| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 11 .11.2025 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın ve kurumlarımızın değerli temsilcileri, sayın basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Kocaeli Dilovası'nda bir parfüm deposunda meydana gelen yangında hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Bu konuda adli soruşturma başlatılmış, ayrıca idari soruşturma açılarak bazı kamu görevlileri de açığa alınmıştır. Beklentimiz, ihmali, kusuru, kabahati, eksiği olanlar mutlaka hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde istihdam 2024 yılında da güçlü seyrini sürdürmüş ve önceki yıla göre 988 bin kişi artarak 32 milyon 620 bin kişi olmuştur. İş gücüne ve istihdama katılım oranları tarihî seviyelere yükselmiştir. Son iki yılda, 2023 ve 2024 yıllarında çalışma çağındaki nüfusumuz 1 milyon 247 bin kişi artarken istihdamdaki artış 1 milyon 868 bin kişi olmuştur. İstihdam çalışma çağındaki nüfus artışından 621 bin kişi daha fazla artmıştır. İstihdamın 2025 yılında görece yatay seyretmesi, 2026 yılında 730 bin kişi artması beklenmektedir.
İşsizlik oranı 2024 yılında 0,7 puan azalarak yüzde 8,7'ye; 2025 Eylül ayı itibarıyla yüzde 8,6'ya gerilemiş olup yirmi dokuz aydır tek haneli gerçekleşmektedir.
Kadınların iş gücüne katılım oranı 2025 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 35,7 olup bir önceki yılın aynı ayına göre 1,3 puan azalmıştır. Kadın işsizlik oranı da yüzde 11,1 olup 1,1 puan düşmüştür.
2025 yılı Haziran ayında yüzde 32,8'e kadar çıkan atıl iş gücü oranı Eylül ayında yüzde 28,6 seviyesindedir. Atıl iş gücü oranı erkeklerde yüzde 22,7; kadınlarda ise yüzde 38,3'tür.
Atıl iş gücü oranı zamana bağlı eksik istihdam, işsizler ve potansiyel iş gücünün toplamının iş gücü ve potansiyel iş gücünün toplamına oranıdır. Potansiyel iş gücünü, iş bulma ümidi olmayanlar, işbaşı yapabilecek olup iş aramayanlar ile iş arayıp işbaşı yapmayacak olanlar oluşturmaktadır. Potansiyel iş gücü, iş gücüne dâhil olmayan nüfus arasında gösterilmekte olup son dönemde artmıştır. Bununla birlikte, iş gücüne dâhil olmayan nüfus arasında başta ev kadını sayısında azalma olduğu ve bunun istihdama ve potansiyel iş gücüne kaydığı görülmektedir.
Genç işsizlik oranı 2024 yılında 1,1 puan azalarak yüzde 16,3'e; 2025 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 15,1 düzeyine inmiştir. Ne eğitimde ne istihdamda olan genç nüfus oranı 2024 yılında 3,9 puan artarak yüzde 26,7'ye yükselmiş, 2025 yılı ikinci çeyreği itibarıyla ise yüzde 22,1 düzeyindedir.
