| Konu: | ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 30.01.2013 |
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında İç Tüzük gereği yürürlük maddesinde konuşulmaz ama bu madde en zor madde. Neden? Kanunları yürütecek olan Bakanlar Kurulu ama bu kanunu?
Yıl 1982, ben Antalya'da veteriner hekim olarak göreve başladım. O bölgenin halkının sorunu 2/B'ydi. 2002'ye kadar -1994 yılında ben Antalya'da İl Genel Meclisi üyeliği yaptım- Antalya'nın Karaöz'ünden tutun, Duacı'sından, Aşağıoba'sından Korkuteli'nin köylerine; Yazır'ından, Esenyurt'undan, Güzle'sinden, Antalya'nın Finike'sinden, Kumluca'sından, nereye giderseniz gidin 2/B konuşuldu.
Yıl 2002, Burdur'a geldim, Burdur Milletvekili oldum. Burdur'umuzun Bucak'ında, Elsazı'nda, Kargı'sında, Yazır'ında, Kocaaliler'inde, Dirmil'inde? Burdur'u kurak bilirsiniz, Burdur'un dörtte 3'ü ormanlarla kaplıdır, orman köylüsü vardır.
Biraz önce Elsazı Muhtarımızla görüştüm: "Ne var sorun olarak?" Dedi ki: "Elli yıldır atalarımın ektiği, biçtiği yerleri orman dışına çıkaramadık. Bununla ilgili bir düzenleme yapılmadı. Biz, buralarda iştigal ediyoruz, buralarda Türkiye'nin en güzel salatalığını, en güzel biberini, en güzel domatesini üretiyoruz ama elimizden tutan yok."
Değerli arkadaşlarım, ne diyor Yunus Emre: "Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi/ Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan/ Elinle verdiğin, üzerine giydiğin, bir de yediğindir sana kalan/ Âdem Baba da girmişti bin yaşına, onun da başı kondu en sonunda musalla taşına."
Musalla taşına konmadan bu insanlar mal sahibi olmak istiyor, kendi doğduğu topraklarda doymak istiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bazıları topraklarını terk etmiş, İstanbul'a yerleşmiş, Antalya'nın varoşlarına yerleşmiş, İzmir'e yerleşmiş, Bolu'nun yaylalarına yerleşmiş. Bunlar da bu orman köyü içinde bir mal sahibi olmak istiyor.
Bu kanunu yaptık -yürürlük maddesi- dedik, sizlere anlattık, bu yürümüyor, bu işlemiyor. 1 dönüm satamadınız, gözünüzü ekonomiye diktiniz. O, kırsalın, Antalya'nın Pınarlı'sında taşı kaldırmış, yerine alın terini seranın üzerine yazmış: "Yapıncaya kadar çok çektim zoru, Allah'ım cümleyle koru." diyor. Korunmak istiyor o çiftçi. O çiftçi korunmak istiyor ama o çiftçinin, o köylünün elinden ne yazık ki on yıllık iktidarınızda tutmadınız.
Kanun yürümüyor, yürütme maddesinde "Bakanlar Kurulu yürütür." diyoruz ama kanun yürümüyor. Onun için biz diyoruz ki? Bakın, biraz önce Sayın Hamzaçebi'ye Sultanbeyli'den bir telefon geldi, Sultanbeyli'nin Fatih Mahallesi'nden, "Bu rayiç fiyatlarla yine biz ödemeyiz, bunu on yıla yayın." diyor.
