| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı (1/317) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 10 .12.2015 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli bürokratlar, çok kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni dönemin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, Sayın Bakana da yeni bürokrat arkadaşlara da yeni seçilen milletvekili arkadaşlarımıza da tekrar hayırlı olsun diyorum. İnşallah, güzel bir çalışma dönemi olur.
Tabii, usule ilişkin konuşulanları tekrar tekrar söylememizin bir şeyi yok ama altını çizmekte fayda var. Son söylenen gelir hedeflerine ilişkin -Erhan Bey'le de biraz önce tartıştık, dün Sayın Bakanla da konuştuk- bir şey olması lazım yani borçlanma tarafı, gelir hedefi... Kalem kalem ayrıntısı olmasa da bir hedef olması gerekiyor. Ne kadarlık bir gelir artışı, geçen dönem gerçekleşmeleri ne olmuş, ona göre bir şey yapmamız lazım. Dolayısıyla, böyle bir şeye başlamadan onu söylememiz lazım.
Öncelikle politikalara ilişkin görüşlerimi söylemeden önce Sayıştay Başkan Yardımcımız şu anda burada. Sayıştayın önceki raporlarına benzer şekilde gelenlere ben hızlıca baktım. Tamam, şu anda geçici bütçedeyiz diye rahat oturabilirsiniz ama arkasından gelecek şeyde maalesef o raporları bence bir daha bir gözden geçirmekte fayda var. "Gözden geçirmekte" derken raporun içeriğinden bahsetmiyorum Başkanım, size gelen raporlardaki ayrıntılardan biraz daha bize aktarmanızı, rapor değerlendirme kurulunda kısaltılan kısımlarda Meclise, bize biraz daha -zaten tamamını göndermezsiniz de- o değerlendirmelerden gönderirseniz benim çünkü merak ettiğim birkaç kurum vardı, öncelikle onlara baktım, henüz daha tamamını incelemedim ama yine benzer şekilde bize özetini sunan, neden değerlendirme yapılamadığını sunan şeyler devam ediyor. Esas, 2016 yılının bütçesini görüşürken bunların biraz daha denetim anlamında, az önce arkadaşlarımızın söylediği, "uzun olmasın" diye ayrıntıya girmiyorum ama "kesin hesap" dedikleri komisyon bu işle ilgilenecek yani esasına ilişkin konuştukları... O raporlara bence bir daha siz bir bakın, ben de biraz daha bakacağım ama bizim normal bütçe kanunumuz gelinceye kadar bize biraz daha tatmin edici raporlar gelirse daha iyi olur, aksi takdirde göstermelik kalacaktır diye söylüyorum.
Şimdilik, alt komisyonumuz olmadığına göre... Sayın Başkan her zaman diyor "Tüzük'ü değiştireceğiz inşallah." diye ama onun üstünden kaç sene geçti, hâlâ duruyor. Kesin hesap komisyonu da yok, alt komisyonumuz da yok. Dolayısıyla, Plan ve Bütçe Komisyonu bunları görüşecek. O nedenle biraz daha raporlara dikkat etmemiz gerekir diyorum.
Evet, bu dönem hayırlı olsun dedik, Sayın Bakana da hayırlı olsun dedik. Bürokratik görevden sonra şimdi siyasi sorumluluğu var. Doğal olarak da konuşma metnine baktım, yine siyasi mesajlar var. Şimdi, eskisini de o zaman bürokrat olarak değil, Bakan olarak üstlenmiş durumda olacak, biz de eleştirilerimizi ona göre yapacağız.
Ben konuşma metninin içerisine baktım, biraz yuvarlak geçiştirmiş ama yine de siyasi diyebileceğimiz şekilde başlamış Sayın Bakan da. Dönem analizi, evet, biraz da haksızlık etmeyelim, bazı bakanlara göre çok fazla şey yapmamış ama geçmişte de çok tartıştığımız, kendisinin de burada Müsteşar olarak şahit olduğu şeylerdi aslında.
