KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Komisyonun değerli katılımcıları ve değerli basın emekçilerimiz; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün burada görüşmekte olduğumuz Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi bize gösteriyor ki bu bütçe emekçinin değil, sermayenin; alın terinin değil, rantın; adaletin değil, ayrıcalığın bütçesi. Bu bütçe rakamlarıyla değil, arkasındaki adaletsizlikle, yolsuzlukla, yurttaşın sırtına yüklenen vergi zulmüyle, sermayeye imtiyazlar ve kıyaklarla anılacak.

18 trilyon 929 milyar lira gider, 16 trilyon 216 milyar lira gelir öngören bu bütçenin açığı 2 trilyon 712 milyar liradır ama asıl açığın adı vicdan açığıdır, adalet açığıdır. 2026 bütçesinde yalnızca faiz ödemesi 2 trilyon 742 milyar lira yani bütçe açığı kadar faiz ödüyoruz. Emeklinin, işçinin lokmasından kesip faiz borçlarına, Londra bankerlerine, 5'li, 10'lu çetelere, müteahhitlere aktarıyoruz. Günlük 37,8 milyar lira vergi toplanmasına karşın yine günlük 7 milyar 500 milyon lira borç faizi ödenecek. Toplanacak her 100 lira verginin 19,5'i faize gidecek.

2026 yılı bütçesi hazırlanırken 2025'te ekonominin yüzde 3,3 civarında büyümesini ve 2026 yılında ise yüzde 3,8 oranında büyüme beklentisini görmekteyiz. Ayrıca, enflasyon hedefinin ise 2026 sonunda yüzde 16 olarak beklendiğini anlıyoruz. 2026-28 Orta Vadeli Program açıklandı, ekonomistler diyor ki: "Tarihte ilk kez dört yıl üst üste potansiyelin altında büyüme öngörülüyor. Program kayıt üzerinde büyüyor ama mutfakta tencere küçülüyor. Hedefler hep başka bahara, yurttaşa hayal satılıyor. Enflasyon hedefi yüzde 16 ama Merkez Bankasının anketinde halkın beklentisi yüzde 54. Halk inanmıyor çünkü kendi marketine, pazarına; bambaşka fiyatlar açıklanıyor."

2026-28 enflasyon hedefi yüzde 18 ama Merkez Bankasının anketinde yüzde 54, söyledik. Ekim ayı itibarıyla hâlihazırda enflasyon oranı yüzde 32,9. Buraya bile bakarak 2026 yılı enflasyon hedefinin gerçekleşme ihtimalinin zor olduğunu belirtmek isterim. Dolayısıyla konulan hedefler gerçekçi olmadığı için hazırlanan bütçe de gerçekten uzak. Enflasyonla mücadele etmenin en temel yolu fiyat artış beklentisini kırmaktır. TÜİK şeffaf değil, kimse hesaplamalarına inanmıyor; millet pazarda, çarşıda gerçek enflasyonu görüyor ve sonuçta halk nezdinde enflasyonun artış beklentisi maalesef kırılamıyor. Bütçe yaparken hedef enflasyonu yüzde 16 belirlemişsiniz, daha yeni açıkladığınız yeniden değerleme oranı yüzde 26 yani bütçeyi düşük enflasyon hedefiyle hazırlayıp memura, işçiye ve emekliye daha az zam vereceksiniz ama nalıncı keseri gibi maktu vergi artışlarını ve yeniden değerleme oranına bağlı artan diğer parasal tutarları neredeyse yüzde 26 katlamalı olarak artıracaksınız. Bu Allah'tan reva mı Sayın Bakanım? Önce devlet olarak siz beklentilere uygun vergi artışı yapın ki vatandaş size inansın ve peşinizden gelsin. Cumhurbaşkanının yeniden değerleme oranını yüzde 50 artırma veya azaltma yetkisi var, bir defa da vatandaş için bu yetkiyi kullansın ve hedef enflasyonuna uygun vergi artışı yapılsın. Ayaklı vergi makinesine döndük.

Bütçenin gelir tarafına bakalım bir de Sayın Bakanım. 2026'da 15 trilyon 630 milyar lira vergi toplayacaksınız. 2026 yılında vergi gelirleri neredeyse büyük ölçüde dolaylı vergilere dayanıyor. Dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 38,3; dolaylı vergilerin payı ise 61,8 yani siz yine bütçeyi sefalete mahkûm ettiğiniz vatandaşın sırtına yüklüyorsunuz. 1.000 liralık tüpün 220 lirası, 100 liralık sigaranın 78 lirası vergi yani vatandaş her nefes aldığında vergi ödüyor ama holdingler nefes bile vermeden muaf tutuluyor. Ücretli çalışanlar gelir vergisinde vergisinin yüzde 65'ini tek başına ödüyor ama dev holdingler "vergi harcaması" adı altında istisnalarla vergiden kurtuluyor, kurumlar vergisinde toplanması gereken tutarın neredeyse yarısı muafiyetle yok oluyor.

