GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:7
Tarih:14.10.2021

HDP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

HDP olarak ara ara böyle cezaevi sorunlarına dikkat çekmek adına, orada yaşanan hak ihlallerinin Meclisin gündemine alınabilmesi için çeşitli zamanlarda önergeler vermekteyiz ama genellikle reddediliyor. Umarım, bu önergemiz bugün reddedilmez. Bu yasa, daha doğrusu, İnfaz Yasası dediğimiz 5275 sayılı Kanun Meclisin gündemine teklif olarak geldiğinde bu kürsüde HDP olarak düşüncelerimizi çok yaygın söylemiştik. Bunun en başta ayrımcı bir yasa olduğunu ve çok büyük hak ihlallerini birlikte getireceğini defalarca söylemiştik. Ancak AKP'nin aslında dışarıda uyguladığı atmosferi içeride de cezaevlerinde de yoğun uygulamaya çalıştığının bir göstergesi olarak açığa çıkmıştı bu. Şimdi de hem Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi ve aynı zamanda, alt komisyon olan Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu Üyesi olarak da cezaevlerinde yaptığımız incelemelerde hem de bizzat tarafımıza, grubumuzun diğer üyelerine gelen beyanlara baktığımızda, gerçekten bu yasanın pratik uygulaması on ay içerisinde kendini çok daha bariz, canlı ve büyük hak ihlalleriyle yansıtmaya başladı.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz 14 Nisanda bu kabul edildi, 1 Ocaktan itibaren yürürlükte olan bir yasa ve en çok şu an mağdur olunan... Bundan iki üç gün önce cezaevi komisyonu bir araya geldiğinde Sayın Başkana bunu iletmiştik. Cezaevlerine bundan sonra gidişimizde gözlem kurullarıyla yaşanan hak ihlallerini mutlaka inceleyelim çünkü Komisyonumuz gittiğinde "Disiplin cezasına maruz kaldık." der demez "Yargı bizim işimiz değil." deniliyor ve söz kesiliyor. Bundan sonra en azından bu yöntemi biraz değiştireceğimizi umut ediyorum. Gözlem kurulları yani ciddi bir hak ihlali dedik; hasta tutuklulara uygulanıyor, yaşam hakkı ihlali olarak açığa çıkıyor. Yani insanlar cezalarını infaz ediyor, iki üç gün sonra çıkmayı beklerken birden kendilerine daha önceki disiplin cezaları gerekçe gösterilerek infazları yakılıyor, erteleniyor. Denetimli serbestlik hakkını elde etmelerine rağmen bundan da yararlanamıyorlar. Bunun birçok şeyi var, aslında birçok avukat da var, hukukçu arkadaşlar da var, çok değerli hukukçular da Meclis bünyesinde yer alıyor, bunu biliyoruz. Aslında AKP sıralarında da var ancak böyle disiplin cezalarını gerekçe göstererek infaz yakmalarına nasıl tahammül edebiliyorlar, gördükleri hukuk eğitimiyle nasıl bağdaştırıyorlar, bunu da anlamak zor.

Disiplin cezalarında mesela kınama verilir, herkes biliyor bunu. Etkinliklere dâhil olma yasağı verilebilir, haberleşme yasağı verilebilir; ziyaretçi yasağı uygulanmıştır, daha önce hücre cezası şeklinde uygulanıyordu. Ancak şimdi direkt infaz yakmayla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Mesela, Tekirdağ 2 No.lu F Tipinde tutulan, aynı zamanda ağır hasta Ramazan Durmaz'ın infazı yakılarak tahliyesi engellendi. Yine, Şakran'da Ahmet Çakal, 68 yaşında, mide kanseri; uzun süre cezaevinde kalmış ve infazını tamamlamış, şu an gözlem kurullarının keyfî yaklaşımından dolayı tahliye olamıyor. Tevfik Kalkan otuz yıllık cezasını tamamladıktan ve kısa süre sonra tahliyesini, dışarı çıkmasını beklerken -yine dediğim gibi- gözlem kurullarının keyfî yaklaşımıyla bunun engellendiğini görüyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, baktığımızda -aslında bunu çoğu kez söyledik, her yerde bunu söyledik- infaz yakma gerekçeleri tümüyle bahanelerle... Bazı cezaevlerinde okuduğu kitabın az oluşu, bazı cezaevlerinde çok oluşu gerekçe gösteriliyor. "Fazla su kullandın." diyerek... Bu belki abartı gibi görülebilir, bunun belgeleri var, bize gelen başvurular var, biliniyor yani raporları var. "Suyu çok kullandın." deniliyor "Bağımsız koğuşta niye kalmıyorsun?" deniliyor. Açlık grevi... Cezaevine gittiğimizde tutuklular şunu söylüyor: "Açlık grevi bir haktır, benim demokratik bir hakkımdır, ben bu demokratik hakkı kullanabilirim. Bu yasa dışı değil, bu bir haktır." Ancak, açlık grevine girdiği gerekçesiyle de infaz yakılıyor yani aslında bu yasanın bütünüyle gözden geçirilmesine, tekrar ele alınmasına kesinlikle ihtiyaç olduğu görülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FATMA KURTULAN (Devamla) - Bitiriyorum Başkan.

Tümüyle keyfî gerekçelerle, bunun dışında da... Yani ben şu çağrıyı yapmak istiyorum: Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun da İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun da artık çalışma metotlarını, biçimlerini, şekillerini biraz değiştirmeleri gerekiyor. Cezaevinde insanlar "Ben işkenceye uğradım." dediğinde bizim Komisyon üyesi şunu söylüyor: "Filistin askısı var mı?" Yani Filistin askısını hâlâ arıyorsunuz AKP'li sayın vekiller, bunun peşindesiniz. Ancak "Ben susadıysam bana su verilmiyorsa bu işkencenin en âlâsı değil midir?" dediğinde hepimiz orada hemfikir olabiliyoruz. Orada tecavüz var, her türlü baskı var ama hepsinden de ötesi hak edilmiş bir hakkın ihlali var; infazlar yakılıyor. Meclisin buna acilen... Belki öneri üzerinde, şimdi söz aldığınızda "Bu yönlü bir komisyon vardır, bu incelemeyi yapar..." Bu Komisyonun nefesi bunu incelemeye yetmeyecektir. Bir komisyon kurulması elzemdir diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)