KOMİSYON KONUŞMASI

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli bürokratlar, sayın milletvekilleri; bugün Cumhurbaşkanlığının 2026 yılı bütçesini görüşüyoruz. 2026 Cumhurbaşkanlığı bütçesi 21 milyar 286 milyon 534 bin lira, bunun 11 milyar 732 milyon lirası adı belirsiz mal ve hizmet alımları kalemine ayrılmış. Hangi hizmet, hangi mal; hangi şirketlerden, hangi fiyatla bilmiyoruz yani neyi aldığımızı bilmiyoruz ama çok pahalıya aldığımız kesin.

Bir diğer büyük kalem 2 milyar 906 milyon lira sermaye gideri, adı ciddi, içeriği bomboş. Bu para, deprem güvenliği için mi ayrıldı, barınma krizi yaşayan üniversite öğrencileri için yurt yatırımlarına mı gidiyor, ekonomik üretim kapasitesini artıracak reel yatırımlar mı? Hayır yani milletin vergisiyle oluşturulan kaynak nerede değerlendirildiği bilinmeyen bir kuyuya aktarılıyor.

Ve gelelim örtülü ödeneğe, aslında tek başına bu kalem bile bütçenin karakterini özetlemeye yeter. 2024 yılında 10 milyar 480 milyon lira harcanmış, 2025 yılının daha sadece sekiz ayında 7 milyar 152 milyon lira bu kalemden kullanılmış. Nereye harcandı, kime aktarıldı, ne için kullanıldı? Bu soruların cevabını soramazsınız çünkü bu harcamaların tamamı gizli, denetime kapalı, kamunun bilgi erişimine kapalıdır.

Bir diğer mesele, İletişim Başkanlığının bütçesi için 7 milyar 564 milyon lira ödenek öngörüldü ama İletişim Başkanı lütfedip buraya gelmedi ve İletişim Başkanlığının görev alanının merkezinde CİMER bulunuyor. Bu sistem kurulduğu gün Türkiye'de demokratik katılımı ve hesap verilebilirliği artırma hedefiyle öne çıkarılmıştı. "Vatandaş şikâyet edecek, devlet çözüm üretecek; vatandaş öneri sunacak, yönetim dikkate alacak." denilmişti. Eskiden başvurucu önce CİMER'e ulaşır, oradan ilgili kuruma giderdi; bugün ise başvurular doğrudan şikâyet edilen yere yönlendiriliyor yani şikâyet ettiğiniz kişi veya birim kendi hakkında karar veriyor. Hukuk tarihinde eşine az rastlanır bir yaratıcı çözüm. "CİMER cevabı" dediğimiz şey artık genellikle "Metni aç, sonunu oku ve bir cümle ekle, gereği yapılmıştır." formatına indirgenmiş durumda, yalnızca sistemde "cevaplandı" yazsın kâfi. Vatandaşın talebi değil, istatistiksel başarı grafiği önemli çünkü ve öyle bir noktaya geldik ki artık insanlar dilekçe yazmaktan bile çekinir hâle geldi çünkü yaşanan örnekler ortada. Hak arayan yurttaş eleştirdiği kurum tarafından mahkemeye verilebiliyor.

Gelelim Diyanete, onun da Başkanı burada yok. 2026 yılı Diyanete ayrılması planlanan 174,3 milyar TL. 174 milyar liranın bir kuruma aktarılması kelimenin tam anlamıyla günahtır, bu vebaldir, bu kul hakkıdır. Bu rakam Türkiye'deki çok sayıda üniversitenin yıllık bütçesinin üzerinde yani bir kurumun satın alma gideri bir ülkenin bilim üreten merkezlerinin toplamından fazla hâle getirilmiş durumda. Gençler barınma sorunu yüzünden eğitim hayatını bırakmayı tartışırken, üniversiteler araştırma laboratuvarlarını ayakta tutamazken, akademisyenler geçim sıkıntısı için çalışırken, bilimsel üretim kaynak yetersizliğinden durma noktasına gelmişken tek bir kuruma ayrılan devasa bir bütçeyi savunmak kamu yararı açısından açıklanabilir bir şey değildir. Bu eleştiri kurumun kendisine değildir, bu eleştiri kaynak dağılımındaki öncelik tercihine yöneliktir. Devletin bütçesi bir imaj çalışması değildir. Kaynak dağılımı ihtiyaç, akıl, adalet ve denetim üzerine kurulmak zorundadır. Dediğim gibi bu rakamlar devletin elindeki kaynağı nereden kısmayı, nereye aktarmayı seçtiğinin yani tercihlerin belgesidir. Bir devletin protokol sıralamasında en önde yer verilen, törenlerde en yüksek saygıyla alınan, devletin onurunu ve bütünlüğünü temsil ettiği söylenen şehit aileleri iş bu bütçe planlamasına, kaynak dağılımına geldiğinde ne yazık ki aynı yeri bulamıyorlar. Protokolde başta olanlar bütçede sona yazıyorlar. Biz şehitlerin aileleri geçim hesapları yaparken devletin kaynaklarının gösteriş ve temsil üzerinden tüketilmesini normalleştiren hiçbir tercihi yanında olmayacağız diyor, teşekkür ediyorum.