GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:21
Tarih:18.11.2021

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, herkesin bildiği ama AKP iktidarının bilmediği bir durum söz konusu. Bu, bir yargı reformu paketi değildir; bu, ekonomik anlamda tüm politikaları batırmış bir partinin çırpınışlarından başka bir şey değildir. Bakıldığı zaman iktidarın en büyük sorunu, toplumsal sorunlardan giderek uzaklaşması ve kendi refah çemberleri içerisinde her şeyi yolunda görmesidir. Yani aşı geldi, coronavirüs bitti mantığı ne kadar doğruysa ekonomik politikalarınız da o kadar doğru. Corona gibi sizin ekonomik politikalarınız da bu ülkede canlar yakıyor, canlar alıyor.

Rahmetli Süleyman Demirel'in bir sözü vardı: "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur." diye. İşte bugün, tencereler boşalıyor. Utanmaz gazetecilerin yaptığı haberleri de gazete manşetlerinden hepiniz hatırlarsınız: "Alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın. Çocuklar olmasın. Büyük araba doldurmaya teşvik eder, sepetten şaşmayın. Ürünlere dokunmayın. Sahiplik duygusu almaya zorlar." Bunlar boşalan tencerenin itiraflarıdır; bunlar açlığın, sefaletin kabulüdür.

Değerli milletvekilleri, coronavirüs ekonomik anlamda büyük bir yıkım getirdi, insanlar iflas bayrağı çekti, kiralarını, faturalarını ödeyemediler. İnsanlar dükkânlarına kilit vurmak zorunda kalırken de sizler "Yok kapatılan hiçbir yer." diye kendinizi savundunuz. Kendinizi savunmakta harcadığınız enerjiyi sorunların tespitine ve çözümüne ayırsaydınız gerçekten de bugün birçok sorunu çözmüş olurdunuz. Ama kendi sermaye gruplarınıza verdiğiniz değerin dörtte 1'ini bu halka vermediniz. Halkı dönemden döneme oy istemeye gideceğiniz, dertlerini seçimden seçime soracağınız kişiler olarak gördünüz. Onun dışında sermaye şirketlerinin sorunları ve ekonomik talepleri sizin ve sarayınızın o kadar umurunda ki onların ayağına taş değmesin diye bu halkı kayalar altında ezmekten hiç ama hiç geri durmadınız.

Bugün insanlar borçlarını ödeyemiyor. İcra daireleri dosyalarla dolu, herkes ekonomik buhranın ağır faturasıyla karşı karşıya, köklü ve yapıcı reformlar gerekli. Burada bir tercih yapmanın zamanı geldi geçti bile. Ya halkın sorunlarıyla yüzleşir ve sorunların çözümü adına yapıcı ve köklü adımlar atarsınız ya da şu anda olduğu gibi sermaye şirketlerinin çıkarları uğruna ülkenin ekonomik anlamda boğulan dar ve orta gelirli grubunu tamamen yok edersiniz. İkisi bir anda yürümez.

İnkâr politikaları, ekonomik politikalar, giderek daha da otoriterleşen baskıcı politikalarınızla yarattığınız bu kriz ortamından kurtulabilmeniz mümkün değil. Adalet olmayan bir ülkede yapılan sözde yargı paketleri halkın sorununu çözmekten de uzaktır. İnsanların derdi -sanki- icranın kolay satışı ya da icralık malın nasıl satılacağı olmamalı. Asıl sorun toplumun neden icraya düştüğü, yıllarca biriktirdiği malların neden bir çırpıda el konulduğu sorunudur. Sanki hacizli malların satışının kolaylaşması icra ve iflas hukukunun sorunlarını ortadan kaldırmaya yetecekmiş gibi davranılıyor. Yok böyle bir şey. Yani oğluna pantolon alamayan bir babanın intiharı bir ülke için en acı ve en utanç verici bir örnek iken burada günü kurtarmak ve anlamsız maddelerle Meclisi oyalamak sarayın ve iktidarın nasıl bir pişkinlik içinde olduğunu göstermektedir.

AKP Genel Başkanı, ekonominin kitabını yazdığından bahsediyor. Herhâlde Arap alfabesiyle tersten yazmış olacak ki her şey tersine gidiyor. Hani sizin çok kullandığınız bir tabir var ya "Nereden nereye." diye, nereden nereye geldik biliyor musunuz? Haksızın hak, ahlaksızın ahlak, zalimin merhamet dersi verdiği günlere geldik.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)