| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Avukat Mine Güliz Baykal'ın, çocuk istismarları ve hukuki boyutları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 18 .05.2016 |
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Öncelikle, kurumlar arası koordinasyon sorunumuz bizim önceki araştırma komisyonumuzda da ortaya çıktı, saha çalışmalarımızda da ortaya çıktı. Ben orada çıkan sorunların birçok alanda da görüldüğü konusunda bir fikre sahibim. Bunu da yenmek adına zamanımızın da sınırlı olduğunu düşünürsek, aynı günde hem akademisyen hem ilgili diyelim ki kurumlardan birisi, ikisi veya STK'lardan alarak bu dinleme olayını daha verimli hâle getirebiliriz. Süreyi sınırlı tutalım. Mesela, biz sabah on buçuktan beri buradayız, 2 akademisyen dinledik. Süreyi sınırlı tutarsak sunumlarını yirmi dakikada, yarım saatte yapabilirler ve ardından bir on dakika kadar soruyla geçer, böylece zamanı daha iyi kullanabiliriz diye düşünüyorum. Bir süre sınırlaması getirelim.
Yine, STK'lardan alacağımız bilgiler akademisyenlere ışık tutabilir. Mesela, bugüne kadar önceki araştırma komisyonunda da ben hiçbir katılımcının, bir yere, uçağa yetişmek zorunda değilse bırakıp gittiğini görmedim; tam tersine gelen herkes birbirini dinlemek istiyor çünkü herkes uygulama anında sıkıntı yaşıyor, bir yerlerde tıkanıp kalıyor, bir resmî kurumda ne olduğunu bilmiyor. Akademisyenler buradan uzak olduğu için fikir sahibi olamıyorlar, onlar akademisyenlerin görüşlerini dinleyememiş olabiliyorlar. Bu, böyle bir sıkıntıyı engeller diye düşünüyorum.
Yine, özellikle de belirtmiştim önceden gerçi, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı muhtemelen buralardan ilgili birimlerin müdürleri gelecektir, bize bilgi verecektir.
Emniyeti de çok önemsiyorum ben bu konuda Emniyetten gelecek olan konuyla ilgili yöneticiyi çünkü çocuğa yönelik suçların izlenmesi ve önlenmesi konusunda ne yapıyorlar, nerede sıkıntılar yaşıyorlar, nerede tıkanıyorlar, bunları da bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Yine, bölge ziyaretleri çok önemli. Bence ülkemizin değişik bölgelerinde mutlaka saha çalışması yapmamız gerekiyor. Karadeniz'de de, Akdeniz'de de, Doğu Anadolu'da da, Güneydoğu Anadolu'da da, Ege' de. Böyle bir planlamayı yapmamızın faydalı olacağını düşünüyorum ama öncelikle sorun yaşanmış bölgelere -Nizip bunun iyi bir örneğidir- gitmemizde fayda var. Neden? Komisyonun anında böyle bir yerde caydırıcı etkisi olabileceği, orayı kontrol etmeye geldiği fikrinin diğer bölgelere cesaret verebileceği, mağdur ailelerine bir moral verebileceği ve tabii ki failler konusunda da caydırıcılık yaratabileceğini düşünüyorum.
Vakıf ve derneklerden sorumlu Başbakan Yardımcısının -tabii, yeni herhâlde görevlendirilecek- mutlaka ben gelmesini rica ediyorum. Bu vakıflar ve derneklerle ilgili prosedür nedir, bunların yetki sınırları nerededir, böyle bir yurt, dernek açma yetkileri var mıdır? Bu sadece bir vakıfla değil, tüm vakıflar ve derneklerle ilgili, siyasi görüşü, konumu ne olursa olsun. Bu kurumlar nasıl denetlenmektedir, bugüne kadar denetlenmiş mi, biz bu vakıfların, derneklerin açtığı yurtları, evleri nereye koyacağız, nasıl denetleyeceğiz veya kapatacaksak buradan aldığımız çocukları nerede koruma altına alacağız, nerede eğitimlerini sürdürecekler? Bütün bunları bizim oturup masaya yatırmamız lazım.
