| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 23.11.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.
Önergemizin az önce gerekçesi açıklandı, hepimizin bildiği gibi Türkiye'de döviz kurlarında ciddi bir artış var, ciddi bir oynaklık var, bu konunun Meclis gündeminde tartışılması bizim çok zorunlu olarak gördüğümüz bir husustur. Şöyle azıcık bir geriye gidecek olursak, biliyorsunuz Merkez Bankası son üç toplantısında politika faizini 400 baz puan indirmiştir, şu anda yüzde 15'e çekilmiştir. Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına açıktan talimat verdiği günleri yaşıyoruz. Daha öncesinde biliyorsunuz Merkez Bankası başkanları, Para Politikası Kurulu üyeleri sık sık değiştirilmişti ve şimdi de çok açık bir şekilde talimat veriliyor ve dolayısıyla Merkez Bankasının zaten bağımsızlığından söz edemediğimiz gibi hiçbir şekilde itibarından da söz etme imkânımız maalesef yok.
Merkez Bankası Başkanı geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı "Türkiye ekonomisinde temel sorun cari açıktır." dedi; aynı günlerde, hemen bir iki gün sonra Hazine ve Maliye Bakanı bir açıklama yaptı "Temel sorun enflasyondur, yüksek enflasyondur. Eğer enflasyona istikrar kazandırırsak faizleri ve kuru aşağı çekme imkânımız olabilir." dedi; Sayın Cumhurbaşkanının açıklamalarına da baktığımızda -onun tam ne dediğini anlamıyoruz ama- sanki Merkez Bankası Başkanının tarafını tutuyormuş gibi bir görüntü var. Tabii, şu soruyu soruyoruz: Türkiye Cumhuriyeti ekonomisini kim yönetiyor? Ekonominin yönetiminden kim sorumludur? Her kafadan bir sesin çıktığı bir ortamda yani kaptan köşkünün boş olduğu bir ortamda bu Türkiye ekonomisi nasıl sağlıklı bir şekilde seyredecektir? Tabii, şu anda pusulasını kaybetmiş bir ekonomi vardır, bir ekonomi yönetimi vardır. Dünyada Merkez Bankası Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu politikayı uygulayıp başarıya ulaşmış hatta bu politikayı uygulamış bir tane örnek ülke dahi görmek mümkün değildir. Lütfen bakın, bir sürü ampirik çalışma var, cari açık ile enflasyon arasında hiçbir şekilde anlamlı bir ilişki bulunamamıştır ancak bu anlamlı ilişki olmamasına rağmen Merkez Bankası Başkanı ve Sayın Erdoğan bu ilişki üzerinden giderek Türkiye'de enflasyonun aşağı çekileceğini ifade ediyorlar. Şu anda baktığımız ortamda kur tamamen serbest bırakılmış durumda -zaten dalgalı kurdayız da- yani başına bırakılmış durumda, her dakika değişiyor, bugün dolar kuru 13,50'lere kadar görüldü. O zaman şu soru hemen akla geliyor: Madem kuru sonunda bu kadar serbest bırakacaktınız, başına bırakacaktınız, o zaman niye geçen yılın nisan, mayıs aylarında kuru 6,85'te tutmak için bu ülkenin 128 milyar dolarını heba ettiniz. Bu sorunun cevabını mutlak surette bu ülkeyi yönetenlerin vermesi gerekir. Akla şu soru da geliyor: Acaba bugünlerin hazırlığı mı yapıldı o günden yani dolar kuru 6,20'lerdeyken birilerine verilerek, 128 milyar dolar Merkez Bankasından çıkartılıp birilerine aktarılarak bu günlerin hazırlığı mı yapıldı diye de insanın aklına geliyor.
Şimdi, tabii, geldiğimiz noktada istikrar tamamen bozuldu, güven dibe indi, fiyat kayboldu. Değerli arkadaşlar, şu anda Türkiye'de iş yapacak insanlar -gerek para piyasasında gerekse üretimde- fiyat veremiyorlar; fiyatın kaybolduğu bir ekonomide ticaretin olması hiçbir şekilde mümkün değildir. Son günlerde çok sık bir şekilde Kapalı Çarşı'da işlemlerin durduğunu görüyoruz, bu sabah da yine aynısı yaşandı.
