| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 02.11.2021 |
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Buğday nedir biliyor musunuz? On iki bin yıl önce Anadolu topraklarında, Harran'da ilk kez toprağa ekilen ve buradan da medeniyetlerin yıllarca hizmetine sunulan, kullanımına sunulan bir besin kaynağı. Evet, çiftçinin geçim kaynağı ama aynı zamanda da halkın en temel besin kaynağı. Orta Amerika yerlileri için mısır, Çinliler için pirinç, Güney Amerikalılar için patates neyse bu topraklarda yaşayan halklar için de buğday odur ama ne yazık ki o yerli ve millî olmakla sürekli övünen -sözde- iktidar tarafından -o neoliberal tarım politikalarından kaynaklı- bir tarım ülkesi olan Türkiye, artık gıda konusunda tamamen neredeyse dışa bağımlı bir ülke hâline getirildi. Son otuz yılda 4 milyon 720 bin hektar tarım arazisini biz kaybettik. Nasıl kaybettik? Evet, toprakların bir kısmı kuraklık, tuzluluk, çoraklık, erozyon gibi nedenlerle kaybedildi ama asıl olarak, o inşaat ve enerji sektörü var ya; turizm tesisi, yol yapımı gibi nedenlerle tarım arazisi topraklarının rant amacıyla talan edildiğine tanıklık ettik. İthal edilen ürünlerin gümrük vergileri düşürüldü yine bu politikaların bir parçası olarak ya da sıfırlandı, ithal ürünler sonrasında da çiftçiler zarar ettikleri için üretim yapamamaya başladı. Türkiye, baklagillerde net ithalatçı durumuna geldi. Çiftçinin desteklenmesi için kurulan bir kurum var biliyorsunuz değil mi? Toprak Mahsulleri Ofisi, işte artık resmen ithalat yapan bir kurum hâline geldi, sadece bu yıl, 2021 yılında buğday ithalatı için 4 tane ihale yaptı. Kendi kendine yetebilen bir ülkeden rekor düzeyde buğday ithalatı yapan bir ülkeye döndük. Üretimde maliyet arttı, TÜİK verilerine göre, Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi yıllık olarak yüzde 29,38 arttı. Yıllık düzeyde en fazla artış gübrede yaşandı, yüzde 62,43; sertifikalı hububat tohumu fiyatları yüzde 63, elektrik fiyatları ise -dünden önceden bahsediyorum- yüzde 56 arttı.
Tarım Kanunu'na göre millî gelirin en az yüzde 1'inin tarımsal desteklemeye ayrılması gerekirken bugün çiftçilerin banka ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları katlanarak artıyor. Özel ve kamu bankalarına nisanda 142 milyar lira olan çiftçi borcu temmuzda 147,5 milyara çıktı. Eylül ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkı 3,5 kat arttı. Gübrenin, mazotun, tohumun pahalı olmasından dolayı tarım yapılamaması bir kenara, bu koşullarda tarım yapan çiftçinin bile ürünü elinde kalıyor ve çiftçiler ürünlerini artık çöpe döküyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
OYA ERSOY (Devamla) - Çiftçileri koruyup üretimi desteklemezsek gıda kriziyle bu ülke halkları karşı karşıyadır, bunu herkes bilsin ve bu sorumlulukla davranmak zorundayız. Yıllardır iktidarın betona yaptığı yatırım var ya, o yatırım bu halkın karnını doyurmayacak. Destek için küçük ücretli çiftçinin borcu devlet tarafından üstlenilmelidir, bir. İki, çiftçi kredileri için kooperatif bankası kurulmalıdır ve ithal odaklı, her şeyden önemlisi, ithal odaklı tarımsal üretimden vazgeçilmelidir diyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)