KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ben de Doçent Doktor Okan Gaytancıoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili. Aynı zamanda benim doçentliğim tarım politikası konusunda, tarımsal destekleme politikası. O yüzden analizlerim biraz daha bilimsel olacaktır.

Öncelikle teşekkür ediyoruz böyle bir toplantı için ve girişte de tarımın siyaset üstü bir konu olduğunu söylemeniz, bir sektör olduğunu söylemeniz, "Gaye ortak olunca çare bulmak kolaydır." demeniz ve en son Komisyon Başkanımızın söylediği mantık, "Ürettiğimiz, üretebileceğimiz ürünleri dışarıdan almamalıyız." mantığı hepimizin ortak tavrı olmalıdır diyorum. Bu dilek ve temenniyle biraz da tabii, eleştiri yapmamız gerekli.

Şimdi, Tarım Bakanlığı sunumunda sürekli artışlarla başladık, güzel ve sevindirici. Ancak sağlıklı bir değerlendirme yapmak için nüfus artışına göre bir analiz yapmak gerekir. Şimdi ciddi bir üretim artışı var ancak o yıllarda, 70'li yıllarda, Türkiye'nin nüfusunun da 25-30 milyon civarında olduğunu, şimdi de 80 milyona yaklaştığını düşünmemiz lazım. 2015 için sabit fiyatlarla artışın yüzde 7,6 gibi çok yüksek olduğu söylendi. Ancak, 2014'te de eksi büyüme var. Yani bu da bir başarı değil. Eksi büyümeyi ancak tolere edebiliyoruz. İnşallah bu artı büyümelerle, çok yüksek artı büyümelerle devam ederiz diyorum.

Mercimek ve nohutta ekstra fark ödemesi olumlu bir gelişme çünkü ciddi anlamda biz bakliyatta dışa bağımlı olduk. Eskiden ürettiğimiz, sağlıklı ve dengeli beslenme için çok önemli olan nohut ve mercimekte ekstra fark ödemesini olumlu bir gelişme olarak nitelendiriyorum. Daha önceden Tarım Bakanlığının hep savunduğumuz bir nadas alanlarının daraltılması projesi vardı Orta Anadolu Bölgesi'nde uygulanan. Bunun bir şekilde yeniden hayata geçirilmesi bölgedeki göçü de önleyecektir ve sağlıklı ve dengeli beslenmeye de katkı sunacağını düşünüyorum. Ayrıca bölgede ekilmeyen alanların da bu şekilde değerlendirileceğini önerebilirim.

Hayvancılık desteğinin toplam destek içindeki payının yüzde 29,3'e çıktığını söylediniz. Bu iyi ancak Avrupa Birliği ülkelerinde bu aşağı yukarı yüzde 50'nin üzerinde yani daha da artırılmalı.

Süt tozu desteğini niye verdiğinizi ben hâlâ anlayabilmiş değilim. 4.500 lira ciddi bir rakam ton başına. Niye bunu üreticiye bir şekilde vermeyi düşünmüyorsunuz, sanayiciyi süt tozu üretimine teşvik ediyorsunuz? Bunu bir eleştiri olarak kabul edin.

"Okul sütüne devam." dediniz, güzel. Okul sütü haftada üç gün veriliyor. Süt içmeyen çocuklar da var, alerjisinden dolayı velilerden kâğıt alıyorlar. Ben bunu takip ediyorum, öğretmenler sürekli takip ediyor. Örnek vereyim: 30 kişilik bir sınıfta aşağı yukarı 20-22 civarında çocuk süt içiyor, 7-8 kişi süt içmiyor, velilerinin de onayıyla süt içmiyor alerji yaptığı için. Bunu beş güne çıkartalım, süt içmeyen çocuklara da yoğurt verelim. Yine bir kalsiyum kaynağı olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda arzı da değerlendirebilecek bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Sanayiciye süt tozu desteği vereceğinize süt içmeyen çocuklarımıza da süt içirebiliriz. Hatta niye ilk 4 sınıfa veriyorsunuz? Büyüklere de verin, yaşlılara da verin. Yani bu da bir destek.

