MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, tabii, deminden beri konuşuyoruz, iyi niyetle, istihdamı teşvik etmek amacıyla. Yani sosyal yardımla değil de çalışarak hayatını kazansın, ne güzel değil mi, yani çalışacağız alnımızın teriyle, çoluk çocuğun nafakasını sağlayacak. Bu anlamda bir itirazımız yok. Ama Türkiye'de biliyorsunuz son yaptığımız düzenlemeyle 1.300 lira oldu asgari ücret. Yani bu insanlar en çok o civarda bir parayla çalışacaklar. Bu da bir vergiyle falan sanıyorum 50 lira düşüyor. Hadi düşmediğini kabul edelim. Şimdi 4 kişilik bir aile 1.300 lirayla nasıl geçindiğiyle ilgili kısa bir şey söyleyeyim, hepinizin bildiği bir şey yani. Herhâlde bir evi yoktur bu adamın yani, büyük çoğunluğunun yoktur. Ne kadar kira verecek yani? 500 lira mı, 600 lira mı? Çıkardık onu. Yol parası, faturalar falan çıkardık 400 lira, 450 lira para kalıyor adamın eline. Şimdi, bunu 30 güne böldüğünüz zaman 13-14 lira gün başına. 4 bireye böldüğünüz zaman 3,5 lira. 1,2 dolar günlük. Yani bu konuyla ilgili rakamları, şeyleri biliyorsunuz. 2 doların altında yoksulluk, 1 doların altında aşırı yoksulluk yani açlık sınırı dediğimiz bir şey. Acaba bunu yaparken bunun maliyeti falan tabii hesaplanabilir. Bizim önerimiz, sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarını buradan çıkaralım, sigorta primlerinin tamamını yani işçinin ödeyeceği primi de devlet versin istiyoruz. Zaten 50 lira tutacak, o da vergi dolayısıyla... 1.300 demiştiniz, söz vermiştiniz, sözünüzü dolaylı bir şekilde yerine getirmiş olacaksınız bu şekilde. Verin yani, burada işçiye düşen prim payını da devlet ödesin. Bir yıllığına, gerekirse bir yıl daha uzatılıyor, zaten sürekli de değil. Bunu amaçlamak için bu önergeyi verdik.