GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Diyarbakır'da yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:12
Tarih:27.10.2021

REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Başta, şu anda bizi cezaevlerinde izleyen yoldaşlarımızı ve tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Şu anda Mecliste bir gündem olduğunu ancak bu gündem... Diyarbakır'ın yani Amed'in gündeminden söz etmek istiyorum.

Çocukların istismar edilmesinden kadınlara siyasi operasyon düzenlenmesine, polisin keyfî uygulamalarından "kentsel dönüşüm" adı altında insanların göç ettirilmesine, Diyarbakır'daki özel savaş politikalarına değineceğim.

Değerli arkadaşlar, 2014 yılından itibaren Kürtlerin hiçbir kazanımına tahammül edemeyen bu iktidar, Kürtlerin yaşadığı kentleri yıkmakla kalmıyor, insanları yurtsuzlaştırmaya çalışıyor. Diyarbakır'da Sur, Fiskaya ve Kaynartepe başta olmak üzere toplam 6 bölge "kentsel dönüşüm" adı altında yıkılmak isteniyor. Bu, kentsel dönüşüm filan değil; kültürel ve sosyal bir yıkımdır. İnsanların evleri çok düşük bedellerle satın alınıyor, evleri yıkılıyor, ardından yüksek fiyatla borçlandırılarak yeni evler veriliyor, bunu kabul etmediklerinde ise yıllarca yaşamış olduğu kentlerden göç etmek zorunda kalıyorlar. Burada söz konusu olan, sadece kentsel dönüşüm değil; bir devlet politikası olarak Kürt coğrafyasındaki kentlerin tarihsiz ve hafızasız bırakılmasıdır. Yüz binlerce insan yerinden edilirken yandaşlara ise rant alanı doğuyor. Sur'da yapılan cadde kenarlarındaki tuhaf binaların iktidar yandaşlarına peşkeş çekildiği iddia ediliyor.

Bu usulsüz ve hukuksuz uygulamalara kayyum belediyeleri de dâhil oluyor. Tüm bu uygulamalarla birlikte Diyarbakır'da resmen soğuk savaş yaşanıyor. Kolluk eliyle keyfî uygulamalar yaparak, yargı eliyle hukuksuz kararlar vererek, "kentsel dönüşüm" adı altında halkı borçlandırarak, kadınlara ve çocuklara karşı suçlarda cezasızlık politikasıyla tam bir soğuk savaş yaşanıyor. Diyarbakır'da son bir ayda 5 ilçede; Dicle, Kulp, Çınar, Hani ve Eğil'de onlarca çocuk cinsel istismara maruz kaldı. Her ilçeden 1'den fazla çocuktan bahsediyoruz ve bu cinsel istismarların çoğu kamu kurumlarında gerçekleşiyor, istismarda bulunan kişiler ise kamu görevlileri; okulda öğretmen veya Kur'an kursunda imam.

Birkaç yıl önce yine bu ilçelerin birinde bir çocuk, korucu tarafından cinsel istismara uğradı, çocuk korumaya alındı ancak suç işleyen tüm kolluk güçleri gibi korucu da hiçbir ceza almadı. Kamu görevlilerinin, özellikle kolluk güçlerinin, Kürtlere, kadınlara karşı suç işlediğinde cezasız bırakıldığını biliyoruz. En basit ifade özgürlüğü kapsamındaki konuşmalara "suçu ve suçluyu övme" diyerek soruşturma açanlar esas suçluları görmüyor, görmezden geliyor. İşte sizin bu cezasızlık politikalarınız, suçu ve suçluları teşvik ediyor. Dün Musa Orhan ve benzerlerine verilmeyen ceza, bugün Garibe Gezer yoldaşımıza yapılan cinsel saldırının yegâne sebebidir. Sizin bu politikalarınıza karşı, bulunduğumuz her yerde mücadelemizi büyüterek devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, birkaç gün önce, 16 Ekimde Diyarbakır'da her türlü şiddete karşı kadın mitingi yapıldı. Şiddete karşı yapıldı ancak Diyarbakır'da görevli binlerce Emniyet mensubunun şiddetiyle karşılaştık; kadınlara çıplak arama yapılmak istendi; sarı, kırmızı, yeşil renkleri gerekçe gösterilerek anneler gözaltına alındı. Her türlü baskıya rağmen kadın mücadelesini büyütüyoruz, zaten bu yüzden size boyun eğmeyen kadınlardan intikam almaya çalışıyorsunuz. "Camiye ayakkabıyla girdiler." diyerek kıyamet koparanlar, kadın mitinginde caminin gözaltı merkezi yapılmasına her nedense sessiz kaldılar. Kürt'e karşı yapılan her suçta gözleriniz kör, dilleriniz lal oluyor. Diyarbakır'da yapılan her uygulama, dikilen her heykel, etkinlik bir ideoloji çerçevesinde yapılıyor; o da milliyetçilik.

Diyarbakır'a bela olan diğer bir kavram ise ne olduğu belli olmayan "güvenlik gerekçesi". Kentlerin yıkılma planı güvenlik gerekçesiyle, mitinglerde çıplak arama yapılması yine güvenlik gerekçesiyle, Silvan, Kulp ve Lice'yi birbirinden ayıran HES projesi yine güvenlik gerekçesiyle yapılıyor. "Güvenlik gerekçesi" diyerek halka, kadınlara boyun eğdirmeye ve Kürtlerin yaşadığı her yeri tarumar etmeye çalışıyorsunuz. Bizim bu uygulamalara diyeceğimiz tek şey: Zulmünüzü artırın, artırın ki tez zeval bulasınız.

Son olarak, TJA Dönem Sözcümüz Ayşe Gökkan'a hukuksuzca otuz yıl verildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun toparlayın.

REMZİYE TOSUN (Devamla) - Bu ceza Ayşe Gökkan şahsında, boyun eğmeyen tüm kadınlara verilmiştir. Kendisini buradan saygıyla selamlıyoruz.

Kürt'üz, kadınız, buradayız ve biat etmiyoruz, hiçbir yere de gitmiyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)