Yine, okullar, cezaevleri için alabileceğimiz acil önlemler var. Mesela, diyelim ki Nizip'e gittik. Biz bir Nizip'e gidip de olayı araştırdığımızda orada mutlaka bir yönetmelik, bir genelge çıkmasını sağlayabiliriz. Kanunları değiştirmek için zamana ihtiyacımız var. Raporu sunacağız, bununla ilgili çalışmalar yapılacak ama bu arada bu Komisyonun belli yönetmelikleri çıkarma konusunda belli bir faaliyetinin olması, böyle bir şeye yetkili olması...
BAŞKAN - Tavsiye niteliğinde kararlar...
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - ...tavsiye niteliğinde kararlar çıkartması ve bunu kurumların hemen uygulamaya geçirmesi sadece bizim görevimizi yaptığımız anlamında değil, bizim Komisyonumuza duyulan güveni de artıracak. "Evet, bu Komisyon kuruldu ama havanda dövmüyor, burada sadece laf salatası yapılmıyor, sadece göstermelik bir rapor hazırlanmayacak. Bakın, hemen müdahale ettiler, şöyle bir yönetmelikte böyle bir madde çıkardılar. Bu bir başarıdır."
BAŞKAN - Mesela, Ceza Kanunu'yla ilgili o boşluğu Adalet Bakanlığına bir yazı olarak yazabiliriz bir an önce doldurulmasıyla alakalı.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Tabii.
Mesela, Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili çok çok...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Millî Eğitimde çalışanlarla ilgili standartlar...
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Evet, Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili...
BAŞKAN - O zaman şu çıkıyor sanki, sivil toplum, siz "karışık dinleyebiliriz "dediniz.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Evet, hızlandıralım.
BAŞKAN - Bir an önce kamu kurumlarına geçmekte fayda var.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Tabii ki, faaliyet yapacağız.
BAŞKAN - O zaman haftaya iki gün çalışma öngördük ya, iki tane sivil toplum, bir kamu kurumu, işte ertesi gün iki sivil toplum, bir kamu kurumu şeklinde alırsak kurumlara bir an önce geçmiş olur muyuz? Sonraki hafta da bitirmiş oluruz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sivil toplumu da sınırlayalım. En önemlisi işte mesela, erişkin psikiyatrisi, ergen psikiyatrisi. Zaten, bir tane çocuk psikiyatristi dinledik, bir uzman geldi buraya. Dolayısıyla, onlardan birini...
BAŞKAN - Eleyebiliriz bunları. Aynı, benzer çalışma yapanları eleyebiliriz.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Millî Eğitim Bakanlığı özellikle çok önemli. Ben yirmi yıl çalıştım Millî Eğitim Bakanlığında. Çalışan hiçbir personele idareci, öğretmen, hizmetli, hiçbir test filan uygulanmıyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Emniyet yokmuş sanıyorum, çok önemli, mutlaka Emniyeti bir dinleyelim.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Emniyeti de dinleyelim, onlardan da fikir alalım. Bu, okullarda, cezaevlerinde çocuklar için ne yapabiliriz? Mesela, en sıkıntılı konu, öğretmenler böyle bir şeyi bildirme konusunda da çok sıkıntı yaşıyorlar. Bildirdiklerinde ailelerden de tepki alabiliyorlar, maalesef, millî eğitim müdürlüklerinden de ceza alıyorlar. Yani örtbas edilmeye çalışılıyor bu, öğretmenin çocuğu koruması bağlamında önünü kesiyor, bununla da ilgili acil kararlar çıkarmamız lazım. Biz yok sayarak yok edemeyiz. Bunlar neden ortaya çıkıyor diyoruz; aslında, bakarsanız, bir iki olayda çıkıp da cezalandırma, hassasiyet artınca mağdurlar "Ben de varım." demeye de başladı, bunlar yok değildi ki hep vardı. Ha ama şu da var: Türkiye'de de, dünyada da artışta, bu da bir gerçek. Bence biz komisyon olarak aktif bir komisyon olalım, sadece dinleyen, yazan bir komisyon olmayalım diye düşünüyorum.