GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhurbaşkanlığının, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması hükümlerinden kaynaklanan taahhütlerimizi yerine getirmek, ateşkesin gözlenmesi, ihlallerin önlenmesi, bölgede barış ve istikrarın sağlanması amacıyla, Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili şekilde korumak ve kollamak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Ortak Merkez'in görevlerinin ifası yönünde hareket etmek üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkân sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 17/11/2020 tarihli ve 1272 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı'yla verilen izin süresinin Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca 17/11/2021 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına ilişk
Yasama Yılı:5
Birleşim:17
Tarih:10.11.2021

AK PARTİ GRUBU ADINA VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, ebediyete irtihalinin 83'üncü yıl dönümünde cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, saygı sevgi ve minnet hisleriyle anıyorum. İstiklal Savaşı'mızın bütün kahramanlarına Allah'tan rahmet diliyorum. Aziz şehitlerimizi, gazilerimizi ve tüm ecdadımızı da şükranla yâd ediyorum.

Azerbaycan'a asker gönderilmesine ilişkin yetki süresinin bir yıl uzatılmasına dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşülmesi vesilesiyle AK PARTİ Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere nisan ayında Birleşmiş Milletler 75'inci Genel Kurul Başkanı olarak bu kürsüden hitap etme onurunu yaşamıştım. Birleşmiş Milletler sisteminin en üst ve demokratik yapısı olan, 193 üye ülkenin temsil edildiği Genel Kurulun Başkanlık görevini üstlenen ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan ve bu görevi Birleşmiş Milletlerin 75'inci yılında ifa etmekten dolayı da ülkem ve milletim adına kıvanç duydum. Ayrıca, bütün toplantılarımızda -makamımda olsun, toplantılarda olsun- Türk Bayrağı'mızın arkamda yer alması hem bana büyük güç verdi hem de ülkemiz bakımından çok önemli bir gösterge teşkil etti.

Bugün, görevimi tamamlayıp güzel ülkemize döndükten sonra tekrar aranızda olmaktan ve bu Gazi ve yüce Meclise milletvekili sıfatımla hitap ediyor olmaktan dolayı da içten mutluluk ve onur duyuyorum. Hepinizi bu hislerle saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bugün yurt dışında barışın ve istikrarın temini ve sürdürülmesi için ülkemizin sağladığı katkılardan birini daha görüşüyoruz. Konunun bizler için herhangi bir dış politika konusu olmanın ötesinde özel bir anlamı var. Dost ve kardeş Azerbaycan, toprakları üstünde yaklaşık otuz yıl devam eden hukuksuz işgali meşru savunma hakkına dayanarak ve kahramanca mücadele ederek geçen sene sona erdirdi.

