GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DİSİPLİN KANUNU TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:30.01.2013

MELDA ONUR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın vekiller, üzerinde görüşmekte olduğumuz madde bedelli askerlik koşullarında askere gidecekler lehine bir alan açıyor. İlgili önergede hem yaş itibarıyla hem gelir itibarıyla hem ödemelerle ilgili mağduriyetlerin giderilmesi itibarıyla bir düzenleme öngörülüyor. Normal koşullarda böyle bir önergenin reddedilmemesi gerekir, en azından üzerinde tartışılması gerekir ama biliyoruz ki Komisyon katılmayacak, Hükûmet katılmayacak, tutanaklarda kalıp yasalara geçmeyecek. Normal koşullarda dedik, zira Türkiye'de şu an olağanüstü koşullar yaşanıyor, ne yazık ki her alanda anomaliyle karşı karşıyayız.

Bu askerlik meselesi, davalar burada defalarca tekrarlandı, ben artık burada yeni bir tekrar yapmak istemiyorum. Sadece şunu ifade etmek istiyorum ki: İnsan hakları sadece sivil vatandaşlara özgü bir hak değildir. İnsan hakları dediğimiz sivil, asker, güvenlik personeli, herkesi kapsar. Herkesin adil yargılanma hakkı vardır ve bu temel insan hakkı, vatandaşlık hakkıdır. Darbe suçlamasıyla yargılansa dahi adil yargılanma hakkı vardır. Sanıyorum Başbakan da sonunda bu noktaya geldi ama bu süreçte neler yaşandı?

Aslında burada anlatılacak neler neler bulunmaz. Değerli arkadaşlar, ben bir ordu mensubunun çocuğuyum ve sırf asker olduğu için hak ihlallerine yüz çevrilen "Vardiya Bizde" ailelerinin yaşadıkları sıkıntıları burada saatlerce anlatabilirim, onların sessiz çığlıklarından da söz edebilirim ama burada size bambaşka bir tanıklığımı anlatmak istiyorum. Az önce Sayın Bakan dedi ya "Yargı sürecine müdahale etmeyin, süren davalarla ilgili konuşmayın." Ama ben burada beraat çıkmış bir davayla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Hani sık sık söz ediliyor ya askerî casusluk davası, bunun bir de fuhuş boyutu vardı. "Askerî casusluk, fuhuş ve şantaj davası" diye başladı. Sağ olsun arkadaşlarımız, sevgili Veli Ağbaba, Özgür Özel ve Nurettin Ağabey, (Nurettin Demir) çok ilgilendiler, Allah razı olsun sizden. Ben bir ordu mensubunun çocuğu olarak teşekkür ediyorum bu aileleri yalnız bırakmadığınız için.

Hasdal'a birlikte ziyarete gittik. Bir deniz subayı davet etti daha sonra duruşmasına. Çağlayan'da bir ortam, bir dava. Şöyle bir yer düşünün: Gencecik deniz subayları ve genç Deniz Harp Okulu öğrencisi kızlar. Onca dava izledim, ben hiç beni bu kadar acıtan bir dava görmedim. Efendim, fuhuş çetesi operasyonunda Deniz Harp Okulundaki kız öğrencilerin fotoğraflarının yer aldığı bir katalog ele geçirilmiş. Bu kızlar -burada ifadeleri söylemek istemiyorum, siz hayal gücünüzü kullanın- seçiliyorlarmış efendim. Gencecik deniz subayı kızlar oraya geldiler, tek tek çok ağır, çok yüz kızartıcı sorulara maruz kaldılar iç çamaşırlarına kadar. Bir tane kız resmen kâkülüyle yüzünü kapatarak geldi, bakmak istemedi. Bunun dışında kadın subaylar vardı -neyle suçlandığını tahmin edersiniz- hatta bir tanesi, kızlardan bir tanesi fuhşa katılmadığını belgelemek için bir rapor getirdi -ne raporu olduğunu yine sizin hayal gücünüze bırakıyorum- ve sonra ne oldu? Bu duruşmalarda fuhuş ispatlanamadı ve beraat oldu. Aradan zaman geçti, bakın ne oldu? Bir salonda polisler dinleme yapıyorlar, çeşitli vakaları dinliyorlar; bir kısmı subayları dinliyor, bir kısmı da bir fuhuş çetesini dinliyor, adı da "Vika". O Vika bu Vika derken subayların dinlemelerine "Vika" yazılıyor ve daha sonra bunun sehven yapıldığı söyleniyor. Polis "Bunu sehven yaptık, çözümü ben yaptım, kasıt yok; zaten işte yargılanacak, bunu yapana ceza verilecek..." Ben şunu soracağım: Evet, bunu yapan cezalandırılabilir ama Sayın Bakan, bu genç kızların, orada bir fuhuşla adı anılan gencecik çocukların, genç kadın subayların vebali kimdedir? Siz, Millî Savunma Bakanı olarak öğrencisinden muvazzafına, emeklisine kadar sorumlusu olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, çok merak ediyorum. Gerçekten bu yüz kızartıcı davaların bir an önce sona ermesi gerekiyor. Bununla canınızı sıkmak istemezdim ama ne yazık ki durum böyle.

Teşekkür ederim dinlediğiniz için. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Onur.