GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:6
Tarih:13.10.2021

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 24'üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kamu hizmetinin bir maliyeti vardır. Vatandaş, devletten alması gereken hizmetlerin maliyetini ödediği vergiler üzerinden yapmaktadır. Devlet de kamu adına topladığı vergiler üzerinden harcama yetkisini elinde bulundurmaktadır. Harcama yetkisi, kaynakların doğru ve etkin dağılımıyla birlikte hesap verme yükümlülüğünü de devlete yüklemektedir. Yani vergi iki taraflı bir yükümlülüktür. Vatandaş pek çok kanuna göre vergi, harç, fon, ceza, zam ve pek çok farklı adla devlete ödeme yapmaktadır; bir de "temsilsiz ve adaletsiz vergi" olarak tanımlanan enflasyonla her geçen gün alım gücünü yitirmektedir ve ne yazık ki adına "vergi" denilen bu gider kalemleri ücretli kesimi, ücreti elinden alınmış hâle getirmektedir. Asgari ücretlinin yetmeyen maaşından alınan gelir vergisi, işini kaybeden vatandaşın işsiz maaşından alınan damga vergisi, devlet baba şefkatine ihtiyaç duyan bu vatandaşlarımızın üzerinde bir yükümlülük olarak devam etmektedir.

Bazı vergilerin bir ödeme takvimi varken asgari ücretli bir vatandaşın günlük ya da aylık vergi takvimi yoktur. Bu kesim nefes aldığı her dakika için vergi ödemektedir. Devlet vergi gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturan KDV ve ÖTV gibi 2 dolaylı verginin de zorunlu yükümlüsü olan ücretli kesim, vergi rekortmenleri tablosunun isimsiz kahramanlarıdır.

Harcamalar üzerinden alınan adaletsiz, dar gelirlinin üzerine binmiş bir vergi sistemi kabul edilebilir değildir ama mevcut vergi sistemindeki adaletsizliği değiştirmeye iktidar partisi yanaşmamaktadır. Bilinen bir sözü burada tekrarlamak istiyorum: "Her amel sahibine göre değerlendirilir yani ameller niyetlere göredir." Madem niyet, bazı kesimlerin üzerindeki vergi yükünü azaltmak; o zaman hep beraber bir düzenleme daha yapalım, bir ticari kazanç olmayan asgari ücret üzerindeki vergi de gelir vergisinden istisna tutulsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çağımız bilgi çağı. Teknoloji hem hızlı gelişiyor hem de aynı hızda değişiyor. Bu yeni sistem, muhasebe yöntem ve tekniklerine de farklı bir bakış açısı getirerek muhasebe uygulamalarını da hızla değiştirmekte, dünya dijital muhasebe uygulamalarına hızla geçiş yapmaktadır. Kanun teklifinin 24'üncü maddesi de dijital muhasebe uygulamalarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Gelir İdaresi Başkanlığının uzun süredir elektronik muhasebe uygulamalarına yönelik çalışmalarına ağırlık verdiği ve altyapı çalışmalarını da bu alana kanalize ettiği bilinmektedir. Elektronik belge uygulamalarının zorunlu kılındığı bu dönemde, kanun teklifinde görüştüğümüz üzere dijital vergi daireleri de hizmete açılacaktır. Bu düzenlemeler işlemleri hızlandırmak, müşavir ve mükellefin yükünü azaltmak için yerinde bir düzenleme olarak kabul edilebilir ancak sistemin sorunsuz işlemesine yönelik altyapı konusu akıllarda kalan soru işaretleridir.

Gelir İdaresi Başkanlığı bir süredir interaktif vergi dairesi sistemiyle dijital vergi dairesi uygulamasını test etmekteydi ancak uygulama sistemsel sıkıntılar nedeniyle zaman zaman devre dışı kalmıştır. Özellikle elektronik belgelerin, beyannamelerin, Gelir İdaresi Başkanlığının bazı ticari faaliyet gösteren firmalar için zorunlu kıldığı defter beyan sisteminin ve interaktif vergi dairesinin -kullanıcı sayısı arttığında veya yoğun belge gönderdiği durumlarda- sistemlerinin çöktüğü veya çok yavaş çalıştığı sık sık gözlemlenmektedir. Altyapı, veri depolama ve hizmeti sunma kısımlarında sık yaşanan aksilikler karşısında sorunu çözüme ulaştırabilecek muhatap bulunamaması mükellefleri deneme sürecinde bile zor durumda bırakmıştır. Dolayısıyla dijital vergi dairesinin kurulması yerinde ve doğru bir karar olmakla beraber e-uygulamalar nedeniyle ihtiyaç duyulan altyapının tam olarak oluşturulması ve işlerlik kazandırılması daha öncelikli bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Sayıştay Başkanlığı 2020 raporlarından biri de kendisine kanunla, devlet alacaklarının tahsilini sağlamak ve bu konuda gerekli tedbirleri almak görevi verilen Gelir İdaresi Başkanlığı üzerine. Konu kamu alacağı olunca, devlet geliri olunca görevli kurumun muhasebe sisteminin de diğer kurumlara göre hatasız işlemesi beklenir, aynen devlet malını kullananların kamu malını harcarken kendi malından daha dikkatli harcamasını beklediğimiz gibi. Sayıştayın denetimleri göstermiştir ki devlet malının savrulduğu gibi alacakları da savruk hesaplamalara kurban gitmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayıştay, denetimlerini sadece cari yıla ilişkin yapmamaktadır, geçmiş dönemde yaptığı denetimdeki bulguların gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini de raporunda belirtmektedir. Muhasebeleştirme yöntemiyle mükelleflere örnek olması gereken bir kurumu bakınız Sayıştay hangi konularda uyarmış; zamanımın azlığı nedeniyle sadece birkaç başlığı burada paylaşmak durumundayım ama rapor Sayıştayın resmî sayfasında mevcut: Gelir İdaresi Başkanlığına ait olmayan gelir ve alacakların mali tablolarda yer alması, faaliyet alacaklarının vade tarihi dikkate alınmaksızın muhasebeleştirilmesi, kişilerden alacaklar hesabının farklı kurumların alacaklarını içermesi ve takibinin yapılmaması ve bu gibi birçok eksik. Tekrar söylüyorum: Bunlar tespitlerin sadece birkaçı; kurum ortada, durum ortada.

Konuşmamın başında dile getirmiştim, vatandaşın vergi vermek gibi bir yükümlülüğü varsa kamunun da vergi gelirlerini kullanırken hesap verme gibi bir yükümlülüğü olmalı. Hesap vermenizi geçtik, bari doğru hesaplayıp devleti zarara uğratmayın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)