İŞKUR tarafından düzenlenen aktif iş gücü programlarından 2024 yılında 223.196 kişi yararlanmıştır. İşbaşı eğitim programları ve mesleki eğitim kurslarıyla nitelikli iş gücü yetiştirilmesine devam edilmektedir. Bununla birlikte iş gücü piyasasında ara eleman sıkıntısı yaşanmakta; kalifiye eleman, çırak, usta ihtiyacı karşılanamamaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi ülkemizde iş gücü piyasası ve çalışma hayatıyla ilgili köklü bir reform yapılması görüşündedir. Toplumun tüm kesimlerine insana yaraşır iş fırsatlarının sunulduğu, iş gücünün niteliğinin yükseltilip etkin kullanıldığı, ücret-verimlilik ilişkisinin güçlendirildiği, iş sağlığı ve iş güvenliği şartlarının iyileştirildiği ve etkin bir şekilde denetlendiği verimli bir iş gücü piyasası oluşturulmasını öngörüyoruz. Çalışma hayatının işçi ile işveren haklarını dengeli bir şekilde korunmasının yanında işin korunmasını da dikkate alan politikalar çerçevesinde tanzim edilmesini, eğitim, istihdam planlaması yapılmasını, mesleki eğitimin güçlendirilmesini, aktif iş gücü programlarının yaygınlaştırılmasını ve etkinliğinin artırılmasını, dijital dönüşüm ve iklim değişikliğinin iş gücü piyasasında oluşturduğu talebe yönelik olarak iş gücünün niteliğinin geliştirilmesini, özel politika gerektiren grupların istihdam ve iş gücüne katılımının güçlendirilmesini, çalışma çağındaki nüfusun azami oranda istihdam edilmesini, kayıt dışı istihdamın azaltılması konusunda etkin tedbirler alınmasını, çalışma hayatında sosyal taraflarla diyalog içerisinde tüm işçiler açısından erişilebilirliğin sağlanacağı, işçilerin kazanılmış haklarının güvence altına alındığı bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sisteminin oluşturulmasını, iş sağlığı ve güvenliğinin çağdaş normlarda sağlanmasını, bu alanda yürütülen hizmetlerin nitelik ve verimliliğinin artırılmasını ve denetimlerinin etkinleştirilmesini, sendikal hakların çağdaş normlara uygun hâle getirilmesini gerekli görüyoruz. 2025 yılı Temmuz ayı verilerine göre sendikalaşma oranı yüzde 14,02 olarak gerçekleşmiştir, bu oran geçen yıl temmuz ayında yüzde 14,80'dir. Çağdaş normlarda endüstri ilişkilerinin tesisi için sendikalı işçilerin ve toplu sözleşmeli iş yerlerinin artırılmasına destek sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde iş gücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içindeki payı giderek artmakta olup 2024 yılında 4,8 puan artarak yüzde 37'ye, 2025 yılının ikinci çeyreği itibarıyla da yüzde 38,4'e yükselmiştir. 2024 yılında yüzde 49,1; 2025 yılında yüzde 30 oranında artırılan asgari ücret brüt 26.005,50 lira, net 22.104,67 lira, işverene maliyeti ise 30.621,48 liradır. İşverenlerin istihdamı korumaları ve artırmalarını desteklemek amacıyla 2016 yılında başlatılan asgari ücret desteği 2025 yılında bin liraya yükseltilmiştir. Asgari ücret tarihî bir reformla 2022 yılı başından itibaren vergi dışı bırakılmış ve tüm çalışanların asgari ücret kadar gelirine gelir vergisi ve damga vergisi istisnası getirilmiştir. Ayrıca, çalışanların mevcut ücretlerine ilave olarak işverenlerce nakit olarak verilen yemek ve ulaşım bedeli ile elektrik, doğal gaz ve ısınma giderleri ödemelerinin belirli bir kısmı sigorta primi ve gelir vergisinden istisna edilmiş, bu ödemeler teşvik edilmiştir. Yüksek enflasyon ve geçim şartları dikkate alındığında elbette asgari ücret ve emekli aylıklarının artırılması gerekmektedir. 2026 yılında uygulanacak asgari ücretin belirlenmesinde çalışanların geçim şartlarının göz önünde bulundurulacağına inanıyoruz.
Memur ve memur emeklilerinin aylıklarındaki artışlar toplu sözleşmeye göre belirlenmektedir. Memur ve memur emekli aylıkları 2024 yılında yüzde 78,1 düzeyinde artırılmıştır, 2025 yılında ise yüzde 28,9 oranında artırılmıştır. 8'inci Dönem Toplu Sözleşme uyarınca memur ve memur emeklilerimizin aylıklarında 2026 yılı için ilk altı ay yüzde 11, ikinci altı ay yüzde 7; 2027 yılı için ilk altı ay yüzde 5, ikinci altı ay yüzde 4 artış yapılacaktır. Ayrıca, taban aylığı bin lira artırılacak, enflasyon farkı maaşlara yansıtılacaktır.
