KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, yok, işte yani sataşma ayrı.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Sataşma oldu görev zararıyla ilgili.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Adını söyledim zaten de ama daha henüz sataşmadım, sataşmaya daha başlayacağım, dur bakalım.

BAŞKAN - Görev zararı ve Sayın Savaş'ı yan yana söyleyince bu direkt sataşmadır.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, yeniliğine veriyorum. Daha henüz sataşmadım. Mehmet Günal'ın nasıl sataştığını o daha bilmiyor, onun için diyorum.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Nasıl bilmiyorum? Bak, bilmediğimi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tabii bilmiyorsun, işte bilmedin. Mehmet Günal'ın nasıl sataştığını sen daha bilmiyorsun, daha bu iyi zamanlarım. Biz daha avansı...

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Başka zamana bırakın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, avans veriyoruz, yeni arkadaşlara biraz avans veriyoruz. Avansı doğru kullanmazlarsa iki misliyle sonra onu tahsil ediyoruz geriye.

Hakikaten, arkadaşlar, burada en kısa ama teknik şekilde uyarıları biz yaptık ama her seferinde "Tamam, biz yaptık, oldu." denirse olmadığını siz de burada görüyorsunuz. Kimimiz gülerek, kimimiz bazen artık ironi yapıp söyleyecek bir şey kalmıyor, espriye vurdurarak devam ediyoruz ama bu şekliyle olmuyor. Yani kamu vicdanında rahat olmuyor. Yani doğru yaptığımız işler de bu sefer şüpheyle karşılanıyor Sayın Bakanım, onu söylüyorum. Hepimiz bu ülkenin insanlarıysak o anda eğer doğru anlatmazsak... Dün de söyledim arkadaşlara bilgi verirken alt komisyonda, "Kamera yok, Bakan yok, biz bizeyiz." dedim. Yani bu hazırlayıp gelmezseniz, bürokrat arkadaşlar da size onu söylemezse, siz de bize söylemezseniz biz o zaman bu acele niye diye... Kendinizce bu sefer de siz de diyorsunuz "Ya niye böyle söylüyorlar?" Ama bilgi eksikliği olursa, aceleyle gelirse, alakasız şeyler birbiriyle gelirse o zaman diyoruz ki buraya bir şey mi sokuşturuluyor, acelesi mi var? Yani bununla ilgili bir sürü konu var, biz onları bilmiyoruz. Yani fizibilite etüdüyle ilgili bilgimiz yok, maliyetiyle ilgili doğru dürüst bilgimiz yok, etkileriyle ilgili bilgimiz yok. Demin dediğimiz gibi etki analizi yok. Bunları sormak zorundayız. Onu yapmış olsanız belki bu kadar arkadaşların tepkisi olmayabilir, yine eleştiririz, siyaseten olan kısmını siyaseten, teknik olan kısmını eleştiririz ama asıl söylediğimiz bu. Biz söyleyelim, siz cevap verin, arkadaşlar oylasın. Yani o zaman olmuyor. Sayın Savaş, onu söylüyorum. Sonra bir de araya karıştırıp "Efendim, işte sizin zamanınızda vardı, yoktu." diye bir şey yok. Az önce söyledim. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi arkada sosyal yardımlarla ilgili kanun var. Sayın Bakanım, arkadaşlara onu söyledim. Biri 1979'da çıkmış, biri 1983'te çıkmış. Biz hiç demedik ki bunu biz çıkardık veya yok da diyecek bir şey yok. Sosyal güvenlik reformu da çıktı o zaman. Yapacağız. Sizden sonra gelen de yapacak, bir sonraki de. Yapmak zorundayız.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Hayat devam ediyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çünkü devam ediyor. Ha, eksik varsa biz söyleyeceğiz, yarın da siz bize söyleyeceksiniz. Yapacağız ama yine. Ama dinleyerek, toparlayarak ve de zaman kaybetmemek açısından. Söylediğimiz o. Çünkü kapatmamız gereken fark var. Yani hedeflerimizden uzaklaşıyoruz, koyduğumuz 2023 hedeflerine varamıyoruz. Onun için her alanda kaynağı doğru kullanmamız lazım, yatırımı doğru alana yapmamız lazım. Kaynaklarımız sınırlı. Yani şimdi yüzde 4 büyüdük diye göbek atacak hâlimiz yok çünkü elin adamı 5-6 büyüyor, bizim 7 büyümemiz lazım. Ortalama en az yüzde 7 büyümemiz lazım potansiyel büyümeye bakarsak. Kaygımız o. Bir taraftan, tabii ki, az etkilenelim ama önümüzdeki şeyi de görelim. Buraya da büyük bir kaynak yatıracağız, artı, diğer çevresel faktörler var. Onun için bir daha gözden geçirin dedik.

Yani benim söylediğime arada Başkan şey yaptı, bir şey demedim ben de uzamasın diye ama. Bizim adam gibi dediğimiz -demin söylediğimiz efradını cami ağyarını mâni diyor eskiler buna- bütün detaylarıyla kapsayıcı, daha geniş açıdan bakan ve sorunları dışarıda bırakmayan, sorulara da cevap veren bir şey bekliyoruz. Özeti budur.

Sadece bu değil, diğer maddelerde de söylediğimiz o. Siz iyi niyetli olarak bir an önce yapalım diye alıyorsunuz merayla ilgili yetkiyi, biz de diyoruz ki bir dakika yani bununla ilgili başka tahliller, tetkikler, etkiler yapılması lazım yine size yetki verelim. Ama geçmiş uygulamalara bakınca acaba kötüye mi kullanılır diye de şüphe ediyoruz. İşin özeti bu. Bizim şüphelerimizi gidermek size düşüyor.

Anlaşıldı mı Sayın Başkan, demin biraz yarım kalmıştı?