GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:4
Tarih:07.10.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimizin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin devreye girmesiyle birlikte Kabinede görev yapacak bakanların Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olması zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Buna neden gerek duyulmuştur? Gerekçesi: Bu sistemde kararların hızlı alınabileceği, bakanların bakanlıkları üzerinde siyasi baskı hissetmeyeceği ve alanında uzman kişilerle çalışmak için.

Bu kapsamda Kabine üyelerini atama yetkisine sahip olan Sayın Cumhurbaşkanı Millî Eğitim Bakanını, Sağlık Bakanını ve Kültür ve Turizm Bakanını kendi sektörlerinde yatırımları olan iş adamları arasından seçmiştir. Ticaret Bakanı olan Ruhsar Pekcan ise atandıktan sonra ailecek yatırımlara başlamıştır. Kabinede böyle tercihler olunca Bakanlar Kurulunun adı da "patronlar bakanlığı" olarak isimlendirilmiştir. Kamuoyundan gelen baskılar üzerine Kabineye sektörden atanan bakanlar şirketlerinin yönetim kurulu üyeliklerinden ayrıldıklarını açıklamışlardır ancak bu istifalar sözde kalmıştır. Çünkü bakanlar şirketlerine olan sevdalarından vazgeçmemiş, sorumlu oldukları bakanlık görevleri nedeniyle aldıkları kararlar şirketlerinin lehine olmuş ve aile şirketleri kamudan yüklü miktarlarda kazanç sağlamaya devam etmişlerdir. Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın aile şirketi üzerinden kendi Bakanlığına fahiş fiyattan dezenfektan satmasıyla haksız kazancın ortaya çıkması, patron bakanlara ilişkin kamuoyundaki endişeyi doğrulamıştır. Ruhsar Hanım bugün Kabinede değil, kendisine ve şirketlerine bir hesap sorulmadığı gibi, haksız kazancı da yanına kâr kaldı.

Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da bugün Kabinede değil, Ziya Selçuk'un kardeşinin yönetiminde bulunduğu bir şirketin son iki yılda kendi Bakanlığına bağlı özel kurumlar yanında başta Vakıfbank olmak üzere kamu kurumlarına satış yaptığı öne sürülmüştür.

Gelelim Kültür ve Turizm Bakanına: Pandemi dönemi turizm sektörünü vursa da Sayın Bakanın şirketleri bu krizden etkilenmediği gibi, dönemin en kârlı yatırımlarının altına imza atmıştır. Mesela Sayın Bakan, aralarında kendi tatil köylerinin ve otellerinin de bulunduğu birçok lüks otel için kritik düzenlemeler yapmıştır hem de yönetmelikleri değiştirerek.

Değerli milletvekilleri, pandemi döneminde işi başından aşkın bir Bakanımız var, Sayın Fahrettin Koca. Böyle bir dönemde görevi çok zor, kendilerine bu dönemde destek verdiğimiz de oldu, eleştirdiğimiz de ancak ortada dolaşan bazı bilgiler kendilerine yönelen eleştirilerin dozunun artırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Pandemi sürecinde Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca'nın kurucusu olduğu şirket sermayesini 3 kattan fazla artırmıştır. Ülke test kiti sorunu yaşarken sahibi olduğu hastanelerde yüksek fiyatla PCR testi yapılmıştır. Yayınladığı genelgeyle kendi hastanesini ileri düzey hastane hâline getirmiştir. Dikkat çekicidir ki bu tanıma uyan tek hastane Medipol Hastanesidir. Görüldüğü üzere, bakanlarımız şirket yönetimlerinde değillerdir ancak altına imza attıkları yönetmelikler şirketlerinin yönetim kurulu karar defteri hâline gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, bir Bakanımız daha var, bu aralar hem bir "tripod" hem de kardeşi ve kuzeninin işleri yüzünden başı ağrıyan. Sayın Süleyman Soylu kendisini en çok rahatlatan poliçe seslerinin yanında, kardeşiyle medikal sektörüne de yatırım yapmış. Sağlık sektörüyle yakından ilgilenen ailede asıl vurgunu ise kuzen vurmuş. Nisan ayından bu yana 15 liralık bir medikal ürün SGK'ye bin liraya satılmış, vurgunun SGK'ye maliyeti 1 milyar TL. Peki, vurgunu yiyen kim? SGK'deki yolsuzluğu fark ederek soruşturma açılması talimatını veren SGK Başkanı ve beraberindeki bürokrat takımı. Demokrasiyle yönetilen birçok ülkede, en küçük bir nüfuz ticareti emaresi bile olsa istifa, görevden alma ve hesap verme mekanizması anında devreye girmektedir ancak ülkemizde son dönemlerde bu usullerin herhangi birine başvurulmadığı gibi, kendi şirketinin başında bulunduğu Bakanlığa satış yapan Bakana görevden giderken teşekkür edilmekte, açıkça Kamu İhale Kanunu'na aykırı yapılan bu işlem ve işlemi yapanlar hakkında soruşturma açılmamaktadır. Sözün özü, Süleyman Bey hâlâ görevde.

