| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 14.10.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin üçüncü bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Türk milletini ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan teklifin içerdiği önemli değişikliklerden biri de gelirleri basit usulde tespit edilenlere uygulanacak istisnadır. Yaklaşık 850 bin mükelleften toplanan 230 milyon Türk lirası vergiden vazgeçilmektedir yani mükellef başına yıllık 270 Türk lirası istisna getirilmekte. Günlerdir iktidar tarafından kamuoyunda "Esnafa büyük müjde!" diye anlatılmaya çalışılan da meğerse buymuş. Lakin dağ yine fare doğurdu, beklentiler yine boşa çıktı. Asıl müjde nedir biliyor musunuz? Ekonomiyi gerçekten şahlandırarak esnafımıza artık gerçek usulde vergilendirilmesini sağlayacak kadar çok kazandırmaktır. "270 Türk lirası kadar vergi tahakkuk eden esnaf ve aileleri zaten açlıkla mücadele ediyor." demektir. Ekonomi bu durumdayken elbette ki bu istisnanın getirilmesini destekliyoruz ancak sizlerin bahsettiği kadar aliyyülâlâ bir müjde gibi bununla gurur duyamıyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı, "Muhalefetten pandemi döneminde herhangi bir teklif gelmedi." diyerek büyük bir gaf yapmıştır. Bu teklifle getirdiğiniz istisnayı dahi pandeminin başladığı dönemde İYİ Parti olarak biz önermiştik, nihayetinde bu önerimizi yerine getirdiğiniz için mutluyuz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in sözleriyle hatırlatmak gerekirse "Bizim çözüm önerilerimiz mirî maldır, alın, uygulayın." Ancak bunları binlerce esnaf iflas etmeden önce, on binlerce anne baba geçim sıkıntısı sebebiyle zora düşmeden önce uygulayın ki bir işe yarayabilsin, hatta hazır başlamışken milletin yararına olan diğer önerilerimizi de inceleyin, hayata geçirin çünkü İYİ Parti olarak tek gayemiz, milletimizin refah seviyesinin artmasıdır. Siyasi kazancı size yazılacak dahi olsa bu düzenlemeleri getirdiğinizde destekçisi olacağız, yeter ki milletin bize sahada anlattığı dertlerini kabul edin ve çözmeye gayret gösterin. İYİ Parti sorumlu muhalefet duygusuyla hareket ederek iktidara doğru yolu göstermeye devam edecektir çünkü bu hadisede de görüldüğü gibi İYİ Partinin söylemleri, çözüm önerileri iktidar tarafından gizlice de olsa yakından takip edilmektedir, sadece bu bile İYİ Partinin artık Türkiye'nin defakto fiilî iktidar partisi olduğunu göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar tarafından sunulan kanun teklifleri de açıkça göstermektedir ki Türkiye ekonomisi oldukça kötü durumdadır, hemen hemen her kesimin geliri ya da ticari kazancı azalmıştır. Defalarca söyledik ama yine tekrarlayacağım: Bu kötü gidişat için pandemiyi bahane etmeye kalkışmayın çünkü siz de biliyorsunuz ki pandemiden önce de işler iyi gitmiyordu. Cumhuriyet tarihinde ilk defa kişi başına millî gelir yedi yıl üst üste azalmıştır. Ülkemiz ekonomisi İkinci Dünya Savaşı ekonomik buhranında bile en çok üç yıl arka arkaya bu durumla karşılaşmışken iktidar, 2014-2021 yılları arasında fakirleşme rekorunun altına imza atmıştır. Bu ve diğer göstergelerdeki gerileme, özellikle 2018 Haziranından itibaren derinleşmiştir. Yani bu ucube sistem, kötü gidişatı durduramadığı gibi âdeta körüklemiştir, fakirleşmeyi kalıcı ve artan bir sürece sürüklemiştir.
Tabii, bu arada sormak lazım, millî gelirin sürekli azaldığı bu pastada herkesin pozisyonu aynı oranda mı küçülüyor? Ne yazık ki dar gelirli vatandaşlarımızın bu pastadaki payı genel küçülmenin üzerinde azalırken, bazılarına düşen dilim fazlasıyla artmaktadır. Asgari ücretli Mehmet iş adamı Mehmet'in kârını garantiye almak için vergi verirken, kendini garantileyen ihale zenginlerine bu ülkeden kazandıkları yeterli gelmemektedir; aksine, vergilerini bile bu ülkeye ödemekten kaçmaktadırlar. Yolsuzluk varsa yoksulluk kaçınılmazdır, kayırma varsa yoksulluk kaçınılmazdır, adalet yoksa yoksulluk kaçınılmazdır.
