| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2014 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, İçişleri Bakanlığının ve bağlı birimlerinin değerli komutan, yönetici ve mensupları, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, sözlerime Sayın Gök'ün bir değerlendirmesini esas alarak başlamak istiyorum.
Sayın Gök, çok güzel bir tespitte bulundunuz. Kobani'den gelen bir avukatın "Ne güzel bir ülkeniz var, ne güzel bir devletiniz var." dediğini siz de bizzat tanık olarak tespit ettiniz. Biz de bunu diyoruz. Biz diyoruz ki: Bizim devletimiz, bölgesinin en çağdaş ve en demokratik ülkesidir. Bu devlet öyle kurulmuştur. Biz, cumhuriyetin kuruluş değerlerinin bu şekilde oluşturulduğunu düşünüyoruz. Keşke herkes bunu böyle düşünse.
Bakınız, gene değerlendirmenizde şunu diyorsunuz, kusura bakmayın, ben sizi severim, üstelik de komşuyuz, diyorsunuz ki "Referansı bin dört yüz yıl öncesine götürelim." Bakın, işte bizim ayrılığımız burada. Laik devlette referans din olmaz. Laik devlette referans anayasadır, millet egemenliğidir, demokrasidir, hukukun üstünlüğüdür. Bizim referansımız bu olmak gerekir. Biz bunu söylüyoruz ama maalesef, partinize mensup bazı arkadaşlarımız, hatta bazı yöneticiler, hatta çok daha üst yöneticiler bunu bu şekilde değerlendirmiyorlar. Bizim farkımız bu.
Bunları söyledikten sonra şunu da ilave etmemiz lazım: Cumhuriyetimiz o günün şartlarında kurulmuş ve devamlı gelişmiştir, varsa eksiği tamamlanma yoluna gidilmiştir. Ancak biz şuna inanıyoruz: Geçmişten husumet çıkararak geleceği inşa edemeyiz diyoruz. Biz, ileriye bakacağız, geçmişten ders alacağız ama ileriye bakacağız. Biz, geçmişten husumet çıkararak geleceği inşa edemeyiz.
Sayın Bakan, şimdi, sizin Bakanlığınız gerçekten önemli bir Bakanlık. Hatta tabiri caizse belki İçişleri Bakanlığının şeyi de olarak değerlendirilebilir ama "İkinci Başbakanlıktır" denir İçişleri Bakanlığı için. O nedenle, sizin yapacağınız her icraat halkı doğrudan ilgilendiren, onların yaşamına doğrudan etki eden icraatlardır. Bu nedenle, sizin elbette çok eleştirilmeniz doğal karşılanmalıdır.
Şimdi, sizin Komisyona sunduğunuz konuşma metnini inceledim. Sayın Bakan, jandarmanın icraatlarından kısa bir şekilde bahsediyorsunuz ama günlerdir toplumun gündeminde olan ve "İç Güvenlik Yasa Tasarısı" diye adlandırılan çalışmadan hiç söz etmiyorsunuz. Bunları kapalı kapılar ardında yürütüyorsunuz, herkes de biz de biliyoruz ki İçişleri Bakanlığında bununla ilgili çalışmalar yapılmıştır, yapılmaktadır, belki de bakanlık dışında da yapılıyordur.
MUSA ÇAM (İzmir) - Adalet Bakanlığında...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ama bununla ilgili hiçbir değerlendirme konuşma metninde yer almamaktadır. Oysa siz diyorsunuz ki: "Şeffaflığı ön planda tutuyoruz." Siz şeffaflığı ön planda tutuyorsanız, insanların ve tüm yurttaşlarımızın hayatını en çok ilgilendiren bir düzenlemeyle ilgili kamuoyunun bilgisini almanız lazım, kamuoyunun bu konuda ne düşündüğünü sizin öğrenme ihtiyacınızın olması lazım.
Ben İçişleri Komisyonu üyesiyim. Ne bizim Komisyon üyelerinin de de başka hiçbir milletvekilinin -belki iktidar grubuna mensup bazı arkadaşlarımızın bilgileri olabilir- hiçbir bilgisi yoktur.
İkincisi, personelin özlük haklarıyla ilgili de bir iki hususa değinmek istiyorum Sayın Başkan izin verirseniz, biraz toleransınızı istirham ediyorum.
BAŞKAN - Hayhay.
