, su toplama havza özelliğini kaldırıyorsunuz ama başka bir şey daha var: Devlet Su İşleri tarafından yapılan bu barajla ilgili 2039 yılına kadar 46 milyon doların üzerindeki bir borcun, 46 milyon doların üzerindeki bir paranın 2039 yılına kadar yani yılda 1 milyon doların üzerinde bir bedelin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ'nin bütçesinden alınmasına devam ediliyor; 2022 ödendi, 2023 ödendi, 2024 ödendi, 2025 ödendi. Bunları niye söylüyorum? Çünkü arkadaşlar, Sazlıdere Barajı, İstanbul'da pek çok ilçenin su ihtiyacını giderirken yılda ortalama 38 ile 50 milyon metreküpü arasındaki bir su ihtiyacını karşılamaktadır. Bu rakam Yalova'nın, bu rakam Uşak'ın, bu rakam Burdur'un su ihtiyacı kadardır yani ortalama 300 bin nüfuslu bir ilimizin su ihtiyacını karşılayacak olan bir barajla ilgili bir karar alıyorsunuz, o şehri yönetenlerden bu bilgiyi gizliyorsunuz ve sonrasında burayla ilgili de plan yapıyorsunuz Sayın Bakan, plan yapıyorsunuz Sazlıdere'yle ilgili.
Biraz önce açıkladınız "100 bin konut yapacağız İstanbul'da." Nerede yapacaksınız? İstanbul'da şu anda Mekansal Planlama, Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığınız İstanbul'da 100 bin konutun yapılacağı yeri pafta üzerinde söylesinler, biz de öğrenelim. Neresi burası, askerî alanlar mı, havzalar mı, tarım alanları mı, kentin dışındaki korunması gereken sulaklar mı, yutaklar mı? Neresi olduğu konusunda hiçbir bilgi vermiyorsunuz. Zaten daha önce açıklanmış olan projelerde de ifade edilen binaların teslim edilmemesinin temel sebebi de buradan geçiyor.
Plan yapıyorsunuz, yargıya gidiliyor, yargı kararıyla planlar iptal ediliyor, arkasından planının 1-2 maddesi değiştirilerek yeni bir plan askıya çıkarıyorsunuz. Mahkeme diyor ki: "Plan konusuz kalmıştır. Konusuz kalmış planla ilgili verilen yürütmeyi durdurma kararı ve iptal kararları geçersizdir." Şimdi, Türkiye'de ikili bir yargı sistemi var. Yani iktidara yakın kararları, iktidarın aldığı, Bakanlığın aldığı kararlarla ilgili idari yargıdan kararları çevirmek son derece kolay; bir başvuruyorsunuz, ertesi gün. Bizim bu ülkede yaptığınız planlarla ilgili itiraz başvurularından sonra mahkemenin iptal ettiği planları dört gün sonra yeni planı askıya çıkardınız; dört gün sonra aynı planının yeniden askıya çıktığını gördük. Bu nedenle, Sazlıdere Barajı'yla ilgili çok acil bir biçimde şunun yapılması lazım: İstanbul'da şu anda barajlarda su seviyesi yüzde 20'nin altına düştü, günde 2,5-3 milyon metreküp kapasitesi olan Melen -burada bilen arkadaşlar var- şu an 700-800 bin metreküplere düşmüş durumda. Kuraklık her yeri etkiliyor yani havzaları etkiliyor, havzalardan alınan suları etkiliyor. Bu da ciddi biçimiyle probleme dönüşmüş durumda.
Bir konuda açıklığa gitmek lazım. Mademki buranın havza olma özelliğini kaldırdınız, o zaman bu barajın yapımıyla ilgili... Ya, barajı iptal ediyorsunuz ama barajın yapımı dolayısıyla ödenekleri kesmeye de devam ediyorsunuz bu konuyla ilgili. Sadece İstanbul değil, bakın, bu yaz Türkiye'de Balıkesir'den Tekirdağ'a, Yalova'dan İzmir'e, bütün ülkede içme suyuna ulaşımda problem var. Şehirlerimizde artık düzenli su kesintilerine başlandı, düzenli su kesintileri yapılmak durumunda. Peki, şehirlerin ihtiyacı olan suyu temin etmek kimin görevi? İktidarınızın görevi; şehre getireceksiniz suyu, dağıtımını da belediyeler yapacak. Belediyelerin önemli bir kısmı Cumhuriyet Halk Partisinin, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yönetiminde olabilir ama sizin de iktidarda olduğunuz belediyelerde kuraklıkla ilgili mücadelede ciddi bir azalma olduğunu görüyoruz.
Bu Melen meselesinin mutlaka çözülmesi lazım. Bakın, ciddi bir yatırım hatası yapıldı, mühendislik hatası yapıldı. Sıkıştırılmış beton modeliyle yapılan bu baraj dolayısıyla Türkiye'nin 100 milyonlarca dolarlık kaynağı heba oldu; açılmış tek soruşturma yok, bu konuyla ilgili görevinden alınmış tek bir bürokrat yok, hiçbir açıklama yok. Yani bir hata yapıyorsunuz, 100 milyonlarca dolarlık yatırım çöpe gidiyor, bundan kaynaklı olarak sadece İstanbul değil, İstanbul'un çevresinde bulunan şehirlerin de kullanması gereken suyla ilgili bir hata yapılıyor.
