KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, şimdi, tabii, bu maddede evet, 65 yaş yukarı maaş alma hakkı kazanma kriterleri iyileştiriliyor. Daha evvel bütün aile bireylerinin gelirleri hesap ediliyordu ve bunun asgari ücretin kişi başı üçte 1'i olması takdirinde aylık 201 TL para veriliyordu. Şimdi bu eşle beraber iyileşiyor. Niçin eşle beraber? Niçin bireyin kendisi olarak ele alınmıyor? Yani ne düşünüldü? Olabilir yani eşlerden biri gelirini çok farklı bir şekilde harcıyordur, ne bileyim, kötü alışkanlıkları vardır vesaire, araları iyi değildir filan. Yani 217 lira veriyorsunuz netice itibarıyla. 217 lirayı verirken yani böyle davranmayı anlamakta gerçekten zorluk çekiyoruz çünkü yani birey, netice itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bireydir, bireyin esas alınması gerekiyor. Bu konuda engelliler için de aynı şey var Sayın Bakanım, engellilere maaşları hesaplanırken de ailedeki bütün bir fertler alınıyor. Ama öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki genç bir insan, kendi bağımsız geliri olsun, onu kullanmak istiyor ama bu şekilde değerlendirilmiyor.

Şimdi, yani bir iyileştirme yapıyorsunuz ama bu iyileştirmenin ne anlama geldiğine bir bakmak gerekir. Şimdi, asgari ücretin üçte 1'inden çok olmayacak, bu geliri hak edebilmesi için eşiyle beraber aylık gelirleri asgari ücretin üçte 1'inden çok olmayacak yani 433 TL. Diyorsunuz ki siz, asgari ücretin üçte 1'i, 433 lira yanlış hesaplamadıysam...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - 392 lira.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ha, 392, daha azmış çünkü vergi falan girdi. 392 lira ve altında geliri olan dünya kadar adam var olduğunu varsayıyorsunuz ve bunların yaşamını kolaylaştıracak bir ek getiriyorsunuz. Şimdi farz edin ki 392 lira, 217 de siz vereceksiniz, 600 küsur lira...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ama hane geliri... Bundan öncekini eleştirerek söylüyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hayır, bunu size...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Diyelim ki bir hanede 5 kişi yaşıyorsa veya 4 kişi yaşıyorsa 4 çarpı 392 liranın altında olanlarla ilgili bir değerlendirmedir bu yani diyelim ki hanenin tümümün geliri 392...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, aynen oraya geleceğim ben de.

Şimdi, 392 liranın altında yani kişi başına demek ki 800 lira civarında 2 kişiyi hesaplıyorsunuz ya burada, 2 kişi yani karı koca, 800 lira civarında...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Doğru, doğru. 392 artı...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet, hesaplıyorsunuz ve 217 lira para vereceksiniz. Yani topladığınız zaman bunların geliri bin lira bile etmeyecek.

Şimdi, Sayın Bakanım, Türkiye'de yaşıyoruz, farz edelim ki bunlar karı koca, çocukları da yok, ayrılar ve yardım etmiyorlar, neyse, bin lirayla bu insanlar yaşayacak. Siz de biliyorsunuz ki bin lirayla kira verecek, yani evi de yok farz edelim, bin lira geliri olan adamın yani bin liranın altında geliri olan adamın zaten evi de filan yoktur büyük ihtimalle. Evi de olmayacak, bununla kira verecek, bununla ekmek yiyecek yani şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımızın meşhur simit hesabını filan yapmayalım burada, simit, peynir, çay filan mümkün değil. Ne oluyor orada? Aç bırakmıyorsunuz, ben biliyorum, başka sosyal yardımlar veriyorsunuz bunlara. İşte burada Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin yoksullukla ilgili tutumu da ortaya çıkıyor, bu kanunu, bunu hazırlarken de ortaya çıkıyor, o da şu: Yani yoksulluğu azaltacak, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, çalışmış, çalışmamış 65 yaşına gelmiş, şuraya kadar gelmiş ve bu ülkede yaşamaya devam eden insanları hak olarak insanca yaşayabilecekleri bir gelir yani bir devletin, bırakın sosyal devleti, bir devletin hak olarak bunların insanca yaşayabilecekleri bir geliri hak olarak arkadaşlar, yardımdan söz etmiyorum, bunu yapmıyorsunuz, niye yapmıyorsunuz? Çünkü siz yoksullukla mücadele değil yani yoksulluğu yönetmek istiyorsunuz.

