KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Sayın milletvekilleri, Değerli Bakan, çok kıymetli bürokratlar ve değerli arkadaşlar; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, aslında Sayın Bakanın en son söylediği cümleden devam etmekte fayda var. Sahada toparlamak aslında çok yanlış bir şey Sayın Bakan. Şimdiye kadar hep AKP'nin yaptığı durum bu olduğu için bütün kanunlar yamalı bohçaya döndü. İstanbul'da, özellikle Türkiye'nin her yerinde imar planları da aynı mantıkla idare edildiği için...

Dinliyor musunuz Sayın Bakan?

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Dinliyorum. Yani, bir haber geldi de...

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Biliyorum, biliyorum. Ben buradan takip ediyorum.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Yok, yok.

MUSA ÇAM (İzmir) - 6 polisimiz şehit oldu.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Ha, şey, Diyarbakır'la ilgili haber yeni mi geldi size?

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Evet, maalesef...

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Evet, aşağıda biz az önce duyduk.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Maalesef 6 polisimiz şehit oldu.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Evet, maalesef şehitlerimiz var.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - 20'ye yakın da ağır yaralı var.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Evet, lanet terör örgütü. Biz aşağıda haber almıştık, evet.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yaralıların durumu hakkında size bir şey söylediler mi Sayın Bakanım?

BAKAN - ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Yani, ağır olanlar var. Çok detaylı bilgi henüz bize ulaşmadı.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Öyle mi?

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - Bir kez daha milletimize...

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Allah'tan rahmet diliyoruz tabii, evet.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - ...birliğimize, kardeşliğimize haince saldıran bu terör canilerini lanetliyoruz hep birlikte. Ülkemizin kardeşliği, birliği için kararlılığımız bu olayla daha fazla da artmış olacak, bunu da ifade etmek istiyorum.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Evet, ben de bu arada tekraren -aşağıda konuştuk ama- burada söyleyeyim: Ülkemizin bütünlüğüne yönelik yapılan bütün saldırıların her zaman için karşısındayız. Bu terör örgütünün eylemlerinde hayatını kaybeden insanlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifa diliyoruz. Bu anlamda, ülkede terör olaylarının olmaması için siz kıymetli yöneticilerin de gereğini yapmasını rica ediyoruz. Artık insanlarımız ölmesinler. Temenniden daha öteye, çalışmaların daha ivedi bir şekilde yapılması, belki, gereklidir.

Şimdi, tabii, ölümün olduğu yerde hiçbir şey konuşulmaz belki ama bizim gündemimiz bu. Devam etmek istiyorum eğer müsaade ederseniz.

Şimdi, "Sahada çözeriz." dediğiniz noktaya tamamen karşıyız Sayın Bakan. Biz proje aşamasında her şeyin makro ölçekte değerlendirilmesi ve bütünlükçü bir plan anlayışıyla gidilmesinden yanayız. Tabii, başka bazı sorunlar var. Türkiye'de 19 ayrı kurum plan yapma yetkisine sahip, herkes birbiriyle tartışma hâlinde. Az önce burada bile bir madde geçirilirken arasına konulan cümle, bir kelime bile kanunlarda çok önemliyken burada, gözümüzün önünde cereyan eden olay bile gerçekten üzüntü verici. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti kanun yapıyor ama kanun yapılırken el yordamıyla yapılıyor, araştırılmıyor. İşte, 24 maddelik bir tasarının içerisine "imar affı" şeklinde 3194 sayılı İmar Kanunu'na geçici 15'inci madde ekleniyor. Buna kesinlikle... Bence öncelikle siz bu konuda çokça görevlerde bulunmuş, ülkemize kıymetli hizmetleri de olmuş bir kişi olarak öncelikle siz izin vermemelisiniz çünkü bunu affetmeniz demek... Yani, imar affı yeni başka yapılaşmalara da gerekçe olacak, yani orada başka insanlar da bu sefer kaçak yapılar yapacak. Bu arada, tabii, burada hangi yapıların kast edildiği de çok net değil. 1999 yılındaki depremden sonra yeni Deprem Yönetmeliği o tarihe kadar yapılan bütün inşaatların dışındaki her şeyi, aslında, kapsamakta. Yani, 1999 yılından önce yaptığınız bütün yapılar yeni Deprem Yönetmeliği'nin dışında kalmakta, yani, nervürlü demirden tutun da başka bütün gerekçelere bakıldığında. O anlamda, bu öngörülen geçici madde eklemesiyle ruhsatsız veya iskansız olarak yapılmış yapılara elektrik, su, doğal gaz gibi hizmetlerin beş yıl süreyle ve sonra da artı belki beş yıl süreyle yapılıyor olması bir siyasi yatırımdır, doğrudan bir imar affıdır.