Sayın Bakan, şimdi gelelim bu Yenişehir bölgesiyle ilgili... Değerli arkadaşlar, 150 milyon metrekarelik bir plan bölgesinden bahsediyoruz, 150 milyon metrekare -TOKİ Başkanımız burada, eski TOKİ Başkanımız Bakan Yardımcısı da burada- 11 milyon metrekarelik alan TOKİ tarafından planlanıyor. Planlanabilir, burada projeler de yapabilirsiniz. Soru şu: Biz, 2020 yılında, imarsız alanlar imara geçtiğinde bu Meclisten bundan kaynaklanan değer artış vergisini koymuştuk. Sayın milletvekilleri, 100 milyon metrekareden fazla, 100 milyon metrekareden fazla bir emsal verirseniz 100 milyon metrekare, brütten giderseniz 130 milyon metrekarelik bu imar rantından yararlanacak olan özel şahısları ve tüzel kişileri, 2010 yılından sonra burada büyük arazi sahibi olmuş insanları -bizlerin tapu kayıtlarına ulaşma şansımız yok, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü burada- açıklayınız. 2010 yılından itibaren bu bölgede büyük arazi almış, imar hareketleriyle yüzde 40'ını kesintiye verdikten sonra geriye kalan kısımlarla ilgili imar hakkı almış; köylüden bin liraya; Balkanlardan, Selanik'ten, Bulgaristan'dan göç etmiş köylüden 2010 yılında dönümünü bin liraya aldığı araziyi bugün dönümünü 5 milyon TL'ye, 10 milyon TL'ye satıp buradan rant elde eden bu şahısları açıklayın. Bunlardan kaynaklanan değer artış vergisini ne kadar aldınız, bunu açıklayınız; bunu bütün Türkiye bilmek zorunda.
Kentsel dönüşümle ilgili son derece kötü gidiyor. Deprem konutlarıyla ilgili çalışan, emek veren, hizmet eden arkadaşların, gecikmiş olsalar da hepsine teşekkür ederken kentsel dönüşümle ilgili işlerin kötü gittiğini söylemek zorundayız. Değerli arkadaşlar, 2020 yılında 100 birim olan konut maliyeti 2025 yılının Ekim ayında 2.000 birime çıktı, 2.000. 2020 yılında 150 bin TL'ye yapılan konutlar bugün 3 milyon TL'ye çıktı. Bu kadar yüksek bir konut maliyetiyle kentsel dönüşüm yapılamayacağı ortada, zaten 75 bin konutla ilgili söylediğiniz rakam da işin iyi gitmediğini gösteriyor. Bakanlığınız esas olarak afet sonrası sorunları çözmek üzere planlamışken siz; bugün Aydın'dan Muğla'ya, Manisa'dan İzmir'e olan bölgedeki şehirlerimizdeki yüksek riskin, Hatay'ın belli bölgeleri, deprem riski altındaki alanlarımızın büyük bir çoğunluğunda oluşacak olan riskin giderilmesiyle ilgili maalesef kaynak olamıyorsunuz çünkü 2026 yılı bütçesinde şehircilik ve afetle ilgili bütçe payınız yüzde 9,2'den yüzde 8,8'e düşürüldü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Zeybek, bitti.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Bir dakika mı veriyorsunuz?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - E, o kadar.
Buyurun.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Yerel yönetimlerle ilgili bütçe payı 2025 yılında yüzde 9,2 iken cezalandırıcı bir mantıkla yüzde 8,8'e getirdiniz; şehircilik ve risk odaklı bütünleşik afet yönetiminin 2025 yılındaki toplam bütçe içinden aldığı pay yüzde 2,9'dan 2,7'ye düşmüş oldu.
Sayın Bakanım, bütçe hedefleri içindeki rakamların düşüyor olması bütçeye konulmuş olan 100 milyar TL; sosyal konutlarla ilgili bütçede hedeflediğiniz 500 bin konuta ulaşmanızın imkânsız olduğunu gösteriyor. 500 bin konut 2026-2027 yıllarında yapsanız, 4 milyon lira üzerinden hesaplasanız yaklaşık 2 trilyon lira, bütçedeki karşılığı 100 milyar; demek ki en az yirmi yıllık bir vadede bu planı yerine getireceğiniz anlaşılıyor. O nedenle, ya Hazine Bakanlığı buradaki rakamları güncellemeli ya da ortaya konulmuş olan hedeflerin yeniden değerlendirilmesi gerekir diyorum.
Bütün bu duygularla, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Deprem bölgesinde çalışan işçilerimize de bir kez daha partim adına teşekkür ediyorum.