Sizlere hatırlatma babında, kısaca, Karabağ çatışmasının tarihsel arka planını da tekrar özetlemek istiyorum. Bilindiği gibi Ermenistan, Sovyetler Birliği'nin son yıllarında, 1988'de Azerbaycan'a bağlı Dağlık Karabağ bölgesine saldırılar düzenlemeye başladı. Bu saldırılar 1991'de Hankendi'nin, 92'de Hocalı ve Şuşa'nın, 93'te Laçin ve Kelbecer dâhil Azerbaycan'a ait Yukarı Karabağ ile çevresindeki yedi bölgenin, rayonun işgaliyle sonuçlandı. Ermenistan, hukuka aykırı bir şekilde Karabağ'ı otuz yıl boyunca kontrol altında tuttu. İşgal neticesinde 1 milyona yakın Azerbaycanlı kardeşimiz topraklarını terk etmek zorunda kaldı ve kendi ülkelerinde kaçkın konumuna düştü. Bu süre zarfında Azerbaycan, AGİT Minsk Grubunun öncülüğündeki diplomatik çözüm arayışlarını da sürdürdü. Minsk Grubu, Ermenistan'ın gayrihukuki ve gayrimeşru işgal girişimini sonlandırma konusunda somut hiçbir adım atamadı. Minsk Grubunun ilgisizliğinden ve basiretsizliğinden dolayı Ermenistan bundan da cesaret alarak bu defa 27 Eylül 2020 tarihinde Yukarı Karabağ cephe hattı boyunca askerî ve sivil hedeflere yönelik yeni saldırılar gerçekleştirdi. Ermenistan'ın insani değerleri ve hukuku hiçe sayarak çoluk çocuk, kadın-erkek ayrımı gözetmeden parça tesirli misket bombası gibi hukuken yasaklanmış mühimmat da kullanmak suretiyle sivil halkı hedef alan saldırıları tarifsiz yeni acılara ve yıkıma neden oldu. Azerbaycan ise uluslararası hukuktan neşet eden meşru müdafaa hakkını kullanırken haktan ve hukuktan ayrılmadı. Ermenistan'ın tahriklerine ilk başlarda karşılık da vermedi ancak Azerbaycan bu saldırıların devam etmesi üzerine halkını korumak ve toprak bütünlüğünü tesis etmek için başlattığı karşı harekâtını uluslararası hukuka uygun olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarıyla tescil edilen kendi öz topraklarında icra etti. Haklı mücadelesinde her zaman hem hukuki hem ahlaki üstünlüğü elde eden Azerbaycan, neticede Hörmetli Prezident İlham Aliyev'in liderliğinde, ordusuyla, milletiyle kırk dört gün içinde işgali sona erdirdi, topraklarını işgalden kurtardı. Azerbaycan bahse konu savaşta büyük bir zafer elde ederek Füzuli, Cebrayıl, Zengilan, Kubadlı, Hadrut, Murov Dağı ve Şuşa'yı düşman işgalinden kurtardı. Şuşa'nın 8 Kasım günü düşman işgalinden kurtarılmasının ardından Rusya Federasyonu'nun ara buluculuğuyla Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev, Ermenistan Başbakanı Paşinyan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin tarafından Üçlü İş Birliği Bildirisi imzalandı ve 10 Kasım itibarıyla da ateşkes sağlandı. Üçlü Bildiri'de Ermenistan işgali altında kalan Kelbecer, Laçın ve Ağdam rayonlarının 1 Aralık 2020 tarihine kadar Azerbaycan'a iadesi, Rus Barış Gücü'nün Yukarı Karabağ'ın Ermeni kontrolünde kalan bölümünde görev yapmaları, Ermenistan ile Yukarı Karabağ arasında Rus Barış Gücü kontrolünde Laçın koridorunun açılması, tüm ekonomik ve ulaştırma bağlantılarının hayata geçirilmesi ve Azerbaycan ve Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında bir bağlantı yolu kurulması öngörüldü.

Türk askerinin bir yıl süreyle Azerbaycan'a gönderilmesine izin veren tezkere Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 17 Kasım 2020'de kabul edildi. Ateşkesin denetlenmesi için Türkiye ve Rusya Federasyonu tarafından kurulan ortak gözlem merkezi de 30 Ocak 2021 tarihinde açıldı. Can Azerbaycan'ı bu vesileyle bir kez daha gönülden tebrik ediyorum. Bu kutlu mücadelede şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye olarak "Kaderi kaderimizdir." dediğimiz Azerbaycan'ın bu haklı davasında hep yanında olduk, desteğimizi asla esirgemedik. Burada Bahtiyar Vahapzade'nin bu ilişkinin özünü anlatan ve hiçbir zaman unutulmaması gereken şiirini tekrarlamakta da fayda görüyorum: "Bir milletiz, iki devlet / Dinimiz bir, dilimiz bir / Aynı arzu, aynı niyet / Ayımız bir, yılımız bir / Birdir bizim her hâlimiz / Sevincimiz, melalimiz / Bayraklarda hilalimiz / Azerbaycan- Türkiye"

Tarihsel olarak zor dönemlerinde iki ülke halkı hep birlikte hareket etmiş ve kader birliği yapmıştır. Nasıl ki 1918'deki Ermenilerin Azerbaycan topraklarındaki saldırılarını bertaraf etmek için Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu Bakü'yü kurtarmışsa Ermenistan'ın Karabağ'da gerçekleştirdiği saldırılarda da işgal edilen toprakların geri alınmasında Türkiye Azerbaycan'ın güçlü bir şekilde yanında olmuştur. Türkiye'nin bu duruşu devlet ve milletin tarihsel refleksinin devamlılığının da bir göstergesidir.

Uzun lafın kısası, dün de Azerbaycan'ın yanındaydık, bugün de yanındayız, yarın da ve ilelebet yanında olacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Azerbaycan'ın zaferiyle sonuçlanan İkinci Karabağ Savaşı'nın bitişinin 1'inci yıl dönümünü evvelsi gün kutladık. Bugün de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu yıl dönümünde önemli bir karara imza atmak üzereyiz. Tam bir yıl önce, 9 Kasım 2020 tarihinde Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya Federasyonu arasında imzalanan Üçlü Bildiri'yle çatışmalar sona ermiş, Azerbaycan'ın zaferiyle sahadaki yeni gerçeklik tescil edilmiştir. Bu bildiri işgalden kurtarılan bölgelerde ateşkesin gözlenmesi için bir merkez kurulması öngörülmüş ve yapılan müzakereler neticesinde de söz konusu merkez kurulmuştur. Silahlı Kuvvetlerimiz yüce Meclisimizin geçen sene verdiği onaya istinaden bu merkezde Rus Silahlı Kuvvetleriyle birlikte görev yapmaktadır. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından başarıyla yürütülmekte olan bu görevlendirmenin bir yıl daha devam etmesi konusunda karar vereceğiz. Mehmetçik'in Ortak Merkezdeki mevcudiyeti sadece çıkarlarımıza uygun, uluslararası hukuk çerçevesinde bölgesel barış ve istikrarı destekleyici bir çalışma değildir, aynı zamanda yıllarca endişe içinde yaşamış kardeşlerimiz için de bir huzur kaynağıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri nasıl kendi yurdunun huzur ve özgürlüğü için özveriyle görev yapıyorsa kardeş Azerbaycan için de aynı disiplin ve görev bilinciyle vazifesinin başındadır. Gazi Meclisimizdeki 4 siyasi partinin 28 Eylül 2021 tarihinde ortak bildiri yayınlayarak Azerbaycan'a destek açıklaması desteğimizin partilerüstü bir konumda olduğunu da göstermiştir. Bu sayede gerek Türkiye gerek Azerbaycan dikkatlerini bölgenin yeniden imar ve ihyasına odaklayabilmektedir. Bölgenin çoktandır özlemini çektiği daha müreffeh hayat koşullarına kavuşabilmesi yolunda anıtsal adımları bir bir hayata geçirebilmektedir.

Birkaç örnek vermek gerekirse, Karabağ'ı dünyaya bağlayacak, bölge genelinde devam eden yeniden imar ve kalkınma hamlesini hızlandıracak olan Füzuli Havalimanı geçtiğimiz günlerde açıldı. Firmalarımız işgalden kurtarılan bölgelerde demir ve kara yolu yapımında aralıksız faaliyetteler. Yeni ulaştırma ve enerji hatlarıyla bölgesel bağlantısallık artık gerçek anlamda tesis edilebilecek. Bölgedeki köy ve şehirlerin yeni teknolojiler ve modern yaklaşımlarla yenilenmesi hedefleniyor. Bu doğrultuda, birkaç gün sonra ev sahipliği yapacağımız Türk Konseyi Zirvesi için yeşil teknolojiler ve dijital çağda akıllı şehirler temasını seçtik. Bunlar Azerbaycan'ın bizim de desteğimizle attığı önemli adımlardan sadece bazılarıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu adımların sağlamlaşması için kalıcı barış ve istikrar kesin bir suretle sağlanmalıdır. Bu anlayışla, bölgede barış odaklı girişimleri çok boyutlu biçimde takip ediyor ve destekliyoruz. Kuşkusuz, yıllar süren haksız işgalin acıları unutulamaz ancak gün, geleceğe bakma, yaraları sarma ve dünden çok daha iyi durumda bir bölge yaratma günüdür. Azerbaycan'ın bu yöndeki çalışmalarını güçlü bir şekilde desteklemekteyiz. Tüm bunların devam edebilmesi için ateşkesin sürdürülebilir, denetlenebilir kılınması önem arz etmektedir ve işte, Ortak Merkezdeki rolümüzün sürmesini sağlayacak olan önümüzdeki bu karar tam da buna hizmet edecektir.

