| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Profesör Doktor Bahar Gökler'in, her yönüyle çocuk istismarları, sebep ve sonuçları ile bu konuda yapılan çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 01 .06.2016 |
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Şimdi, öncelikli olarak Hocam şunu söyledi: "Aileler isteyerek çocuk sahibi olmalı çünkü anne-çocuk, baba-çocuk bağlanması önemli. Çünkü isteyerek çocuk sahibi olanlar kendilerini çocuklarına daha çok adayabiliyorlar, bağlanabiliyorlar ve bu tip ailelerde istismar vakalarına daha az rastlanıyor." dedi.
Bu konuda yıllar boyunca akademisyen olarak görev almış, o alanda çalışmış bir insan olduğunuz için bu görüşünüzü son derece önemsiyorum çünkü konunun uzmanı olan sizsiniz. Fakat, bu ülkede Cumhurbaşkanının geçtiğimiz günlerde bir açıklaması oldu nüfus planlamasıyla ilgili, doğum kontrolünü ve nüfus planlamasını eleştiren, basına da yansıyan bir açıklama. Şimdi, bu konuda, bu alanda çalışmış bir akademisyen olarak ki çok çocuk sahibi olmanın başkaca, istenmeyen çocukların, çok çocuk demeyelim, istenmeyen çocukların, istemsiz çocuk sahibi olmanın başkaca olumsuz sonuçları olduğu gibi, bu da özellikle istismar vakalarında da bireyin kendisini hazır hissetmediği hâlde ebeveyn olması sonucunda çocuğun ruh sağlığının, beden sağlığının istismara uğrama olasılığın yükselmesini siz ifade ettiniz. Dolayısıyla, burada ben özellikle... Çünkü bu Komisyon sonuçta bir rapor hazırlayacak, bizlerin çalışmalarıyla, sizlerin görüşlerinizle, bu nedenle önemsiyorum.
Biraz önce işte Ayşe Hanım dedi ki: "Bu maddiyatla da alakalı değil, işte maddi gücü olan aileler de az çocuk sahibi olmaya başladı. "Bakacak çocuk" kavramı yanlıştır." şudur, budur, eleştirdi. Ama ben buna kesinlikle katılmıyorum, yani bu olay maddiyatla alakalı bir şey değil. İnsanın birey olarak, anne baba olarak, ebeveyn olarak anne baba olmaya hazır olması, hazır hissetmesi ayrı bir şey, ekonomik açıdan bir çocuğa bakabilme durumu ayrı bir şey. Ekonominiz çok iyi olabilir, çok düzgün olabilir ama bir taneden fazla çocuğa bakabileceğinizi, yetiştirebileceğinizi, kendinizi bir çocuktan fazlasına adayabileceğinizi düşünmezseniz, ikinci üçüncü bir çocuk sahibi olursanız, evet, parasal olarak, ekonomik olarak o çocuğun her ihtiyacı karşılanabilir ama duygusal olarak o çocuğa yetemeyebilirsiniz. O çocuğu başıboş bırakabilirsiniz. O çocukla yeteri kadar ilgilenemeyebilirsiniz. Kendinizi adamayabilirsiniz, işte o zaman da hocamın bahsettiği istismar konusu ortaya çıkabilir. Yani, bu kesinlikle bence ekonomik olarak değil, kişinin kendini hazır hissetmesiyle de alakalı. Evet, ekonomi de önemli, çünkü gerçekten bu ülkede ne yazık ki açlıktan ölen çocuklar var hâlâ daha. Biz parti politikası olarak hiçbir zaman hiçbir çocuğun açlıktan ölmesini istemiyoruz ama bu ülkede ne yazık ki böyle bir gerçek de var. Ben kesinlikle "bakabileceğimiz kadar çocuk" kavramını çok önemsiyorum, bunun rapora da yansımasını özellikle istiyorum çünkü hocamın görüşü çok önemli, akademik olarak sizden, benden, bizlerden kat kat fazla mesai harcamış, bu konuya yoğun bir şekilde odaklanmış, çalışmış ve konuşmasında da şunu söyledi: "Biz vakalar üstünden, kuramlar değil, yaşanan olaylar üstünden değerlendirme yaptık, sonuç çıkardık." dedi. Bu nedenle de bu çok önemlidir, kuramlar üstünden değil, vakalar üstünden gidildiğine göre demek ki yaşanan şeyler bizim açımızdan ışık tutabilecek şeyler. Dolayısıyla, ben bunu çok önemsiyorum ve bunun mutlaka rapora da yansıması gerektiğini düşünüyorum. Evet, bu ülkede istenmeyen gebelikler sonucunda, istemsiz çocuk sahibi olmanın sonucunda eğer istismar vakalarında bir artış oluyorsa, bizim buna göre bir politika yönlendirmemiz gerekiyor. Çünkü istismar konusu siyasete malzeme edilemeyecek kadar önemli bir konu, en başında da Komisyon toplantısında bunu söyledik. Bizim görevimiz bu ülkede istismarı önlemek, istismar vakalarının önüne geçmekse eğer, biz burada bu konunun uzmanı olan akademisyenlerin, konunun uzmanı olan bilirkişilerin görüşleri doğrultusunda bir çözüm önerisi getirmek zorundayız diye düşünüyorum.