Siyaset ne? Siyaset sorun çözme sanatı. Niçin toplanıyoruz burada? Bu sorunları çözmek için. Çözdük mü? Dokuz ay önce biz bunu dedik, sanki çocuk doğumu bekler gibi dokuz ay on gün bekledik, yasa tekrar geldi. Kaçıncı gelişi? Yıl 2002'de biz oturduk, dedik ki: "Cumhuriyet Halk Partisinin barış projesi var, 2/B projesi, bu olayı çözelim diyoruz. Gelin -iki siyasi partiydik o dönemde- bu sorunu çözelim." Nasıl çözeriz? Bu sorunu çözmek için "Orman köylüsünün tarımsal amaçlı kullandığı, ekip diktiği, ürettiği, atasının yadigârı yerleri -çünkü onlar ormanı koruyorlar- bedelsiz orman köylüsüne verelim. Diğer yerleri, turizm beldelerini, sahilleri tekrar bir değerlendirmeye alalım. Bu değerlendirme sonucunda fiyatlarını belirleyelim, rayiç değeri veya emlak değeri üzerinden bunları bu topraklarla kavuşturalım, üretimlerini yapsınlar; turizmciler turizmlerini yapsınlar." dedik. Ama ne yaptınız? Bizim dediğimizi yapmadınız, Anayasa Mahkemesinden döndü, tekrar kanun geldi, tekrar değiştirdik. Rayiç değerin yüzde 50'si üzerinden fiyatlandırma Komisyonda yer almasına rağmen Genel Kurulda Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla tekrar yüzde 70'e çıkarıldı. Tekrar, bu kanun yine geldi. Bakın, şu anda da önergeler verdik, çok güzel önergeler verdik. Neden? Sorun çözülsün, kanun yürüsün, vatandaşımız bu toprakla buluşsun. 400 metrekare üzerinde direttiniz, bin metrekare olsun dedik kabul etmediniz. Bunun öncesinde Burdur'umuzun köylerini dolaştım, pazarlarını dolaştım. Çavdır'ımızda, Gölhisar'ımızda, Kemer'imizde, Çeltikçi'mizde vatandaşlar peşinat olarak alınan bin liranın, 1.500 liranın, 2 bin liranın niçin alındığını soruyordu.
Şimdi, bu paraları aldık, bir kısmı bu paraları ödedi. Her zaman olduğu gibi ödeyen suçlu. Şimdi, bir yasal düzenleme yaptık, önergeyle değiştirildi, bundan sonra bu peşinat paraları alınmayacak diye. Güzel bir yaklaşım, tebrik ediyoruz. Ama, verenler hakkında? Bu insanların kimisi bileziğini bozdurdu, kimisi tarlasını sattı, kimisi ineğini sattı, kimisi yıpranmış traktörünü sattı, bu parayı ödedi. Şimdi, bu vatandaşın mağduriyeti nasıl giderilecek? Bir kanun yapıyorsak vatandaşlara eşit uygulamamız gerekiyor. Onlara ne yapabiliriz? Ödediği paranın en azından kanuni faizini -maliyecilerimiz var- yapıyoruz ve günlük faizini tespit ediyoruz -faizleri şu anda komisyona döndürdük- ona mutlaka bir güzelleştirme yapmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, konu açılmışken sayaçlarla ilgili de sorunlar var bölgelerimizde. Vatandaşın gündemi şu anda aş, ekmek, iş? Vatandaş diyor ki: "Ben, yıllardır atamdan kaldığım yerlerde, hanımımı kefil yaptım, Ziraat Bankasından, tarım krediden kredi aldım, sondaj yaptım ama Hükûmet geldi, bu sondajıma sayaç takmak istiyor. 2,5'luk su çıkıyor, 3,5 milyar sayaç parası isteniyor.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - Erteleyeceğiz, erteleyeceğiz...
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - 3,5 ertelenecek?
Bakın, işte, siyaset sorun çözme sanatı. Bu zamanımızı boşa harcamamak için, o vatandaşın sesine kulak vermemiz gerekiyor. Vatandaş ne diyor, orman köylüsü ne diyor, Sultanbeyli'deki vatandaşlarımız ne diyor, Antalya'nın Pınarlı'sındaki vatandaşlarımız ne diyor, Burdur'un Sala'sındaki vatandaşlarımız ne diyor, dinlememiz gerekiyor.
