| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 02.11.2021 |
HDP GRUBU ADINA SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine söz almış bulunmaktayım.
Bildiğiniz gibi, dünyada ve Türkiye'de kadına yönelik erkek şiddeti her geçen gün artıyor. Sadece 2021 yılı verilerini verirsek ilk dokuz ayında Türkiye'de en az 234 kadın erkekler tarafından katledildi ve 170 kadın da şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Tabii, bu şüpheli ölümlerden bahsederken, yapılan birçok araştırma da bunların dolaylı veya doğrudan erkek şiddetiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bugün kadınlar evde, sokakta, iş yerinde, cezaevinde şiddet görmeye devam ediyor ve devletin yapması gereken aslında bu şiddetle mücadele etmekken maalesef ki biz kimi durumlarda bu şiddetin doğrudan devlet görevlileri veya yöneticileri tarafından uygulandığını görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, kadınlara uygulanan bu şiddet birçok şekilde hayata geçiriliyor. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararından tutalım da siyasetçiler tarafından kullanılan söylemler, cinsiyetçi yaklaşımlar ve politikalar, hayata geçirilen pratikler bu durumun en başında geliyor.
Kimi olaylardan örnekler vermek isteriz. Kadın aktivistlere davalar açılıp "8 Marta neden gittin?" "25 Kasıma neden katıldın?" "Gülistan Doku'yu neden soruyorsun?" gibi sorular yöneltiliyor ve bunlar ceza gerekçesi yapılıyor. Şimdi, bu günler aslında her sene bütün dünyada kadınların sokakta olduğu, taleplerini dile getirdikleri günler fakat Türkiye'de bu günlerde sokağa çıkmak isteyen kadınlara hakaretler eşliğinde fiziksel şiddet uygulanıyor ve insanlık dışı bir şekilde gözaltına alınıyorlar ve davalar açılıyor. Mesela bu sene 25 Kasımda açıklama yaptıkları gerekçesiyle Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4 kadına iddianame hazırlandı ve açıklamaya katılmak suç sayıldı. Yine aynı şekilde, Mardin'de 25 Kasımda açıklamaya katılan kadınlara para cezası kesildi. Özellikle bölge illerinde kadın mücadelesi yürüten kadınlar, aslında dünyanın her yerinde yürütülen kadın çalışmalarından kaynaklı dudak uçuklatan cezalar alıyor.
Yine, Nusaybin Belediye Başkanlığı yapmış ve TJA dönem sözcüsü olan Sevgili Ayşe Gürkan'a otuz yıl ceza verildi; erkek şiddetine dair yaptığı açıklamalar, katıldığı programlar, verdiği kadın mücadelesi gerekçe gösterilerek yapıldı. İşte, bu şekilde, aslında yargı taciziyle kadın mücadelesi kriminalize edilmek isteniyor. Giderek artan erkek devlet şiddetine dair sokakta mücadele yürüten kadınlara karşı verilen bu ceza kabul edilemez.
Bu şiddeti bizler aslında 16 Ekimde Diyarbakır'da cinsiyetçiliğe ve ırkçılığa karşı yapmak istediğimiz mitingde de bir kez daha gördük. Mitingde, her giriş güzergâhına 3 kontrol noktası konulmuş, buralara kabinler yerleştirilmiş ve kadınlar her bir noktada tek tek ince aramadan geçirildi, zorla üstleri açılmaya çalışıldı, ayakkabılarını çıkarmaları istendi, çıplak aramayla karşı karşıya kaldılar. Sözde, pandemi hassasiyetiyle HES kodu istendi ama aynı güvenlik görevlileri, aynı eldivenle bütün kadınları tacize varan bir şekilde aradı; hâliyle, kadınların birçoğu saatlerce içeri giremedi ve kapıda bekletildi, bu uygulamalara itiraz eden kadınlar şiddete maruz kaldı, gözaltına alındı ve oraya yakın cami, gözaltı merkezine çevrildi.
Değerli milletvekilleri, dışarıda durum bu iken cezaevlerinde durum çok da iç açıcı değil; cezaevlerinde hak ihlalleri sürekli gündeme geliyor fakat her meselede olduğu gibi aslında bu meselede de en çok da kadınlar görülmüyor ve yok sayılıyor. En son, Kandıra 1 no.lu F Tipi Cezaevinde Garibe Gezer isimli mahpusa yapılan insanlık dışı uygulamalar söz konusuydu. "Süngerli oda" olarak tarif ettiği odaya atılmış ve burada 8 kişilik bir gardiyan ekibi tarafından cinsel saldırıya uğramış, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bırakılmış. Durumdan oldukça etkilenen Garibe Gezer de intihar etmek istemiş ama çarşafın ipi kopması dolayısıyla kurtulmuş fakat buna rağmen hastaneye geç götürülmüş. Bu saldırıyı gerçekleştirenler hakkında herhangi bir soruşturma açılmazken Garibe Gezer aslında başına gelenleri ailesine ve avukatlarına aktardığı için soruşturmaya tabi tutuldu ve beş gün hücre cezası verildi.
Aslında şunu söylemek isteriz: İçeride ve dışarıda kadınlara yönelik uygulanan bu şiddet asla kabul edilemez. Devletlerin şiddete karşı yükümlülükleri ortadadır, şiddetin bitirilmesi için mücadele etmek. Öbür türlüsü yani Türkiye'de uygulanan devlet şiddeti ancak erkek şiddetini artırır, ona güç verir, onu besler ve bugün olduğu gibi her gün Türkiye'de kadınlar öldürülmeye, katledilmeye devam eder. (HDP sıralarından alkışlar)