Son dönemlerde iktidar sahiplerinin "Su akarken küpümü doldurayım." anlayışıyla siyaset yaptıklarına ilişkin örnekler sadece bakanlar ve yakınlarıyla sınırlı değildir. Kamu kurum ve kuruluşlarıyla ticaret iktidar partisinin teşkilatlarında da alışkanlık hâlini almış "ak şirketler" hızla ve haksız zenginleşmenin sembolü hâline gelmiştir.

Bir de sadece aile yakınları mı kayrılıyor? "5'li çete" derken, sayısı artan yandaş firmaların icraatlarını anlatmaya kalkarsam sürem yetmez. Ne varsa bunlara yaptırılıyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlayayım.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Köprü, otoyol, hastane, park, bahçe, toplu konut gibi yüklü ve garantili inşaat işleri yanında teşvikle ihalesiz verilebilecek her türlü yatırım. Ya, bu kadar para kazanıyorsunuz bari verginizi tam verin de bu milletin üzerindeki yükünüz kalksın.

Pandora belgeleri açıklanıyor kaç gündür. Bizim anlı şanlı firmalarımız vergisiz adalara akın etmeye başlamış. İlk belgelerden anlaşılacağı üzere, Türkiye'den vergisiz adalara para kaçıran 220 isim var. Bakkal Mehmet'in veresiye defterini incelemeye kalkanlar vatandaşa ağza alınmayacak küfürler eden iş adamı Mehmet'e hesap soramıyorlar.

Mahdumlarının vergi cenneti ülkelerde yaptığı yatırımlar, sayısı hızla artan gemicikler, yeğenlere ait inşaat firmaları ortadayken, hızlı zenginleşmede iktidar sahibi yakın akrabanın siyasi nüfuzunun hiçbir faydası, katkısı olamadığını söylemek ne yazık ki bugünkü koşullarda mümkün değildir.

Tüm bunlar sadece nepotizmle tarif edilemez. "Kronizm" hatta "klientalizm" tariflerine bile sığmayacak kadar fütursuzca devleti yönetiyorsunuz. Tüm bunlar ekonomide kaynak israfına yol açmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, bugün hoşgörünüz çok, bir dakika da bana o hoşgörünüzden verseniz.

BAŞKAN - Verdim ya.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Bir tane daha verseniz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - O zaman düzeni bozarım.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Grup Başkan Vekillerine sınırsız süre verdiniz, bugün de hoşgörünüze sığınarak...

BAŞKAN - Efendim, onlar Grup Başkan Vekilleri ama size, selamlama için açayım.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Hayhay.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Örnek teşkil etmesin, bir sefer olsun.

BAŞKAN - Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - İktidar sahiplerinin kendilerinin ve/veya aile mensuplarının siyasi nüfuz kullanarak ticaret yapması, hem haksız rekabet gereği hukuka aykırı hem de siyasetin dürüstlük ve etik kurallarına aykırıdır. Gerçekler bir gün ortaya çıkacaktır. İktidardan düştüğünüzde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kutuları da açılacak. Kutular açıldığında ortaya saçılanlardan emin olun ki içinizdeki dürüst kalan siyasetçiler ve size oy vermiş olan vatandaşlar bile utanacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)