BAŞKAN - "Bütçeler komisyonda siyasallaşır." diye Sayın Usta öyle söylemişti.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sen de hemen konuşmayı bitirdin herhâlde Başkanım, sataşma, boşuna uğraşma yani. Arkada, Bülent Bey'e yaptın ama Biz Sayın Bakana soracağız. Sizin şu anda siyasi sorumluluğunuz yok. Zaman zaman aşağıya Sayın Bilgiç'i -arkadaşlar bakıyor- davet ederiz, görüşünü açıklayacaksa sizin yerinize oturur, söz alır, devreder İbrahim Bey'e, ondan sonra konuşur, öyle diyoruz. Orası yönetme yeri. Onun için oradaki sataşmalarına esasa ilişkin olursa cevap vermiyoruz. Bizim muhatabımız Sayın Bakan, bürokratlar da değil. o nedenle altını çizdim ki yanlış anlama olmasın diye.
Şimdi diyor ki: "Gerçekleştirilen birinci nesil yapısal reformlar sonucunda..." Biz kaç senedir burada "Niye yapısal reform olmuyor?" diye tartışıyoruz. Sözü bile geçtiği zaman hoşumuza gidiyor yani adı güzel ama geçen gün de söyledim, yapısal reformu fazla söyleyen Başbakan Yardımcımız Kabinede yok. Yani "lazım, lazım" diyen Başbakan Yardımcımız, kaç senedir ekonomiden sorumlu...
"Kişi başına millî geliri 3 kata yakın artırdık." Ne zaman? Hangi dönemde? Bu geçici bir bütçe. Geçen yıldan bu yıla, bir önceki yıldan bir sonraki yıla ne kadar artmış, hedeflerimiz ne olmuş? Şimdi, baktığımız zaman o da yok, havada kaldı.
"Refah düzeyini yükselttik, gelir dağılımını iyileştirdik, yoksulluğu azalttık." Bakıyoruz ama göreli yoksulluk oranları açıklanıyor, hanehalkı araştırmaları açıklanıyor, pek de böyle azalmış gibi durmuyor ama hangi döneme göre, hangi yıl olduğunu görürsek belki sizin haklı olduğunuz yıllar çıkabilir ama genel anlamda bakınca... Bunu niye söyledim? Asıl, ikinci nesil reformlar gerçekleşecek. Biz daha birinci neslin gerçekleştiğini görmedik. Şimdi, birtakım makro ihtiyati tedbirler -siz de biliyorsunuz, burada bürokrasiden arkadaşlarımız var- reform değil. Yani günlük işlemlere ilişkin yapmış olduğumuz şeyler veya işte dışarıdan bir etki geldi, döviz arttı, şöyle oldu, böyle oldu. Şimdi, Rusya krizi gibi işte enerjiye ilişkin, ihracata ilişkin önlem alıyoruz. Bunlar yapısal önlemler değil. Niye değil? 64'üncü Hükûmet Programı'nda da vardı, Sayın Bakanının konuşmasından da aynı şeyler alınmış. "Gerçekleştireceğimiz reformları 6 temel alanda yoğunlaştıracağız." diyor.
Demokratikleşme ve adalet. Bunlar en başta olması gerekenlerdi, on üç yıl geçti o anlamda konuşursak çok konuşuruz.
Eğitim. En fazla "reform" denip mıncıklanan yani aynı Bakan tarafından en az 2-3 defa sistemi değiştirilen bir alan oldu.
