GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:5
Tarih:12.10.2021

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Sayın İsmet Uçma'yı saygıyla anıyor, ailesine ve AK PARTİ Grubuna başsağlığı diliyorum.

Pazar günü 10 Ekim katliamının yıl dönümüydü. Geride kalanlar olarak biz her yıl Gar Meydanı'nda arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı anmak istedik. Acı, katliam, kayıplar, adaletsizlik bu toprakların muhalif her ferdinin bedenine işleyen bir sızıdır ama ne olursa olsun, o güne kadar vahşetin böylesine tanık olmamıştık. O gün yaşananları anlatmayacağım çünkü acıya acı katmak değil; umudu büyütmek, aydınlık bir geleceği kurabilmemize vasıta olmak isterim.

10 Ekim 2015 katliamının neden olduğu, nasıl göz göre göre olduğu, nasıl önlemek için hiçbir şey yapılmadığı, nasıl adil bir yargılama olmadığı, hiçbir kamu görevlisinin sorumluluk almadığı, hiçbirinin yargılanmadığı; Antep'ten, Suruç'tan, Diyarbakır'dan geçen IŞİD mensuplarının yollarının nasıl Ankara'ya ulaştığı, ifadeleri bile alınmadan bırakılanlar, sağ yakalanabileceği hâlde gerçeğe ulaşılmasın diye öldürülerek ele geçirilenler; bunların hepsi yazıldı çizildi ve anlatıldı. Yani gerçeğe ulaşmak isteyenlerin kulakları işitmez, gözleri görmez olamaz çünkü herkes her şeyi bütün açıklığıyla biliyor.

Valilik, geçen gün, 10 Ekim katliamında hayatını kaybedenlerin anısına dikilecek olan mabet ağacı ginkgo fidanlarını gece yarısı taşıyıp götürmüş. Geride kalanların yas tutabileceği ağaç fidanına bile tahammülü olmayanların iflah olmasını tabii ki beklemiyorum. Çünkü düzen hep böyle yürür. Cumartesi Anneleri yıllarca kayıplarını aradıkları Galatasaray Meydanı'ndan uzaklaştırılır ve onların yerine başka anneler makbul kabul edilerek diğerlerinin yok olacağı sanılır. Bir tren kazası olur, "Bu bir kaza değil, cinayet." diyen yakınları tam da Anayasa Mahkemesinin önünde saldırıya uğrar. Soma'da madenciler ölür, ölenlerin yakınlarına bir tekme atan bir kamu vardır orada mutlaka.

"Devlet ve iktidar aynı şey değil." diyenlerin sesini duyuyorum ama aynı şey. Üstelik hep de aynı oldu. Çorum'da, Maraş'ta da aynıydı; Sivas'ta, Madımak'ta da aynıydı; Roboski'de de aynıydı; bugün de aynı. Bu ülkede korunması gereken, yurttaş değil devlettir ve aslında o esnada kim devletin gücünü kullanıyorsa odur. Aktörler değişebilir ama yurttaşların acısı değişmez. Örneğin, katliamda hayatını kaybeden Osman Turan Bozacı'nın oğlu Çağlayan Bozacı, babasının mezarı başında yaptığı konuşma nedeniyle gözaltına alındı. Anma haberini yapmak isteyen gazeteci Arda Erşin Ankara'da polisin "Seni dörde bölerim." tehdidine, küfürlerine maruz kaldı. Bu engellemelerin, bu tehditlerin işaret ettiği siyasal bir neden var. 11 Ekimde davaya gizlilik kararı getirilmesi, davada amacın sorumlulardan hesap sormak değil, devletin sorumluluğunun üzerini örtmek olduğunu bize açık şekilde gösterdi. Üstünü örtmek için gösterilen onca çabaya rağmen beş yıldır süren davada kamu görevlilerinin bir dizi ihmali olduğu da ortaya çıktı. Bombacıları taşıyan Yakup Şahin'i patlayıcı hazırlığında kullanılan ham madde aldığı için 30 Eylülde Nizip Emniyeti takibe aldı, Gaziantep Emniyetini uyardı, Gaziantep Emniyeti hiçbir şey yapmadı. IŞİD katliamlarını örgütleyen fail Nusret Yılmaz 2 defa Gürcistan'a geçmek istedi, kırmızı bültenle arandığı için Gürcistan kabul etmedi, Yılmaz şu anda belki de elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor. Katliam öncesi mülkiye müfettişleri "Saldırı gerçekleşebilir." diye rapor hazırladılar, Terörle Mücadele bu konuda hiçbir şey yapmadı.

Bakın, daha çok yeni, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi ve Fransız haber ajansı AFP, ABD tarafından aranan ve IŞİD'in mali sorumlusu olduğu belirtilen Sami Casim'in düzenlenen gizli operasyonla Türkiye'de ele geçirildiğini duyurdu. Yine, eş zamanlı olarak, Avrupa Birliğinin AB istihbarat birimi EUINTCEN'in AB en üst düzey karar mekanizmalarına gönderdiği "çok gizli" ibareli "Ankara Bombalaması" başlığını taşıyan ve iktidarın sorumluluğuna işaret eden bir belgenin ortaya çıktığı iddia ediliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Türkiye'den bu konularla ilgili şu ana kadar hiçbir açıklama yapılmadı. Açıkçası, 10 Ekimde ölmediğimiz ve yaşadığımız için hâlâ hesap soruyorlar; yaşadığımız ve hafızamız olduğu için, hatırlattığımız ve gerçekleri ortaya çıkarmaya devam ettiğimiz için hesap soruyorlar.

Suruç'tan yaralı olarak kurtulan Doktor Çağla Seven diyor ki: "Bizim ve 10 Ekim ailelerinin rahat uyumasını sağlamak ve iyileşmek için tababete değil, adalete ihtiyacımız var. Bunu sağlayacak olan da yargıdır, bunu sağlayacak olan da Meclistir. Eğer onlar yapmıyorsa bunu sağlayacak olan da sizlersiniz sevgili halkımız.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)