İlave iki dakika süre veriyorum, buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bakınız, mülki idare amirleriyle ilgili düzenlemeler maalesef personeli tatmin edici değil. Daha iki gün evvel, Adalet Komisyonunda hâkimlere ve savcılara ilave bir imkân getirildi. Taşrada her zaman hâkim ve savcılarla mülki idare amirleri bir denge içerisinde oluşmuştur. Sizden hiçbir şey çıkmadı. Ben televizyonda sizin değerlendirmenizi izledim. Kusura bakmayın, sizin değerlendirmeniz Nasrettin Hoca'nın hikâyesine benziyor. Soruyor gazeteci, emniyet mensuplarının, diğerlerinin özlük haklarıyla ilgili, siz şöyle diyorsunuz: "Ülkemizin gelişmesine, büyümesine paralel olarak onların durumunu da iyileştireceğiz." Değil mi? Yanlış hatırlamıyorsam öyle dediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA - Doğrudur.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Biliyorsunuz Nasrettin Hoca hikâyesini...
BAŞKAN - Herkes biliyor Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Hani koyun geçecek de, vesaire olacak da ondan sonra...
Devam ediyorum izin verirseniz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Onun için dedim.
Buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, yıllardır emniyet mensuplarının bir talebi var, ya olur ya olmaz, benim size tavsiyem, deyin ki ya yapıyoruz ya yapmıyoruz, oyalamanın hiçbir talebi yok. Diyorlar ki: "Bir, bizim çalışma şartlarımızı düzeltin. İki, terfilerde, değerlendirmelerde objektif davranın. Üç, emeklilikte sıkıntı çekiyoruz, bizim ek göstergemizi yükseltin." Yani bu somut bir şey, ya olur ya olmaz, benzer talepler diğer güvenlik personeli için de geçerlidir. Demin bir arkadaşım söyledi, siz 5'inci Bakansınız, herkes bunu söylüyordu.
Bakın, çok basit bir mesele var: Birinci sınıf mülki idare amirliği uygulaması uygulamaya konmadan evvel emekli olan mülki idare amirleri var, onların durumunu bile düzeltmediniz. Bu kadar basit sorunu düzeltmiyorsunuz.
Sayın Davutoğlu diyor ki: "Artık, bundan sonra ehliyet ve liyakate göre görevlendirme yapacağız." Bu çok memnuniyet verici bir şey. Bu, aynı zamanda bir itiraftır. Demek ki, bugüne kadar böyle yapılmadı, bundan sonra böyle yapılacak. Ne olursa, olsun bir itiraf olsa bile biz bunu olumlu bir değerlendirme olarak kabul ediyoruz. Ancak bunun...
BAŞKAN - Sayın Serindağ, toparlarsanız.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Benim süremi de verin Sayın Başkan, ben konuşmayacağım.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Öyle bir şey yok yani, ilave verdim zaten üç dakika daha verdim.
Buyurun.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Bir üç dakika da benden.
BAŞKAN - Ya, yapmayın o kadar, o zaman bu bitmez sabaha kadar.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Müslim Bey'in konuşmasını bana verebilirsin, öyle diyor.
BAŞKAN - Sabaha kadar bitmiyor o zaman.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz ama inşallah bunun gereğini yerine getirirsiniz.
İçişleri Bakanlığında bugüne kadar değerlendirilmemiş -Mülkiye Teftiş Kurulunda veya diğer birimlerde- çok değerli, yetenekli insanlar var. Ancak siz bugüne kadar bunları değerlendirmediniz, başka nedenlerle...
Efendim, şimdi de bir paralel yapı meselesi çıkardınız. Sayın Bakan, şunu kesinlikle herkesin huzurunda ifade ediyoruz: Bakın, biz devlet içerisinde, devlet hiyerarşisi dışında bir yapılanmayı kesinlikle kabul etmiyoruz, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kesinlikle kabul etmiyoruz. Ama bu "paralel yapı" dediğiniz olgu maalesef sizin eserinizdir. Siz beraber yürüdünüz, suç ortağısınız, ortada bir şey varsa, ortada bir suç varsa siz suç ortağısınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bir kenara çekilerek bunu başkalarına yükleyemezsiniz. Gezi olaylarında "Destan yarattılar." dediğiniz kişileri birkaç gün sonra, 17-25 Aralık operasyonlarından sonra sağa sola sürdünüz. Bunu mutlaka değerlendirmeniz lazım, yaptığınız hatadan sizin dönmeniz lazım.