Kamu yönetimi. Evlere selamet, burada sorduğum zaman muhtemelen siz de verdiniz... Yani bir KHK çıkardınız kaç yıl değiştirilemeyen, Anayasa Mahkemesinden dönen bütün kurumları bir yetki kanunuyla hiç kimsenin haberi olmadan değişik KHK'larla geçirdiniz. Sayın Bakan hatırlayacaktır, burada Sayın Şimşek'e de -o zaman Ekonomi Bakanımız değil, Kalkınma Bakanlığı oldu, sonra DPT'yken de söyledik- "Ya, bunları madem yetiştiremiyorsunuz bunun yılını, tarihini değiştirin. Ağustosa, hazirana yetişmiyor OVP'nin açıklanması." dedik. KHK'ya OVP'nin açıklanmasını eylüle bırakan bir madde konmuş Bakanın kendisi dahi "Nerede?" diye sorduğumda bulamadı, ben de bulamadım çünkü sizin Maliyenin bir şeyinin içine bir madde eklenmiş, OVP'nin tarihi arada kaynamış, gitmiş. Bir vergiyle ilgili bir şeydi ben de yanlış hatırlamıyorsam. Yani kamu yönetiminin reformu köklü bir şekilde hem performansa dayalı bir personel rejimi aynı zamanda idari yapıyla ilgili ama kamu yönetimi deyince sadece Büyükşehir Belediye Kanunu'nu, belediyeleri anlıyorsanız onu bilmiyoruz ama bir KHK'yla bütün kurumların personel yapısını, idari yapısını, kurumsal yapısını değiştirip hiç tartışılmadan sonrasında defalarca "Bunun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerekir, Anayasa emridir, İç Tüzük emridir." dememize rağmen, geçti gitti. Dolayısıyla bir reform olmadı.
ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, bozulanları düzeltiyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani şimdi yeniden düzelteceğiz, herhâlde bakanlıkları birleştireceğiz.
Kamu maliyesi dedik, Sayın Bakan da güzel söyledi. Arada okudum, önceki hafta bakmıştım, Sayın Şimşek'le röportaj yapmış bir televizyon kanalı, o da diyor "Ayaklarından bir tanesi mali disiplin." Biz burada apar topar, kavga dövüş mali kuralı indirdik, aşağıda bir şey oldu, önceki dönemde bir anda geri çekildi. Yani mali kuralla ilgili bir kanun zorla getirdik. Onu geçtik, daha seçimden hemen önce Sayın Başbakan -geçen yıl başından bahsediyorum- seçim takvimine girmeden bir şeffaflık paketi getirdi ki doğrudur, Dönem Başkanlığını yaptığımız G20'nin gündeminde de şeffaflık, hesap verebilirlik vardı, buna uygun olarak da Türkiye'yle ilgili bir paket getirdi, anında Sayın Cumhurbaşkanından zılgıtı yedi. "Sırası mı şimdi bunun seçim öncesinde? Yarın ilçe başkanlığı, il başkanlığı yapacak adam bulamayız." dedi, şeffaflık paketi kalktı. Şimdi, mali disiplini, mali kuralı nasıl sağlayacağız? Ha, bunları şey olsun diye söylemiyorum, lafta kalmasın diye kayda geçiriyoruz ilk günden.
Asıl önemli kısmı, reel ekonomide köklü değişim. Köklü değişim ne demek? Aşağıda, Sayın Bakanın söylediği, istikrar, güçlü büyüme, tasarrufların artırılması, mali disiplin, fiyat istikrarı makroekonomik öncelikleri belirlenmiş. Güçlü büyüme neden yok? Yani onları bir tespit etmemiz lazım. Tasarruflar -az önce Sayın Temizel de bahsetti- sürekli görüştüğümüz konu, Türkiye'de yetersiz, tam tersine, giderek de trendimiz daha da kötüye gidiyor. Sürekli tüketen bir toplum olduk. Üretim ekonomisi yok, doğru. "Fiyat istikrarı" diyoruz evet, doğru, bir istikrar kazandık hedefin hep yani neredeyse yüzde 100'üne yakın üzerinde, yüzde 5 diyoruz, yüzde 8-9-10, Allah ne verdiyse... Fiyatta bir istikrar var ama hiçbir zaman bulduğumuz hedefle ilgili istikrar yok. Ya bunu farklı şekilde hedeflememiz lazım veya bunu biz artık o şekliyle söylemememiz lazım. Yani her seferinde eğer bu inandırıcılığını kaybederse bu sefer herkes kendisini ona göre endeksleyip siz "5" derseniz ona göre hesap yapıyor, o zaman o ataleti kırmak daha zor oluyor. Ya gerçekçi hedeflememiz lazım veya bandı değiştirmemiz lazım, bilmiyorum.