Kamuda had safhada statü ve ücret karmaşası yaşanmaktadır. Kamuda istihdam karmaşasının giderilmesi, devletin asli işlerinin kadrolu personel eliyle yürütülmesi, çalışanların aylık düzeylerinin görev ve sorumluluk esasına dayalı olarak yeniden düzenlenmesi suretiyle aylıklar arasında adaletin sağlanması gerekli görülmektedir. Ayrıca, yardımcı hizmetler sınıfı tümden kaldırılmalı ve bu sınıfta görev yapan personel kurumlarında genel idare hizmetleri kadrolarına alınmalıdır.
5510 sayılı Kanun'da "işçi, esnaf ve çiftçi" bilinen adıyla SSK, BAĞ-KUR emekli aylıklarının ocak ve temmuz aylarında bir önceki altı aylık TÜFE değişim oranı kadar artırılması hükmü bulunmaktadır. Buna göre, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları 2024 yılında yüzde 86,16; 2025 yılında ise yüzde 35 oranında artırılmıştır. En düşük emekli aylığı da 2024 yılında yüzde 66,7; 2025 yılında ise yüzde 35 oranında artırılarak 16.881 liraya yükseltilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi emeklilerin ve kamu çalışanlarının aylıklarına ocak ayında yapılacak artışta bütçe imkânları çerçevesinde ilave refah payı verilmesinin uygun olacağı görüşündedir. Emeklilerimizin yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmek devletin önemli ve öncelikli görevlerinden biridir.
2026 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda aylık bağlama sisteminin kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik edecek ve mali yük getirmeyecek şekilde yeniden düzenleneceği yer almıştır. Aslında sosyal sigorta sisteminde ödenen primler ile bağlanan emekli aylıkları arasında bir denge olması gerekmektedir. Bugün bu dengede bozulma olduğu, emekli aylıklarının yetersiz kaldığı ve ciddi eşitsizlikler oluştuğu görülmektedir. Aylık bağlama sisteminde kişilerin daha çok istihdamda kalmasını da teşvik edecek şekilde aylık bağlama oranlarının artırılmasını ve büyümeden tam pay verilerek güncelleme katsayısının iyileştirilmesini, emekli aylıkları arasında oluşan eşitsizlikleri kademeli bir şekilde giderecek düzenlemelerin yapılmasını gerekli görüyoruz.
Sayın Bakanım, BAĞ-KUR'lu esnafın emeklilik için gereken 9000 prim gün sayısının 7200'e düşürülmesi konusunda çalışma yapıldığı, bundan 1 milyondan fazla esnafın yararlanmasının beklendiği, tarih olarak 2026'yı işaret ettiğiniz basında yer almıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak BAĞ-KUR prim gün sayısının 7200'e düşürülmesi, ayrıca 1'inci dereceye gelen memurlara 3600 ek gösterge verilmesi ve ev kadınlarına prim desteğiyle birlikte emeklilik hakkı tanınması yönündeki düzenlemelerin de yapılacağına inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen ve Meclis Genel Kurulu gündeminde yer alan kanun teklifinde SGK prim uygulamalarına ilişkin şu düzenlemeler yapılmaktadır: Tüm sigortalılar için prim oranı 1 puan yükseltilmekte, prime esas kazanç üst sınırı asgari ücretin 7,5 katından 9 katına çıkarılmaktadır. Borçlanma prim oranları doğum hariç yüzde 32'den yüzde 45'e, durdurulan BAĞ-KUR sigortalılık sürelerinin ihya prim oranı yüzde 34,75'ten yüzde 45'e yükseltilmektedir. İşverenlere sağlanan prim teşvik oranı imalat sanayisi hariç 4 puandan 2 puana indirilmekte, genç girişimcilere bir yıl süreyle sağlanan prim desteği kaldırılmaktadır. Prim borçlarının gelir ve aylıklardan kesilebilmesi düzenlenmektedir. Ülkemizde sosyal güvenlik primi gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 6,2 iken OECD ortalaması yüzde 9 düzeyindedir. 