KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ben de aynı şeyleri söyleyeceğim. Hatta geçen hafta Genel Kurulda da söylemiştim yine Bursa'daki sevgievleriyle ilgili olay gündeme geldiğinde. Hatta bütün partileri dolaşmıştım o gün lütfen programı değiştirelim artık, dinleme dışında bir de sahaya çıkalım ya da kurumları öncelikli alalım diye. Siz de hatta "Olabilir, kurumları da daha önce dinleyip en azından acil tedbirleri önerebiliriz." demiştiniz.

BAŞKAN - O da olabilir yani eğer diyorsanız "Sivil toplumu sonra dinleyelim, önce kurumları dinleyelim." derseniz, kurumları dinleriz.

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Karışık da dinleyelim hem haberdar olurlar.

BAŞKAN - Yani eğer öyle faydalı olacaksa o zaman sivil toplumu sonra dinleriz, haftaya kurumlara başlayabiliriz. Yani hangisi yararlı olacaksa...

Nurhayat Hanım, buyurun.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Şimdi, şöyle: Bireysel olarak ben de sahadayım. Geçen de bahsetmiştim, mesela iki hafta önce Bilecik'e gittim, oradaki sevgievlerinde yaşanmış bir olay var ve çocuklar arasında olduğu söyleniyor ama mesela ben ayrıntılı bilgi alamadım. Şimdi, Komisyon olarak gidelim o zaman, öğrenelim ne olduğunu. Yani sorunu bilemezsek nasıl çözüm üreteceğiz? Yani nereden çıktığını bilemezsek, neler yaşandığını, sonraki uygulamaların ne olduğunu, ne gibi tedbirler alındığını, yeterli olup olmadığını veya Bursa'da, şimdi, haricen bazı şeyler duydum, bir de resmî makamlardan duyduğum şeyler var ve net bir şey yok. Şimdi, haricen söylenen şeyler toplumda infial yaratıyor. Yani o ona söylüyor, o şikâyet eden kreşteki kişi aynı zamanda bir sağlıkçı. Mesela, diyor ki: "Çocuklar işte kaka kaçırıyorlar, sonra uyandırma vakti geldiğinde geriliyorlar." falan. Şüpheleniyor, haricen, çaktırmadan, bir şekilde gözle kontrol ediyor deneyimlerine de dayanarak sağlıkçı olduğu için ve söylediği şey şu, yani diyor ki: "Cerrahi müdahale gerektiren bir durum söz konusu." Hani, korkunç şeyler anlatıyor. Şimdi, o ona anlatıyor, o ona anlatıyor toplumda böyle şeyler duyuluyor, bir infial var ama gidip görüşüyoruz. Yani rapor nedir? Raporda kesin bir şey yok "Ondan da olabilir." deniyor. Yani bilgi alamıyoruz, dosya gizli. Çocuklar nerede, bilmiyoruz. Yani çocukların yerleri değiştiriliyor, ifşa oluyorlar bir şekilde. Her gün bu olaylar yaşanıyor duymadığımız, bilmediğimiz, belki orada kreşteki hemşire bir şekilde tesadüfen ortaya çıkarıyor. Hani, şüphelenmese bu böyle yaşanıp gidecek. Belki de yok, bilemiyoruz ama göremediğimiz için, inceleyemediğimiz için, gidip orada bilgi alamadığımız için, bize sağlıklı bilgi verilmediği için bilemiyoruz. O zaman Komisyon olarak bunun için kurulduysak bir an önce harekete geçelim ve en azından bir tek çocuğu kurtarabilirsek bu bile çok önemli bir şeydir yani. O yüzden, şimdi, mesela, buralarda taşeron şirketler çalıştırılıyor. Yani, acil tedbirler alabiliriz. Ne yapabiliriz? Filiz Hanım'ın söylediği gibi kurum çalışanlarıyla ilgili bir sabıka taraması yapabiliriz, eğitimden geçirebiliriz, psikolojik test yaptırabiliriz, ne bileyim, böyle, işte okullarda, sevgievlerinde hem ASP Bakanlığında hem Millî Eğitimde istihdam edilen bu personelle ilgili ihale şartnamelerine yönlendirebiliriz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Taşeronun getirdiği işçi.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Yani, diyebiliriz ki bütün kurumlarda mesela Millî Eğitim kurumlarında, okullarda çalıştırılacak hizmetliler, servi şoförleri çok önemli. Servis şoförleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan taşeron görevlilerle ilgili ihaleye "Şu şu şartlar konulmak zorundadır." diyelim mesela. Yani sabıkası taranacak, işte bununla ilgili, psikolojik durumuyla ilgili bir rapor mu alınır, ne bileyim işte belli yoğunlukta hani kadın mı...