Sayın Bakan, özel idarelerden belediyelere personel nakledildi, maaşlarını alamıyorlar. Belki size söylemişlerdir, Gaziantep'te Karkamış'ta ve Oğuzeli'nde belediye personeli maaş alamıyor.
Bir başka husus... Şimdi, Sayın Bakan, mal devrinde maalesef objektif davranmadınız. Bazı belediyelere özel idarenin tüm mülkünü devrettiniz, bazı belediyelere devretmediniz, bunun en bariz örneği İzmir Belediyesi. Balçova tesisleri mahallî imkânlarla kurulmuş tesislerdir. Allah rahmet eylesin, Vali Hüseyin Öğütçen'in kişisel çabasıyla ve oradaki kaynakları harekete geçirmesiyle meydana getirilmiş tesislerdir. Buradaki tüm meslektaşlarımız bilir. Ama biz bir türlü bunu İzmir Belediyesine devretmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Serindağ, lütfen toparlayın, hepsini bitirmek durumunda değilsiniz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - İzmir'le ilgili biraz sonra konuşacağız...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Hemen bitiriyorum, toparlıyorum Sayın Başkan, izin verirseniz.
BAŞKAN - Lütfen ama...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, bunları biz adil görmüyoruz, Sayın Bakan, bunlara mutlaka el koymanız lazım. Bugün siz varsınız, yarın başkaları gelir. O belediye bugün Cumhuriyet Halk Partili bir belediyedir, yarın başka bir partiye geçebilir veya şu anda AKP'ye mensup bir belediye yarın başka partiye geçebilir.
Şimdi, İzmir Belediyesi, İzmir Belediye Başkanlığı bir hukuk mücadelesi yürütüyor. Sizin, ona hiç ihtiyaç bırakmadan, adil olarak davranmanız ve mahallî imkânlarla oluşturulmuş tesisleri tekrar mahallî makamlara devretmeniz lazım.
Hemen bitiriyorum Sayın Başkan... Gaziantep'ten geldiniz, dün Gaziantep'te idiniz. Sayın Bakan, orada sayın validen bilgi almışsınızdır muhtemelen, koordinatör vali var bilgi almışsınızdır. Orada Dışişleri Bakanlığının bir temsilcisi var, bilgi almışsınızdır. Geçici Suriye Hükûmeti var. Belki şu veya bu şekilde dolaylı ya da dolaysız ilişki kurdunuz mu bilmiyorum.
Şimdi, siz, Özgür Suriye Ordusu'nu eğiteceğiz diyorsunuz. Size soru Sayın Bakan: Suriye'de Özgür Suriye Ordusu'nun denetiminde olan bir bölge var mı yok mu? Bakın, Suriye'de bir bölge Esad'ın kontrolünde, bir bölge PYD'nin kontrolünde, bir bölge de IŞİD'in kontrolünde. Siz ortada olmayan bir şey yaratıyorsunuz, siz bunu yaratamazsınız.
Bakın, komşularımızla bu kadar boğaz boğaza gelmemizin hiçbir anlamı yok. Efendim, kayıt altına alıyorsunuz, siz nasıl kayıt altına alıyorsunuz? Şöyle: Beyana göre kayıt altına alıyorsunuz. Adam o mudur değil midir bilmiyoruz biz. Ben falanım diyor, siz ona göre bir kimlik kartı veriyorsunuz ve sen osun diyorsunuz. Ama gerçekten o mu değil mi bilmiyoruz. Bu nedir biliyor musunuz? Bu, Türkiye'yi büyük bir güvenlik riskiyle karşı karşıya getirmenin en büyük sebebidir. Biz onların kim olduğunu bilmiyoruz. Bunlar hırlı mı hırsız mı terör örgütü mensubu mudur bilmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sizin kamu düzeni diye söylemeniz çok doğru. Ancak şöyle, kamu düzenini sağlamak Hükûmetin görevi.
BAŞKAN - Sayın Serindağ, teşekkür ederiz, on iki dakika oldu.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Siz Türkiye'yi öyle bir ortama getirdiniz ki, kamu düzenini sağlamak artık neredeyse imkânsız hâle geldi.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz, lütfen.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sorun şudur: Bugüne kadar yaptığınız yanlıştan dönmektir, yapacağınız tek şey odur.
Teşekkür ediyorum, sabrınız için de teşekkür ediyorum./