| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı (1/317) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 10 .12.2015 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Habib Bey, bir dakika... Kusura bakma, ben sizin kadar anlamıyorum. Tek tek endişelerimi soracağım, Sayın Bakan da endişelerimi giderecek yani anlamazsam endişem gitmez, bu işler böyle.
Şimdi, burada deflatör 6 küsur, 7'nin altında, hadi ben 7 diyeyim, küsuratını da yuvarladım. Enflasyon oranı 7-7,5-8, revize ediyoruz, oldu, 6 diyoruz, beklenti diyoruz, o da bunun altında. Yani şurada söylediğiniz 190 küsur milyarlık o yurt dışı görevlendirmenin dışında böyle ekstra yeni bir şey, o da 170 milyon falan yapıyor yani tamamı. Peki, nasıl oldu da bu 41'e yüzde 38'lik bir artış, aklımız ermedi. Hani yüzde 10 eyvallah, hadi bilemedin 15 yani ekstraları düşününce... Tek, tek sizin söylediğiniz kalemleri toplayınca bir türlü aklımız ermedi, onu söylüyorum. Yani 100'den 158 bayağı bir fazla.
Şimdi, sizin söylediğiniz noktaya gelelim dediğim o. Sayın Başbakan -sizin de sabah konuşmanızda belirttiğiniz, az önce başlarken de söylediniz- yeni paketi açıklamış. Evet, asgari ücret kısmı diyorsunuz, 1.300 liraya yükseltilecek, inşallah, toplu sözleşme görüşmeleri devam ediyor ama ondan önce bir cümlesi var "Seçim vaatlerinin bütününü ilk üç ay içinde hayata geçireceğiz." diyor. Yani bunların bir öngörüsü, bir şeyi var mı? Demin baştan söylemiştik, bunların içine dercedilmesi lazım. Biz onun için hani "Bir genel bütçe şeyi olsun, gelirleri de buna göre söyleyin, giderlere de bakalım." dememizin nedeni buydu. Bir de tabii, bu gibi şeylerde bize Sayın Bakan "endişelenmeyin" diyor ama şimdi nasıl endişelenmeyelim Sayın Bakanım? Birazdan cevap verirsiniz ama şimdi endişemi söyleyeyim, neden endişeleniyorum: Daha haziran seçimlerinde biz "Asgari ücret 1.400 lira olsun." dedik, CHP "1.500 olsun." dediği zaman gitti TÜSİAD üyelerine, Sayın Başbakan bizatihi kendisi... Tam sayfa ilanlar verildi. Peki, şimdi bunu koyduk, "Muhalefet isteyince biz de koyduk, geldi." Yarın başka artışlar olacak mı? Gerçekten biraz şaşırdık, normal şartlarda böyle bir şey... Yani 1.300 lira, bu düşünüldüyse zaten içerisinde yer alıyor olması lazım, o da personel giderlerindeki kısmın içerisinde olması lazım. Yani bize şunu diyeceksiniz Sayın Bakanım, anlamamız için: "Arkadaşlar, personel giderini de şu kadar öngördük, artışın niteliği şu, bunun şu kadarı emekli aylıklarındaki artışlarla ilgilidir, şu kadarı hesapladığımız asgari ücret olabilirse burada kullanacağız, şu kadarını da vazife malulleriyle ilgili, emeklilerle ilgili karşılıkta kullanacağız." derseniz belki o zaman anlarız. Biz Habib Bey kadar, bakınca hepsini görme şansımız yok. Ben göremiyorum ağabey, kusura bakmasınlar, o kadar da... Erhan Bey daha önce yazdığı için o anlıyor olabilir ama ben Habib Bey kadar bu konularda çok bilgili değilim. Komisyonda ne söylüyorlarsa onu şey yapıyorum.