"Üretken alanlarda yenilikçi ve girişimci özel sektör öncülüğünde..." çok güzel, biz de onu söylüyoruz ama üretimden çok tüketimi, ihracattan çok ithalatı teşvik eden bir anlayış olursa düşük kur, yüksek faize dayalı devam edersek bunu çözme şansımız yok.
Yani açıkçası bunları şunun için söylüyorum Sayın Bakanım, ayrıntılı olarak daha sonra çok konuşacağız ama siz de dediniz, yakında tekrar yeni dönemle ilgili, Hükûmet Programı'nda yer alan hususlarla da ilgili üç aylık eylem planı, bir yıllık eylem planı, öncelikli alanlar diye söylüyoruz. Biz bunu hep yaptık. Gelin, bakın, bu şeylerden vazgeçelim değerli arkadaşlar. Yani, her seferinde plan, program, eylem planı açıklıyoruz, maalesef eyleme geçemiyoruz. Yani, bakın, bu şeyi... Daha önce bu konuda söylediklerime baktım, bugüne göre hiçbir şey değişmemiş. Biz beş yıllık kalkınma planını 2013 yılının Mayıs ayında kabul etmiştik yani sizin getirdiğiniz mayıstaydı, biz de dönem kapanmadan, 2013 yılının yazına girmeden kabul ettik. Sene 2015'in sonu, yarısı gitti yani tam yarısı gitti dönemin, beş yılın yarısı bitti. Şimdi bakın, göreceksiniz, geçen seneyi, seçimden önce, bir önceki seneden başlayarak bütçeyi biz konuşurken "Flaş flaş flaş! Öncelikli eylem planları, eylem planı 1, eylem planı 2..." diye öncelikli dönüşüm alanlarını bize yeniden anlattınız, "1.250 maddelik" diye bir de hava attınız. Ya, 1.250 maddelik tedbirler, öncelikli şey olur mu? Hangisi öncelik? Onlar neydi biliyor musunuz? Beş yıllık kalkınma planının içerisinde yer alan "25 Öncelikli Dönüşüm Programı" dediğimiz programların altında alınacak tedbirlerdi. Bunların şimdiye bitmiş olması lazım. Yarın yine göreceksiniz -arkadaşlarımız burada- Sayın Başbakanın açıklayacağı pakete bakın, bürokratların hazırladığına -sayın basın mensupları da burada- aşağı yukarı bunların yüzde 90'ı yine reform diye bizim önümüze gelecek. Ya, yapalım şunu artık; sanal gündemlerle, siyasi kısır çekişmelerle bu gündemin tıkanmasına, Türkiye'nin kaynaklarının heba edilmesine izin vermeyelim. Gelin, gerçekten çıkarılması gereken yapısal önlemler varsa biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman Komisyonda da, Genel Kurulda da defalarca bunları söyledik sizlere. Ya, bırakın, sanal gündemlerle uğraşmayalım. Sayın Bilgiç gayet iyi biliyor. Otuz yedi gün burayı, 3 tane kanun maddesini dayatarak bir torba geçecek diye tıkamayın ya. Yani, otuz yedi günde biz buradan 5-6 tane temel yapısal kanunu görüşüp çıkarabiliriz ama onlar duruyor. Yani -kulaklarını çınlatalım- Sayın Çağlayan -burada defalarca söyledik- bir "girdi tedarik sistemi" dedi. Sizin öncelikli eylem planlarına baktığımda 1'inci maddedeydi, çok da güldük, arkadaşlar da güldü aslında. Yani "Önce belirleyeceğiz, sonra revize edeceğiz." dediği şey... "2013-2015" demiş, 2015 gelmişti zaten. Sürekli yazıyoruz, yazıyoruz kalıyor. Güzel yani yazılanlarda sorun yok da uygulamaya geçiremiyoruz. Girdi tedarik sistemi en önemli şey dedik. Dışa bağımlılığı azaltalım, yerli girdileri teşvik edelim, bununla ilgili teşvik koyalım, üretimini teşvik edelim, dışarıdan alınmasıyla ilgili önlem alalım, öncelikli alan belirleyelim diye burada konuşuyoruz ama hâlen daha eylem planının tamamlanıp revize edilmesi seçim öncesi dönem itibarıyla bitmemişti. Peki, bu kadar acilse, tasarruf açığımız varsa, dışarıya bağımlıysak, sıcak paraya bağımlıysak en önce buralardan başlamamız gerekmiyor mu?