2026 yılında SGK'nin gelirlerinin 6 trilyon 895,7 milyar lira, giderlerinin 6 trilyon 939,4 milyar lira ve gelir-gider açığının 43,7 milyar lira olması öngörülmüştür. 2026 yılında SGK'ye faturalı ödemeler, ek karşılıklar, emeklilere yapılan ek ödeme, devlet katkısı, prim teşviklerinden kaynaklanan transferler ile prim ödeme gücü olmayanların GSS primi de dâhil olmak üzere toplam 2 trilyon 328,6 milyar lira tutarında bütçe transferi yapılması öngörülmektedir. Bütçe transferlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2024 yılında yüzde 3,3 olup 2025 yılında yüzde 3,4'e yükselmesi, 2026 yılında ise yüzde 3 olması beklenmektedir.
Sosyal güvenlik sisteminin hukuki boyutuyla uygulanabilir, mali boyutuyla sürdürülebilir ve ilgili taraflarca kabul edilebilir bir yapıda olması önem arz etmektedir. Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği açısından ana gösterge olan aktif-pasif oranı 2022 yılında 2 düzeyine kadar yükselmiş iken bu oran 2023 yılında 8 Eylül 1999 öncesi sigortalıların yaş şartının kaldırılmasının etkisiyle 1,66'ya, 2024 yılında 1,61'e ve 2025 yılı Ağustos ayı itibarıyla 1,60 seviyesine inmiştir. Çıraklar, stajyer ve kursiyerler hariç aktif-pasif oranı 1,52'dir
Aktif-pasif oranındaki bozulmanın ana sebebi -bunu her bütçemizde anlatıyorum- otuz üç yıl önce erken emekliliğin önünün açılmasıdır. 1986 yılında getirilen, kadınlarda 50, erkeklerde 55 emeklilik yaş haddinin 1992 yılında kaldırılarak kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında emekli olmanın yolunun açılması sosyal güvenlik sistemine devasa bir yük getirmiştir. 2023 yılında 8 Eylül 1999 öncesi sigortalıların yaş şartının kaldırılması da bu yükü artırmıştır. Genç emeklilik nedeniyle sistem daha uzun yıllar olumsuz etkilenecektir. Nitekim, emeklilik yaşı 1999 yılında 58-60'a, 2008 yılında 65'e yükseltilmiş olmasına rağmen erken emeklilik nedeniyle bugün itibarıyla emekli edilenlerin yaşı 48 düzeyindedir.
Bunun dışında, aktüeryal denge gözetilmeksizin yapılan çeşitli uygulamalar da sisteme büyük darbe vurmuştur. Örneğin, geçmişte ülkemizin döviz sıkıntısı nedeniyle aylık 1 dolar üzerinden dahi yurt dışı borçlanma imkânı verilmiş, yine, bazı hizmet borçlanmaları ait olduğu dönem kazancı üzerinden yapılmış, prim borçlarına büyük kolaylıklar getirilmiş, hatta bankalarla da anlaşılarak krediyle prim borçlarının ödenmesi sağlanmıştır. Aslında 1999 ve 2008 yıllarında yapılan sosyal güvenlik düzenlemeleriyle sistemin tümüyle çöküşü önlenmiştir ancak bu düzenlemelerle özellikle aylık bağlama oranlarının düşürülmesi ve güncelleme katsayısının hesabında büyümeden tam olarak verilen payın yüzde 30'a indirilmesi nedenleriyle bağlanan emekli aylıkları da ciddi düzeyde düşmüştür. Şüphesiz 1992 yılında yaş haddi kaldırılmamış olsaydı bugün sosyal güvenlik sisteminin mali yapısı güçlü olacaktı, emeklilikte yaşa takılanlar diye bir durum söz konusu olmayacaktı, ayrıca emeklilerimize çok daha fazla maaş bağlanacaktı.
