KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Esas, ana konulara geçmeden önce, Sayın Yılmaz, bizim dikkatimizi çok çeken bir husus oldu. Daha doğrusu, Türkiye'nin dikkatini çekti, bilmiyorum, sizin ne kadar dikkatinizi çekti. Mesut Barzani'nin ülkemize bir ziyareti oldu, ziyaret esnasında ilginç kareler oluştu -değil mi- yanında uzun namlulu tüfeklerle, askerî kıyafetli yani askerî üniformalı insanlarla birlikte geldi. Yani, biz buradan şu sonucu mu çıkartacağız? Türkiye bir terör ülkesi, Türkiye'de bir iç savaş var, Türkiye sıkıntılı bir ülke. Devletimiz gelen misafirini koruyamıyor, misafir kendi korumasını kendisi sağlıyor hem de askerî üniformalı kıyafetlerle. Ya, bu kabul edilebilir bir şey değil. Biz bunu egemenlik haklarımıza tecavüz olarak görüyoruz, nasıl böyle bir şey olabilir? Nasıl bizim ülkemize yanında bir sürü askerî üniformalı, uzun namlulu tüfekli kişilerle kendi koruması kendisi sağlar? Üstelik resmî bir görevi de yok. Mesela, siz bir başka ülkeye gitseniz, medeni bir ülkeye gitseniz, sizin bu şekilde kendinizi korumanıza kim müsaade eder? Böyle bir şey olabilir mi? Olmaz. O zaman net soru şu: Mesut Barzani'nin etrafındaki askerî üniformalı bu insanlara bu izni kim verdi, silah taşıması ve bu şekilde korunması iznini kim verdi? Eğer izin verilmediyse niye engellenmedi? Yani, bağımsız bir ülkenin, sükunet içerisinde bir ülkenin, egemenlik haklarını koruyan bir ülkenin böyle bir şeye tahammül edeceğini ben zannetmiyorum. Lütfen, bu konularla ilgili sizden, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak bir cevap beklediğimi ifade etmek isterim.

Biliyorsunuz, işte, malum, 2017 yılında bir referandum yapıldı, 2018 yılından itibaren Türkiye parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçti. Şimdi, tabii, sistemle ilişkili değerlendirmeye girmeyeceğim, o uzun bir konu ancak mesela, önceki sistemde -kendi Komisyonumuz olduğu için- Plan ve Bütçe Komisyonunun bir oluşumu vardı. Biliyorsunuz, 40 üyeden oluşuyordu ve 25'inin iktidar partisinden veya iktidar partisini oluşturan koalisyon hükûmetinden -varsa onlardan- müteşekkil olması, 15 kişinin de muhalefetten olması söz konusuydu. Bunun tabii, bir mantığı vardı. Esas mantığı şuydu: Önceki sistemde bütçenin geçmemesi durumunda Hükûmet istifa etmiş sayıldığı için, bir güven oylaması anlamına geldiği için, Komisyonda da herhangi bir şekilde bütçe bütünlüğünün bozulmasını engellemek amacıyla böyle bir üstünlük verilmişti ama bu, şu anlama gelmiyordu, değil mi? O vakitte siz de, biz de burada görev yaptık, 25 kişi orada, 15 kişi burada ama yine de insanlar düşüncelerini söylüyor çünkü muhalefette de olsa, azınlıkta da olsa, orada kendi önergeleri geçemeyecek durumda bile olsa onların fikirlerinin bir kıymeti vardı. Dolayısıyla, aslında bunu, geçmiş dönemi belki antidemokratik gören arkadaşlarımız da olabilir ama bana göre, ileri bir demokrasi anlayışından kaynaklanıyordu. Evet, Anayasa "Ben 40 kişinin 25'ini sana veriyorum, bütçeni geçir ama 15 kişinin de düşüncelerini dikkate al." diyordu, bu anlamda bir şeydi. Şimdi, tabii, yeni sistemde bunun olması mümkün değil çünkü Cumhurbaşkanının partisi de olmayabilir, herhangi bir partiden değil. Dolayısıyla, şimdi, sandalye sayısına göre burada Komisyon dağılımı oluyor. Şu anda yapılan şey normal ama burada, biz şunu gördük ki gerçekten... Elbette biz önergeler de veriyoruz, önergemizin hemen burada kabul edilmesini beklemiyoruz. Bazı konuların altını çizmek, önemini vurgulamak amacıyla o önergeler veriliyor ama önergelerin de dışında, söylediğimiz şeyler burada ne kadar önemseniyor doğrusu onunla ilgili ben çok emin değilim ama bunların önemsenmesi lazım. Demokratik bir ülkede özellikle mantıklı, yapıcı eleştiriler varsa bunların dikkate alınması lazım ve dikkate alındığının da bir şekilde burada insanlara gösterilmesi lazım.

