KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, arkadaşlar, bu Komisyonun nasıl kurulduğunu biliyoruz. İktidar partisi önce isteksiz davrandı, "Böyle bir Komisyonun kurulmasına gerek yok." tavrını sergiledi. Nitekim, muhalefet partilerinin de vermiş olduğu önergeleri reddetti. Daha sonra -sebebini tahmin edebiliriz- kamuoyunda müthiş bir duyarlılık oluşturdu özellikle Karaman olayı. Bu baskı dolayısıyla -güzel bir yöntem de izlendi- bütün partilerin vermiş olduğu önergeler birleştirilerek böyle bir komisyon kuruldu.

Şimdi burada niyet sorgulaması filan yapmıyorum, böyle bir hakkımız yok, haksızlık olur, onu bir tarafa koyuyorum. Ama, hani dün AK PARTİ'nin grup başkan vekili "Niçin toplu olarak dokunulmazlıkları kaldırıyoruz?"la ilgili şey yaparken daha evvel de bildiğim bir kavramı hatırlattı; usul ekonomisi. Usul ekonomisi açısından yanlış gidiyoruz. Bu usulle bana göre bir sonuca ulaşamayız yani yeni bir şey elde edemeyiz arkadaşlar. Başkan, şimdi, sivil toplum örgütlerini de saydı. Süremiz üç ay, artı, bir ay. Bu arkadaşlarımızın, gelen uzman arkadaşlarımızın vermiş oldukları bilgileri ben artık görev edineceğim, bu konuyla ilgili önceki raporların hepsini bütün üyeler için birer nüsha yapıp getireceğim gelecek toplantıya. Bu bilgilerin tamamı daha evvel devletin de içinde bulunduğu, üniversitelerin de içinde bulunduğu... "Araştırmalar yok." filan diyor akademisyenler ama dünya kadar araştırma var, doğru değil. Çok güzel çalışmalar yapılmış, gerçekten yapılandırılmış. Bu konuyla ilgili nasıl tedbirler alalım, neler yapalım? Bütün bilgiler mevcut. Dolayısıyla, bu bilgileri, bu şeyleri biz yeniden keşfetmiyoruz. Hava almak için de Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim görevini, işte 15 milletvekilinin şu kadar dört aylık süresini heba edemeyiz, yazık olur. Bu nedenle önce şuna değineyim: Bir defa akademisyenlerle ilgili bir ay zaman harcadık. Siz de ifade ettiniz Sayın Başkan, muhtemelen sivil toplum örgütleri, özellikle bu merkezler, barolar da akademisyenlerle beraber gelecektir yani bu kurullardaki uzmanlarla beraber geleceklerdir ve biz bu bilgileri... İşte bugün hukukçu arkadaşlarımızın söylediklerini, "Sakarya Barosu büyük çalışmalar yapmış." filan, neyse, biz bunları tekrar edip duracağız ve şu meşhur keçiboynuzu çiğneme gibi bir şeye çok fazla zaman harcayıp çok az şey elde edeceğimiz kanaatini taşıyorum ben. Bunun yerine biz bu derlenmiş olan bilgileri bulalım, yeniden bir şeyler derlemeyelim; sivil toplum örgütleriyle ilgili ve merkezlerle ilgili bir tasarrufa gidelim Sayın Başkanım. Bu kadar çok sayıda derneği ve merkezi dinlememiz çok şey yapar. Bir seçme yapalım, zaten listeleri vermişiz. Şimdi söylediklerinizden işte bir tane üniversite seçelim, bir tane baro seçelim, derneklerden bir iki tane seçelim ve gerçekten bir gelsin onlar, dinleyelim, yeni şeyler söylüyorlarsa diğerlerini de dinleyelim, dolayısıyla usul ekonomisine uyalım, çok fazla zaman harcamayalım.

Bir daha tekrar ediyorum: Bu bir fırsattır. Bir duyarlılık oluşmuş. Her gün yağıyor arkadaş ya. Şimdi, gelmiş; Rize'de 14 yaşında 3 erkek çocuğu bir kız çocuğunun şantajla filmini çekiyor, "Ailene göstereceğiz..." Hem tecavüz ediyor 3 kafadar hem de her gün 50 lira, 100 lira para şey yapıyorlar "Bak, bu resmi annene, babana göstereceğiz." diye... Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Bunlar niye oluyor? Yerinde gidelim, araştıralım, düşünelim. Akademisyenler, bu tip akademisyenler gelsin. Bunları şey yapacak psikiyatri filan, bu anlamda çocuk psikiyatrisi önemli. Ne oluyor bu Türkiye'de?

