| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .11.2025 |
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri; ülkemiz yüksek enflasyon, büyük bir kamu borç stoku, istikrarsız büyüme, dengesiz gelir dağılımı, yüksek işsizlik gibi ciddi sorunların içine düştü. Giderlerimiz israfla, har vurup harman savuran politikanızla o kadar artmış ki topladığınız vergiler ödediğimiz faizlere dahi yetmez oldu. Yirmi üç yıl önce bu sözleri AK PARTİ'nin ilk Maliye Bakanı rahmetli Kemal Unakıtan Meclisteki ilk bütçe sunumunda aynen bu şekilde söyledi; çok haklıydı, yirmi üç yıl sonra bilemezdi ki AKP daha kötüsünü yapacak. Cumhuriyetin kazanımları; şeker, çimento, tekel gibi yüzlerce fabrikaları, şirketleri, yer altı, yer üstü tüm zenginlikleri ve madenlerimizi sattınız. Bütçemiz buna rağmen 2 trilyon 712 milyar açık verdi. Bunları da ek vergi ve cezalarla kapatmaya çalışıyorsunuz. Sayın Bakan "Ekonomik kriz yok." diyorsunuz ama geçinemediği için ek işte çalışan birçok memurumuz ve emeklimizin olduğunu biliyorduk, dün akşam öğrendik ki ülkede başsavcı, bakan yardımcıları da ek işte çalışır olmuş. Sayın Bakan, tek bildiğiniz vergi toplamak, yeni vergiler yaratmak, yarın mazota 2 TL daha zam geliyor, hayırlı olsun. Vergide adaleti sağlayamıyorsunuz; çok kazananın vergisini affederken garibana katmerli vergi yüklüyorsunuz. Trump'a yaranmak için ABD mallarındaki yüzde 70 oranında ek vergiyi kaldırıyorsunuz. Sunumunuzda "Çok şükür, kur korumalıdan çıktık." diyorsunuz, sanki kur korumalı faiz Osmanlı'dan kaldı, bu bela gözünden ışık saçan Bakan Nebati'den ve "Enflasyon sebep, faiz sonuç." diyen ekonomist Cumhurbaşkanından kaldı. Ülkemize kur korumalı faizin bedeli 60 milyar doların üzerinde. Bu halkın vergilerini, alın terini bir avuç zengine verdiniz. 1 Mart 2012 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ne dedi "Para tıpkı bayrak gibi, tıpkı millî marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı o milletin itibarıdır." Çok doğru. Şimdi sizlere soruyorum: Ülkemizi ve Türk liramızı kim itibarsızlaştırdı? Ülkemizin en büyük parası 200 TL, piyasaya ilk çıktığında, 2009 yılında 130 dolara denk gelirken bugün 5 dolar etmiyor. 200 liramız on altı yıl önce 125 dolardı yani 5.265 lira değer kaybetti. 2009 yılında tüm banknotlarımızın toplam değeri 385 lirayken 19 kilo 250 gram kıyma alabiliyor ama bugün sadece 600 gram kıymayı zor alıyoruz. Paramız pul oldu, itibarımız yerle bir oldu, ülkemiz vatandaşı yurt dışına çıkarken vize dahi alamıyor.
Sayın Bakan, AK PARTİ Hükûmeti yirmi üç yılda başka bir şeyler daha yaptı, ne yaptı? İşsizlikte, yoksullukta, gelir adaletsizliğinde Avrupa'da 1'inciyiz; yüksek faizde Avrupa 1'incisi, dünya 2'ncisiyiz; en yüksek enflasyona sahip 5 ülke arasındayız; hukukun üstünlüğünde 143 ülkede 118'inci sıradayız; basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 159'uncu sıradayız. Bugün sabah Çorumlu hemşehrim yazar Soner Yalçın dâhil 6 gazeteciyi gözaltına aldınız. Sayın Bakan, fakirden alıp zengine verdiğiniz bu sistemde 86 milyonun yüzde 50'sini açlık sınırının altında, yüzde 80'ini yoksulluk sınırının altında yaşama mahkûm ettiniz. Onlar size hakkını helal etmiyor. Ürünü tarlada kalan köylümüz, çiftçimiz, savcılar, bürokratlar, bakan yardımcıları ikişer üçer maaş alırken işsiz gezen gençlerimiz, açlık sınırının altında maaşa mahkûm ettiğiniz emeklimiz, asgari ücretlimiz, geçinemeyen dul ve yetimlerimiz size hakkını helal etmiyor. Bir öğün yemek vermediğiniz, sabahın karanlığında okula gitmek zorunda bıraktığınız, yurt bulamayan, parasızlıktan üniversiteye gidemeyen öğrencilerimiz, 1 milyon atanamayan öğretmenimiz, üniversite sınavında sorularını çaldığınız, yazılı sınavda Türkiye sıralamasına giren ama mülakatta elenen öğretmenlerimiz, gençlerimiz size hakkını helal etmiyor. Bir günle on yedi yıl sonraya emekliliğe mahkûm ettiğiniz kademeli emeklilik bekleyen vatandaşlarımız, hakları olduğu hâlde emeklilik başlangıcı saymadığınız için staj ve çıraklık mağdurları size hakkını helal etmiyor. BAĞ-KUR primini, dükkân kirasını, yanında çalışanın maaşını ödeyemez duruma düşen esnafımız size hakkını helal etmiyor. İflas isteyen, işçi çıkartmak zorunda kalan, üretimini yurt dışına kaydıran sanayicimiz de size hakkını helal etmiyor.
Sayın Bakan, şunu bilin ki bu halkın içine düştüğü yoksulluğun sorumlusu sizlersiniz ve bunun bütün vebali boynunuzadır.