Şimdi, diyeceksiniz ki: "Ya, tamam, muhalefet söylüyor; yapılmıyor." ama işte, geçmişte iktidar içerisinden de keşke söyleyen olsaydı, belki o zaman dikkate alınırdı diye insanın aklına geliyor. Mesela, 2021 Eylülünden itibaren Türkiye'nin yaşadığı iktisadi politikaları bir gözden geçirelim; çok büyük, vahim hatalar yapıldı. Ya, o gün bir tanesi, iktidar partisinin ne bir milletvekili ne bir bakanı ne bir köşe yazarı ne bir akademisyeni -yani oraya sempati duyan bir akademisyen- hiç kimse, neredeyse hiç kimse, etkili anlamda hiç kimse "Ya, bu, yanlış politikadır, bu politikaları uygulamayın. Bakın, bu, Türkiye'yi kötüye götürür." filan demedi. Ha, iş bitti, kamyon devrildi, ciddi bir yükle karşı karşıya kaldık; Türkiye'de, enflasyon patladı, kur patladı, KKM'den sadece 2003-2024 yıllarından gelen mali yük -sadece mali yük- 73 milyar dolar, 2025'in ne olduğunu bilmiyoruz, böyle bir yük oluştu. Şimdi, bundan sonra siz de dâhil herkes diyor ki: "Ya, bu KKM çok kötüydü, bu KKM'den iyi ki kurtulduk." veya şimdi, Sayın Mehmet Şimşek'in, zaten Mehmet Şimşek... Allah'tan o söyledi yani gelir gelmez zaten önceki politikanın irrasyonel olduğunu söyledi. Mesela, geçen -siz de takip etmişsinizdir- bir mülakatında "Türkiye hiperenflasyona gidecekti." diyor o dönem için. Aynısını Fatih Karahan da söyledi "3 haneli enflasyonları görecektik, o yüzden gelir gelmez şu, şu tedbirleri aldık." dedi. Bakın, mesela, bunları biz söyledik, bu riskleri biz söyledik, eğer bizim söylediklerimiz bir miktar dikkate alınmış olsaydı belki Türkiye bu kadar büyük faturalarla karşılaşmayacaktı, söylemeye çalıştığım şey bu; demokrasiyi böyle anlamamız lazım. Gerçekten bir yerde bir ikaz varsa ve yanlış politika uygulanıyorsa ona hem muhalefetin bir şey söyleyebilmesi lazım hem de iktidar içerisinden birilerinin bir şey söyleyebilmesi lazım. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, siz de Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanıydınız o dönemde, etkili bir siyasetçiydiniz yani ağzınızı açıp siz de bir demediniz "Ya, bu politikalar yanlışa gidiyor, gelin şöyle yapın." demediniz. Tabii, siz bizim gibi eleştiremezsiniz, iktidar içerisindeki eleştirinin dozu, tonu, usulü, üslubu farklı olur ama biz bunlara ilişkin gerçekten bir şeyler görmek istiyoruz ve bunun da kınanmaması lazım. Bunu iktidar tarafından birisi söylediği zaman hemen ona "Tu kaka... Ya, bu ne yapıyor kardeşim, oy mu bozuyor?" filan denilmemesi lazım. Umarım, Türkiye bu şekilde bir siyaset anlayışına doğru gider.