Sosyal güvenlik sisteminde etkin tedbirler alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kayıt dışı istihdam ve prime esas kazancın düşük bildirilmesi önemli bir sorundur. Kayıt dışı istihdam oranı 2025 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 25,9'dur. Sosyal güvenlik sisteminin zorunlu sigortalı sayısının ve gelirlerinin artırılması için kayıt dışı istihdamın ve prime esas kazancın düşük bildirilmesinin önlenmesi gerekmektedir. Kayıt dışılığın, kazancın düşük beyanının, usulsüzlük ve yolsuzlukların önlenebilmesinde etkin bir denetim sisteminin varlığı büyük önem taşımaktadır. Bu itibarla, denetim sisteminin görev, yetki, sorumluluk ve kurumsal yapı itibarıyla etkinleştirilmesi gerekmektedir. Denetim mensuplarının özlük haklarının iyileştirilmesini, gündelik ve konaklama ücretlerinin günün koşullarına uygun hâle getirilmesini de gerekli görüyoruz. Primlerin toplanmasında görev yapan, bu işin asıl yükünü çeken SGK çalışanlarının sorunları çözülmeli, personel ihtiyacı giderilmeli, çalışanların iş yükü hafifletilmelidir, personelin tazminat ve ek ödemeleri mutlaka artırılmalıdır.
SGK'nin prim alacaklarının tahsilinde ciddi sorunlar bulunmaktadır. Sayıştay denetim raporlarında SGK muhasebe kayıtlarının ve alacakların sağlıklı bir şekilde takip edilmediğine yönelik çok önemli bulgular yer almaktadır. SGK'nin 2024 bilançosunda sadece faaliyet alacakları 453,5 milyar lira olup tüm alacakları 633,5 milyar liranın üzerindedir. Prim alacakları özenli, etkin ve tavizsiz bir şekilde takip ve tahsil edilmeli, alacakların tahsili için zamanında hukuki yollara başvurulmalıdır. 5502 sayılı Kanun'a göre ödeme tarihi altı aydan daha uzun süre gecikmiş prim borcu olan işverenleri her yıl kamuoyuna açıklamak SGK Yönetim Kurulu ve SGK Başkanının görevi olmasına karşın açıklanmamaktadır. Kanunun gereği mutlaka yerine getirilmeli, kamuoyunu bilgilendirmek için prim borcu altı aydan fazla gecikmiş işverenler mutlaka açıklanmalıdır.
SGK'nin başta belediyelerden prim alacakları karşılığında edindiği birçok gayrimenkulü bulunmaktadır. Kurumun satmak amacıyla aldığı taşınmazların sayısı yıllar itibarıyla giderek artmaktadır. Sayıştay raporuna göre bu taşınmazların alım bedelleri itibarıyla 2024 yılında sadece yüzde 3,34'ü satılabilmiştir. Taşınmazlar gerçek değeri üzerinden hızla satılarak kaynağa dönüştürülmelidir. SGK sağlık ödemeleri 2024 yılında yüzde 77,3 artışla 980,9 milyar liraya ulaşmıştır. Hastane, ilaç ve tıbbi malzeme ödemeleri konusunda alınacak her tedbir, sisteme önemli katkı sağlayacaktır. Reçete ve fatura kontrolleri sıkı ve etkin bir şekilde yapılmalı, yazılımlarda yapay zekâ gibi gelişmelerden yararlanılarak otokontrol sistemi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - İki dakika daha uzatıyorum, buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Tam da bitirmiştim Başkanım.
Bakanlık ve kurumlarımızın 2026 yılı bütçelerinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.