KOMİSYON KONUŞMASI

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcıları ve değerli bürokratlar; hoş geldiniz, sunumlarınız için teşekkür ederiz.

Şimdi, Orhan Bey, kusura bakmayın, bir iki şeyi size söyleyeceğim. Yani ben en azından kendi partim adına bunu söyleyeyim. Ya, dediniz ki: "Suçlamak, iftira atmak filan..." Yani ne suçlamak için konuşuyoruz ne iftira atmak için. Ortaya getirilen öneriler var, politikalar var, uygulamalar var, bunları değerlendirip...

ORHAN YEGİN (Ankara) - "Kesinleştiği hâlde silinen yandaş vergi borcu" ifadesi için kullanmıştım.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bakın, yanlış değerlendirmeler olabilir, o başka bir şey ama kimseyi suçlamak ya da iftira atmak için konuşmuyoruz, eleştirilerimizi yapıyoruz, önerilerimizi yapıyoruz. Beğenirsiniz beğenmezsiniz bu böyle bir şey. Yani ortada böyle bir suçlama falan hadisesi yok, onu söyleyeyim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - "Kesinleştiği hâlde -yandaş olup- silindiği söylenen vergiler" ifadesi için söyledim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Tamam, ben sizi dinledim.

İkincisi, Sayın Bakan, siz de biliyorsunuz, bunu konuşuyorsunuz da, Orhan Bey kabul etmeyebilir, mühim değil. Dezenflasyon süreci son derece yavaş ve kırılgan seyrediyor, değil mi? Bunu reddetmiyorsunuz. Yani biz de "Bu süreç nasıl bu kırılganlıktan kurtulur ve bu, daha hızlı bir şekilde işleyebilir?" Buna ilişkin tartışıyoruz, konuşuyoruz. Bakın, en son ekim ayıyla ilgili enflasyon verisi açıklandı. Siz de biliyorsunuz, son yirmi yılın ekim ayı ortalamasının üzerinde bir rakam ortaya çıktı. Şimdi, bu ciddi bir mesele yani buradaki kırılganlığı gösteren ciddi bir mesele. Yani yıllık enflasyonda tamam, ufak bir düşüş var baktığımızda ama hâlâ -karşılaştırılıyor ya, ben de karşılaştırayım- bu ufak düşüşe rağmen 38 OECD ülkesi arasında enflasyonda neredeyse 1'inciyiz. Avrupa'da, Avrupa Birliği yıllık ortalamasının 15 katı enflasyon oranımız var bizim, yıllık enflasyon oranımız. Yani dünya açısından baktığımızda ilk 3'e giriyoruz. Sıkıntılı bir durum var, öyle pembe bir tablo yok ortada. Zaten pembe tablo olsaydı siz bu kadar çaba sarf etmezdiniz yani dezenflasyon ve bu adımlar konusunda bu kadar uğraşmazdınız. Şimdi, dolayısıyla, bir kere bunu konuşmak gerekiyor ve bu dezenflasyon sürecinin bu kadar kırılgan seyretmesinin nedenlerinin tabii, bazıları ekonomik nedenlerdir şüphesiz, bunları da siz de izliyorsunuz, herkes de konuşuyor, tartışıyor, konunun uzmanları da konuşuyor, bir kısmı da politik nedenlerdir şüphesiz, onlara da biraz değineceğim ama politika tarafında eksikler olduğu çok açık görünüyor. Yani siz de bunun, herhâlde politika tarafında eksikler olduğunun farkındasınız. Şimdi yapısal bazı reformlar yeterince uygulanmıyor, bu da ortada. Gerekenler zamanında yapılmadı, yapılmaması gereken ne varsa da yapıldı bu arada, politika alanında söylüyorum bunu. Bunun da tabii etkileri var, onu da görüyoruz hep birlikte.