Şimdi, tabii, politika faizi düşürülüyor; tamam, güzel, düşürülsün. Faiz yüksek mi? Yüksek. Güney Afrika'da bile politika faizi yüzde 3,5 ancak ekonomik temellerini hazırlamadan atacağınız, faizi indirme yönünde atacağınız her adım bize yüksek faiz olarak dönüyor, bunu görmemiz gerekir. Bakın, 1 Ocak 2018 yılında politika faizi yüzde 18'miş ama Hazinenin 5 yıllık borçlanma kâğıtlarındaki faiz oranı yüzde 12'ymiş arkadaşlar; yüzde 18 politika faizi, yüzde 12 beş yıllık kâğıtların faizi, on yıllık tahvillerimizde de 11,6'ymış. Bugün ne oldu? Bugün politika faizi ekonomik temelleri oluşturulmadan 15'e çekildi, bunun yarattığı istikrarsızlık nedeniyle beş yıllık kâğıtlarda yüzde 21,6'yı gördük; belki şimdi biraz daha artmış olabilir. Yani yüzde 21-22'lerden hazine borçlanacaksa o zaman politika faizini yüzde 15'e çekmenin ne anlamı var? Bugün Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinde de söyledim yani öğrenim kredilerini ödeyemeyen öğrencilerden yüzde 19,2 temerrüt faizi alıyoruz, eğer faizi düşürecekseniz oradaki faizi düşürün, politika faizini yüzde 15'e çekmenin hiçbir mantıklı bir izahı olamaz.
Şimdi, tabii, gelişmekte olan ülkeler, bakıyorsunuz, yaklaşık yüzde 5-6'yla borçlanırken bizde yüzde 21'le borçlanmanın hiçbir şekilde izah edilecek bir yanı yoktur. Bu etki, yüzde 5 ile yüzde 21 arasındaki etki Erdoğan etkisidir, kötü yönetim etkisidir. Türkiye şu anda bu anlamda bir yönetim bunalımı yaşıyor. Bundan sonra ne olacak? Türkiye'de enflasyon hızlanacak, çok yakında yüzde 30 enflasyonları göreceğiz, büyüme düşecek, finansal sistem ciddi bir risk altındadır. Bu bir cinnet hâlidir arkadaşlar, Türkiye ekonomisi cinnet geçirmektedir, olup bitenlere de sadece Türkiye düşmanları sevinir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakın, orta vadeli program çıktığında 2022 yılı bütçe harcamaları dolar karşısında 224 milyar dolardı, bütçe Meclise verildiğinde 189 milyar dolara düştü, bugün ise 140 milyar dolara düştü. 224 milyar olarak hazırlanan bütçe bugün itibarıyla 140 milyar dolara düşmüştür; bunu nasıl, neyle izah edeceksiniz? Makro çerçeve tamamen bozulmuştur, bu bütçenin dayanağı olan bir makro çerçeve kalmamıştır. Esas itibarıyla yapılması gereken şey, bütçenin geri çekilip bugüne göre yeni bir makro çerçevenin oluşturulması gerekir.
Bakın, bir gösterge daha vereceğim: Yılın başında dış borçlarımızın Türk lirası karşılığı 3,2 trilyon liraydı; bugün, arkadaşlar, bunun karşılığı 5,9 trilyon liraya çıktı. Yani yılın başından bu yana dış borçlarımız, bu ekonomiye yük olan dış borçlar 2,7 trilyon lira artmıştır. 2020 yılı, mukayese olsun diye söylüyorum, vergi gelirleri 1 trilyon liradır. Yani vergi gelirlerimizin 2,7 katı yılbaşından bu yana bu ekonominin üzerinde yük olarak gelmiştir. O zaman şu soruyu soruyorum: Esas mandacı kim? 130 milyar dolar olarak aldığınız dış borcu 446 milyar dolara getireceksiniz, kuru da zıplatacaksınız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - ...vergi gelirlerinin 2,7 katı kadar bir borç artışına sebep olacaksınız, o zaman esas mandacının kim olduğunu burada görmek lazım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)