KOMİSYON KONUŞMASI

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, Komisyonumuzun üyeleri, toplantımıza katılan kamu kurum ve kuruluşlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, basın mensuplarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Toplantıya biraz geciktim Genel Kuruldaki konuşmam nedeniyle.

Bugüne kadar kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmiş olan fikrî ve sınai mülkiyet konusunun tek bir kanun çerçevesinde düzenlenmiş olmasını olumlu buluyorum. Türk Patent Enstitüsü Başkanı ve bürokratlarımız -biraz önce Sayın Bakanımız da belirti- birkaç gün önce parti gruplarına bilgilendirme yaptılar, kendilerine teşekkür ediyoruz. Fakat sivil toplum kuruluşlarının görüşleri çok geç, pazar günü elimize ulaştı. Yüzlerce sayfalık görüşleri incelemek ve Komisyonda görüş ifade etmek için sadece bir günümüz vardı. Komisyon çalışmalarında sivil toplum kuruluşlarının ve hazırladığımız kanunlardan etkilenecek, faydalanacak olan kesimlerin görüşlerini almanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Daha önce AR-GE, bilim ve teknolojiyle ilgili kanun tasarısı Komisyonda görüşülürken de ifade etmiştim, Sayın Bakan o zaman "Bu kanun tasarısı hızlı bir şekilde Bakanlar Kurulundan geçti, inşallah hızlı bir şekilde de Komisyondan geçecek." demiştiniz, o zaman da ifade etmiştim, hızlı geçirmek kadar kaliteli bir çalışma yapmak da önemli. Daha sonra torba kanunlarla parça parça düzeltme yapmamak için kanun tasarısı Komisyonda ele alınırken en iyisini yapmaya çalışmak asıl hedefimiz olmalı. Hazırladığımız kanun, hazırlanabilecek en iyi kanun olmalı. Mecliste bu kanunla ilgili AB Uyum Komisyonundan da görüş istenmişti ama Komisyon toplanmadı ne yazık ki. Dolayısıyla ben de daha önce söz alan milletvekillerimizin alt komisyon kurulması konusundaki görüşlerini destekliyorum. Alt komisyon kurulması bu süreci uzatacak olan bir konu değildir ama sivil toplum kuruluşlarımızın, burada temsilcileri olan kuruluşların görüşlerini daha sağlıklı bir şekilde inceleyip daha sağlıklı karar alabilmemiz için önemli olduğunu düşünüyorum.

Diğer taraftan, bu kanun, markalaşmayı destekleyecek bir adım ama önemli olan, ülkemizde güçlü bir markalaşma ve marka yaratma politikasının da geliştirilmesi. Sayın Bakan da konuşmasında ifade etti, marka başvuru sayısında Avrupa da 1'inci sıradayız, dünyada 6'ncı sıradayız. Ama küresel olarak bilinen, tanınan markalarımızın sayısı parmakla sayılacak kadar az. Tasarım başvurularında Avrupa da 2'nci sıradayız, dünyada 4'üncü sıradayız. Fakat özgün tasarımlarıyla dünyada tanınan tasarımcı sayımız ne yazık ki çok çok az. Dolayısıyla ülkemizde güçlü bir markalaşma ve marka yaratma politikasının geliştirilmesi gerektiğinin elzemliğinin altını çizmek istiyorum. Başta Ekonomi Bakanlığı olmak üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da dâhil olacak şekilde bakanlıklar arası iş birliği ve eş güdüm içerisinde güçlü ve sağlıklı bir yeni politika oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Fakat iktidar partisi tek başına ülkemizi yönetmesine rağmen ne yazık ki bu eş güdümü ve koordinasyonu sağlıklı bir şekilde göremiyoruz. Bir önceki kanun tasarısında da yine bunu çok güçlü bir şekilde hissettik. AR-GE, bilim ve teknolojiyi konuşurken eğitimle ilgili olan ayak çok sınırlı kalmıştı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kendi sorumluluk alanı çerçevesinde eğitimle ilgili iyileştirmeler konusunda çaba sarf etmişti. Fakat Millî Eğitim Bakanlığı yoktu, eğitim kısmı çok azınlıktaydı, Genel Kurulda konuşmalar yaptığımız zaman da Millî Eğitim Bakanı yoktu, konuşmalara katılmadı, eğitime verilen önemin de bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, bize gelen, Komisyona gelen kanun tasarılarında eş güdüm gerektiren alanlarda ciddi bir koordinasyon eksikliğinin olduğunu düşünüyorum. Bu da tabii Başbakanın sorumluluğu, tek başına ülkemizi yöneten bir iktidar, koalisyon yok, dolayısıyla bakanlıklar arasındaki eş güdümü de engelleyecek hiçbir şey yok. Biraz önce belirttiğim gibi, özellikle bu markalaşma konusunda bakanlıklarımızı daha sağlıklı bir iş birliği içerisinde güçlü ve bizlerle birlikte, hep birlikte el ele vererek bu konuda bir çalışma gerçekleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Biraz önce kanunun ismiyle ilgili olarak -son olarak onu ifade etmek isterim- sivil toplum kuruluşlarımızdan gelen görüşler içerisinde de yine kanunun ismiyle ilgili değiştirilmesi konusunda görüşler var, TÜSİAD'ın yine bir önerisi var. Özellikle uluslararası terminolojide "fikrî mülkiyet" teriminin kullanıldığının altını çiziyorlar ve yine kanunun isminin "sınai mülkiyet" değil "fikrî mülkiyet" olmasını istiyorlar. Çünkü üzerinde çalışmış olduğumuz kanun sadece endüstriyel konuları, sadece sanayiyle ilgili olan konuları değil, kanunun içerisinde telif haklarını ve kültürel hakların bu kanun kapsamında olmadığını belirterek...

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ayrı bir kanun var ama onunla ilgili.

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Yine bu konuda onu da belirtmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.