| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Siyasi Etik Kanunu Teklifi (2/1000) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 21 .04.2016 |
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkanım, bir iki konunun aslında aydınlatılmasına biraz daha ihtiyaç olduğu görülüyor. Birincisi, şöyle bir iddia var; "Birçok ülkede, sadece bir ülkede kanun var, biz işte kanun yapıyoruz, çok iyi bir şey yapıyoruz, hatta diğer ülkelerin önüne bile geçiyoruz." gibi bir iddia görüyorum. Bu doğru bir iddia değil.
Şimdi "code" diye tanımlanması kanun olmadığı anlamına gelmediği gibi, "kanun" demekle de kanun olmuyor. Şöyle ifade etmeye çalışayım: Anglosakson hukukunda kanunların birçoğu "code" diye tanımlanır, mesela medeni hukuk "civil code" diye geçer. Dolayısıyla burada bizim önümüzdeki ve bizim araştırmalarımızdaki ve müktesebattaki "code" diye tanımlananların birçoğu aslında kanundur. Peki, bizimki niye kanun değil? Tam da yaşama geçirilmesini tartışırken bunun üzerinde durmak lazım. Bu aslında kanunumsu, kanun değil. Niye? Nereye dayanıyoruz, iddiamız ne? Çünkü bizim hukuk dünyamızda bir yenilik yaratmıyor. Yaşama geçebilirliği yok. Resmî Gazete'de yayımlanması yaşama geçeceği anlamına gelmiyor. Neden? Şöyle: Bakınız, 12'nci maddeye bakın, "...yerine getirme yetkisi komisyona aittir." diyor. Bu arada tabii ki Sayın Akbaşoğlu'na teşekkür ederim. Benim orada ifade etmeye çalıştığım oydu ama yanlış kelime kullandım. Evet, Başkandı ilk başta, sonra komisyona aitti. Ama bu takdir yetkisi Komisyona geldi. Bunun dışında herhangi bir yenilik yok. Bütün atıflar 3628 sayılı Yasa'ya aynen işliyor, yine TCK'nin ilgili maddeleri aynen işliyor. Dolayısıyla, burada bir yaptırıma bağlanmış bir şey yok.
Bakınız, mesela "'code' diye, kanun değil bu." dediklerinize şöyle bir göz atın. Mesela Almanya, şöyle söyleyeyim: "Üyelerin uymaları gereken etik ilke ve davranış kurallarının belirlendiği davranış 'code'unun uygulanmasının ihlali durumunda ceza öngörülmesi..." diyor. Yani birçok ülkenin parlamentosunda cezalar var, bizde ise bu yok. Dolayısıyla bu kadar çabayı, çalışmayı ne yapıyoruz? Aslında, berhava etmiş oluyoruz.
Tabii, bir de Başkanlıkla ilgili bir şey söyleyeyim. Şimdi "Başkanlık Divanı" dediniz. Yine o da yanlış çünkü bütün atıflar Başkanlığa yapıldı. Bakın, 14'üncü madde "TBMM Başkanlığı" diyor. Şimdi, TBMM Başkanlığına, biraz önce ifade ettik, yönetmelik çıkarma yetkisi veriyorsunuz, tartışılır bir yetki bu. Dolayısıyla ben Akbaşoğlu'na da bu düzeltmeyi yapmış olayım. Verilen Başkanlık Divanı değil ve TBMM Başkanlığının da bir tüzel kişiliği yok.
Teşekkür ederim.