Sayın Bakanım, bu şeyleri duyunca biz merak ediyoruz çünkü arada gelgitler olabiliyor, bir söylenen yapılıyor, biri yapılmıyor, seçim dönemi farklı söyleniyor, seçim döneminde artmış olabilir.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Açıklayalım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, şimdi soracağım, daha devamı var, acele etmeyin, sakin olun. Arkadaşlar not alıyordur, arkada onlar cayır cayır çalışıyor, sıkıntı yok.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, insanın cevabı hazır olunca sabırsızlanıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Olabilir ama daha çok soru var, siz birer birer sıraya koyarsanız. Bu birincisi genel çerçeveyle ilgiliydi, biraz daha bilgiyi beklememizin nedeni oydu ama bilgilerden özet olarak tam tatmin olmadık, sonucunu siz verdiğiniz kadarıyla tartışırız. Çünkü şöyle bir şey var: Demin açıklamayı onun için okudum, hemen altında bir şey daha var, "Asgari ücret artışında işvereni zafiyete uğratmayacağız." demiş Sayın Başbakan. Yani nasıl uğratmayacağız? Örneğin, MHP olarak bizim önerimiz "Asgari ücret 1.400 lira." dedik ama onun arkasından, "Asgari ücret kadar ücreti zaten vergi dışı bırakacağız." dedik. Böylece zaten üzerinden prim almayacağımız için işverenin 1.500 küsur lira ödediği şeyi işveren 1.400 lira ödemiş olacak. Hesapta ama olması lazım, şimdi, ne ödeyeceğiz? Sayın Başbakan diyor ki: "İşvereni zafiyete uğratmayacağız?" Nasıl yapacağız? O zaman, bunlara bir ya prim teşviki vereceğiz ya primi almayacağız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz MHP olarak ücret üzerindeki gelir vergisini kaldırarak mı 1.400 liraya...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Net asgari ücret, vergi yok, asgari ücretten vergi yoktu. Ben bizimkini söylüyorum, sizinki ne? Bu nereden çıktı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, o kadar vergi yok?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, işte, bir dakika... Sayın Bakan, gayet iyi anladınız ne dediğimi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Anladığım için rahatım, MHP'nin matematiği tutmuyor çünkü.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, estağfurullah, söylerim. Bir daha söylüyorum o zaman: Sayın Bakan, "Asgari ücret artışında işvereni zafiyete uğratmayacağız." ne demek? Sayın Başbakanın sorusunu o zaman... "Arkasından yükü minimize edeceğiz." diyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çalışacağız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çalışacağız da bu paraların içinde o var mı diyorum yani SGK'ya aktaracağımız prim transferlerinde, örneğin, çalışanlarla ilgili, şu kadar kişi asgari ücretle çalışıyor, şu kadar kişi de bu sene başlayacak... Ben ne söylemeniz gerektiğini de bakın, kopya veriyorum, varsa elinizde. "Onun için de şu kadarlık primden vazgeçeceğiz, almayacağız veya şu, şu, şu kadar adam çalıştıran, asgari ücretle çalıştıran KOBİ'ler var, onlara vereceğimiz destek sayısı şu kadar adam çarpı şu kadar lira prim, eşittir bu." demenizi bekliyorum, onu söylüyorum. Biz onu söylerken biz onun karşılığını bulduk, merak etmeyin, otomatiği de var, matematiği de var, hepsi var, sıkıntı yok. Biz size hesaplamaları verebiliriz, siz yapıyorsunuz, biz de hesaplama yapıyoruz. Onun için, biz dediğimizde 1.400 netti, şimdi bu 1.300 net mi? Oradan gelecek masraf ne kadar? SGK'ya gelecek ne kadar? Personel giderlerine gelecek ne kadar? Örnek soruyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Net.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - 1.300 netse o zaman vereceğiniz cevapta ne kadarlık primden vazgeçeceğinizi de görmemiz lazım ki işte o zaman o SGK'ya deminki transferlerin içinde diyeceğiz ki 3 milyarı vazgeçtiğimiz primlerden kaynaklanıyor demenizi bekliyoruz, özeti bu.
Şimdi, bunu söyledikten sonra geçeyim başka bir konuya. Çok fazla var da özü bu yani bir tanesini söylerseniz zaten diğerlerini de anlatmış olacaksınız, böylece bizim o yüzde 45 artış olan rakamların nereden geldiği, toplamda yüzde 38'in nereden geldiği belli olmuş olacak.