Bir problem de şu: Ya, mesela, istifa mekanizmasını biz unuttuk. Bakın, ben bir çırpıda çıkardım: Norveç Balıkçılık Bakanı devletin kendisine zimmetlediği cep telefonunu yanına alarak İran'a tatile gitmiş, bu ortaya çıkınca istifa ediyor. Cep telefonuyla tatile gitmiş... Hepimiz cep telefonuyla gidiyoruz biz bu arada yani herkes, cep telefonu değil başka nelerle gidiyor, yurt dışına neleri kaçırıyor. Makedonya Ulaştırma Bakanı tekne faciasında 15 turist hayatını kaybettiği için istifa ediyor. Danimarka Ulaştırma Bakanı evinde sigortasız çalıştırdığı çocuk bakıcısını yetkili makamlara bildirmediği için istifa ediyor. Japonya Ekonomi Bakanı nükleer santral kazası geçiren Fukuşima şehrine "ölüm kenti..." Bakın, bir cümlesinden dolayı, 2 kelimeden dolayı istifa ediyor. Almanya Eğitim Bakanı doktora tezinde intihal yaptığı için istifa ediyor. Ya, bizim milletin diplomalarının hepsi sahte çıktı ya, bir tane istifa yok Allah aşkına ya! "İstifa edin." diyen de yok. Bakıyorsun, İtalya Altyapı Bakanı rüşvet saat aldığı için istifa ediyor. İsveç Maliye Bakanı Mona Sahlin devlet harcamaları için verilen kartla çikolata aldıktan sonra eleştirilerin hedefi oluyor ve istifa ediyor. Ya, Allah rızası için Ankara'da alınan konutlara bir bakın ya. 50 milyon liraya Ankara'da konut satılıyor, kim alıyor bu konutları bir bakın bakalım. Bulgaristan Başbakanı Borisov elektrik faturaları kabarık geldiği için ülke genelinde protestoya neden oluyor istifa ediyor gibi, böyle kabarık bir istifa listesi var. Biz de bir tane yok. Yenidoğan çetesi ortaya çıktı, bir şey yok; sahte organ nakliyle ilgili şeyler ortalığa döküldü, bir şey yok; sahte reçete, kanser, palyatif hastalarda dev vurgun ortaya çıktı, bir şey olmadı; sahte doktor, sahte uzman skandalları, 2019-2024 engelli raporu yolsuzluk çeteleri ortaya çıktı; bir şube müdürü bile istifa etmedi; devlet korumasındaki çocukların istismar, ölüm vakaları ortaya çıktı, istismar haberlerine erişim engeli getirildi; Gençlik ve Spor Bakanlığında 2,5 milyar lira kayıp para Sayıştay raporuna girdi, bir tane istifa, bir tane soruşturma yok; yurtlarda ölümler, intihar vakaları var, bir tane istifa yok; Tarım Bakanlığında Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün durumu ortaya çıktı ya... İsterse ithalat yapmasın, Macaristan'da şirket kuruyor mu Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü? Kuruyor. Efendim, Macaristan'dan da bizim et ithalatımız artıyor mu? Artıyor. Bu illiyet bağı bile yeter buna; bu, ayıp bir şey ya. Çikolata aldığı için istifa ediyor, siz bir tane genel müdürünüzü istifa ettirmiyorsunuz. Çevre Şehircilik Bakanlığı, İliç faciası, deprem bölgesinde olup bitenler, imar affından çöken binalar, Millî Eğitim Bakanlığı LGS'de 719 tane tam puan alınmış, hiçbir açıklama getirilemedi, Kızılayı çadır satıyor, Emniyet teşkilatındaki çete olayları, gri pasaport skandalı. Yani hizmet pasaportlarıyla insanlar yurt dışına gitti, geldi, oralarda kaldılar yurt dışında, bunlar hizmet pasaportuyla gitti. Sayın Yılmaz, bunların siz de farkındasınız. Bir tane istifa gelmedi, bir tane soruşturma bile olmadı neredeyse. Göç İdaresinde... Yani bu ülkenin bir İçişleri Bakanı kokain ticaretiyle anıldı ya! Kokain ticareti, kokain kaçakçılığıyla anıldı, bir tane soruşturma, istifa, bir şey olmadı. Sahte diplomalar zaten yerlerde sürünüyor. Ankara YHT kazası, Çorlu tren kazası, yol ve köprü kamu-özel iş birliği projeleriyle ilgili çok ciddi iddialarımız oldu. Bir tane burada açıklama getirilemedi ama bir tane istifa görmedik. Kimlik bilgileri Türk milletinin yerlere döküldü, bir tane istifa yok. Derken Amasra maden faciası, hangisini söyleyeyim yani EPDK'nin lisans dağıtımları var, iş cinayetleriyle ilgili... Efendim, Kartalkaya; Kartalkaya'da insanlar yanarak can verdi. Ya, bir tane bir şey olmadı bırakın istifayı. Mahkeme kararıyla biliyorsunuz soruşturma izni alındı, bakan yardımcılarına mahkeme veremediği için bakan yardımcılarına soruşturma izni verilmedi. Dolayısıyla bu gidiş, gidiş değil, bu yanlış bir yol. Ya, bu yoldan tez elden dönmek lazım yani onu söyleyeceğim sadece. Bu demokrasi anlayışı değil, bu şekilde ülkeyi yönetmenin de doğru bir yönetim tarzı olduğunu ben düşünmüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, şöyle diğer bir konu, bu millî gelir meselesi. Bunu daha önce de kısmen söyledim ama biraz toparlayarak bir miktar bahsetmek istiyorum. İddiam şu: Gerek sabit fiyatlarla, gerek cari fiyatlarla Türkiye'de şu anda millî gelir doğru ölçülmüyor. "Niye?" diyeceksiniz. Bir, toplam faktör verimliliği... Kendi beyanatlarınız var. "Bu yıl ilk yarı için -üçüncü çeyrek daha henüz geldi, siz de yapmamışsınızdır, biz de bilmiyoruz- büyümenin yarısı toplam faktör verimliliğinden geldi." dediniz. 2025 yılını Allah rızası için bir düşünelim arkadaşlar.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - İlk altı ay için.

