| Konu: | Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin UNIFIL'in görev süresinin uzatılması yönündeki 2591 (2021) sayılı Kararı çerçevesinde, hudut, şümul ve miktarı Cumhurbaşkanınca belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının; 1701 (2006) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı ve 880 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı'yla tespit edilen ilkeler kapsamında; Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü bünyesinde UNIFIL'e, 31/10/2021 tarihinden itibaren bir yıl daha iştirak etmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanınca yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca izin verilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1705) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 26.10.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ ERGUN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, yeni yasama döneminin milletimize ve Meclise hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Silahlı Kuvvetlerimizin 31 Ekim 2021 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL'e iştirak etmesiyle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki talep eden Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 11 Ağustos 2006 tarihinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 5 Eylül 2006 tarihinde aldığı bir kararla bir yıl için verdiği izin çerçevesinde, Türkiye, Lübnan'da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücüne Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla katkı sağlamıştır. Söz konusu iznin süresi, son olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6 Ekim 2020 tarihli kararıyla bir yıl uzatılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk milleti tarihinin hiçbir döneminde kendisinden yardım isteyen hiçbir eli geri çevirmemiştir. Çok şükür ki -hiçbir zaman- savaş meydanını terk etmiş bir milletin evlatları değiliz. Biz, bu coğrafyaya gelirken de burada yaşarken de etrafımızdaki komşularımız da ve himayemizdeki tebaamız da bizden hep emindi. Bugün, dış politikada yaşanan olay ve oynanan oyunları görünce bizim üzerimizdeki sorumluluğun sadece sınırlarımızla sınırlı olmadığı ortadadır. Suriye'de PKK terör örgütü için oluşturulmaya çalışılan koridorun engellenmesi için mavi vatanın ne kadar önemli olduğunu kavramak gerekir. Bu coğrafyanın kaderi budur. Bir gün dahi etrafımızda olan olaylara ve dönen dolaplara kayıtsız kalma lüksümüz yoktur. Yakın coğrafyamızdan başlayarak tüm dünyada barış ve istikrarın tesisi öncelikli dış politika hedeflerimizden biridir. Bu politikamızı biz "Dünya 5'ten büyüktür." diyen bir liderin vizyonuyla oluşturuyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta Suriye, Irak ve Afganistan'da yaşanan olayların birbirinden çok ayrı ve bağımsız olduğunu düşünmek bizi yanılgıya sevk eder. Bu bölgeye huzurun gelmesi için Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletinin bağrından çıkan Silahlı Kuvvetlerimizin bölgede bulunması gerekmektedir. Silahlı Kuvvetlerimizin olmadığı yerlerde kan ve gözyaşı bölgeye hep hâkim olmuştur. Dolayısıyla bölgemizde istikrara her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Bu istikrarın tesis edilmesinde kilit önemi haiz olan Lübnan'da barış ve istikrarın muhafazası, bölgemizin içinden geçmekte olduğu bu hassas süreçte hiç şüphesiz daha da önem kazanmıştır. Suriye'deki mezhepçi yaklaşımlar tüm bölgeyi ve özellikle de Lübnan'ı olumsuz etkilemektedir. Bölgesel siyasi gelişmeler ile Suriye'de ve Irak'taki iç savaşların sonucunda yaşanan kontrolsüz güç, İsrail'in müdahaleci tutumu, Lübnan'ı demokratik anlamda her an ciddi sıkıntıların yaşanabileceği bir ülke hâline getirmiştir. Lübnan, hassas bir ülkedir ve bu hassas dengelerin korunmaması hâlinde bölgede yeni göç dalgalarının yaşanması işten bile değildir. Dolayısıyla çıkartacağımız bu tezkere çok büyük önem arz etmektedir.
