GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mevlid-i Nebi Haftası'na ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:9
Tarih:20.10.2021

ORHAN ATALAY (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğimiz üzere, bu hafta Peygamber Efendimiz'in dünyaya teşriflerinin 1.450'nci yılı. Bu vesileyle Peygamber'imizin doğum yıl dönümünü tebrik ediyor, tüm peygamberleri dua ve selamla anıyorum.

Gönül arzu eder ki anmak, anlamak için o da yaşamak için olsun. Peki, peygamberler ve özellikle Peygamber'imiz niçin gönderildi? Bunun cevabını Kur'an-ı Kerim bize "rahmet" olarak tanımlar. Rahmet ise gerek dünyada ve gerekse ahirette ebedî kurtuluşun yolunu öğretmektir. Dolayısıyla peygamberlerin birincil görevi öğretmenliktir, nitekim Peygamber'imiz "Ben, öğretmen olarak gönderildim." buyurdu.

Peki, "Öğretmen ne öğretti?" diye bir soru sorduğumuzda elbette ki birçok şey öğretti çünkü her peygamberin o ebedî kurtuluşun yoluna varabilmemizi sağlamak için ahlaki esaslara dayanan toplumsal bir nizam kurmak gibi bir gayesi de vardır. Bu gayenin gerçekleşmesi için birtakım temel değerlerle mücehhez, onları özümsemiş fertlere ihtiyaç duyulur ki işte, Peygamber'imiz, o fertleri yetiştirmek için bize birtakım temel değerler öğretti ki bunların başında sadelik gelir. Peygamber'imiz bize sade olmayı öğretti çünkü kendisi de "Allah'ın kulu ve elçisi" olarak çağrılmayı sever, kendisinin yanına gelen insanlara "Sakin olun, ben kisra ve kayser değilim; güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının çocuğuyum, Abdullah'ın yetimiyim." diyerek kendisini de sıradan bir insan olarak, sade bir insan olarak tanımlardı.

İkinci olarak, Peygamber'imiz, bize, bütün insanların iki elin parmakları veya bir tarağın dişleri gibi eşit olduğunu öğretti. Bir hadisinde: "Sizin şu soyunuz sopunuz, kimseye üstünlük ve kibir taslamaya gerekçe olacak şeyler değildir çünkü hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, hepiniz aynı ölçek içindeki birbirlerine eşit buğday taneleri gibisiniz." derdi.

Peygamber'imiz, bize, renklerin ve dillerin ilahi birer ayet olduğunu, dolayısıyla saygın ve dokunulmaz olduğunu öğretti. Irkçılığı "Cahiliye'nin eseri" olarak tanımladı. Habeşli Bilal'i "siyah derili kadının oğlu" diye azarlayan Ebu Zer'i çağırtıp "Sen hâlâ içinde Cahiliye eseri bulunan bir adamsın." diye azarlamıştı.

Peygamber'imiz, bize, imtiyazlı olmaktan sakınmayı da öğretti. Arkadaşları arasında "İmtiyazlı kulu Allah sevmez." derdi. Bir gün kendi akrabalarını İslam'a davet edince amcası Ebu Leheb kendisine "Ey Muhammed, senin dediklerini kabul edecek olursam benim elime ne geçecek?" diye bir soru sorunca Peygamber'imiz amcasını da tanıdığı için "Ey amca, bir kadın ve bir kölenin eline ne geçecekse senin eline de ancak o kadarı geçecek." diyerek insan eşitliğine en vurucu cümleyi kullanmıştı. Ebu Leheb ise "Beni, bir kadın ve bir köleyle eşitleyen dine de o dinin Peygamber'i olarak sana da yazıklar olsun." diyerek tepki göstermişti.

Peygamber'imiz, bize, adaletten asla ödün verilmemesini öğretti. "Bir günlük adaletle hükmetmek altmış yıllık ibadete denktir." derdi. Mahzumoğulları'ndan Fatıma isimli asilzade bir kadın, bir gün hırsızlık edince etrafındaki insanlar cezalandırılmaması için Üsâme bin Zeyd adında sahabeyi Peygamber'imize aracı olarak gönderdiler. Peygamberimiz hikâyeyi öğrenince öfkelenerek "Nasıl oluyor da bazılarınız Allah'ın kanununa karşı aracılık edebiliyorsunuz? Sizden önceki ümmetleri helak eden en temel şey, onların ileri gelenlerinden birisinin suç işlemesi hâlinde ona ceza vermezlerdi ancak aynı suçu zayıflardan ve fakirlerden birisinin işlemesi hâlinde onu derhâl cezalandırırlardı. Allah'a yemin olsun ki bu, Muhammed'in kızı Fatıma da olsaydı onun cezasını vermekte tereddüt etmezdim."

O Peygamber, barışı kendi toplumsal hayatının merkezine yerleştirdi, bize her vesileyle barışı önerdi. Peygamber olmadan önce Kâbe'deki Hacerülesved taşını yerine oturtmadaki bilgece davranışı kabileler arası savaşın engeli olmuştu. Nitekim, Hudeybiye Barış Anlaşması'nda, karşı taraf, imzasında "Muhammedürresûlullah" ifadesini kabul etmeyince bütün sahabenin tepkisine rağmen "'Muhammedürresûlullah' kısmını siliyorum, 'Abdullah oğlu Muhammed'le yetiniyorum." diyerek o barış anlaşmasını imzalamıştı.

Peygamber, bize merhameti öğretti çünkü ona göre Allah insanlara merhameti olmayanlara merhamet etmeyeceğini söylemişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ORHAN ATALAY (Devamla) - Kuyudan köpeğe su taşıyan kadın için, keza, Mekke'yi fethe giden on binlerce kişilik orduyu görünce ürken yeni yavrulamış bir köpeği görünce o köpeğin yanına bir nöbetçi dikerek "Son nefer geçinceye kadar bu köpek rahatsızlık duymasın diye burada nöbet bekleyeceksin." demişti. Keza Peygamber'imiz en önemli ilkelerden biri olarak bize sevgiyi de öğretmişti çünkü ona göre "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız." ilkesi olmazsa olmaz esasımızdı. İnsan için aslolanın da özgürlük olduğunu söyleyerek özgürlük ve adalet Peygamber'i olduğunu tüm insanlığa rahmet olarak bize öğretmiş.

Bu vesileyle tüm insanların Mevlid-i Nebi Kandili'ni kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)