Şimdi, bütçeye koymuşsunuz: "İkincil kaynaklara ilişkin enerjiyle ilgili bütçede yüzde 100 artış istiyoruz." Doğru, Rusya'yla sıkıntımız var. Doğal gaz kesilirse yüzde 50'sini doğal gaz çevrim santraliyle ürettiğimiz elektrik ihtiyacımızı karşılamak için ihtiyacımız var ama biz yıllardır diyoruz ki bu kadar Rusya'ya bağlanmayalım; doğal gazda, petrolde bu kadar bağımlı hâle gelmeyelim. Gelin, bir enerji strateji belgesi hazırlayın. Bakanlık hazırlıyor; yok, 10 sayfa, nükleer 3 satır, doğal gaz 3 satır "elektrikte özelleştirme yol haritası" diye getiriyor. E peki nasıl yapacağız? Yani, bunları artık eyleme geçirmemiz lazım. E o bağımlılığı azaltmazsak... Şimdilik bir yerden bulduk, Katar'dan 3 gram aldık, oradan 5 gram aldık. Sonra ne olacak, bu anlaşmalar ne olacak, nereden tedarik edeceğiz? Bu santralleri sonra nasıl dönüştüreceğiz? Doğal gazla elektrik üreten santrallerin yerine nasıl diğer ürünleri, kömürü kullanan, elimizdeki imkânları çeşitlendiren bir şey yapacağız? Diğer alanlardaki enerji yatırımlarını kaç senede bitireceğiz? Bunlara ne kadar kaynak lazım, ne kadar teşvik lazım?
Dolayısıyla, bunların hepsi havada kalıyor, hedefler tutmuyor. Her seferinde biz revize ediyoruz, bundan bahsediyoruz. Şimdi, Hükûmet Programı'nda da konuştuk OVP geldiğinde de konuştuk. Doğal olarak tutmayınca ne oluyor? Geçen yıllarda efelenerek koyduğunuz hedef rakamlar, 2023 hedefleri yok. Neden? Siz de haklısınız. Bu şartlarda tutmayacağı ayan beyan görülüyor. Yazsanız bir türlü, yazmasanız bir türlü. Bürokratlar yazıp getirse o zaman geçen yılkilerin gerçekçi olmadığı ortaya çıkacak. Dolayısıyla, gelin, bunları saklamak, gizlemek yerine hep beraber bakalım, neden bunları gerçekleştiremedik, nasıl yaparsak gerçekleştiririz. Ekonomik konularda, sosyal konularda alınması gereken önlemleri Hükûmet olarak, evet, tasarlayın, bürokratlarla konuşun ama gelin, burada muhalefetle uzlaşarak gerekli olan, milletimizin lehine olan çalışmaları sanal, siyasi, kısır çekişmelere takılmadan bir an önce çıkaralım. Aksi takdirde siz burada hedef açıklarsınız, beş yıllık plan biter, hâlâ öncelikli dönüşüm programlarının bile 5 tanesini gerçekleştiremeden bitirmiş oluruz, Türkiye'nin zamanını heba ederiz.