Şimdi, gelelim Maliyeyle ilgili kısmına, Sayıştay kısmına. Arkadaşlarımız, "Raporlar geldi." diyor ama artık biz ezbere biliyoruz.
Değerli Sayıştay Başkan Yardımcımız, Sayın Bakan; biz bunların tamamını, içinde ne olduğunu, tane tane, senelerdir okuyoruz; artık, ezbere, denetim görüşünün içinde yer alacak şeyleri de ezberledik. Çünkü "kopyala, yapıştır" şeklinde bütün kurumların, efendim, "kurumun görevi şu, faaliyetlerimiz bunlar, denetim dayanağı şu." Sonucunda "Biz sadece bir performans denetimi değil, performans raporlarına, faaliyet raporlarına bakıp bir şey yazdık." diyor arkadaşlarımız. Şimdi bakıyoruz... Bir tanesini örnek yapalım ki ne beklediğimizi de arkadaşlarımız anlamış olsun.
Gelir İdaresi Başkanım, özellikle sizinkini torbadan çektim ki daha önce de tartışılan, az önce arkadaşlarımızın "Bunlar gelirse duman oluruz." dediği Gelir İdaresinin raporlarıydı.
Şimdi, denetim görüşünde sonuç paragrafı şöyle diyor basit bir şekilde bittikten sonra: "Kamu zararı iddialarına ilişkin hususlara yargılamaya esas raporda yer verilecek olup TBMM'nin bilgisine sunulacak önemde başkaca bir husus bulunmamaktadır." Sonra verdiği bilgilerin başlıklarını okuyayım: "Vergi İadelerine İlişkin Düzeltme Fişlerini Mükellefe Tebliğ İşlemi" tebligatla ilgili bir işlem. Gerisine geçmeyeceğim bir bulgudan sonra. 2'ncisi: "Tahakkuku Tebliğe Bağlı Vergi Cezalarıyla İlgili Tarih, Tahakkuk Süreleri, Tahsil Süreleri, Süre Şartları", mükellefle ilgili bir işlem. 3'üncüsü: Yine tebliğ etme, haciz varakası düzenleme, bilmem neye ilişkin sürelerin zamanında işlememesinden kaynaklanan bir zincir var, yani arka arkaya, dolayısıyla bir gelir kaybı var ama sonucunda ne kadar gelir kaybı olduğu yok, potansiyel var. Şimdi ben şey için söylüyorum, Sayın Başkan Yardımcımız not alıyor, yani ne kadarı düzenlenmedi, ne kadarı takibe alınmadı, bundan kaynaklanan silsileyle burada potansiyel var ama sonucuna tekrar bakıyoruz, "Sonuç" diye yazıyor, orada bir şey yok, enteresan bir tane grafik var. Tüm süreçler açısından -cümlenin de altını çizmişim- 2014 yılındaki oranlar incelendiğinde ise yapılmayan işlem sayılarında dikkat çekici bir artış varmış. Tabii, seçim yılı olduğu için normaldir. 2 tane; 1 yerel, 1 Cumhurbaşkanlığı seçimi yaptık; esnafları, mükellefleri biraz daha sıkmamış olabiliriz.
