| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Profesör Doktor Fatih Selami Mahmutoğlu'nun, çocuk istismarları ve hukuki boyutları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 18 .05.2016 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederiz Hocam sunumunuz için.
Şimdi, kadın konukevlerini dolaştığımızda da benim en çok karşılaştığım manzara, genelde küçük yaşta evli kadınların şiddete maruz kaldığı ve işte 3-5 çocukla oralara sığınmak zorunda kaldığı manzarası. Yani o evliliklere karşı olduğunuzu söylüyorsunuz, ben de hani bu taraftaki yönüyle şunu da açıklıkla söyleyebilirim: Sonuçta şiddete maruz kalan kadınlar ekonomik bakımdan hiçbir özgürlüğü olmayan, geliri olmayan, çocuk yaşta -genelde hepsinin 3-4 tane çocuğu oluyor- çocuklarla sokakta kalmış ya da konukevinde üç ay orada, beş ay burada yaşamak zorunda kalan, çocuklarla diyeyim, karşılaşıyoruz. Dolayısıyla belki bunu baştan yasal olarak engellemek en doğrusu olabilir diye ben de size katılıyorum.
Şimdi, ailenin bütünlüğünün korunmasıyla ilgili de bir komisyon kurulmuştu ve onun raporu henüz tam olarak verilmedi galiba ama kamuoyunda taslak olarak hazırlandı -üye arkadaşlar da var burada, ben değilim ama- orada da bu evliliklerle ilgili kamuoyunda rahatsız edici birtakım sonuçlar elde edilmiş zannediyorum, bazı öneriler.
Yine, çocuk yaşta evliliklerle ilgili, işte "Cezaevine gitsin ama üç beş yıl denetim altında tutulsunlar. Eğer evlilikte sorun yoksa denetimde serbestlikte serbest bırakılsın." gibi... Uygulamayı düşündüğünüzde bana çok saçma geldi. Cezaevindeki bir kişi ile dışarıdaki bir kişinin evlilik ilişkisi nasıl iyi gidebilir ya da neyini denetleyeceksiniz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Cezaevine bile konmuyor.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Cezaevine konmuyor, pardon. Yani yine tecavüzcüsüyle evlendirme, biraz önce eleştirdiğimiz şey.
Şimdi, bunun bir sosyal sorun olduğunu biliyoruz, biz de karşılaştık, gördük. Gerçekten benim de takip ettiğim davalar da oldu. Yani çocuk yaşta evlendiriyorlar, sonra işte çocuk cezaevinde, geliyorlar, kadın yalvarıyor: "Ben kocamı seviyorum, ne olursunuz temyiz edelim ya da işte etmeyelim falan, bir şey yapalım, ne olur..." Hâkime gidiyor, yalvarıyor. Öyle durumlarla karşılaşıyoruz ama belki bunu, dediğiniz gibi, ceza değil, sosyal tedbirlerle, eğitimle -işte kız çocuklarının eğitimini devletin sonuna kadar sağlaması, gözetmesi, zorunlu olması gibi- ancak sağlayabiliriz herhâlde. Yoksa istediğimiz kadar ceza verelim, bazı kesimlerde maalesef bu hadiseler yaşanıyor.
Ben şeyi sormak istiyorum, bir de gizlilik meselesi... Yani geçen gün Bursa'da yine benzer bir olayla karşılaştık sevgievlerinde. Bursa'ya gittiğimde ben de -bazı arkadaşlarımız kurumla görüştüler- başsavcıyla görüştüm. Tabii, dosya gizli, soruşturmamın gizliliği esası gereği tam olarak bilgi alamadık.
Şimdi, son günlerde şöyle bir şey oldu: Gizlilik tamam, soruşturmanın salahiyeti için ya da bu olaylarda özellikle çocukların menfaatini korumak için düşünülmüş. Ama uygulamada şöyle bir kaygı oluşuyor bizde: Yani hakikaten çocukları korumak için mi yoksa kamuoyuna bilgi aktarılmasın, bunların üzerine gidilmesin diye yani bazı kurumlar mı korunuyor? Çünkü oluşuyor bu kaygı, kamuoyunda böyle bir kuşku oluşuyor. Yani "Neyi koruyorsunuz, soruşturmayı mı koruyorsunuz yoksa suçu işleyenleri mi koruyorsunuz?" gibi bir şey oluşuyor. Belki en azından avukatlardan gizlenmeyebilir. Yani o da zaten zaman içerisinde, soruşturmanın gizliliği, avukatlarla ilgili olarak daha çok yoğunlaştırıldı. Önceden avukatlar dosyayı görebiliyorlardı; yönetmeliklerle, uygulamalarla tamamen kısıtlanır hâle geldi. Yani en azından avukatlar görebilir, en azından kamuoyu şunu bilebilir: Yani "Birisi o dosyayı biliyor, evet, karar adil." İşte, serbest bırakılmışsa "Demek ki hakikaten bu açıdan kuvvetli bir şüphe yok." gibi kamuoyunda vicdani olarak bir rahatlama oluşabilir. Yani gizlilik konusunu da tartışmak lazım dosyalardaki.
Sonra belki kürtaj meselesini tartışmak lazım. Yine, bu hafta Bursa'da duyduğum, karşılaştığım bir olay: Bilinen bir ailenin kız çocuğu 16 yaşında ve yedi aylık hamileyken ortaya çıkıyor her şey. Yani yedi ay boyunca kız söylüyor annesine "Regl olamıyorum anne." diyor ama "Ya, kızım, işte olabilir, strestendir, falandır." derken doktora gittiğinde yedi aylık hamile olduğu anlaşılıyor. Aile yıkılıyor, baba "Götüreceğim, çocuğu denize atacağım." falan diyor. "Savcıya söyleyin, bunu aldıracağım." Ama yedi aylık olmuş. Belki onunla ilgili de yine bir düzenleme yapmak gerekebilir. Bu boyutlarda da görüşünüzü almak isterim.