Değerli Meclis üyeleri, ülkemizin kendi sınırları dışında da varlık göstermesi tarihî ve sosyolojik bir zorunluluktur. Devletlerin de insanlar gibi bir kaderi vardır ve bu kader arka planda her zaman işler ve işlemeye devam etmektedir. Lübnan ve Türkiye, geçmişten gelen bağlar ve ortak kültürel değerlerle birbirinden ayrılmayacak şekilde birbirine bağlıdır. Ülkemiz her daim Lübnan'ın bağımsızlığının, birliğinin, istikrarının ve güvenliğinin güçlü bir savunucusu ve destekleyicisi olmuştur. Lübnan'ın zorlu döneminde biz, devlet olarak her türlü desteğimizi sunduk ve sunmaya da devam etmekteyiz. Ülkemiz, Beyrut Limanı patlaması sonrasında Lübnan'a ve Lübnan halkına yardım elini uzatan ilk ülkeler arasında yer almış ve Sayın Cumhurbaşkanımız patlamanın hemen sonrasında ilgili tüm devlet kurumlarımızın Lübnanlı kardeşlerimizin yaralarını sarmak üzere seferber edilmesi yönünde talimat vermişlerdir. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız da patlamadan hemen sonra Lübnan'a bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Patlamadan bu yana ülkemizin Lübnan'a yaptığı yardımların toplam değeri 4 milyon doları aşmıştır ve Lübnan'a yönelik yardım çalışmalarımız sürmeye de devam edecektir. Lübnan'ın güvenlik ve istikrarına verdiğimiz özel önem ışığında Lübnan ordusuna da destek vermeyi sürdürmekteyiz. Lübnan ordusu mensuplarının ve ailelerinin acil temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından bu yıl içinde iki ayrı sevkiyat hâlinde toplam 320 ton temel gıda maddesi gönderilmiştir.
Ülkemiz özellikle bu zor dönemde mevcut sıkıntıların üstesinden gelinebilmesi için Lübnan devletine ve Lübnan halkına destek olmaya devam etmektedir. Bu çerçevede, Lübnan'ın istikrar ve güvenliğinin korunmasında önemli rol oynayan Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücüne yaptığımız katkılarla barışı koruma harekâtının etkin biçimde icrasında önemli bir işlev üstlenmekteyiz. Ülkemizin katkısı gerek Birleşmiş Milletler sistemi içerisinde gerek bölgesel ve küresel ölçekte gerek kapsamlı sivil-askerî iş birliği faaliyetleri vasıtasıyla Lübnan toplumunun her kesimi nezdinde görünürlüğünün artmasına, ayrıca barış ve istikrarının korunmasına hizmet etmektedir. UNIFIL'in görev süresi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 30 Ağustos 2021 tarihli kararıyla, 31 Ağustos 2022 tarihine kadar uzatılmıştır ve bu noktada, Lübnan'la ikili ilişkilerimiz ile bölgedeki güvenlik koşulları göz önünde tutularak UNIFIL'e katkımızın sürdürülmesi önem arz etmektedir.
Bilindiği üzere dünyada hiçbir şey boşluk kabul etmez. Eğer bugün çevremizdeki boşluğu biz doldurmazsak ülkemize düşmanlık eden emperyalist güçler doldurur ve bizi kuşatarak yok etmeye ve elimizden bağımsızlığımızı almaya çalışırlar. Bundan dolayı, biz başta kendi güvenliğimiz için bu tezkereyi geçirmek zorundayız.
Bizler bin yılı aşkın süredir bu topraklarda yaşayan büyük Türk milletinin evlatları olarak her zaman adaletin savunucusu olduk ve her zaman mazlum milletlerin hakkını savunduk. Malazgirt'ten bu zamana kadar göğsümüzü düşmanların hücumuna siper ettik ve düşmanın her saldırısına her zaman en ağır tokatla karşılık verdik. Şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır ki bu coğrafyada biz "Bitti." demeden hiçbir şey bitmez ve asla bu millete kimse kefen biçemez. Biz dün mazlumların yanındaydık, yarın da olmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak gönül coğrafyamızdaki tüm mazlum halkların yanında durmaya devam edeceğiz, komşu ülkelerimizin ve Lübnan'ın istikrarını hedef alan her türlü girişimin karşısında durmaya devam edeceğiz. Kardeş ve dost olan Lübnan halkının da yanında olacak, huzur ve refahlarını bozacak her türlü saldırıyı engelleyerek iç barışın ve bölge huzurunun tesisi doğrultusunda katkılarımızı sürdüreceğiz. Bu bağlamda, Lübnan'la olan ikili ilişkilerimiz ile, bölgedeki güvenlik koşulları da göz önünde bulundurularak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin UNIFIL'in görev süresinin uzatılması yönündeki Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla tespit edilen ilkeler kapsamında, 31 Ekim 2021 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL'e iştirak etmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanlığınca yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz. Tabii ki "Vatan, millet, Sakarya." cümlesinin mecazi anlamını bilmeyenlerin bu tezkereye onay vermesini de beklemiyorum.
Sözlerime son verirken UNIFIL'e askerî katkıda bulunmaya devam etmemize ilişkin tezkereyi destekleyeceğimizi belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)