Şunu söylüyorum: Sayıştayın bu raporunda mali kayıp olarak ne kadar kaybımız olduğuna ilişkin bir gram açıklama yok. Nerenin raporu? Gelir idaresinin raporu. Şimdi ne yapayım ben bu raporu Sayın Başkanım? Ben size şimdi yeniden açıyorum, şimdi, bakın, açık olan, yani Sayıştayın koymadığı raporların özet kısmından başka bir yere geçelim. Yani aynı şey. Nedir biliyor musunuz? Getirdim, kamuya açık olan, Sayın Bakanın gayet iyi bildiği, geçmişte de tartıştığımız vergi uzlaşmalarıyla ilgili, açık, Vergi Denetim Kurulunun faaliyet raporuna bakıyorum, bulduğum kısmındaki çarpıcı bir şeyi söylüyorum. 2014 yılı Vergi Denetim Kurulu Faaliyet Raporu'nda tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarına yapılan başvurular sonucunda... Sayın Bakan, burası önemli, şimdi sizinle ilgili kısmı Sayıştay söyleyecek, söylemedi ve burada bulduğumu söylüyorum, ne istediğimizi Sayıştaydan ama sizinle ilgili kısmı da var. 1,7 milyarlık vergiden, uzlaşmaya konu, tarhiyat öncesi uzlaşmaya konu vergiden 638 milyon kısmı uzlaşmaya girmiş ve bu tutarın 529-530 milyonu tahsil edilmiş yani uzlaşma sağlanmış. Bakın, 638'de 530. İsterseniz şöyle yapayım söyleyeceğim şeyin anlaşılması açısından: Bakın, oran-grafik. Bu da, 1,068 de cezalardaki uzlaşma. Ben bunu hâlâ, on senedir soruyorum, anlamadım. Yine anlayan arkadaşlar anlatabilir. Uzlaşma sadece 60 milyon; 1,068'den 60'ını almışız, yani yüzde 5 gibi. Bu Vergi Denetim Kurulunun Faaliyet Raporu'ndan, şeffaf rakamlardan alıyorum bunu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tarhiyat öncesi uzlaşma mı?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tarhiyat öncesi uzlaşma. Ben bir şeyi merak ediyorum yani buradan çıkaracağım sonuç -tarhiyat öncesi uzlaşma, onu en başta söyledim- ana parada, cezasında. Şimdi, ya, benim anlamadığım konu, maliyeyi ilgilendiren, sizi ilgilendiren kısım, Vergi Denetim Kurulunu ilgilendiren kısmı şu Sayın Bakanım: Bu cezayı afaki mi yazıyorsunuz, uzlaşamıyor musunuz, vaz mı geçiyorsunuz, vatandaşı caydırmak için mi yazıyorsunuz? 638'in 530'unu alırken -kaç senedir soruyorum, ben cevap alamadım, Başkanımız da geliyor, Vergi Denetim Kurulu Başkanı da geliyor, burada oluyor, hepsi- ya yazarken insafsızsınız ya alırken kıyak geçiyorsunuz yani ikisinden biri, ikisi de vahim bir şey yani. Bu kadar yazıp da vatandaşa sonra bunu alıyorsanız o cezalarda bir anormallik var demektir. Bir daha soruyorum net olarak: Bir de bunların Vergi Denetim Kurulunun Faaliyet Raporu'nda olan şeyler burada niye olmaz, Sayıştay raporunda? Olanları niye çıkardınız, mali kısımları? "Kamu zararı oluşanları biz size bildirmeyiz." diyor.
Şimdi, bakın, Sayın Bakanım, biz ne dediğimizi biliyoruz, ben "Hangi kuruma ne kadar ceza kestin, kimin nesi var?" diye sormuyorum ki. Şunu bekliyorum Sayıştaydan: Toplam yaptığımız inceleme sonucunda, diyelim ki 5 milyarlık kamu zararı tespit edilmiş olup yargılama aşamasındadır, 19 tane firmayla ilgili işlem yapılmıştır -örnek- veya 5 tane kuruluşla ilgili bilmem ne yapılmıştır, bu şu aşamadadır... Ya, bir toplamını versene, ben sana teknik bilgi mi soruyorum ya? O sende kalsın. Sayıştayın Rapor Değerlendirme Kurulu, benim tabirimle "raporları kuşa çevirme kurulu"na dönmüş, bize bir satır özet sunuyor. Şimdi ne yapayım ben? Kaç tane mükellefi inceledin, kaç tanesine bilmem ne yaptın? Verdiği raporun kalınlığı ondan böyle. İçinde, baktım hepsine. Bana bir tek mali konuyla ilgili bu raporun içerisinde yapılan şeyde ne kadarlık kayıp olduğuna ilişkin hiçbir şey yok.
