GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:18
Tarih:11.11.2021

CHP GRUBU ADINA MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz ile Katar arasında imzalanan niyet mektubunun onaylanmasına dair 272 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuya başlamadan önce... Az önce kuliste İzmir'den gelen bir iş adamları derneği başkanı vardı, sorunlarını duyurmak için Sayın Engin Altay ile görüşmeye gelmişti. Kordon İş Adamları Derneği Başkanı, buradaki İzmirli milletvekillerimiz tanırlar.

Pandemi sürecinde tüm esnaf kapandı, dertleriyle uğraştılar ve bütün esnaf normalleşmeye geçtiğinde sadece nargileci esnafı normalleşme sürecine geçemedi, dertleri büyük, sorunları büyük; iktidar partisinin dikkatine sunuyoruz.

Dün 10 Kasımdı, Ulu Önder, Ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin, ölümünün 83'üncü yıl dönümüydü; rahmetle minnetle andık hep beraber.

Değerli arkadaşlar, o, öyle bir liderdi ki bize ulusal hedef ve ulusal politikalar çizdi; mesela, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmayı, mesela, yurtta sulh, cihanda sulhu. Ben önüme gelen her uluslararası anlaşmaya baktığımda "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesini ararım. Bu yasada da öyleydi. Önümüze gelen, Katar'la ilgili bir anlaşma. Daha önce de Katar'la olan güvenlik ve iş birliği anlaşmaları çokça önümüze geldi.

Katar, bölgesinde istikrarsızlığa sebep olan ülkelerden biri yani kendi bölgesinde sorun yaratan bir ülke. Mesela, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Körfez İşbirliği Konseyindeki üye ülkelerle sorunlu bir ülke. Biz çok isterdik kendi ülkemizde 2022 Dünya Kupası'nın oynanmasını fakat Katar almış. Bu ülkenin 2022 Dünya Kupası'na girişinde bizim payımıza da oranın güvenliğini tutmak düşmüş yani Katar'ın bu organizasyonunda özel güvenliğini yapmamız isteniyor. Bu doğru değildir. Türk milletinin askeri, polisi, jandarması, Türk emrindedir, başka bir ülkenin özel güvenliği olamaz. Ve ayrıca, organizasyonun süresi belli, beş yıllık bir anlaşma gelmiş ve otomatik olarak da beş yıl sürelerle uzatılacağı vadediliyor. Ne gerek var buna diyoruz.

Yine Komisyonda bu yasa tartışılırken, daha Meclisten geçmeden bu yasaya paralel, bu niyet mektubuna paralel başka anlaşmaların yapıldığı da Komisyonda ifade edilmiştir. Millet iradesiyle çelişen bu durum da kabul edilen bir durum değildir. Milletimize itibar ve değer katmayan, hedef ve politikalarımıza aykırı bu ve bu tip anlaşmaları kabul etmiyoruz. Bu milletin polisi, bu milletin polisidir. Bu milletin askeri bu millet içindir.

Yine bu anlaşmada Katar'la derin tarihî bağlardan bahsediliyor; araştırdım, çok derin bir tarihî bağ bulamadım. Fakat baktığımızda, AK PARTİ iktidarı ile Katar Hükûmeti arasında derin bağları görebiliyoruz. Mesela, Arap Baharı'nda birtakım ülkelerdeki birtakım örgütlere ve gruplara paralel şekilde destek vermişler. Örneğin, Libya ve Suriye'de. Yine Mısır'da Müslüman Kardeşler iktidara geldiğinde 2 tane büyük destekçisi var; biri AK PARTİ Hükûmeti, biri Katar devleti.

Değerli arkadaşlar, bu anlayışla uluslararası siyaseti götüremeyiz. Biz bölgemizde savaşın tarafı değil, barışın tarafı olmak zorundayız. Özellikle Orta Doğu coğrafyası kan ve gözyaşıyla yoğruluyor. Biz bu coğrafyada barışı kurmak zorundayız. Barışı kurup savaş ekonomisini değil, barışla birlikte coğrafyanın zenginliklerini tüm uluslara paylaştırmamız gerekiyor. Bu doğrultuda Orta Doğu güvenlik ve iş birliği anlayışını ortaya koyacağımız zaman çok yakın.

Arkadaşlarım çokça bahsetti değerli arkadaşlar, Katar sevdanızı anlamak mümkün değil. Mesela toplam yüz ölçümü İzmir'imizden bile küçük bir ülkeden bahsediyoruz; hiçbir akarsuyu yok, gölü yok, yer altı su kaynakları yok, kendi kullanma sularını bile denizden arıtarak kullanıyorlar. Bunlarla su yönetimiyle ilgili bir anlaşma yapıyoruz. Kimin suyunu yöneteceğiz? Kendi ülkesinde su yönetimi olmayan, suyu olmayan bir ülke gelecek, hangi teknolojiyle, hangi birikimle Türkiye'deki su kaynaklarını yönetecek? İzah etmek gerçekten mümkün değil.

Yine, değerli arkadaşlar, mesela, Katar Emirinin annesinin hangi ferasetle, hangi öngörüyle daha yapılma aşaması konuşulmadan Kanal İstanbul -ki yaptırmayacağız- güzergâhında yağmalanan arazileri ucuz fiyata toplaması. Ve bunu da bizim Cumhurbaşkanımız savunuyor. Evet, Katar Emirinin annesinin Türkiye'den bir gayrimenkul almasında sıkıntı yok ama sanki önceden haber almış gibi, içine doğmuş gibi o bölgeleri yağmalamasında bir sıkıntı var.

Evet, değerli arkadaşlar, Türkiye'nin onurunu, millî birliğimizi, millî onurumuzu hep beraber önemsiyoruz. Fakat yine Cumhurbaşkanının sözleriyle size bir şey anlatayım: "Uçakta gidiyorduk, bir uçağa talip olduk, baktık ki 500 milyon dolar civarıymış, araştırırken Katar Emirinin olduğu ortaya çıktı; beni aradı, dedi ki: 'Ben sizden para alamam, bunu size hibe ediyorum.'" Türkiye Cumhuriyeti hiçbir devletten, hele Katar gibi bir devletten hibe alacak kadar küçük bir ülke değil, kusura bakmayın değerli arkadaşlar.

Yine, Katar'la aranızdaki ilişkilere baktığımız zaman, acaba Katar'ın kıymetiharbiyesi ne diye bakıyorum, dış ticarette mi çok büyük bir beraberliğimiz, birlikteliğimiz var? 2020 yılı itibarıyla 1 milyar 37 milyon dolarlık ihracat yapmışız, ithalatımız 301 milyon 500 bin dolar civarı, Türkiye lehine 735 milyon dolar. Değerli arkadaşlar, on bir yıldır ülkesinde ölmedik insan kalmamış, üretim kültürü, üretimhaneleri, fabrikaları, insan kaynakları darmadağın edilmiş Suriye'yle bile dış ticaret hacmimiz bunun katbekat üstünde, ihracat sıralamamızda 34'üncü sırada bir ülke.

Söylenecek çok şey var değerli arkadaşlar, geliyor gelmekte olan diyoruz. Katar'la yaptığınız tüm anlaşmaları gözden geçireceğiz, bu anlaşmaya da "hayır" oyu veriyoruz.

Grubum adına Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)