2016 yılı için Genç Çiftçi Projesi bütçesi 450 milyon lira. Bu çok az. Bize de bir sürü telefon geliyor, diğer vekil arkadaşlarımıza da mutlaka geliyordur. Herkes şu anda sırada, arıyorlar, soruyorlar. Bu desteği önemsiyoruz. Genç çiftçilerin tarıma kazandırılması, üretime kazandırılması açısından önemlidir ama 450 milyon lira zaten çok çok az. Dönüp dolaşıp zaten destek bütçesinin bir türlü artırılamamasına geliyoruz. Yıllardan beri kanuna uymadan destekleme yapıyorsunuz yani kaynağı ayıramıyorsunuz, herhâlde ekonomide sorun olduğundan dolayı. Bu desteği artırıp bu şekilde dağıtmanın ben mantıklı olacağını düşünüyorum yani tarımdan keseceğiniz para, inanın, diğer sektörlerden de gitmiş oluyor. Sanayi de bu sefer desteklenmemiş oluyor, oraya da zaten geleceğim.

TKDK sunumuna teşekkür ediyoruz. 1 milyar 165 milyon avro 2016 destek bütçesi var. Bunu da çok fazla büyütmeyelim. Çünkü IPARD veya bir başka deyişle Avrupa Birliğine zaten biz yıllardır katılım parası ödedik. Buradan ödediğimiz paraları geri almamız güzel bir şey, proje bazlı olması daha da güzel bir şey. Yalnız burada da eleştirilerim olacak. TKDK destekli, IPARD destekli projelerde artık beyaz ete çok fazla destek vermeyin. O kadar çok kümes var ki. Tavuk eti fiyatı 4 lira şu anda. Ben sürekli tavuk eti üreticileriyle görüşüyorum, geçende de bir bilimsel toplantıya katıldım. Tavuk etinde ciddi bir dezenformasyon var, bilgi kirliliği var. Ciddi bir şekilde yerli sektöre yöneltilen suçlamalar var "Tavuk etinde hormon kullanılıyor, tavuk etinde arsenik var, yemler şöyle hormonlu." gibilerinden. Bunu önleyebilmemiz ve sağlıklı protein açığını kapatabilmemiz için 4 lira olan tavuk eti fiyatının herkes tarafından tüketilmesini sağlamamız lazım. Pazarda bir sıkıntı var. Bu sıkıntıyı önlemediğiniz takdirde kümes açmanızın hiçbir anlamı yok. Örnek veriyorum: Samsun'da -Samsun Milletvekilim de yanımda- çok büyük bir firma kapandı, Mudurnu'da çok büyük bir firma kapandı. Çok büyük firmalar sıkıntı içerisindeyken siz yeniden kümes destekleri veriyorsunuz. E, kümeslerde tavukları yetiştirsek ne olacak? Bu firmaları kapatmayalım. Bir de bu firmaların peşinde yabancı firmalar var, onu da söyleyeyim buradan.

"Meraları koruyamıyoruz." demişim. Hayvancılığa destek veriyoruz. Yani, şimdi, meraları... İşte az önce Sayın Genel Sekreterimiz söyledi, hayvancılığa destek veriyoruz ama Kanal İstanbul Projesi'yle 20 bin dekar merayı da orada görmezden geliyoruz. Meraları korumamız lazım, meraları gübrelememiz lazım, meraları sulamamız lazım, ondan sonra bedava yem kaynağı varken hayvancılığa destek verelim. Yani biz parayı vermek için, projedeki koşullara uygun olduğu için belki destek veriyoruz ama sonra da üçüncü şahıslara dahi meraları kullandırabiliyoruz. Diyorsunuz ki: "Yirmi yıllık ot parasını verin, merayı kullanın." E, çiftçide para mı var, yirmi yıllık ot parasını versin? "Bu köy vermezse, diğer köy versin, o da vermezse başka bir şahıs gelsin." Bu yanlış. Meraların korunması gerek, anayasal olarak, buna destek vermemiz lazım. Bunu söyledim.

Perakende sektör burada çok önemli. Yani perakende sektöre üreticiyi mutlaka kanalize etmek zorundayız. Önce bu altyapıyı oluşturmalıyız. Madem IPARD, TKDK gibi ciddi bir kaynak bulabiliyoruz, üreticiyi örgütleyen destekleri bir şekilde oluşturmak zorundayız.

"Yenilenebilir enerji ve kırsal turizm çok önemli." demişim. Destekler artırılmalı. Yani illa siz genç çiftçilere 30 bin lira kredi vermeyin. Kırsal turizmi destekleyin, köylüler köyünde kalsın, enerji desteklerini vermeye çalışın, yenilenebilir enerji desteklerini.

Erozyon yönetimi konusundaki desteklerinizi biz de destekliyoruz, güzel yani toprakların korunması.

"Leader" yaklaşımı: Avrupa Birliğinde bu tip projeler çok fazla. Ben çok gezdim, gördüm. Kalkınma ajansları aracılığıyla köyden kente göçü önlemek için liderler oluşturuluyor. Bu liderler büyük çaplı üretim yapıyorlar ama bunu tetikleyen altta küçük çaplı üretim yapan üreticiler, birçok kişiye de istihdam sağlanıyor. Bunu destekliyoruz, kırsal altyapı desteklerini biz de destekliyoruz. 407 yeni personel alınacakmış, bunu da destekliyoruz.

Gelelim Ekonomi Bakanlığının sunumuna. İhracat destekleri toplamının 400-500 milyon TL'yi geçmediğini gördük. Devletimizin olanaklarının demek ki bu kadar olduğunu görüyoruz. Çok fazla abartılacak bir rakam değil. Teşvik sistemi; bölgesel teşvikler, genel teşvikler, bunlar var. Vergi indirimleri, KDV muafiyetleri yani bunlar tüm sektörlere sağlanan destekler, bunlar aynı zamanda tarıma da sağlanıyor. Burada Devlet Fiyat İstikrar Fonu'ndan destek sağlandığını söylediniz ama ben burada bir tarım satış kooperatifi birliğinde de çalıştım, Trakya Birlik -ki Yönetim Kurulu Başkanımız da burada, tarım satış kooperatifleri birlikleri artık yoklar. Yani FİSKOBİRLİK, KARADENİZBİRLİK, KAYISIBİRLİK gibi üreticinin aslında kendi oluşturduğu, kendi çapında üretimini pazarladığı kuruluşlar, yani "Sorunu sorun sahibi çözer." mantığıyla devlete de yük olmayan birlikler yoklar. Bu birliklerin borçları vardı. Bu borçları bence silin. En güzel destek budur. Bu birliklere DFİF'den kredi verin. Şimdi diyorsunuz ki "Veremeyiz, bunlar basiretli bir tüccar gibi çalışmalı." E, madem... Az önce siz söylediniz, Ekonomi Bakanlığından arkadaşımız: "Dünya Ticaret Örgütüne taahhütlerimizin dışında kaynak sağlıyoruz." Demek ki ekstra kaynak yaratılabiliyor. Yani Dünya Ticaret Örgütünün vermiş olduğu iç destekleri aşarsanız size ceza verirler, bunu biliyoruz ama demek ki siz bunu bir şekilde göz ardı edebiliyorsunuz, ekstra kaynak sağlayabiliyorsunuz. Tarım satış kooperatifleri birliklerine lütfen destek sağlayın bir şekilde. Bunları tekrar hayata geçirirsek Tarım Bakanlığının bütçesi de o zaman rahatlar, bence perakende sektör de rahatlar, herkes rahatlar, tüketiciler de rahatlar diyorum ve şimdilik bu kadar.

Teşekkür ediyorum.