Gelir İdaresinin Sayıştay raporunda, size söylüyorum değerli arkadaşlar, iktidar mensubu arkadaşlar, 1 liralık şu kadar olabildi ya da oluyor veya potansiyeli budur, bunun birazını tahsil ederiz, etmeyiz, mahkemeye gitmiş... Bizim mahkemeye müdahale edecek hâlimiz yok, yani sorgulamalarla ilgili de yok. Burada var. Ayrıntıya girmeyeyim diye söylüyorum. Yani çizdiğim yerler var, birkaç tane önemli tespit daha var ama biz bunları görmeden nasıl denetim yapacağız? Yani şuradan söyleyeyim bir tane bak, örnek olarak, ne dediğimi daha iyi anlatmış olayım. Sonuç olarak bulgu 4... Diğer şeyin içindeki numaraları söyleyeyim ki arkadaşlar kolay bulsun. Kurum cevabında bildirilen bu pişmanlıkla ilgili mesela şeyler var; kimler faydalanmış, ne olmuş alacağın vadesinde ödenmesi, ödenmemesiyle ilgili? Deminki söylediğim bildirimlerle ilgili sonucu söylüyorum, diyor ki arkadaşlar, sonuç, bu değerlendirmenin sonucu: "Belirtilenin aksine pişmanlık hükümlerini ihlal eden mükelleflere ihlalin gerçekleştiği tarihte uygulanması gereken vergi ziyaı cezasının ileri tarihlerde uygulanması veya uygulanmaması sonucu zamanında veya hiç kesilmeyen vergi ziyaı cezaları üzerinden hesaplanacak gecikme zamları yönüyle gelir kaybı oluşmaktadır." Güzel tespit. Ne kadar? Burada sadece "potansiyel" dediğim, deminki... Yok, size sormuyorum. Benim burada bunu görmem lazım. İşte, burada tablo var. Sadece ne kadarının tebliğ edilmediğini yazıyor, onu söyleyeyim, potansiyel yazıyor; diyor ki işte: "Takibe alınması gereken toplam işlem sayısı 2014'te 6.700 küsur. Takibe alınması gereken toplam borç 4 milyar; 4,5 milyar -neyse- arkasından tebliğ edilmeyen ödeme sayısı 16 milyon, ödeme emri tebliğ edilmeyen toplam borç miktarı 20,7 milyar." Şimdi, bu zincirleme gittiği için, birbiriyle bağlantılı -teknik olarak Sayın Başkan ne dediğimi bildiği için kısa söylüyorum- birini yapmadığınız zaman öbürü, öbürünü yapmışsanız diğerleri, toplamda bakıyorsunuz, orada 20 milyon bekleyen, tebliğ edilmeyen borç var 20 milyar, burada 2 milyar düzenlenmeyen haciz varakasından dolayı borç var; 22 milyarlık bir potansiyel var. Ama bunun neresi oluyor, ne alınıyor, bana zararı ne, tebliğ edilmedi ama, tebliğ edildiği zaman alınacak mı, yani zararım ne olacak; bir şey bilmiyorum, onu söylüyorum. "Şeffaflık" dediğimiz şey, sadece burada bir şey sunmak bize... "Efendim, Sayıştay raporu geldi." diyor Sayın Başkan da. Örnek baştan söyledim de onun için.
Gelen raporun içinde 1 lira mali şey yok diyorum Başkanım, onu anlatmaya çalışıyorum. Siz hep söylüyorsunuz ya. Sonra tutanaktan ben size göndereyim ki ne dediğimiz daha iyi anlaşılsın.
Süreyya Bey sürekli bu konularda "Rapor var, rapor var!" diye bağırıyor da 3 sayfalık, sadece kurumun yaptığı görevleri yazan raporları, sonra da "Bize bilgi verilmediğinden rapor düzenlenememiştir." yazan raporları bize "rapor" diye kaç saat kavgasını yaptı, onun için söylüyorum. Denetim için bizim bunlara ihtiyacımız var. Size söylediğimiz şekilde de eğer şeffaf olacaksak "Ya, bizim yaptığımız doğrudur." değil, bizim endişelerimizi gidermek, demin söylediğimiz gibi, bu yüzde 38'in nereden geldiğini bize 3-5 alt maddesiyle ne zaman ödersiniz, öder misiniz, ocakta mı, şubatta mı, martta mı; o ayrı konu. zaruret olur, olmaz ama "Muhtemel olarak biz bunları şu giderler için buraya yazdık." demenizi bekliyoruz.
Teşekkür ederim.