| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 04 .11.2025 |
SEDA KÂYA ÖSEN (İzmir) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, Sayın Bakan, basın mensupları, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2026 yılı bütçe teklifinde Bakanlığın bütçe kalemlerine baktığımızda, 124 milyar liradan 170 milyar liraya çıktığını görüyoruz. 2025 bütçesinde 2024 yılına kıyasla ödenek artışı yüzde 57 civarındaydı, bu yıl yapılan artışla yüzde 42 civarında kalmıştır. 2026 bütçesinde faiz giderlerinin 2025'e kıyasla 1 trilyon 950 milyar liradan 2 trilyon 741 milyar liraya yükseleceği düşünüldüğünde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı toplam merkezî yönetim bütçesinin binde 9'una denk gelen bir pay almış durumdadır. Sormak isterim: Dünyanın teknoloji ve yapay zekâ devriminden geçtiği göz önüne alındığında sizce bu artış az değil midir? İstanbul Sanayi Odasının ekim başında yayınladığı İmalat Sanayii Raporu'na göre İmalat PMI Endeksi 2025 yılının Eylül ayında 46,7 puana gerilemiştir, ekimde de bu rakam 46,5 oranında gerilemeye devam etmiştir. En ciddi düşüş beklendiği üzerine tekstil sektöründe yaşanmıştır.
Satın Alma Yöneticileri Endeksi'nde eşik değer 50'yken 46,5 puanlık değer imalat sanayisinde yavaşlamanın sürdüğünü göstermektedir. Önceki yılın bütçe görüşmelerinde de İSO raporları yine aynı şekilde daralmaya işaret etmişti. İSO raporlarının ortaya koyduğu veriler tesadüf değil tabii. Sanayideki daralma ve çarkların işlemeyişi, ekonomi yönetiminin yaptığı hataların en somut kanıtlarıdır. Verimlilik, yüksek katma değerli ihracat ve sermaye yatırımlarını artırmayan bir ekonomi politikası ekonomik krizden çıkışı değil yeni krizlerin de kapısını aralamaktadır. Bu nedenle, ekonomi yönetiminin sanayi ve ihracata odaklı bir büyümeyi hedeflemesi gerekecektir. Ülke üretim dışı para kazanma üslerinden biri hâline gelmiştir ne yazık ki. Türkiye, ürettiği katma değerle anılması gerekirken maalesef ülkemiz daha çok kumar ve kara para aklama faaliyetleriyle anılır hâle gelmiştir uluslararası arenada.
Değerli milletvekilleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının destek ve teşvikleri verimlilik bazlı ve sektörel bazlı olmalıdır. Ülkemiz dünyadaki rakipleriyle karşılaştırıldığında iş üretme gücüne ve nitelikli iş gücüne sahiptir ve bu elbette ki geliştirilmelidir ancak Türkiye için, sanayiyle kalkınmak zorunda olan bir ülke için yapılanlar yeterli değildir. 2025 yılında verilmesi planlanan 15.250 teşvik belgesinin fiilen 7.300 civarında kalmasının sebebini sormak isterim. Ayrıca, yüksek ve orta yüksek teknolojili yatırımlar için verilen teşviklerin toplam yatırım teşvikleri içindeki payı 2023'te yüzde 37 iken, 2024'te yüzde 31'e gerilemiştir. Bu düşüşün sebebi nedir; bunu da sormak isterim. Yeni teşvik sistemiyle beraber yüksek teknoloji ürünlerini destekliyoruz. Peki, sormak istiyorum: kur politikası ve enflasyon altında ezilen sanayicimizi nasıl destekleyeceksiniz? Bu işin, sadece ekonomik kısmı değil bir de sosyal etkisi var. Düşük ve orta teknolojili mal üreten sektörleri bu durumda ölüme mi terk ediyoruz veya bu alanları Çin'e mi bırakıyoruz?
Son olarak, bölgesel teşvik sistemine değinmek istiyorum. Bilindiği üzere, 6 bölgeden oluşan sistemimiz bir süredir uygulanıyor. Bu süre zarfında belirli teşvikler yapılmasına rağmen Marmara Bölgesi'nin ağırlıkta olduğu 1'inci bölge ile 6'ncı bölge arasında gelişmişlik farkı kapanmamış, aksine daha da açılmıştır. Demek ki bu program iyi çalışmamaktadır. Teşvik sisteminin geri kalmış bölgelerin cazibesini artırmakta başarısız olduğunu söyleyebiliriz.
Özetle, on bir yıllık uygulamanın sonunda millî gelir içindeki payını ciddi ölçüde arttıran tek bölge yine 1'inci bölge olmuştur. Veriler göstermektedir ki Bakanlığın teşvik sistemi bölgeler arasındaki ekonomik uçurumu azaltmak bir yana, farkın daha da açılmasını engelleyememiştir.
Son bir soru sormak istiyorum: 2025'te imalat sanayisinin millî gelir içindeki payının yüzde 21,5 olması planlanmıştı, gerçekleşen oran sadece yüzde 16,5 hatta 2028 hedefi sadece yüzde 18. İmalattaki düşüşü kabul edip "Üreten Türkiye" idealinden vaz mı geçiyoruz Sayın Bakan?
2026 bütçesinin zor günlerden geçen üreticilerimiz için bir nebze rahatlatma olmasını temenni ediyorum ve hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkürler.