| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 23.11.2021 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, normalde yasal düzenlemeler mevcut sorunları çözmek için yapılır ama sizin "torba" şeklinde getirdiğiniz bu düzenlemeler sorunları çözmekten oldukça uzak. Daha önceki yargı paketleri de hiçbir sorunu çözmedi, bu beşinci yargı paketindeki düzenlemeler de mevcut sorunları çözecek durumda değil çünkü asıl meselenin adaleti, eşitliği sağlamak olmadığını biliyoruz. Mevcut anlayış, mevcut hakları gasbetmek, kendine göre düzenlemeler yapmak. Dolayısıyla, yapılan her düzenleme bir öncekini aratır duruma geliyor.
Bu yargı paketleriyle hiçbir şeyin iyileşmediğini biz nereden biliyoruz? Onu en yakın gözlemlediğimiz yer cezaevleri maalesef. Cezaevlerinde her gün yeni hak ihlalleri yaşanıyor. Biz cezaevlerinde yaşanan bu hak ihlallerine ilişkin, aslında bu kürsüden defalarca ifade ettik, gündeme getirdik, yine Meclisin İnsan Hakları Komisyonuna başvurularda bulunduk, Adalet Bakanlığına dilekçeler yazdık ama maalesef herhangi bir adım atılmadı. Hatta, öyle ki bütün bu sorunlar karşısında Adalet Bakanı da kameralar karşısına geçince herkesten daha fazla sitem eder durumda; açıkçası, böyle de tuhaf bir durumu yaşıyoruz hep birlikte.
Yine, insanlar yıllardır cezaevinde. Evet, cezaları bittiği hâlde insanlar tahliye edilmiyor. Neden? Aslında somut bir neden de yok, tamamıyla keyfî bir hukuk gasbı yaşanıyor. Şu an 66 kişi cezasını bitirdiği hâlde cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
Yine, iki yıla yakındır cezaevindeki tutsaklar aileleriyle açık görüş yapamıyorlar, açık görüş yapmaları engelleniyor. Şimdi, bu ülkede günlerdir işte Sağlık Bakanı attığı "tweet"lerde bir normalleşme sağlandığını iddia ediyor, bunun propagandasını yapıyor; mitingler yapılıyor, maçlar yapılıyor, çarşı pazar açık, herkes aslında istediğini yapıyor. Bu normal yaşama uyum sağlanıyor ama nedense bir türlü bu normalleşme süreci cezaevlerinde yaşanmıyor; bunun gerekçesi de sözde pandemiymiş. Sanki coronavirüs sadece cezaevlerinde bulaşıyor, başka bir mekânda bulaşmıyor. Bunun da aslında bir hak gasbına gerekçe yapıldığını, pandemiden kaynaklı fırsatçılık yapıldığını biz biliyoruz. İnsanlar cezaevlerinde izole ediliyor, hukuk askıya alınmış, burada da bir hukuktan, adaletten söz etmek mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, yine bu hukuksuzluğun ve keyfîliğin faturasını elbette ki halk olarak bizler ödüyoruz. Yoksulluğun, ekonomik krizin bugün bu kadar derinleşmesinin bir nedeni de bu hukuksuz ve keyfî durumun kendisidir. İşte, bunun sonucu olarak sabahtan beri yoksulluktan, derin bir yoksulluktan hep birlikte söz ediyoruz.
Bakın, 16 milyon insan yoksul, 18 milyon insan yoksulluk sınırında yaşıyor ve bu sayı her gün gittikçe artıyor, insanlar temel gıda maddelerine erişmekte zorlanıyor. Şimdi, bunun nedeni ne? Yani ülkemizde bir kıtlık mı var? Yok. Bir ambargo mu uygulanıyor bu ülkeye? Hayır. Peki, neden insanlar temel gıda maddelerine erişemiyor? İşte, bunun nedeni aslında AKP iktidarının yürüttüğü politikalardan kaynaklı. İnsanlar "Açız." diyor, sokaklarda bar bar bağırıyorlar. Şimdi bunun karşısında siz ne diyorsunuz? Utanmadan, işte "2 kilo et almayın, yarım kilo et alın. Domatesi kiloyla değil taneyle alın." gibi önerilerde bulunuyorsunuz insanlara, gerçekten dalga geçer gibi.
Şimdi, halka açlığı öğütlemek yerine, açlığa nasıl alışacaklarını anlatmak yerine bizce siz 3 maaş almaktan vazgeçin, lüksten, şatafattan feragat edin, yandaşlarınızı az besleyin ki bu durumu çözmüş olalım. Belki bunu denediğinizde bu yoksullukla bir anlamda hep birlikte mücadele etmiş olacağız. Yine, bakın, bu anlayıştan kaynaklı, gerçekten insanlar ekmeğe muhtaç duruma gelmiş. Yani bakın, bu ülke kendine yeten bir ülke, ekmeğin yurdu olan bir ülke, buğdayın aslında keşfedildiği bir ülke ama gelin görün ki ekmeğin yurdunda insanları ekmeğe muhtaç hâle getirdiniz. Bu coğrafya, bu topraklar binlerce medeniyeti doyurdu ama AKP'yi bir türlü doyuramadı. Unun torbası 350 TL olmuş yani neredeyse yüzde 70 zamlanmış. Yani bundan kaynaklı, bakın, işte Van'da bir grup kadın ekmek satarak geçimini sağlıyor ama bu un fiyatlarındaki yükselişten kaynaklı, kadınlar bir gün sokaklara çıktılar "Biz ekmek pişiremiyoruz, karnımızı doyuramıyoruz ve açlıkla yüz yüze bırakılmış durumdayız." demek durumunda bırakıldılar.
Yine bakın, değerli arkadaşlar, gübre geçen yıl 2.200 liraydı şimdi 8.650 TL olmuş, mazot geçen yıl 6,40 liraydı bugün 8,74 TL olmuş. Şimdi, çiftçi nasıl üretsin? Bu zam hızına kim, nasıl yetişecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Yani insanımız sadece tek öğün doyabilmek için tüm gün çalışıyordu ama artık bugün itibarıyla insanlar o tek öğünü bile sağlayamıyor, bunun için bile daha fazla çalışmak zorunda kalacak.
Değerli arkadaşlar, yine, seçim bölgem Ağrı Türkiye'nin en yoksul illerinden bir tanesi; yine iklim şartları bağlamında kışın en sert ve uzun geçen illerinden bir tanesi. Şimdi kömürün fiyatı olmuş 4 bin TL. Şimdi, 6 ay kış yaşanıyor ve 6 ay boyunca insanlar soba yakmak zorunda. 4 bin TL olan bu kömürü bu insanlar nasıl alacak? Dolayısıyla bu kış, bütün ülkede olduğu gibi Ağrı için de çok sert geçecek ve biz televizyonlarda, gazetelerde soğuktan ölen insan haberlerini duymak istemiyorsak bir an önce bu konuyla ilgili bir planlama yapılmalı, buna müdahale edilmeli.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)