| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 18.11.2021 |
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaklaşık yirmi ay önce, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un geçici 9'uncu maddesinde Meclisimiz tarafından bir değişiklik yapıldı ve açık cezaevinde bulunan mahkûmlar, açığı hak eden ama kapalıda bulunan mahkûmlar ve denetimli serbestlik hükümleri gelen mahkûmlar pandemi sebebiyle salıverildi ve o dönem 88.767 hükümlü pandemi sebebiyle izinli sayıldı ve salıverildi. Geçici 9'uncu madde kapsamında Adalet Bakanlığına da yetki verildi ve ikişer aylık sürelerle, pandemi doğrultusunda, uzatma yetkisi verildi. Bu yetki bu ayın sonunda, ayın 30'unda doluyor ve yaklaşık 90 bin kişi bu uzatmanın yenilenmesine dair bir beklenti içerisinde.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Parmak oynatsınlar artık canım.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Bu 90 bin kişi aslında annesiyle, babasıyla, kardeşi ve çocuğuyla 500 bin kişiyi etkiliyor ve buna dair Meclisimizden bir karar bekleniyor. Şimdi, bu mahkûmlar yaklaşık yirmi aydır dışarıdalar zaten ve maalesef, güvencesiz işlere girmişler, pazarda, kahvede çalışmaya başlamışlar; aileleriyle kaynaşmışlar ve topluma adapte olmuşlar. Tam da bu nedenlerle, bu tarihte... Yani yaklaşık yirmi ay önce mesela günlük ölüm sayıları 100 iken, bugün 200-250'lerde. Bugün 200-250'lerdeyken yeniden bir uzatmaya ve yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var. Buna dair gruplar arasında bir uzlaşı ve bir uzatma konuşuluyor, bugün çıkması da bekleniyor. Umarım AK PARTİ son anda bir refleks, bir cayma göstererek bu beklentiyi boşa çıkarmaz ve mahkûmun ve ailelerinin beklentisini karşılar diye düşünüyoruz. Bu durum aslında cezaevi yetkililerini de ilgilendiren bir durum çünkü cezaevlerinin kapasitesi bugün 260 binken 300 bin tutuklu ve hükümlü var. Bunların gelmesiyle beraber yine kapasite fazlası olacak ve bundan kaynaklı zaten zorda kalan idare de bu pandemi koşullarında, daha zor koşullarda bu durumu idare etmek zorunda kalacaktır.
Değerli arkadaşlar, Meclisimizin İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak ve bir alt komisyon, Hükümlü ve Tutuklu Hakları İzleme Alt Komisyonu olarak üç yıldır biz cezaevlerini ziyaret ediyoruz. En son bu ay Kırıkkale, Afyon, Kayseri ve Tarsus Cezaevlerine ziyaretlerde bulunduk ve buradaki ziyaretlerimizle ilgili de çok kısa gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Temel sorun, cezaevlerinin kalabalık olması, infaz koruma memurlarının sayısının yetersiz olması ve iaşe bedellerinin düşük olması ve sonrasında bundan kaynaklanan temel insan hak ihlallerinin yaşanmasıdır. Özellikle şu pandemi döneminde mahkûmlar hastaneye sevk edilip hastane sonucu tekrar cezaevine geldiğinde "karantina" denilen ayrı bir koğuşa alınıyor, burada en az on beş gün bekletiliyor, sonrasında da tekrar o koğuşa bir mahkûm gelirse o süre yeniden başlıyor ve bir on beş gün daha ekleniyor. Yani otuz gün, kırk gün karantina koğuşunda kalan mahkûmlar var ve bu mahkûmlar aslında bu kötü koşullarda -özellikle o koğuşlar çok kötü hâlde, karantina koğuşları- kalmamak için, hastalansalar bile bu sefer hastaneye gitmekten imtina ediyorlar ve durumları ağırlaşıyor. Zaten hastanenin koşulları zor; kelepçeli muayeneler var, bir çekinceleri oradan var. Onun dışında, karantina koğuşuna girmek istemediklerinden hastalansalar da hastaneye gitmek istemiyorlar. Ama yaşadığımız bir husus var: Bir kadın mahkûm, Tarsus Cezaevi ziyaretimizde kendisini ziyaret ettik. Kadın mahkûm kanser hastası, hastaneye gitmek zorunda kalmış. Geldiğinde karantina koğuşuna, daha doğrusu karantina hücresine -tek kişi kalıyor- konulmuş. Hücresinin kapısının ağzında... Kendisini ziyaret ettiğimizde, hücresinde lavabo bile yok yani bulaşıklarını tuvalette yıkıyor. Böyle zorluklar yaşıyorlar.
Şimdi, başka bir husus daha var. İki yıldır sevkler kapalı, iki yıldır sevkler kapalı ama öncesinde de zaten sevkler çok zordu. Şimdi, bir mahkûm bize "Ya, benim annem çok yaşlı, kendi evime çok uzakta kalıyorum. Ben beş yıldır yaşlı annemi görmüyorum." dedi mesela. Şu son süreçte açık görüşler de kapalı pandemi sebebiyle. Şimdi, bir mahkûm dedi ki bize, o da Afyon Cezaevindeydi "Ben buraya girdiğimde evladım çok küçüktü, daha yeni doğmuştu, kucağıma zor almıştım. Daha yeni yeni alışıyordu bana, ben cezaevine girdim. Açık görüşler de iki yıldır kapalı. Ben çocuğumun kokusuna hasret kaldım. En azından cezaevinde açık görüşte kucağıma alıp koklayabilirdim. Şimdi camın arkasından göremiyorum."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Hakverdi.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu açık görüşler de artık açılmalı. Biz stadyumları açtık ya, 50 bin, 60 bin kişiyi bir araya topluyorsak artık kontrollü bir şekilde açık görüşlerin de açılması gerekiyor diye düşünüyorum.
Tabii, aynı zamanda cezaevinde infaz koruma memurlarının da ciddi sıkıntıları var. Adamlar bu süreçte on gün, yirmi gün evlerine gidemedi. Cezaevine geldi, ailesinden uzak on gün, yirmi gün cezaevinde görev yaptı ve sonra gitti. Onlar da çok ciddi sıkıntılar yaşıyor ve geçen hafta, geçtiğimiz hafta başında ceza infaz koruma memurlarının sorunlarının çözülmesi için buraya bir teklif verdik, maalesef, AKP ve MHP oylarıyla da reddedildi. Onların sorunları çözülmediği sürece, mahkûmların durumları iyileştirilmediği sürece, bu ülkede AKP olduğu ve AKP'nin ekonomik düzeni böyle olduğu sürece bu sorunlar gerçekten çözülemez diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)