Velhasıl, şöyle bir durumla karşı karşıyayız Sayın Bakan: Hedefler toplumda inandırıcılığını yitirmiş vaziyette. Hedefler toplumda inandırıcılığını yitirdi çünkü enflasyon hedefi sadece bir rakam olarak ele alınamaz yani ekonomideki aktörlere yol gösteren aynı zamanda bir araçtır ve ciddi bir araçtır ama hedef, güvenilirliğini yitirdiği zaman geriye bir tek rakam kalıyor. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, bu kurumsal güvenin yeniden tesis edilmesi konusunda adımların atılması gerekiyor. Bunlar da ağırlıklı olarak dediğim gibi politika alanındaki adımlar olmalıdır. Yani kurumların bağımsızlığı meselesi ciddi bir konudur. Vergi ve kamu harcamalarının yeniden yapılandırılması meselesi ciddi bir konudur, vergiye biraz sonra tekrardan değineceğim. Daha yapısal sorunlar da var elbette. Fakat şimdi ben sizin sunumumuzu dinledim, kitapçığa da baktım, 23'üncü sayfasında Maastricht Kriterlerinden bahsediyorsunuz, gerçekten doğru, bir itiraz için söylemiyorum bunu ama Maastricht Kriterlerinin yanında siz de biliyorsunuz ki Avrupa Birliği açısından baktığımızda Kopenhag Kriterleri diye bir gerçeklik var. Yani bu ikisini bir arada ele almazsanız ne eski Kıta Avrupası'nda ne de eski Doğu Avrupa ülkelerinde -sonradan onlar da katıldılar- her iki açıdan da baktığınızda bu ikisi birlikte ele alınmadığında, başarılı sonuç elde edilemiyor bir türlü. Türkiye maalesef, sizin iktidarınız, içinde bulunduğunuz yürütme Kopenhag Kriterleri açısından son derece yanlış bir yol izledi ve bunun sancıları yaşanıyor. Şimdi, onun için siz de gayet iyi biliyorsunuz ki kalıcı istikrar için yani bu dezenflasyon programının başarıya ulaşması ve kalıcı istikrar için hukukun üstünlüğü, adil ve hızlı yargı sisteminin işlemesi ve demokrasi adımlarının atılması büyük önem taşıyor, bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bu yani sadece ekonomiyle ilgili atılan adımlar yeterli değil, onu vurgulamak istiyorum.

Şimdi, bu, işin enflasyon tarafı; bir de işsizlikle ilgili söyledikleriniz var sunumunuzda. Yani "Tek rakamlı işsizliğe geldik ve bu devam ediyor." diye anlatıyorsunuz ama işin bir gerçek, başka yanı var yani atıl işsizliğe ya da geniş tanımlı işsizliğe baktığınız zaman tek rakamlı falan bir noktada değiliz Sayın Bakan ve bu ciddi bir sorun, uzun yıllardır Türkiye'de ciddi bir sorun, hâlâ da sorun olmaya devam ediyor. Yani sadece sizin iktidarınızın sorunu değil elbette, çok uzun yıllardır var olan bir sorun ama yani sizin atıl iş gücünü görmüyor olmanız ya da konuşmuyor olmanız çok doğru bir tutum değil. Tabii ki biliyoruz, atıl iş gücü oranı işsizlik oranının üstünde olur, bunu tartışmıyoruz, aksi zaten düşünülemez ama aradaki makas çok açılmış vaziyette Türkiye açısından baktığımızda. Bu makasın bu kadar açılmış olması yani yüzde 8,6 diye verdiniz işsizlik oranını ama atıl işsizlik oranına ya da geniş tanımlı işsizlik oranına baktığımızda yüzde 28-29 arasında salınıyor, bu makas çok büyük bir makas, bu da çok ciddi bir sorun. Bunu mutlaka masaya yatırmak ve "Bu konuda hangi adımlar atılabilir?" diye düşünmek gerekiyor. Bunların içinde kadın işsizliği çok yüksek, genç işsizliği çok yüksek, bunların hepsinin ciddi birer sorun olduğunu sizler de biliyorsunuz aslında ama konuşmak istemiyorsunuz.