ERHAN USTA (Samsun) - İlk altı ay için ama yılın tamamında 2 puan gelecek diye tahmininiz var.

Şimdi, 2025 yılı... Toplam faktör verimliliğinin ne olduğunu biliyoruz. Yani istihdamla açıklayamadığınız, sabit sermaye yatırımlarıyla açıklayamadığınız diğer kısım, bütün faktörler, bütün her şey orada. Yani belediye başkanları, genel başkanlar, gazetecilerin tutuklandığı, partilerin kapatıldığı yani güvenin, güvensizliğin olağanüstü arttığı... Bunlar bakın, aleni bir şekilde söylendi yani Mehmet Şimşek açıklamalara bakarsanız olup biteni açıklamak için işte, 19 mart meselesini söylüyor falan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, böyle bir ortamda nasıl toplam faktör verimliliğinden büyümeye katkı gelebilir? Harcamalar yönünden bilgilere bakıyorsunuz, diğer bir yöntem; stok artışıyla açıklanıyor millî gelir büyümeleri çoğu zaman. Şimdi, vaktim çok azaldığı için detayına girmeyeceğim ama gerekirse onları konuşuruz. Deflatörlerle on iki aylık TÜFE ve ÜFE arasında bir bağ yok, bunlar kopmuş. Bakın, bu çok önemli bir şey sabit fiyata geçerken, onu da söyleyeyim.

Bir de mesela sizin geçen sefer de biraz vurguladığınız b-iraz onun üzerinde durayım- gelir yönüyle paylaşım meselesi. İş gücü ödemelerinin payının arttığını söylüyorsunuz. Yani bunun bakın, hiçbir mantıklı izahı yok. Yine, TÜİK rakamlarıyla bakalım meseleye tamam mı. Şimdi, elimizde kayıt olarak ne var? Merkezi yönetim bütçesinin personel giderlerini aylık olarak biliyoruz değil mi? Sosyal Güvenlik Kurumunun ödemelerini de biliyoruz. Bunlar oradakilerin yaklaşık 2010 yılında yüzde 50'siymiş, tamam mı. Şimdi, ondan sonra bu 49 falan diye gerçekleşmiş, şu anda 2024 yılında bu iki söylediğim kalem yani merkezi yönetim bütçesinin personel giderleri ile SGK'nin -aylık idari kayıtları elimizde olduğu için söylüyoruz- aylık ödemelerine baktığımız zaman, bu yüzde 50 civarında iş gücü ödemelerinin, TÜİK'in millî gelirdeki iş gücü ödemelerinin yüzde 50'siymiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Erhan Bey, tamamlayalım.

ERHAN USTA (Samsun) - Başkanım, bu önemli bir şey.

Bu, şimdi yüzde 40'a düşüyor. O zaman diyorsun ki: "Ya, acaba özel sektörde istihdam artışı çok fazla mı oldu bunların dışındaki alanlarda veya maaş artışları fazla mı oldu?" İstihdama bakıyorum, bu dediğim kısmın istihdamı, istihdam içerisindeki payı yüzde 55'miş, yüzde 64'e çıkmış, tam tersi olmuş. Bunların istihdamı artmış, normalde bunların payının artması beklenirdi. E, şimdi, artışlara bakıyorsunuz, işte vaktim olmadığı için artışları söyleyemeyeceğim, artışlara yani ücret artışlarına baktığınız zaman, özel ve kamu diye baktığınız zaman orada da sizi teyit edecek bir şey yok. Dolayısıyla aslında açıklanamayan bir gelir var, o amortismana ve kâra atılmamış, getirilmiş iş gücü ödemelerini atılmış gibi bir şey gözüküyor. Yani gerçekten buna arkadaşlarımız bir baksın, planlamanın işi bu yani buna baksınlar. Dört kanaldan, iddia ediyorum ki ben millî gelir rakamlarımızda bizim ciddi problem var. Millî gelirini doğru ölçmeyen bir ülkenin politikalarında hata olur.

Diğer konuları da maddelere geçince söyleyeceğim.

Teşekkür ediyorum.