Şimdi, bazı arkadaşlar, iktidar partisi milletvekilleri kızabilir, bu sosyal yardımları nasıl veriyorsunuz? Bu sosyal yardımları hak olarak vermiyorsunuz, yardım olarak veriyorsunuz ve bu yoksul insanlara, bu gerçekten ekmeğe, yani gelirleri sadece bir tane simidi paylaşarak her gün yemeye bile yetmeyen bu insanlara siz bu yardımı yardım olduğunu hissederek veriyorsunuz. Ben biliyorum, iddia ediyorum, onlarca, yüzlerce örnek getirebilirim buraya. Bu insanlar gidiyor, Adalet ve Kalkınma Partisi ilçe başkanlarına, zaten bu konuyla ilgili görevli il başkan yardımcıları aynı zamanda sosyal vakıfta da birçok yerde çalışanlar oluyor, onlara gidiyor, görüyor ve bunu bir lütuf olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin verdiğini her sefer hissettire hissettire veriliyor. Ayıptır günahtır. Yani, siz, gerçekten, bu ülkede, eşit yurttaşlık, cumhuriyetin en temel tanımlarından bir tanesi eşit yurttaşlık ve kimsesizlerin kimsesi cumhuriyet. Yani kimsesizlere, gerçekte bu durumda olan insanlara insanca yaşayacakları, 65-70 yaşına gelmiş, ondan sonra ölümlerine kadar insanca yaşayacakları bir gelir sağlayamıyorsak "İşte size hak olarak şu kadar verdik, 217 lira veriyoruz ama 217 lirayla yaşanmayacağını biz de biliyoruz ha, biz öyle insafsız, gaddar şeylerde değiliz, şu kadar da bütçe ayırmışız, bunu da sosyal yardım olarak veriyoruz, filan vakıftan veriyoruz, filan dernekten veriyoruz ya da devlet veriyor. Devlet veriyor ama devlet dediğiniz şey Adalet ve Kalkınma Partisinin ilçe başkanı ya da ilçe yönetim kurulu üyesidir. Oraya gidecek, orada hissedecek, orada görecek. Bakıyor, bakıyor, iddia ediyorum, "Geçen sefer ne kadar üye yaptın, var mı oğlun, torunun, hepsi AK PARTİ'ye üye oldu mu?" bir sürü sorular soruluyor. Bunların hepsi ispatlı, böyle şeyden söylemiyorum. Bu ayıptır, buna ihtiyacınız yok, bu doğru bir şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti Anayasa'nın yazdığı gibi cumhuriyet ve bir sosyal devlettir. Sosyal devlette 65 yaşına gelmiş bütün yurttaşlar için öyledir, hatta Türkiye'de yaşayan herkes için böyle düşünmek gerekiyor, bütün yurttaşlar için böyledir, bu yurttaşların insanca yaşayacağı bir gelir hakkı olması gerekir, bak, haktan söz ediyorum. Ben bu ülkede şu kadar sene yaşamışsam, üretimine, şuna, buna katkıda bulunmuşum, askerlik yapmışım, yaşlanmışım, çalışamıyorum edemiyorum ve eşimle beraber gelirim de şu kadar, dolayısıyla bana insanca yaşayacak bir gelir vermeniz gerekiyor. Burada asgari ücretin altında, en azından asgari ücreti baz alacak yani insanların işine yarayacak gerçekten, en azından simide yetecek Sayın Bakanım, simide yetecek bir gelir, buna hiç kimse itiraz etmez ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütçesi de bunları çok çok aşabilecek, bunları yapabilecek durumdadır. Dünya devletinden söz ediyoruz, ekonomimiz uçuyor diyoruz, işte şu kadar, 2002'den buraya bu kadar katladık diyoruz. E, o zaman böyle olan bir ülkede gerçekten sosyal devletin gereklerini de yapmak durumundayız.

Teşekkür ederim.