Bu arada, Azerbaycan'ın zaferi sonrasında ortaya çıkan yeni gerçekliğin Güney Kafkasya genelinde arzu ettiğimiz normalleşme sürecini de artık ulaşılabilir hâle getirdiğine inanıyoruz. Bu bağlamda gerek Azerbaycan gerek Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkilerinin de normalleşmesi için yapıcı bir yaklaşım benimsedik. Samimi adımlar attığı takdirde Ermenistan'la iyi komşuluk ilişkileri içinde olmaya hazırız. Bu konuda Azerbaycan'la yakın istişare içinde hareket etmekteyiz. Aradığımız şey Ermenistan'dan sözlerde de davranışlarda da iyi niyettir. Ermenistan'a Gazi Meclisimizden işgal döneminde döşedikleri mayın haritalarını tam ve doğru olarak Azerbaycan'a teslim edilmesi çağrısında tekrar bulunuyoruz. Daha önce Azerbaycan'a teslim edilen mayın haritalarının doğruluk oranının maalesef alt seviyede olduğunu öğrendik. Bu süreç olumlu gelişirse bölge kazanır. Ancak Ermenistan'ın ülkemizle imzaladığı protokollerin akamete uğramasına neden olan tavrını ve yaklaşımını da sürdürmemesi gereklidir. Hatırlanacağı üzere Ermenistan söz konusu protokollerin onay sürecinde Anayasa Mahkemesinden görüş istedi. Anayasa Mahkemesinin bu kararı ibret vericidir ve hiçbir zaman da unutmamız gerekir. Diyor ki: "Bu protokolleri hükûmet ancak 2 şartla onaylayabilir. Bir, 1915'teki sözde soykırım iddialarını takipten ve savunmaktan hükûmet vazgeçmemelidir. İki, Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi'ndeki batı Ermenistan'ı gerçekleştirmek için çalışmaya devam etmelidir." batı Ermenistan nedir? Doğu Anadolu Bölgemiz. Ermenistan Cumhuriyeti'nin armasında da Ağrı Dağı var. Ben Dışişleri Komisyonu Başkanı olarak görev yaptığım dönem zarfında bu protokolleri gündeme almadım ve her vesileyle de ben Başkan olduğum sürece bu protokolleri gündeme almayacağımı da açıkladım, bunu Bakü'de de Türkiye'deki toplantılarda da sürekli olarak tekrarladım. Bu örnekten hareketle, Ermenistan'ın önümüzdeki dönem için tavrını da gözlemleme imkânımız olacaktır. Böylesine akılsız, hayalperest bir yaklaşımla devam ederse Ermenistan, aynı yoksul, biçare ve umutsuz durumunu sürdürecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin Türkiye'nin Azerbaycan'a destek olmaya ve bölgesel barışa, istikrara hizmet etmeye devam etmesinin önünü açacağına inanıyoruz. Ortak geçmişimizin tecrübesi ve ortak gelecek tasavvuruyla tek millet-iki devlet olarak hareket eden Türkiye ve Azerbaycan, dün olduğu gibi bugün ve yarın da istiklal ve istikbal mücadelesinde birlikte hareket etmeye devam edecektir.

15 Haziran 2021 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Şuşa ziyaretinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'le birlikte imzaladıkları Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik İlişkileri Hakkında Şuşa Beyannamesi'yle müttefikliğimizin ahdî temeli de tahkim edilmiştir. Şuşa Beyannamesi; güvenlik, savunma, sanayi ve askerî alanlarda ilişkilerimizin genişletilmesini ve derinleştirilmesini öngörmektedir.

Türk askerinin bölgedeki ateşkesin gözlemlenmesine ilişkin görevinin devam ettirilmesi, esasen Şuşa Beyannamesi'nin de bir gereği olacaktır. Elde edilen tarihî zaferin korunması için Türk askerinin Azerbaycan'da ve Karabağ'da varlık göstermesi elzemdir ve bölgeye asker gönderilmesi tezkeresinin özeti de budur. Bugün, Karabağ'da, Azerbaycan'da ateşkesin tesisi, ihlallerin önlenmesi, bölge barışı ve istikrarının sağlanması ve ortak merkezde görev almasına onay verilmesi, tarihî ve stratejik bir zorunluluktur. Bu, tarihin yüce Meclisimize yüklediği bir görev ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin de Meclisimizden beklentisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kararı kültürel, coğrafi, siyasi, ekonomik ve her alanda bir millet-iki devlet olan Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerinin doğal bir sonucudur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu olarak bu tezkereye destek vereceğimizi belirtiyoruz. Bu tezkereye destek vereceğini açıklayan bütün gruplara aziz milletimin önünde bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)