| Konu: | Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 03.11.2021 |
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, bugün AKP'nin iktidar yıl dönümü ve bugün sıralarda bu kutlandı, evet, AKP'li yıllarda hızla, koşar adım zenginleşen AKP'giller açısından bir bayram olabilir bugün ama aynı yıllarda açlık ve yoksulluğa mahkûm edilen milyonlarca işçi ve emekçi için ise bir felaket olduğunu söylemek lazım.
Evet, "AKP" denildiğinde birkaç gerçekten bahsetmek lazım: Bunlardan bir tanesi, bugün İSİG verileri açıkladı, burada çok çarpıcı veriler var. On dokuz yılda en az 28.380 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Yine, bu on dokuz yılda 15 binden fazla kadın, erkek devlet şiddeti altında hayatını kaybetti. Evet, "AKP" deyince cezaevlerinden yani ustalık alametifarikası olan cezaevlerinden bahsetmek lazım. Cezaevleri de AKP'nin ustalık alanlarından bir tanesi. Yine, bu yıllarda 200'e yakın yeni cezaevi yapmakla övünen bir iktidarla karşı karşıyayız. AKP demek çıplak bir şiddet demek, çıplak bir şiddet tekeli demek; AKP demek işçinin, emekçinin iş, ekmek, özgürlük mücadelesinin üzerine devletin tüm araçlarıyla gitmesi demek. Dolayısıyla, evet, bir AKP varsa bunun yüzde 1 için bir ifadesi var ve milyonlarca işçi ve emekçi için de başka bir ifadesi var.
Evet, Kobani kumpas davasında arkadaşlarımız cezaevlerinde rehinler. Kobani kumpas davası HDP'ye karşı ve tüm ezilenlere karşı bir siyasi darbe niteliğinde sürüyor. Mahkeme salonlarında ibretlik, derslik gelişmelere sahne oluyor Kobani kumpas davası. Fakat Kobani kumpas davasıyla sadece HDP susturulmaya, halklarımızın mücadelesi susturulmaya çalışılmıyor, aynı zamanda cezaevindeki yoldaşlarımız da işkenceye maruz kalıyorlar. Yani, aynı zamanda arkadaşlarımız cezaevi koşulları altında bir rehin politikası altındalar. Sincan'da rehin tutulan arkadaşlarımız aylardır arkadaş ziyaretçi kabul edemiyorlar çünkü binbir türlü gerekçelerle arkadaş ziyaretçiler hukuksuz bir biçimde engelleniyor yani arkadaşlarımızın neredeyse hiçbir ziyaretçisinin gelmemesi üzerine bir politika kurulmuş durumda ve bunun hiçbir açıklaması yok. Bu anlamda, Sincan Cezaevindeki arkadaşlarımızı buradan bir kez daha selamlıyorum.
İzmir, Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği TUHAY-DER'in İzmir Şakran 3 No.lu T Tipi Cezaevine ilişkin yaptığı bir açıklama var. Burada bu bölümden sonra İzmir cezaevlerine dair birkaç vurgu yapmak istiyorum. Evet, yapılan açıklamada şunlar söyleniyor: Pandemi gerekçesiyle tüm sosyal, kültürel, eğitsel ve sportif faaliyetler durdurulmuş durumda. Koğuşların kapasiteleri 3 katına çıkmış durumda. Hastaneye gidiş gelişlerde karantina uygulamaları ağır şartlarda sürüyor. İçme suyu ücretli, arıtma sistemi alma talepleri de yine engelleniyor. Elektrik faturaları -tıpkı halkımızda olduğu gibi- son derece yüksek vaziyette. Ziyaret süresi bir buçuk saate çıkarılmasına rağmen bu uygulanmıyor. Mektuplar ya gitmiyor ya da yerine ulaşmıyor. Kıyafetler keyfî biçimde verilmiyor. Halay ve şarkılar ceza gerekçesi hâline getiriliyor.
Yine, İzmir'de hasta tutsaklar var, 60 civarında hasta tutsak; tahliye edilmesi gereken, cezaevi koşullarında yaşaması çok mümkün olmayan hasta tutsaklar var. Bunlardan biri İzmir Şakran 2 No.lu T Tipi Cezaevindeki 68 yaşındaki Ahmet Çakal, mide kanseri nedeniyle kemoterapi alıyor. Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu "Cezasının tehir edilmesi uygundur." kararı vermesine rağmen cumhuriyet başsavcılığı "Cezaevi idaresince, pişmanlık ve itirafçılık gibi yaptırımlara olumlu cevap vermesi durumunda karar olumlu anlamda uygulanabilir." diyor. Yani tutsaklar tahliye edilmeleri gerekirken, hatta ve hatta tahliyeleri gelmiş olması gerekirken pişmanlık dayatması nedeniyle tahliye edilmiyorlar ve bunlar cezaevlerinde ölüme terk ediliyorlar.
Yine, İzmir 2 No.lu F Tipi Cezaevinde İsmet Günden, 66 yaşında, kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda. Kalp damar hastalığı, böbrek yetmezliği, ileri derecede şeker hastalığı... Tek başına tutuluyor, yine, tahliye edilmiyor. Evet, cezaevleri bir işkencehaneye dönmüş durumda. Cezaevleri AKP'nin gerçek yüzünü ortaya koyan bir aynaya dönüşmüş durumda. Eğer bir ülkenin cezaevleri işkencehaneye dönüşmüşse bir ülke cezaevine dönüşmüş durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Ben buradan konuşmamı, başta Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş olmak üzere, cezaevlerinde direnen tüm yoldaşlarımızı selamlayarak bitirmek istiyorum. Onların özgürlüğü bizlerin özgürlüğüdür, onların özgürlüğünü sağlayana kadar mücadelemizi mutlaka devam ettireceğiz ve biz cezaevlerini özgürleştirme, yoldaşlarımızı özgürleştirme mücadelesini, işçi sınıfı ve emekçilerin özgürlüğü mücadelesiyle de birleştireceğiz. Dolayısıyla, demokrasi mücadelesini bu topraklarda hep birlikte geliştireceğiz. Bunun sözünü buradan bir kez daha veriyorum. (HDP sıralarından alkışlar)