Sulak araziyi alıp satan yok şu anda değerli arkadaşlarım. Bu orman köylülerinin kullandığı yerler zaten kıraç arazi yani, onlar attıkları üründe 1'e 1,5 ancak alabilirler. Yani, 3-4 alan ürünler var ama onlar ancak 1'e 1,5 alabilirler. Buralarda arpa vardır, buğday vardır ama onların ürettiği arpa da buğday da zaten para etmiyor. Onlar, o topraklarda, bir çoban ateşi gibi oraları bekliyor. Ne yaptık onlara da zaten? Keçisini dağdan ettik, dağları domuzlara teslim ettik, bunun üzüntüsünü yaşıyorlar. Ovaları farelere teslim ettik, ekip biçmiyor artık vatandaşımız. Onun için, bakın, buğdayı ithal ediyoruz, canlı hayvanı ithal ediyoruz, gübreyi yurt dışından alıyoruz, yaş meyve sebzenin çoğunu -elmasını, armudunu, kirazını- yurt dışından getiriyorsunuz zaman zaman. Bunlar olmamalı. Bu ülkede insanlarımız doğduğu topraklarda doymalı, bunun mücadelesini veriyoruz, bunun için burada siyaset yapıyoruz, ekmeğimizi artırmak için siyaset yapıyoruz ama ne yazık ki bunları dinleyen yok.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Pir Sultan Abdal şöyle diyor: "Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu. İnsanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu." Aç, tokun hâlinden anlamaz; tok, açın hâlinden anlamaz. Biz ne diyoruz? Aç, tokun hâlinden anlamalı; tok da açın hâlinden anlamalı; birbirimizi dinlemeliyiz. Burada ufak tefek tartışmalar oluyor, üzülüyoruz. Kendimiz sorun oluyoruz burada. Birbirimize dişleri kenetlenmiş, yumrukları sıkılmış olarak bakıyoruz. Niçin? Niçin? Kendi sorununu çözemeyen, başkasının sorununu hiç çözemez. Burada, valilik yapmış, yöneticilik yapmış arkadaşlarımı görüyorum, zaman zaman büyük tartışmalar oluyor, bunları hiçbir zaman bu Parlamento hak etmiyor. Buraya sorun çözmeye geldiysek, siyaset de sorun çözme sanatı olduğuna göre, bakın, biraz sonra yine bir önergemiz daha olacak, bunları kabul etmeniz gerekiyor.
Ayrıca, yine, biraz önce "sayaçlar" demiştim, o sayaçlarla ilgili yarın bir kanun gelecekmiş, orada önergelerimiz olacak.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - Müjdeler olsun, müjdeler?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - İnşallah müjde olur.
Bugün vatandaş trafoları çalıyor arkadaşlarım. Geçen ben Niğde-Aksaray bölgesindeydim, en az 400-500 kilo olan trafolar yerinden sökülüp yer değiştiriyor, çalınıyor ki bu sayaçlar 8-10 kilo ağırlığında bir metal parçası olacak. Onlara TARSİM kapsamında sigorta yapılması lazım; bir yerde, başka bir yerde kullanılmaması lazım; devlet tarafından verilmesi lazım. Bu konuda da önergelerimiz olacak, vatandaşı rahatlatma, rahat bir nefes aldırma yönünde önergelerimiz olacak. Bunların, bu önergelerin kabul edilmesini talep ediyoruz.
"Orman köylüsü" dedik. 7 milyon orman köylüsü var, 3 milyon da? Şu çıkaracağımız kanun 10 milyon vatandaşımızı ilgilendiriyor yani yedide 1. Yedide 1 vatandaşımız bu sorunla karşı karşıya. Yine bu yasa yarım oldu. İnşallah, sizin dedikleriniz olur fakat vatandaşımız bu paraları ödeyemeyecek çünkü doğal yağışlardan zarar görüyor, doğal afetlerden zarar görüyor, dondan zarar görüyor, selden zarar görüyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - ?yangından zarar görüyor, bunların elinden tutmamız gerekiyor.
Bu duygularla hepinize saygılar sunuyor, yasanın hayırlı olmasını temenni ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özkan.