Kentsel dönüşümle ilgili de şunu söylemekten çekinmemek lazım: 6306 sayılı Kanun kişilerin mülkiyet hakkını yok sayan, Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiçbir zaman için olmayan... Mesela, düşünün, Bayındırlık Bakanlığının şöyle bir tapusu var: Ahmet Apartmanı, 3 numaralı daire Bakanlığa ait. Nasıl olabiliyor? Çünkü, biliyorsunuz, kanundan herhâlde haberiniz var, Cumhuriyet Halk Partisinin iptal ettirdiği 2 maddeyi de şimdi burada 6306 sayılı Kanun'da sanki yeni getiriyormuş gibi getiriyorsunuz. Hâlbuki, biz onu Anayasa Mahkemesine götürdük ve Anayasa Mahkemesi çok doğru gerekçelerle iptal etti ama hukukun arkasından dolaşıyorsunuz, tekrar aynı şeyleri getiriyorsunuz. Niye? "Çünkü biz çoğunluğuz." diyorsunuz ama biz tekrar Anayasa Mahkemesine gidip onu iptal ettireceğiz. Niye? Çünkü kamunun yararı için, çünkü halkımızın yararı için. Neden vatandaşımıza ve kamuya bu kadar çok hem zaman hem para hem de emek kaybı yaşatıyorsunuz, bunu anlamak gerçek anlamda mümkün değil. Burada yapılan durumla çok yakın zamanda bir seçim planlamasına altyapı oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Yani, ülkemizde, özellikle İstanbul'da yapıların yüzde 86'sı kaçak. Hiçbir şey yapmamışsa balkonunu kaçak yapmış, terasını kaçak yapmış. Yani, burada ne yapmaya çalıştığınız anlaşılmamakta.

Bir de tabii, pazarlık yapıyorsunuz insanlarla. Çeşitli odalarınız var, oralara insanları alıp pazarlık yapıyorsunuz. Ya böyle yapalım, ya şöyle... Çok net tanığız, özellikle Fatih Belediyesinde çok net tanığız, birebir gözümüzün önünde de yaşanan şeyler var. Yani, kentsel dönüşümde insanlara aba altından sopa göstererek, yıllarca biriktirdikleriyle bir şekilde ev sahibi olan insanların evlerini ellerinden almaya yönelik bir yaklaşımın her zaman için karşısındayız. Burada da bir anlamda garanti veriyorsunuz: "Gel benimle anlaş, ben sana kentsel dönüşümü burada yapacağım." Az önceki konuşmamda bahsettiğim tarzda müteahhitlere yeni alanlar yaratmaya yönelik bu çalışmalara karşıyız. Gecekondu yapılmasına izin veriyorsunuz hazine arazisi üzerinde, devlete ait diğer araziler üzerinde, sonra da onlara bu şekilde aflar çıkarıyorsunuz. Bu kesinlikle doğru değil. Elbette biz de vatandaşın mağdur olmasını istemeyiz, hiç kimsenin hiçbir şekilde elektrikten, sudan, doğal gazdan ayrı durmasını istemeyiz ama bununla ilgili bizim şöyle bir çalışmamız var, mesela, ben, şahsen bir kanun teklifi ve araştırma önergesi verdim, şöyle bir şey önerdim, inşallah, siz de bu anlayıştaysanız eğer desteklerseniz ve bu çıkar, vatandaşımıza da bir katkımız olur: Minimum ölçüde yani bir insanın yaşayabilmesi için asgari ölçüde ihtiyacı olan elektrik, su ve doğal gaz bedavaya verilsin, üstü fiyatlandırılsın ve vatandaşa bu şekilde sosyal devlet olduğumuzu gösterelim. Yani, biz gerçek anlamda devlet yönetiyorsak ve amacımız halka hizmetse böyle bir çalışma yapalım ama bu çalışmalar komiktir ve söylenen, bu mantık içerisinde yapılmaya çalışılan da doğrudan imar affıdır.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım.