GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:10
Tarih:21.10.2021

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Şimdi, bu 283 sayılı kooperatiflerle ilgili kanun önemli bir kanun fakat bu kanun metninde bu önemi haiz olan hiçbir cümle göremedim. Mesela, bu kanunu çalışan arkadaşlar, Allah aşkınıza -Komisyon orada- hiç mi bu Ahilik teşkilatıyla ilgili olarak tartışmadınız aranızda? Ahilik teşkilatı ile kooperatifler arasındaki ilişki üzerine hiç mi düşünmediniz? Anlayamıyorum çünkü bakın, ben size kendi yazınızı okuyayım, genel gerekçede aynen şöyle başlıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Kooperatifler, demokratik yönetimleriyle sorumluluk, eşitlik, adalet, yardımlaşma ve dayanışma gibi değerlerin kılavuzluk ettiği girişimler olarak diğer işletmelerden ayrılırlar." Sonra genel gerekçenin son cümlesini okuyorum: "Bu amaçla hazırlanan kanun teklifiyle ülkemizde bulunan kooperatif ve üst kuruluşları, uluslararası kooperatifçilik ilke ve uygulamalarına..." Vesaire, vesaire... "...bulunan ticari işletmeler hâline getirilmek istenmektedir." Yani ayrı özelliği olduğunu düşündüğünüz... "Ayrı"dan kastınız nedir? Yani kooperatifler ne kamu işletmesi ne özel sektör işletmesi. Dolayısıyla da bunlara benzemediğini söylüyorsunuz, eyvallah ama ondan sonra "Biz bunları ticari işletme yapacağız." diyorsunuz. Arkadaşlar, Ahilik teşkilatı ve de kooperatiflerin aralarında farklılıklar var, oluşum sebepleri farklı, benzerlikleri de var. "Benzerlikleri nedir?" diye soracak olursanız, bana göre dayanışmacı bir insanlığın kapitalizmle karşılaştığında, kapitalizmin yoksullaştırmasına cevaben bulduğu bir çözümdür bir bakıma. Ama değerli arkadaşlar, bu "kooperatif" dediğimiz mesele sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada da esasında -bu konuyla ilgili olan arkadaşlar bileceklerdir- sorunları olan -teorik anlamda söylüyorum- ve çözülmesi için çaba gösterilen konulardan bir tanesidir ama siz diyorsunuz ki: "Bu işletmeler ticari işletme hâline gelecek." Nasıl olacak bu? Yani esas itibarıyla gönüllülük esasına dayalı, yardımlaşma ve dayanışma çerçevesinde oluşmuş olan bir mekanizmayı siz ticari bir işletmeye benzeteceksiniz yani kâr amacıyla çalışan bir işletmeye çevireceksiniz, yaptığınız bu aslında.

Bu kanun, kooperatiflerin ruhunu anlamamış -kooperatiflere Türkiye'nin kendi gelenekleri içinde baktığımızda- Ahilik teşkilatını da anlayamamış bir anlayışın sonucu olarak yazılmış olan bir metindir. Bu metin esas itibarıyla yaptığınız diğer birçok şeye benziyor. "Nedir o?" diye soracak olursanız, kontrolünüz dışında hiçbir şey kalsın istemiyorsunuz, her şeyi zapturapta alalım istiyorsunuz, her şey merkezîleşsin ve saraydan yönetilsin istiyorsunuz; buna ilişkin bir sürü madde var.

Nereden çıktı şimdi Ticaret Bakanlığı kooperatiflerle ilişkili hâle geliyor? Ha, şunu anlıyorum: Kooperatifçiliğin bizim deneyimimizde, Türkiye deneyiminde olumsuzlukları var, arkadaşlarımızın bir kısmı bunu ifade etti, evet, dolayısıyla da bir yaklaşım içinde kooperatiflerin yeniden düzenlenmesiyle ilgili bir şey getirmeyi düşünebilirsiniz, ona da eyvallah ama getireceğiniz şeyin kooperatiflerin ruhuna aykırı olmaması lazım. Bu getirdiğiniz, temel olarak, kapitalist bir işletmeye çevirmeye çalıştığınız kooperatifler. Hatta ben daha abartılı söyleyeyim -hani, muhafazakâr değerlere sahip olduğunuzu söylüyorsunuz Adalet ve Kalkınma Partisi olarak- siz Ahilik teşkilatını -fikriyat anlamında söylüyorum- kapitalist bir işletmeye çevirmeyi kabullenmişsiniz bu metinle. Bu, kabul edilebilir bir şey değil arkadaşlar, gerçekten değil. Hani "Adalet ve Kalkınma Partisi" derken ben Komisyona bakıyorum doğal olarak ama zaten arkadaşlarımız, her zaman olduğu gibi, kendi kanunlarını düşünmeyi, dinlemeyi dahi kendilerine bir şekilde uygun bulmuyorlar ve dolayısıyla da gördüğünüz gibi koltuklar boş kalmış ve biz de boşa konuşmuş oluyoruz. Ama değerli arkadaşlar, bu olmaz, bir ülke böyle yönetilemez. Hele hele bu denli önemli bir oluşum olan kooperatiflerin her şeye rağmen Türkiye'de sayıları oldukça fazladır. Kooperatiflerin ruhuna uygun bir düzenleme getireceğinize, bunları tümüyle ticari işletmeler yani kâr amacı peşinde koşan serbest piyasa aktörleri hâline getiriyorsunuz.

Arkadaşlar, şöyle söyleyeyim: İnsanların kolektif davranmasını istiyorsanız iki tane yolunuz vardır: Biri, insanların kendi gönüllülükleri üzerinden bir araya gelmeleridir; ikincisi de müeyyideler koyarak yani cezai müeyyideler koyarak insanları kanunlar çerçevesinde kolektif davranmaya yöneltmenizdir. İnsanlık tarihi bu söylediğim 2 özelliği de geçmişte yaşadı, hâlen de bir ölçüde yaşıyor. Dolayısıyla da şimdi, ben bakıyorum; efendim, okuyayım şuradan: "Genel kurulu zamanında çağırmayan yöneticilere ceza, denetçilere ceza, ortaklığı kabul konusunda uygun davranmayan yöneticilere ceza, bilgi sistemine girmeyen yöneticilere ceza." Arkadaşlar, hani kooperatifler gönüllüydü, nasıl oldu bu? Yani gönüllülük esasına uygun olarak bir araya gelmiş olan, dayanışma duygularıyla hareket eden insanların bu özgürlük alanını siz cezayla sıkıştırıyorsunuz ve cezayla yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Bu kabul edilebilir değil değerli arkadaşlar.

Gerçekten, insan şunu bekliyor; muhafazakâr değerlere sahip olduğunu söyleyen Adalet ve Kalkınma Partisinin böyle bir yasayı önümüze getirirken en azından bu ülkenin kültürel mirasını dikkate alan bir yerden bir organizasyon yapmasını bekliyor insan. Kaldı ki bu yasada mesela uluslararası kooperatifçilikle ilgili sorunlara dair bir tek cümle yok. Mesela Arjantin uzun yıllar kooperatifçilik yaşadı, Brezilya bunu yaptı; kimisi başarılı oldu kimisi başarısız oldu. Hâlâ tartışılıyor, ne olursa başarılı olur, ne olursa başarısızlık söz konusu oluyor diye hâlâ tartışılıyor. Dolayısıyla da kooperatifleri bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan partiler olarak düşünmemiz ve buna ilişkin bir yaklaşım göstermemiz zaten gerekiyor. Ama arkadaşlar, bu değil çünkü bunun hiçbir şey anlamamış olan bir yasa çalışması olduğunu söyleyebilirim. "Hiçbir şey anlamamışlık" iddialı bir cümle, biliyorum, farkındayım. Ama gerçekten de siz, gönüllülük esasına uygun olarak oluşmuş olan bir mekanizmayı cezalarla yönetecekseniz eğer veya Ticaret Bakanlığına bağlı hâle getirecekseniz eğer, birçok alanda yaptığınız gibi, insanlarımızın dayanışma duygularını, yardımlaşma duygularını ve birlikte iş yapma duygularını önlersiniz ve zaten önlüyorsunuz da arkadaşlar. Önlüyorsunuz çünkü bu Mecliste çoğunluğunuzun var olması ortak bir iş yaptığımız duygusunu yaşamamızı engelliyor. Çünkü siz tartışmıyorsunuz, çünkü siz fikre fikirle karşı koyamıyorsunuz; yok böyle bir şey, elinizi kaldırıyorsunuz sadece ve sonuçta geçiriyorsunuz yasaları. Ama inanın arkadaşlar, bu yasalar bir süre sonra geri dönecek, geri dönecek. Çünkü bu, toplumsal dokuya uygun olmayan bir yasadır ve bu yasa öyle veya böyle çok uzun süre işlev görecek bir yasa değildir.

Dolayısıyla da biz, grup olarak bu yasaya karşıyız. Bu yasayla memleketin ihtiyacı olan kooperatifleri düzenlemek değil, zapturapta almak, tam anlamıyla zapturapta almak amacını ve yine bu metinde ifade ettiğiniz gibi, kalkınma yönüne doğru kooperatiflerin yönelmelerini sağlamak gibi bir perspektifi benimsemiş durumdasınız. Ama kooperatifler kapitalist işletmeler değillerdir, kâr amacıyla çalışmazlar, dayanışmayı ve birlikte iş yapmayı, birlikte kazanmayı öneren kurumlardır. Siz bunları kâr amacıyla çalışan kurumlara dönüştürmeye çalışıyorsunuz, bunun nafile bir iş olduğunu söylemeye çalıştım.

Hepinize iyi akşamlar. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)