Bunları çok daha fazla tartışabiliriz ama biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak hep üreten ekonomi dedik; üretim öncelikli, girişimciliği yüksek, katma değerli, yüksek teknolojili ürünlere öncelik verelim dedik, burada defalarca da konuştuk. Çok fazla bir şey yapmaya gerek yok. Önümüze gelen, Kalkınma Bakanlığının, bürokrasinin hazırladığı bu öncelikli alanların yarısını bile o plan döneminde gerçekleştirseniz büyük başarı sayarız. Yani, orada yazıyor zaten. 3'ünü biz önemseriz, 5'ini siz öne alırsınız ama 10 tane alanın yapılması gerekeni belli. 2 tanesini daha sonraya bırakabiliriz. Biz deriz ki bunu yapalım, siz "Şunu yapalım." dersiniz. Baktığımız zaman, eğer ana fikirde, ana felsefede anlaşıyorsak -orada yazan- girişimciliği, yenilikçiliği teşvik edelim, öncelikli alanları belirleyelim, 2023 hedeflerini revize edip ulaşılabilir bir şekilde gerekli önlemleri alalım diyoruz, söylediğimiz bu. Ayrıntısını konuşabiliriz ama her seferinde bu şekliyle hedefi açıkla, tutmadı, sonra göz boyar şekilde aradan kaldırırsak... Oraya koymayınca millet bilmiyor değil ki arşivde yer alıyor. Yani, 25 bin dolar millî gelir hedefi duruyor. E tamam, dolar yükselince düşer. Bundan çekinmeyin ya deyin ki: "Kardeşim, biz bunu söylediğimizde dolar hedefi tahmini şuydu. Şimdi dışarıdan etkiler var, içeriden etkiler var. Seçim oldu, dolar 3 liranın üstüne çıktı, indi. Sonuç itibarıyla da yüzde 30-40 kurdan zarar var. Millî geliri dolara böldüğümüz zaman da bu tutmuyor." Bunda çekinecek bir şey yok ki. Yazın oraya gene: "Geçen sefer şöyle demiştik, bu sefer böyle oluyor. TL bazında bakarsak da şu kadarını gerçekleştirdik, şu kadarını gerçekleştiremedik." diyeceğiz. Rakamı oradan silince ortadan kaybolmuyor, onu söylüyorum yani. O zaman basının diline, medyanın diline düşüyorsunuz. Çünkü ortada, 2023 hedeflerini söyledik, yıllardır söylüyoruz, OVP'ye giriyor, yıllık programlara giriyor, kalkınma planına giriyor.
Onun için gelin, yapıcı bir şekilde, bu dönemi heba etmeden, işi yeniden siyasi, kısır çekişmelere dökmeden hep beraber oturalım, önce siz o alanları belirledikten sonra bakın, alınması gereken önlemleri hep birlikte alalım. Yoksa ciddi sıkıntılar, yapısal anlamda da, şimdi Rusya kriziyle tetiklenen enerjiyle ilgili de, diğer temel girdilerle ilgili de önümüzde sıkıntılı bir süreç olabilir. Onun için, Türkiye'nin buna ihtiyacı var ve biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapıcı, yol gösterici bir politika izlemekten yanayız. Tek şartımız ülkenin birliği ve bütünlüğüne ilişkin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ilişkin birtakım kısır çekişmeler yerine ülkemizin gelişmesine, refah düzeyinin yükselmesine, burada belirttiğiniz gibi gelir dağılımının iyileştirilmesine, yoksulluğunun azaltılmasına yönelik politikalara ilişkin önlemleri de hep birlikte alalım diyorum.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.