Bakın, yeni sisteme geçilen tarihten pandeminin başladığı 2020 Mart ayına kadar geçen sürede istihdam edilenlerin sayısında 1,5 milyon kişi azalma meydana gelmiştir. İşsizlik, beraberinde yoksulluğu getirmiştir. TÜİK verilerine göre şu anda 0-3 yaş arasındaki çocuklarımızın yüzde 45'i, 3-14 yaş arasındaki çocuklarımızın yarısı, 15-24 yaş arası çocuklarımızın ve gençlerimizin de yüzde 35'i en yoksul yüzde 20'lik ailelerde yaşamaktadır. O zaman şunu sormak gerekmiyor mu; bu sistem çocuklarımızı, gençlerimizi açlığa sürüklüyorsa bu sistemde kalmak için bu kadar diretmek nedendir? Sadece sistemin getirdiği çarpıklıklar sebebiyle iki yılda 1,5 milyon kişi istihdamdan ayrılıyorsa bu sistemde kalmak için diretmek nedendir? İşin daha ilginç yanı, işsizlik arttıkça, alım gücü düştükçe vergi oranları da artmaktadır. Pandemi dönemi hem çalışanlar için hem okuyanlar için interneti zorunlu bir ihtiyaç hâline getirmiştir. Bu dönemde özel iletişim vergisine yüzde 33 zam yapılmıştır ve bu artış ile iktidar 1,6 milyar lira gelir hedeflemektedir ama hedeflenen tutarın 80 katı faizcinin, garanti ihalecinin cebine aktarılacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisinin büyümesinin, kalkınmasının önündeki en büyük engel bu sistemdir. Bu sistemle beraber ekonomimize karşı duyulan güven yok olmuştur. AK PARTİ'sinin zaten bir geleneği olmasına rağmen bu sistemle beraber liyakatsizlik en üst seviyeye ulaşmıştır, kamu gelir ve harcamalarındaki kalitesizlik iyice artmıştır. Bağımsız kurumlara karşı Cumhurbaşkanı tarafından baskı uygulanmaya başlanmıştır. Merkez Bankamız Cumhurbaşkanının şahsi para politikası teorilerinin denendiği yapboz tahtasına dönüştürülmüştür. Artık Merkez Bankasına atanan yöneticiler bu durumdan mutlu olmak yerine kâbus görmeye başlamışlardır. Daha dün gece 1 doların 9 lirayı aşmasının günahı yine Merkez Bankası yöneticilerine yüklenmiş ve bir gece yarısı kararnamesiyle 2 Başkan Yardımcısının, Para Politikası Kurulunun 1 üyesinin görevlerine son verilmiştir. Tüm bu antidemokratik uygulamalar sonucunda güven bunalımı ve belirsizlikle, yüksek enflasyon ve yüksek faizle, düşük kişi başı gelirle, düşük istihdam ve yüksek işsizlikle ve dolayısıyla, yoksullukla karşı karşıya kalınmıştır. Kişi başı millî gelirde yaklaşık 10 sıra gerileyerek 76'ncılığa gerileyen, toplam millî gelirde ilk 20'nin dışına çıkma riskiyle karşı karşıya kalan, gençlerinin dörtte 1'inin işsiz olduğu, 2018'de dolar 4,6 TL iken şimdi neredeyse 2 katına ulaşan, eksi 43 milyar dolar net rezervle yüzleşen bu ekonominin başlıca nedeni bu ucube sistemdir. Çünkü sizin "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" adı altında sunduğunuz ve ekonomiyi şahlandıracağını söylediğiniz bu sistem, aslında, Cumhurbaşkanlığı vesayet sistemidir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Üstelik bu sistem, yalnızca ekonomide çöküntüye değil, toplumsal yozlaşmaya, adaletsizliğe ve hukuk tanımazlığa sebep olmuştur. Keyfî yönetim ve israf, adam kayırma ve torpil, Cumhurbaşkanlığı vesayet sistemiyle birlikte devlet bürokrasisini ele geçirmiştir. Dün SADAT'ın askerî personel alımlarındaki mülakatlara müdahil olduğu yönündeki haberlere şaşırırken bugün ise TÜGVA'nın hazırladığı listeler vasıtasıyla tüm kamu kurumlarına personel yerleştirildiği iddialarıyla karşı karşıya kaldık, hatta, bunun sadece bir iddia olmadığını, basına açıklama yaparken itiraf eden TÜGVA Başkanının ağzından bizzat teyit ettik.
Bir siyasi iktidar düşünün ki 15 Temmuz hain saldırısından ders çıkarmış olmasın. FETÖ'nün paralel devlet yapılanmasının sonuçları ortadayken başka bir paralel devlet yapılanmasına önayak olmak akıl işi değildir. Bu yapılanmaya AK PARTİ'si müsaade ediyor olabilir ama Türk milleti asla müsaade etmeyecektir. Yüce Türk milletinin, kamu kaynaklarının iktidarın yandaşları için daha fazla israf edilmesine ve kendi öz evlatlarının haklarının gasbedilmesine tahammülü kalmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - İlk seçime kadar iktidarda kalacağınız sınırlı süre içerisinde, girdiğiniz bu yanlıştan dönmenizi, vatandaşın haklarını gasbeden bu düzenden vazgeçmenizi, Türkiye'deki parti devleti iklimine son vermenizi şiddetle öneriyoruz. Aksi takdirde, bu millet, sizi ilk seçimde sandığa gömecektir.
Milletimizin gönlü refah olsun, İYİ Parti tüm bu hukuksuzlukları görüyor ve her biri için çözüm önerilerini hazırlıyor. İYİ Parti iktidarında istikrarlı şekilde büyüyen ekonomisiyle, toplumun her kesiminin kalkındırılmasıyla ve adaletin yeniden tesis edilmesiyle Türk milleti hak ettiği refah seviyesine ulaşacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)