Değerli arkadaşlar, bakın 2025'te gelir vergisinin ilk dilimi 158 bin lira, yeniden değerlemeyle bu oran 2026'da 190 bin lira olacak. 2000 yılından itibaren bu değerleme oranları uygulansaydı ilk dilim 190 bin değil 520 bin civarında olacaktı. Bu adalet mi? Çalışanı zaten sefalete mahkûm etmişsiniz, kaşıkla verdiğinizi kepçeyle geri alıyorsunuz. Zaten gücünüz çalışana, emekçiye, emekliye yetiyor, zenginlere dokunmayın Sayın Bakanım ama burada, vergi dilimlerinde çok acil ve elzem bir şekilde düzenleme yapılması gerekiyor. 2026 bütçesinde 3 trilyon 597 milyar lira vergi istisnası var yani bütçe açığından fazla miktarda vergi zenginlerin kasasında kalacak, fakirden almakla zengine kıyak geçilecek. Kısacası, bu bütçe adaletsizliğin bütçesi, asgari ücretli kaybediyor, müteahhit kazanıyor.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; DİSK-AR'ın verilerine göre asgari ücret on ayda 6.322 lira eridi, bu bütçeden emekliye, asgari ücretliye pay ayrılmadığı da ortada. Asgari ücret daha belirlenmedi ama Amerikan bankaları bizdeki ücret artışlarını söylüyor, geçen sene de böyleydi. Buradan uyaralım "Ben yüzde 20 zam yaparım, biraz dişinizi sıkın." demeyin emekçiye Sayın Bakanım. Siz dişinizi sıkın, tasarruf edin, çalışana ve emekliye insan onuruna yakışır bir ücret artışı yapın.

Değerli arkadaşlar, 2026 bütçesinde kamu-özel iş birliği projelerine yani müteahhitlere yalnızca Karayolları Genel Müdürlüğü üzerinden 101 milyar lira garanti ödemesi yapacağız. Bir yanda açlık sınırında yaşayan milyonlar, diğer yanda garanti geçişli köprüler, şehir hastaneleri, dolar garantili müteahhitler. Bu millet artık sizden de harcamalarınızdan da garanti ödemelerinizden de bıktı; "Yeter!" diyor, yurttaşın vergisiyle rant ekonomisi büyüyor. Sayın Şimşek her çıktığınızda "En kötüsü geride kaldı." diyorsunuz, Sayın Bakanım siz yıllardır bu cümleyi söylüyorsunuz ama milletin hâli gerçekten hepten kötüye gidiyor. Yurttaş yurt dışına çıkmak istese 1.000 lira çıkış harcı ödemek zorunda, telefon almak istese 50 bin liralık cihazdan 57 bin lira da vergi alıyorsunuz, otomobil alsa 1 araç kendisine, 2 araç da devlete vergi ödüyor. En son torba getirdiniz, milleti haraca bağladınız, vergi üstüne vergi koydunuz. Bu millet size daha ne kadar vergi verse yetecek? Onu da aslında bilmek istiyorlar. Devlet hazinesini damga vergisine muhtaç ettiniz Sayın Bakanım. Beyannameden alınan damga vergilerini önce artırdınız, sonra yeniden değerleme oranıyla bir daha artıracak ve bu artış yüzde 81'i bulacak. Bununla da yetinmediniz ve daha önce kaldırdığınız dört dönem geçici vergiyi tekrar getirdiniz. Bu uygulamayı kaldıralı daha kaç yıl oldu ama geri getiriyorsunuz, yasamaya olan güveni sarsıyorsunuz. Vergiyi bir ay erken almak, bir fazla damga vergisi almak için mali müşavir meslek mensuplarını iş yüküne mahkûm ediyorsunuz. Gerçi sizin için ne olacak "Beyanname göndermek bir tuşa basmak kadar kolay nasılsa." demiştiniz ama Sayın Bakanım, bu bir tuşa basmakla olmuyor, bugün dolaylı vergilerle ilgili ve arttırmasıyla ilgili övündüğünüz bu vergilerin en çok toplanmasına katkı veren mali müşavirlerin ışıkları -daha önce de söylemiştim- sabaha kadar yanıyor. Hiçbir destek olmuyorsunuz, en azından aydınlatma giderlerine bari destek olun. Hatalı enflasyon muhasebesi uygulaması, vergi dönemleri, KURGAN, damga vergisi artışları, en çok görüştüğünüz vergi paketini de hesaba katsak bile 2025 yılı Bütçe Kanunu'nda hedeflenen vergi gelirinin tutarının tamamını tahsil etme ihtimali düşük. Millet vergi ödemiyor, vergilemede bir optimizasyon var, belli bir noktadan sonra oranları artsa da gelir artmıyor. Bu gerçeği ne zaman anlayacaksınız, inanın merak ediyorum. Vergi oranlarını düşürün, vergiyi tabana yayın, kayıt dışıyla mücadele edin, gönüllü uyumu artırın ve daha fazla vergiyi adil bir şekilde toplayalım. Bu yüzden, kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi önceleyen, adil, öngörülebilir ve sade bir vergi sisteminin iddiasıyla dolaylı verginin toplam vergi gelirleri içerisindeki payını azaltmak mümkün olacaktır Sayın Bakanım.

Son olarak, deprem bölgesinde 3 Kasımda sona erecek olan mücbir sebep hâlinin en az 6 ay olmak üzere uzatılması oradaki esnafın nefes almasını sağlayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.