Üçüncü değinmek istediğim konu, Sayın Bakan, bugün siz de konuşurken bunu söylediniz: Vergide adalet meselesi. Bunu hep tartışıyoruz, en son gelen paket için de tartıştık bu konuyu. Şimdi, Sayın Bakan, çok açık ve net, bakın, sizin burada da geçen sene bütçe sunumunda söylediğiniz cümleyle de tescil edilmiş olan bir gerçeklik var ki o da şu, siz demiştiniz ki geçen sene sunumda: "Dolaysız, yani doğrudan vergilerin yeterli düzeyde olmaması vergi sistemindeki adaletsizlik." aynı cümle bu. Şimdi, bunu tersinden okursak yani dolaylı vergilerin yüksekliği vergi sistemindeki adaletsizliği gösteriyor, bu sizin dediğiniz de doğru yani burada bir adaletsizlik var. Bugüne kadar alınan tabii bazı tedbirler var hem kayıt dışılık açısından hem bu adaletsizliği gidermek açısından ama bu tedbirlerin, gerçekten Anayasa'da da yazdığı gibi çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alma doğrultusunda köklü adımlar -bakın, "köklü"nün altını çiziyorum- olduğunu herhâlde savunmuyorsunuz. Yani birtakım palyatif tedbirler var, geliyor bu tekliflerde de önümüze, görüyoruz ama bunlar köklü adımlar değil ve bu köklü adımlar atılmadığı müddetçe de bizim bu sorunu, vergideki adaletsizliği aşmamız mümkün değil. Bu bağlamda, bir şey sormak istiyorum; daha evvel sizin Bakan Yardımcılarınıza da sormuştum, diğer bakanlara da sordum fakat bir türlü cevap alamadım, size de sormak istiyorum bu konuyu. Mesele vergi dilimleri meselesi Sayın Bakanım, vergi dilimleri meselesinde -gelir vergisi dilimlerini kastediyorum- güncelleme yapılmıyor. Bunun neden yapılmadığını gerçekten net bir biçimde öğrenmek istiyoruz yani bu gelir vergisi tarife dilimlerinin mesela, yeniden değerleme oranında neden güncellenmediğini öğrenmek istiyoruz çünkü bu mesele özellikle ücretli çalışanlar açısından ciddi bir sorun olarak ortada duruyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.

Bu konuda bir çalışmanız var mı, bir etki analizi yaptınız mı? Burada bir güncellemenin yapılmasının getireceği yükler nelerdir bütçe açısından baktığımızda? Gerçekten bunları öğrenmek istiyoruz. Bunun önemli bir mesele olduğunu, hem sendikalar açısından hem ücretli çalışanlar açısından da önemli bir konu olarak gündemde tutulduğunu söylemek istiyorum doğrusu.

Velhasıl, bir özet yapmak gerekirse... Elbette ki şimdi Orhan Bey gitti ama arkasından söylemiş olayım, Orhan Bey bize "Siz hep aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz." diyor ama iktidar da hep aynı bütçeyi getiriyor karşımıza istikrarlı bir şekilde, aynı bütçe tercihlerini getiriyor daha doğrusu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.

Aynı politik tercihler doğrultusunda hazırlanan bütçelerle karşı karşıya olduğumuz için eleştirirken de mecburen bu politik tercihleri eleştiriyoruz ve aynı şeyleri söylüyormuşuz gibi geliyor ama öyle değil. Buna rağmen tabii ki bunu tartışmaya, bu konudaki eleştirilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz çünkü şuna çok yürekten inanıyoruz gerçekten: Bugün, Türkiye'de yaşanan, ekonomi açısından ücretli çalışanların, emekçilerin, işçilerin, çiftçilerin, esnafın, köylülerin, gençlerin, kadınların yaşadıkları çok ciddi ve köklü sorunların aşılabilmesinin yolunun gerçekten daha eşitlikçi, ücretli çalışan herkesin haklarını daha fazla gözeten ve adaletsizlikleri ortadan kaldıran bir bütçe olduğu kanaatindeyiz; biz de bunun için mücadele ediyoruz.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.