ANKARA 2. ÇOCUK MAHKEMESİ HÂKİMİ GÖKTEN KOÇOĞLU - Servis şoförleri bayan olabilir mi?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Evet, olabilir yani, kadın şoför mü olması gerekiyor servis şoförünün ya da hizmetlilerin ya da o sevgievlerinde çalışanların. Yani, bunları bir an önce değerlendirelim ve acil tedbirler alalım çünkü her olayda yeniden, yeniden bütün toplumun vicdanı kanıyor, herkesin psikolojisi bozuluyor. Yani bir olay oluyor -siz de yaşıyorsunuz- arıyorlar, anlatıyorlar, herkes diyor ki: "Ya, çocuğumu düşünüyorum, ağlıyorum, bilmem ne yapıyorum." Yani sadece o çocuk etkilenmiyor ki herkes etkileniyor. O yüzden, artık şu uzmanları hani hakikaten böyle uzun uzun dinleyelim her hafta saatlerce, tamam ama bir an önce pratikte de hayata geçirilecek tedbirleri almak için çalışmalarımızı o yöne de kaydıralım diye düşünüyorum.

Sonra, mesela, Karaman'da ortaya çıkan... Hani, yurtlar meselesi... Kaç tane var, nerelerde var? Mesela, ne yapılabilir? Yani, bu yurtlarla ilgili en azından bir düzenleme mi eksik, yasak mı ya da düzenleme yapılması gerekiyorsa buralara bir ölçü mü getirmek lazım, devlet orayı nasıl denetleyebilir, orada çalışanlarla ilgili de yine şartlar, koşullar mı koymak lazım? Ne bileyim, hiç bilmediğiniz bir yere, bir tane adama teslim ediyorsunuz çocukları. En azından şu mu denilebilir: "Böyle yurtlarda şöyle bir personel çalışabilir." Yani ya da denetlenir, bir şey olur. Yani bir ölçü koyalım en azından, bilelim çocuklar nerede kiminle.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Bunlar raporumuzda olacak zaten.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ama hiç gündeme gelmiyor şimdiye kadar.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi var, zaten ona uysak yeter yani standartlar açısından.

BAŞKAN - Evet.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Yani nasıl yapacağız? Şimdi, bir an önce o zaman Millî Eğitim Bakanlığındaki görevlileri dinleyelim, diyelim ki: Bu yurtlardan kaç tane var biliyor muyuz? Kaç çocuk buralarda kalıyor biliyor muyuz? Bize bilgi versin. Buralar denetleniyor mu, bilelim. Bilelim ki ona göre ne yapılması gerektiğini hemen tespit edelim, önerelim, tedbirleri alalım.

O yüzden, katılıyorum. Yani, Nizip'te de katılıyorum. Zaten bizim arkadaşlarımız gitti, Sayın Bekaroğlu da söyledi, sonuçta, herkese bizim çocuğumuz gibi bakıyoruz. Yani dünyanın neresinde olursa olsun insan temelli bakıyoruz, öyle bakmak gerekiyor. Acilen bu konularda çalışmaya başlayalım lütfen, ben de bu konuda ısrarcıyım ve takvimi ona göre belirleyelim, netleştirelim.

Barolarla ilgili Türkiye Barolar Birliğini de sorulabilir. Yani tek bir baroya ya da Barolar Birliği, ortak barolara sorup, çağrı yapıp uzman ekip gibi bir şey oluşturur belki, öyle bir katkı sunar.