Bir de demin söylüyordum, "Soru sorun." diye durdurdunuz. Göçmenlerle ilgili olay oldu, milletvekillerimiz giremediler. Biz girebiliriz herhâlde. Gidelim, böyle bir yetkimiz var. İç Tüzük'e baktım, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, bizim dinleyemeyeceğimiz, yapamayacağımız, devlet sırrı ya da ticari sırrı dışında -onlar da niye saklanıyor, devlet sırrı nedir, ticari sır nedir, onu da bilmiyorum, o da ayrı bir konu- bunun dışında herkesi dinleyebiliriz ve her şeyi sorabiliriz. Bizi tek sınırlayacak şey çocuğun yüksek çıkarları, menfaati yani çocuğa zarar vermemek. Bunun dışında bizi, bu Komisyonu sınırlayan hiçbir şey yok. Gidelim, soralım niye böyle şeyler oluyor? Bu koruma ne? Evet, gidelim, sokak çocuklarının durumuna bakalım. Çırak çocuklar en büyük felaket. Söyledim, tekrar ediyorum: "Usta-çırak-kalfa ilişkilerinde çocuk istismarının en yoğun yapıldığı yer tutuklu, hükümleri cezaevleri." dendi. Kur'an kursları, yurtlar, evler... Ne oluyor bunlar, nasıldır? Bunları gidip bir görelim, caydırıcı şeyimiz de görülsün ve önerelim, sürekli bir çocuk haklarını izleme komisyonu olsun ve denetim görevini yapsın, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim görevini yapsın. Benim önerim, bir an evvel sahaya çıkalım. Eğer burada bu şekilde devam edecekse -yani bazı şeyleri öğrenebiliriz ama- bunların çok fazla bir anlamı olmaz, yaptığımız iş açısından bizi bir yere götürmez kanaatindeyim. Bence usulü tekrar gözden geçirelim, çok fazla uzman çağırarak çok zaman harcamayalım, bir an evvel alana çıkalım, bu pratikten gelen şeyleri bir konuşalım. Valiliklerde, millî eğitim müdürlüklerinde durum nedir? Bu öğretmenler nasıl kontrol ediliyor, değişik şeylerden geçiriliyor mu? Bu eğitmenler nedir, neyin nesidir? Bize Millî Eğitim Bakanı bir an evvel gelsin, aileden sorumlu Bakan bir an evvel gelsin. Ne zafiyet var buralarda da bütün bunlar oluyor?

Bir de bu ortaöğretim yurtları, kurslarıyla ilgili, çocukların bir arada kaldıkları yerlerle ilgili bize uzmanlarımız mevzuat nedir, yönetmelik nedir; bunları bir döksünler. Bu konuda alanda çalışan insanları pratik olarak dinleyelim. Ya, Hocam, siz yıllardan beri bu yetiştirme yurdunda çalışıyorsunuz. Ne gibi eksiklikler var, böyle şeyler oluyor? gibi, pratik, onların bilgilerini alalım. Bence bunların faydası olur. Diğer türlü, burada konuşuruz, çalışırız, bir süre sonra ben niyet de sorgulamaya başlarım. Derim ki zaten komisyon kurdurmak istemiyorlardı, demek ki bu Komisyondan da bir şey çıkarmak istemiyorlar diye bir şeye kapılırım ama bu benim düşüncem olur.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Haksızlık etmeyin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Haksızlık da yapmış olabilirim, niyet okuma olur. Ama, şunu derim: Eğer bir süre sonra buradan bir fayda olmayacaksa ben buradaki çalışmaları kamuoyuyla paylaşırım. Öyle yapmak zorundayım, başka bir şeyim yok, başka bir silahım, yaptırım gücüm... Burada oylama yaparsınız, "Şu kadar adamı dinleyeceğiz." dersiniz, dinlersiniz, ben de gelmem, bir süre sonra devamsızlıktan Komisyonla ilişiğimi kesersiniz. Başka da yapacak bir şeyim yok. Bu söylediklerimi kamuoyuna uygun bir şekilde tekrar eder, "Bu Komisyon göstermelik bir komisyondur." der, çıkarız.

Teşekkür ederim.