KOMİSYON KONUŞMASI

CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz.

Tabii ki hepimizin en büyük endişesi de önceliği de şüphesiz deprem ve deprem bölgesi, deprem tehlikesi; bu hususta, deprem konutları için gösterilen çabaları kıymetli buluyoruz. Her ne kadar depremzede vatandaşlara verilen 850 bin konut sözü hâlâ tam tamamlanmamış olsa da gelinen noktada binlerce ihtiyaç sahibi depremzedenin barınma probleminin çözülüyor olması çok önemli, kıymetli; bunun için, emeği geçen sizlere, bütün bürokratlara, Bakanlık personeline teşekkür ediyoruz.

Milletçe yapılan fedakârlığı, birçok kamu kurumunun ödeneğinin deprem bölgesini ayağa kaldırmak için Bakanlığa verilişini ve bunun için harcandığını ve bunların bütün sorumluluğunun da sizlerin, Bakanlığın sırtında olduğunu hatırlatmakta bir kere daha fayda görüyorum.

Bir yandan bunlar olurken öte yandan yanlış hesaplar yapılması riski yine kapımızda. Geçenlerde 500 bin sosyal konut projesi açıkladınız, Yüzyılın Konut Projesi, 2022 yılında cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi duyurulmuştu, 250 bin sosyal konut yapılacağını vadettiniz, milyonlarca vatandaş başvuru yaptı, bizzat Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı yılın sonunda vatandaşlara arsa tapularını alabileceği sözü verdi. Peki, üç yılda bu durumda nereye geldik?

Şimdi, şehrimiz Tekirdağ'da asil hak kazanan vatandaşlar arsa tapularının hâlâ teslim edilmediğini söylüyorlar, hatta yerini dahi bilmediklerini söylüyorlar. 2025 bütçe sunumuna bakıyoruz, projenin bir parçası olan 88 bin konutun inşasına daha yeni başlanıldığı yazıyor. Akıllara tabii şu soru geliyor: Deprem konutları bir yanda önceki projelere daha başlanmamış veya yeni başlanmış; bu son açıklanan 500 bin konut ne ara yapılacak veya nasıl bir sıralamaya girecek? Bir işi bitirmeden diğerine atlamak, insanlara umut verip daha sonra mağdur etmeyle sonuçlanıyor. Kurada hak kazanıp evinin anahtarını teslim alamayan vatandaş hem artan TOKİ taksitlerini nasıl ödeyeceğini düşünüyor hem de başka bir yere kira ödemek zorunda kalıyor. Vatandaşın cebini rahatlatmaktan bahsediyoruz ama böyle olduğu zaman daha fazla zora sokuyoruz.

Türkiye'nin bekası için İstanbul'un, Marmara'nın üzerine titrediğinizden bahsettiniz, depreme karşı kentsel dönüşümün altını Bakanlık sürekli çiziyor. Şimdi, İstanbul demek, Tekirdağ demek; bütün Marmara'ya biz herhangi bir depremde tek bir bakış açısıyla bakıyoruz. Bu konuda hem vatandaş hem de bizler sizlerle aynı fikirdeyiz fakat maalesef ki denilen ile yapılan birbirini tam tutmuyor. Madem İstanbul'da 1,5 milyon ileri derecede riskli mesken var, neden yerinde dönüşüme daha fazla odaklanılmıyor? İstanbul'u kurtarma seferberliği başlattığınızı daha önce söylediniz; şimdi, bunun yerine "en büyük hayal" denilen Kanal İstanbul projesine ve bununla birlikte 150 milyon metrekarelik Yenişehir plan bölgesine yatırım yapılmakta. Bu hayaller vatandaşın yaşamından daha değerli değildir.

Bakın, şehircilik üzerine en az planlar kadar doğabilecek risklerin de dikkate alınması lazım. 2020'de Kanal İstanbul için Bakanlığın hazırladığı ÇED raporunda ne kadar eksiklik olduğunu hepimiz biliyoruz; ne deprem ve heyelan risklerini yeterince değerlendirmiş ne de maliyet ve kamulaştırma hesapları tamamlanmış. Size bu hususta bir soru önergesi verdik fakat bunun da cevabını alamadık. Şimdi, yeniden sormak istiyoruz: Bilirkişi raporunda da buradaki riskler anlatılıyor; deprem, heyelan gibi risklere karşı bu alanda yapılan konutlarda ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz? Tabii, bu projeyle alakalı bir diğer risk de Marmara'nın içme suyu, kullanım suyu sürekli azalmakta; her geçen yıl artan bir nüfusa sahip, planlanan bu projede tekrardan o bölgeye 750 bin kişilik bir nüfus öngörülüyor, bu iş nasıl yönetilecek? Bunu da cevaplamanızı istiyoruz sizden. Bildiğiniz gibi, afetlere hazırlık sadece yeni yeni konut yaparak olmuyor olsaydı yirmi beş yılda bu iş olurdu. Tüm sistemler çöktükten sonra konut yapmak ve "Yapacağım." demek de canlar gidince bir işe yaramıyor. Sizce çok iyi biliyorsunuz ki felaket yaşamadan önlemini almak, güvenliği sağlamak asıl mesele. Asıl mesele, asrın felaketi olmadan asrın dönüşümünü yapabilmek. Bununla alakalı sizden bu hassasiyetleri beklediğimi söylemek istiyorum.

Son olarak, Ergene meselesi, bizim Tekirdağ'da vatandaşlarımızı gerçekten artık canından bezdiren bir mesele. Bizim, bununla alakalı sizlerden çevre denetim istasyonu kurulması talebimiz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Burada sanayinin daha fazla denetime tabi tutulmasını istiyoruz. Bir de zemin temizleme işlemlerinin Ergene'de başlatılmasını talep ediyoruz.

Teşekkür ederim.